04 Haziran 2009

HÜSEYİN SAMANİ- ÖMER MELLİ




Gazipaşa'dan Fethiye sınırına kadar 640 kilometrelik kıyı şeridiyle, bu şeride serpiştirilmiş, irili ufaklı, çoğunluğu beş yıldızlı turistlik tesisler... 550 bin yatak, sektörde çalışan 200 binden fazla insan... Yedi milyar dolara yakın gelir üreten, günlük 500'den fazla uçağın inip kalktığı paralel iki piste sahip dünyanın 98'inci büyük havalimanı... Her yıl yerli yabancı yaklaşık 11 milyon turistin gelip gittiği, Türkiye'deki yaş sebze ve meyve üretiminin yüzde 70'inin çıkarıldığı verimli topraklar... Bu yanıyla dev bir turizm kenti olan Antalya, yıllık binde 41'lik yani yaklaşık 55 bin kişilik nüfus artışıyla da ülkemizin önemli bölgesel göç çekim merkezi. Yüz bine yakın insanın okuma yazma bilmediği, 63 bin gecekonduda 365 bin kişinin yaşadığı, çevre illerden, Güneydoğu'dan kopup gelen yoksul, eğitimsiz insanların varoşları sıkıştırdığı... Bu yanıyla da sıradan bir Anadolu kenti Antalya...
29 Mart seçimleri, Antalya’da seçim öncesi çekişmeli bir rekabete sahne olurken seçimin üzerinden 25 gün geçmesine rağmen sular hala durulmadı. CHP’nin 30 bin oy farkla aldığı Büyükşehir Belediyesi Antalya’ya yeni bir yönetim anlayışı getirirken AKP’nin seçimi kaybetmesi bir anda Türkiye gündemine oturdu.
Seçim sonrası kulislerde iki parti arasındaki karşılıklı iddialar gündeme gelirken, bu hafta sorularımızı CHP ve AKP’nin il başkanlarına yönelttik. Merak edilenleri, vaadedilenleri ve bundan sonrasında yapılacakları konuştuğumuz sohbetlerimizde, sakin ve nazik üsluplarıyla dikkat çeken iki başkan seçim sonrasını bizler için değerlendirdi.
Devir teslim töreninde yaşananlardan dolayı hala kızgın olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İl Başkanı Hüseyin Samani, kaybettikleri seçimin sonuçlarının iyi analiz edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Hizmete aynen devam edeceklerini belirten Samani, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın da takipçisi olacaklarını belirtti.
Seçim sonrası yoğunluğun artarak devam ettiğini belirten Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanı Ömer Melli ise hem haklarındaki iddialara cevap verdi, hem de çalışmalarını anlattı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a güvenlerinin tam olduğunu belirten Melli, seçim sonrasında aldıkları sorumluluğun farkında olduklarını ve Antalya’ya hizmet için bütün söylediklerini yapacaklarını belirtti.


HÜSEYİN SAMANİ


- Menderes Türel’in seçimi kaybetmesinin sebebi sizce nedir?
Antalya tarihinde görmediği hizmetleri bu dönemde gördü. Yani Antalya’da geçen dönemde gerek Menderes Türel tarafından üretilen hizmetler olsun, gerekse hükümetimiz vasıtasıyla yapılan hizmetlerle tarihinde görmediği yatırımı almış oldu. Bunu Antalya’nın giriş ve çıkışlarında çok net görebiliyorsunuz. Belki Antalya’da yaşayanlar bunu göremiyor olabilirler ama özellikle Antalya’ya dışardan gelenler Antalya’da üretilen hizmetleri çok daha iyi görebiliyorlar. Şehrin bütün giriş ve çıkışları duble yol oldu. Kemer istikametinde görüyorsunuz. Üstelik bunlar düz ovada yapılan yollar da değil. Bunlar o bölgedeki kayaları keserek yaptığımız yollar. Finike-Demre arasındaki yol çalışması yada yapılan tüneller her şeyi anlatıyor. Ayrıca bir çok arıtma tesisi yapıldı. Bizden önce Antalya’da 60 olan mavi bayrak sayısı şu anda 162’ye çıktı. Çünkü Antalya’nın en önemli özelliği denizi, doğası, kültürü ve turizmiydi ve bunlara geleceğimiz adına sahip çıkmalıydık. Bunlara sahip çıkmak için de altyapı eksiği olmamalıydı Antalya’nın. Geçmiş dönemden kalan kanalizasyon meselesi olmamalıydı. Yağmur suyu drenajı sorun olmamalıydı. Antalya raylı sistemle tanışmış değildi. Bir çok şehir çok önceden kullanmasına rağmen bizde yoktu. Şehir merkezine insanlar geldiği zaman sobacıların arka tarafı olsun, Kaleiçi olsun, adeta ‘kent merkezi neresi’ diye sorulacak durumdaydı. Antalya’da iki önemli sektör var. Tarım ve turizm ve bu sektörleri koruyamazsanız bu adeta Antalya’nın çöküşü olurdu. Biz Antalya’daki insanları bu hizmetleri üretirken rahatsız edebileceğimizi düşünerek ama cesaretle bu işe girdik. Bu sıkıntılardan dolayı tepki alacağımızı düşünerek de olsa bu işe girdik, bu hizmetlerin yapılması gerektiğine inandık. Seçim sürecinde biz sadece hizmetlerimizi anlattık. Biz belediyeyi CHP’den devralmıştık. Seçim zamanı biz kendi dönemimizde şu hizmeti yapmıştık dediklerini duydunuz mu? Kampanyalarında böyle bir unsur yoktu. Genel Başkan Deniz Baykal Antalya’ya şu hizmetleri yaptı diyecekleri bir durum da yoktu. CHP zaten hizmet yoksunluğu demektir. Bizle bu konuda yarışamadılar. Bir iftira kampanyası ve yapamayacakları vaatlerde bulundular. Akaydın bedava elektrik dedi ama şimdi ‘ben panelleri söylememiştim’ diyor. Dolayısıyla bunun bir hayal olduğunu bunun geçersiz olduğunu Antalya şimdi anladı. Seçimden hemen sonra bunu anladık. Ben elektrik faturasını ödeyemeyen insanların Akaydın’a gitmesini rica ediyorum. Akaydın bedava elektrik dediği için faturaları ödemekle başlasın. En azından sıkıntılı olanların elektriğini bedavaya getirsin de diğerleri de başının çaresine baksın. 100 bin işçi dedi, istihdam yaratacağım dedi, işsiz insanlar da cevap bekliyor. Bunun gibi bir çok gerçekleştiremeyeceği vaatlerde bulundu Akaydın ve onun için biz bunları söylüyoruz. Bunların bir diğeri 100. Yıl’daki tesislerdir. Bu tesisleri yıkacağım demişti. Bekliyoruz. Antalya bu anlatılanları tercih etti, biz hizmet ortaya koymuştuk. Özetle biz bir çok hizmet ürettik sadece bunu anlattık. Polemik oluşturmadık, yapamayacağımız bir şeyin sözünü vermedik. İftira kampanyası yapmadık. Tüm bunlar karşılığında CHP halktan teveccüh buldu ve seçimi kazandı biz de demokratik olgunluk çerçevesinde kendilerini tebrik ediyoruz ve takipçileri olacağımızı söylüyoruz.
- Menderes Türel’in seçim sonrası bir kırgınlığı oldu mu?
Ak Parti’de kırgınlık olmaz. AKP’de halka ve halkın tercihine kırgınlık olmaz. Seçmeni bizi tercih etmediği için aşalayıcı tavır olmaz, küsmek olmaz. Şimdi CHP’nin bu konudaki tavrının ne olduğu aşikar ortadadır. Biz demokrasiyi içselleştirmiş bir partiyiz. Şu anda seçim kaybetmedik biz. Türkiye’de hala birinci partiyiz. CHP ve MHP’nin oy toplamı bizimki kadar yok. Biz yine Antalya’da en fazla il genel meclisi üyesi çıkaran partiyiz. En fazla belediye başkanı çıkaran partiyiz. Büyükşehir başta olmak üzere bazı belediyeleri kazanamadık. Fakat kazanamadığımız yerde de kazananları tebrik ettik. Geçtiğimiz dönemde seçimlerde de hep birinci parti çıktık ama CHP gibi şımarık tavır içine girmedik. Bu CHP ve AKP arasındaki demokrasi içselleştirme farkını gösteriyor.
- İl Genel Meclisi’ndeki son durum sizce Antalyalıya nasıl yansıyacak?
CHP ve MHP seçimden önce de bir çok yerde koalisyon oluşturdular. Seçim sonrası da bu koalisyonu sürdürüyorlar, sürdürmeye de devam etsinler. Sayın Yeşilyurt’u İl Genel Meclisi seçimlerinden önce aradım. AK Parti tabanı olarak MHP tabanıyla ortak çalışmalar yapabileceğimizi beyan ettim. Ama İl Genel Meclisi ve belediye meclisleri ile ilgili hiçbir talebimiz olmamıştı. Kendisi bana parti teşkilatı ile görüşüp ondan sonra bilgi vereceğini söyledi. Ama hiçbir şekilde bana geri dönmedi ve CHP ile ortak hareket etti. Biz iktidar partisiyiz ve geçmiş dönemlerde bir çok ilçede hizmet ettik ve bu dönemde aynı anlayışla hizmet üretmeye devam edeceğiz. Köylere yönelik ‘Köydes’ projesi, beldelere yönelik de ‘Beldes’projesi var. Bugün Antalya’da kaynak sıkıntısı olan birkaç köy hariç suyu olmayan hiç köy yok, asfaltı olmayan köy kalmadı. Yine biz iktidarız ve aynı şekilde hizmete devam edeceğiz. İl Genel Meclisi’nin bu ittifakla ortaya koyabileceği bir şey yok.
- Antkart’la ilgili geçtiğimiz günlerde basın açıklamanız olmuştu. Şu an son durum nedir?
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, seçimden önce Antkart’ı yırtıp atacağını söyledi. Bu şekilde anlattı ve seçim kampanyasını bunun üzerine yürüttü. Başka söylemleri de olmuştu elbette ama seçim dönemi en çok kullandığı çıkışlarından bir tanesi Antkart’tı. Antalya kamuoyu bir karar verdi ve Akaydın’ın bu çıkışlarını destekledi. Dolayısıyla Antalya Antkart’ın kaldırılmasına yırtıp atılmasına oy verdi. Şimdi biz Antalya’nın bu seçimlerde ortaya koymuş olduğu isteklerinin takipçisi olmalıyız. Akaydın’ın söz verdiği gibi Antkart’ı kaldırmasını istiyoruz. Çünkü biz geçen dönem Antalya’ya hizmet edebilmek için bütün alanlarda çok üstün bir gayret gösterdik. Bir çok hizmet ürettik. Antalya kazansın, Antalya Türkiye’nin dünyaya açılan vitrinidir düşüncesiyle hareket ettik. Antalya kazanımlarına devam etsin istiyoruz. Seçim öncesi verilen sözlerin yerine getirilmesini istiyoruz. Antkart’ın kaldırılmasını istiyoruz.
- “Mustafa Akaydın enkaz edebiyatı yapıyor” demeciniz olmuştu, bu konuya geri dönüş aldınız mı?
Yok almadım. Çok net ifade etmiştim. Kendisi bedava elektrik ve ucuz su demişti. Seçimlerden sonra da “Belediyede çok borç var, belediyenin geliri giderini karşılamıyor. Suya zam yapmamız lazım” dedi. Seçim öncesi vaat ettiklerinin tam tersinin olduğu açıklamalar mevcut. Bu da demek oluyor ki seçim öncesi “Ben profesörüm, hocayım, yaparsam ben yaparım” diyen Akaydın sözlerini tutamayacağını anladı ve “Belediyede çok borç var” diyerek bahane üretiyor. Nasıl profesörsünüz? Belediye’nin bütçesini ve gelir-giderini bilmeyen bir anlayış olabilir mi? Türkiye’de bütün belediyelerin borcu vardır. Borç olur. Bizden önce de borç vardı. Biz AKP olarak iktidara geldiğimizde Türkiye’nin hali ortadaydı. Ülke uçurumun kenarına gelmişti, gecelik faizler binli rakamlardaydı, hizmet üretemeyiz demedik. Enkaz edebiyatı yapmadık. Türkiye’nin tarihinde görmediği hizmetleri yaptık. Büyükşehir’de de durum aynıydı. Hiç sesimizi çıkarmadık. Akaydın vaatlerini yerine getiremeyeceğini gördü ve bu açıklamayı yaptı.
- Sayın Başbakan’ın Antalya’ya tatile gelmesi ‘Antalya’ya küs’ iddialarına cevaben miydi yoksa sadece bir tesadüf müydü?
Tesadüf değildi ama bir cevap da değildi. Aslında böyle bir şey hiç olmadı. Sayın Başbakanımızın Hatay’a gitmesi böyle yorumlandı. Antalya’ya gelmesi elbette ki bir cevap değildi sadece böyle bir iddianın hiç olmadığını gösterdi. Bizim hükümetimizin Antalya’ya olan ilgisi devam ediyor. Seçimlerden sonra Antalya’ya üç tane bakan ve başbakan geldi. Biz geçmiş dönem olduğu gibi bu dönemde hizmet etmeye devam edeceğiz ve Büyükşehir’i de takip edeceğiz.
- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Özellikle devir teslim dönemindeki olaylar çok çirkindi. Biz beş yıl önceki başkanı çiçeklerle ve alkışlarla uğurlamıştık. Beş yıl sonra AKP’li bir başkanı “yuh” sesleriyle uğurladılar. Demokrasiyi içselleştirme anlamında aramızdaki farkı ortaya koymuş olduk. Bu tavır AKP ile CHP arasında ne kadar büyük bir nezaket farkının olduğunu gösteriyor. İkincisi bu devir teslim töreninde acı bir olay daha yaşandı. Belediye binasının çatısında CHP’nin bayrağı vardı. O binanın tepesinde Türk bayrağı olmalıydı. Böyle bir şey olabilir mi? Eğer bunu AKP yapmış olsaydı çok farklı etkisi olurdu. İnşallah Antalya vermiş olduğu karardan dolayı kısa sürede pişman olmaz, sayın Akaydın, vermiş olduğu sözleri yerine getirebilir. Bundan biz de memnun oluruz. Seçim sonrası halk hemen ümitsizliğe düşmüş. “Mustafa Akaydın söz verdiği şeyleri yerine getiremeyecek” deniliyor. Bedava elektrik için oy vermiştim, şimdi panel kuracaksın deniliyor. İşsiz olanlar, ben işsizlikten dolayı oy vermiştim, iş istiyorum diyor. Antalyalı Akaydın’ın vaatlerini ilk sinyaller dolayısıyla yerine getiremeyeceğini düşünüyor. Biz gerçekten Antalya’da başımızı öne eğdirecek bir iş yapmadık. Hizmetlerimizle dimdik ayaktayız. Antalyalı sokağa her çıktığında, caddede her dolaştığında, her gittiği yerde AKP’nin yapmış olduğu hizmetleri görüyor. Akaydın’ın bir şey yapamayacağını gören halk bize sitemlerini iletmeye başladı.


Hüseyin Samani kimdir?


1964’te Antalya’da doğdu. 1983-84 yıllarında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde okudu. 1989 yılında Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitirdi. Tarımsal girdi ticareti ve seracılıkla uğraşıyor. Türkiye Sebze Üreticileri ve Süs Bitkileri Birliği Merkez Başkanı. 2007 yılından beri AKP İl Başkanı olan Samani evli ve 3 çocuk babası.



ÖMER MELLİ


- Seçim sonrası çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Seçim sonrası çalışmalar gayet iyi gidiyor. Programsız bir yönetim anlayışının dışında henüz bitmemiş olan yatırımların kiraya verilmesi, sözleşme yapılması, elektriğinin bağlı olmaması gibi şikayetler geliyor. Aceleyle yapılan, “Ben yaptım, oldu” mantığıyla hayata geçen yatırımların sorunları devam ediyor. Mutlaka düzelecek. Büyükşehir Belediyemiz uzman insanlarla kentte sorun yumağı haline gelen her bir köşeyi bu işin uzmanlarıyla birlikte irdelemekteler, araştırmaktalar. Bizim görevimiz Antalya’da yaşayan herkesin yaşam standartını ve rafahını yükseltmektir. Bu anlamda CHP sosyal demokrat belediyecilik anlayışı doğrultusunda önce “insan” odaklı, insanı faktörünü çalışmalarının merkezine koyarak halkın huzurunu ve rahatığını sağlamak koşuluyla ve kamu yararını korumak koşuluyla çalışmalarına devam edecektir. Henüz yeni bir belediye ve 20 günlük bir çalışma içerisindeler. Kentin envanterini çıkartmakla meşguller. Kentin röntgeni 20 gündür çekiliyor. CHP olarak seçim öncesi başlayan bu çalışmalar büyük bir hızla devam ediyor. Antalya halkının ciddi bir iktidar baskısı altında olduğunu biliyorduk. CHP’ye olan güvenin ve sosyal demokrat belediyeciliğe olan güvenin takipçisi olacağız. Halkımızdan sadece birazcık hoşgörü bekliyorum. Çünkü belediye gerçekten bir kördüğüm halinde. Ama bu çözülecektir. Bu konuyla ilgili kent içinden ve dışından uzmanlardan ve danışmanlardan gerekli katkıyı alıyoruz. Gönüllü danışmanlık yapan pek çok bilim insanı arkadaşlarımızla birlikte bu sorun yumağını çözme gayretindeyiz.
- Büyükşehir Belediyesi’nde CHP’ye geçilmesi bir iktidar baskısı oluşturdu mu?
Başbakan seçimden hemen sonra 28 defa Antalya’ya geldiğini ifade ederek, Antalya seçmenine mesajını verdi. Bu durum içerisinde iktidardan ekstra bir katkı almanın mümkün olmadığı görülüyor. Üstelik bu hınç devam ettikçe Antalya’nın hakettiğinin de zorlamalarla alınacağı bir nokta diye algılıyoruz. Bunun en somut örneği de şu: 6 ay önce Vakıflar’ın Büyükşehir Belediyesi’nden bir alacağı nedeniyle icra kararı çıkmış. Ama 6 aydır bu işleme getirilmiyor. Ama 29 Mart seçimlerinden hemen sonra uygulamaya konuluyor. Bu, öç alma anlayışının önümüzdeki süreçte de devam edeceğini gösteriyor. Bunlardan korkmuyoruz. Biz seçime girerken, Antalya’nın Ankara’ya ihtiyacı yok derken şunu ifade etmiştik. Antalya’nın hal gelirleriyle, ihracatıyla, çiçekçilik üretimiyle, Antalya’daki işadamlarının, turizmcilerin katkılarıyla burada üretilen katma değerin geri döneceğini söylemiştik. Antalya’nın zenginliği bu ve bunu kimsenin engellemesi mümkün değildir.
- Devir teslim töreninde yaşananlarla ilgili bir yorumunuz var mı?
Kesinlikle organize bir hareket değildir. Orada yüzlerce insan var ve o insanların CHP üyesi olduğu garantisi yok. Antalya’da yaşayan insanlar, böyle bir şöleni izlemek isteyen insanlar, heyecan duyan insanlar, AKP yönetiminden memnun olmayan insanlardı. Münferit olarak birkaç kişinin Sayın Menderes Türel’e sözlü sataşması beni de üzdü. Bunlar olmamalı ama toplumumuzda bu tür olaylar hoşgörü kültürümüz arttıkça ve eğitim durumumuz arttıkça azalacaktır. Bu kentin tüm insanlarını kucaklamakla yükümlüyüz, bu olay benim de hoşuma gitmedi ama kesinlikle CHP’nin özel bir organizasyonu değildir. Kaldı ki oradaki organisazyonu ev sahipliği niteliğinde olan geçmiş yönetim yapmıştır, kendilerine de teşekkür ediyorum. Bunun üzerinde durulmaması gerekir diye düşünüyorum. Çatıdaki CHP bayrağını görmedim ama evet, Antalya Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet Halk Parti’li bir belediyedir. Bunun özellikle üstünü vurgulayarak söylüyorum ama hizmet anlamında Antalya’da yaşayan herkesin, sadece Antalyalıların da değil, Antalya’ya gelip yerleşmiş burayı seven herkesin hizmetindedir. Bunu önümüzdeki süreçte herkes görecek.
- Sayın Mustafa Akaydın’ın projelerini uygulayamayacağı yolunda iddialar var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Sayın Başkanı’ma, meslektaşıma, Sayın Samani’den bir kez daha seçim bildirgemizi dikkatlice okumasını rica ediyorum. Antalya Belediyesi’nin ciddi bir borcu olduğunu biliyorduk ama net bir rakam bilmiyorduk. Defalarca sormamıza rağmen ifade etmediler. 600 milyon lira civarındaki rakamları duyduk ama şimdi yaptığımız araştırmalar bize bu borcun 1 milyar 200 milyon lira civarında olduğunu gösterdi. Bu rakam iki kat artmış durumda. Kaldıki Antalya’nın 2032 yılına kadar hal gelirlerinin yüzde 50’si, ASAT gelirinin bir miktarı raylı sistemle ilgili olarak borçlandırılmış bunu gündeme getirmiyoruz. Bunun dışında mevcut esnafa, işçiye, kredi için bankalara 1.2 milyon lira borçlanılmış durumda. Büyükşehir Belediyesi gelirlerinin hovardaca harcandığını söyleyebilirim. Antalya kısa zamanda bunları görecek. Bunlara rağmen söz verdiğimiz her şeyin arkasındayız hayata geçireceğiz.
- Bedava elektrik kullanımı ve ucuz su kullanılacağı vaad ettiğiniz söyleniyor. Bu iddialar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bir güneş kenti Antalya oluştuğunda her site, her kurum kendi tükettiği enerjiyi kendi binasından çatısından hatta yan duvarlarından panel sistemi yapılarak karşılayabiliri ifade ettik. Bu şüphesiz mega bir projedir. Bu projede hükümetin vatandaşlara ve kurumlara katkı koyması gerekir hem de yerel yöneticilerin bu yatırımı yapacak insanlara gerekli kolaylığı ve yatırımı sağlaması gerekir. Biz bunun önünü açıyoruz. Türkiye’nin de buna ihtiyacı var. Enerji sıkıntımız var, bütçemizin çok büyük bir bölümü dışarıya gidiyor. Ama CHP bu enerji projesinde ülkenin doğal kaynaklarının ön plana çıkarılması lazım demektedir. Bu doğal kaynaklar, hidroelektrik santralleri, varsa jeotermal araştırmaların yapılması, bor madeninin kullanılması, güneşten faydalanılması ülkemize ciddi kazanç sağlayacaktır. Bu olmalıdır. Bu sadece Antalya’nın projesi değil, Türkiye’nin ekonomik kalkınmayla ilgili yapacağı çok ciddi bir adımdır. Bir yılda 300 günü bulutlu geçen Almanya’da, Hollanda’da bile bu proje uygulanıyorken yılın neredeyse tamamı güneşli olan Antalya’da bu projenin uygulanmamasının hiçbir sebebi yok. Bu proje için sadece belediye değil, hükümetin de aynı fikirde olması dahilinde yapılabilecek bir projedir. Belirli kurumlar bu tür yatırımları yapmak mecburiyetindedir. Zannediyorum ki Büyükşehir Belediyemiz herhangi bir parkta aydınlatmayı bu tür panellerle yaparak halka ön ayak olacaktır, liderlik yapacaktır. Belki de yeni belediye binamızda ya da yeni yapılacak kültür merkezlerinde bu tür uygulamalar yapılacaktır. Antalya’da bunu yapmalıyız ve desteklemeliyiz. Bu olaya “Elektrik faturalarını ödeyemeyen vatandaşlar Akaydın’a gitsin” diye bu kadar yüzeysel ve yavan bakmamak lazım. Bu teknik bir konudur. Bunu Antalya halkı anladı ve anladığı için bize 30 bin oy fark verdi.
- 100. Yıl projesinde son durum nedir?
100. Yıl projesinde plan iptali kararı var. Bu son derece hoş bir karardır. Ben bu anlamda adaletin yerine geldiğini düşünüyorum. Orada yapılacak stadyum ve kapalı spor salonu Antalya’nın ihtiyacıdır, stadyumun yeriyle ilgili çekincelerimiz vardır. Ama yönetimler devamlılık ister. Bu kadar karşı çıkmamıza karşın atılan adımlar var. Verilen sözler var, yapılan anlaşmalar var. Ve de spor alanlarının ticarete çevrilmesi diye yanlış bir plan var. Bu mahkeme kararı kısmen de olsa elimizi rahatlattı. Ancak sanıyorum hukukçularımız sözleşmeleri yatırımcılarla birlikte tekrar masaya yatıracaklar, stadyumdan vazgeçilemiyorsa bile ticari alandan vazgeçilmesi gerektiği ümidini taşıyorum. Orası Antalya’nın malıdır. Orası kamunun malıdır. 100. Yıl spor alanıdır. Yatırımcıya bir başka yerde belki de çekim merkezi yaratılabilecek bir alanda 40 bin metrekare olmasa da, değer tespiti yapılarak daha da fazlası da verilebilir.
- Antkart’ın kaldırılması söz konusu mu?
“Antkart’ı yırtacağız” temsili bir söylemdir. Hepimiz kredi kartları yada firma kartları kullanıyoruz. Antkart şüphesiz modern bir uygulamadır. Buradaki uygulama tüketicinin, ulaşım ihtiyacını gören herkesin cebinden usulsüzce, diğer kentlerle orantılı olarak bakıldığında fahiş bir miktar alınmasıdır. Antkart’ı yırtıp atacağız derken yüzde 13’lere varan kesintinin diğer illerde olduğu gibi yüzde 2’lere çekilmesi gerektiği gayretindeyiz. Firmayla belediyenin bir uzlaşı içerisinde olduğunu, bu sorunu nasıl çözeriz diye gayret gösterdiklerini sevinerek duyuyorum. Antkart halkın menfaatleri doğrultusunda, minibüs esnafının çıkarları doğrultusunda karşılıklı olarak yeniden düzenlenecektir. Yani uygulamadaki aksaklıklar giderilecektir. Gerekiyorsa kart kaldırılabilir de ama yönetimlerin devamlılığı ilkesinden yola çıkarak uzlaşma konusuna öncelik verdiğimiz görülmektedir.
- İl Genel Meclisi’ndeki son durumu değerlendirir misiniz?
Geçen beş yıl boyunca çok büyük bir farkla İl Genel Meclisi’nde hakimiyet kurmuşlardı. CHP, MHP ve DP’ye hiçbir söz hakkı tanımamışlardı. Şimdi İl Genel Meclisi’nde DP’nin bir üyesi var. Bir üye olmasına karşın onları görevlendirdik. AKP’ye de kanunlar çerçevesinde ne deniyorsa verdik.
- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Şu anda envanter çalışmaları içinde belediye ve pek çok yanlışı ve usulsüzlüğü görüyoruz. Yanlış ve gereksiz ihaleleri görüyoruz ama en fazla gözümüze çarpan hem raylı sistemle hem de köprülü kavşaklarla Antalya’nın ulaşımının keşmekeşe çevrildiği açıktır. Şu anda ulaşım konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Sanıyorum 2- 3 ay içerisinde gözle görülür bir rahatlık sağlanacaktır. Güzel günlerin Antalyalıları beklediğini görüyorum ve biliyorum. Antalya’nın doğal güzelliklerine ve doğal kaynaklarına sahip çıkacağımız bir beş yılı müjdeliyorum şimdiden. Seçim öncesi sunulan halkın yararına olan her proje devam edecektir. Biz Antalya’yı bir bütün olarak görüyoruz. Aksu’yla, Kepez’le bir bütündür. Hizmeti belli bir bölgeye vermek söz konusu değildir. Bu kentte yaşayan vatandaşlarımız Antalya’nın genel refahından hak ettiklerini eşit oranda alacaklardır.


Ömer Melli kimdir?


1955’te Antalya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Antalya'da tamamladı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden 1978 yılında Makine Mühendisi olarak mezun oldu. 1980-1984 yıllarında Makine Mühendisleri Odası Antalya Temsilciliği yaptı. Aktif siyasi hayatına 1983 yılında başladı. 2001-2003 döneminde CHP İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Halen CHP İl Başkanı. Evli ve iki çocuk babası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder