30 Temmuz 2009

MİRJALOL HUSANOV

Türk ve Doğu Slav halklarının ilişkileri çok eski dönemlere uzanmaktadır. Türkler ve Ruslar yüzyıllar boyunca farklı nedenlerle sürekli etkileşim halinde olmuşlardır. Aynı coğrafyayı paylaşmaları, birbiriyle komşu olmaları her iki halkın maddi ve manevi kültüründe büyük izler bırakmıştır. Eski Türk ve Rus geleneklerini kıyaslarken de bu izleri görmek mümkün... Türklerin ve Rusların yılın belirli günlerinde, aile ve toplum yaşamının en önemli anlarında, hastalık, doğal afetler vs. karşısında yerine getirdikleri, kendilerine özgü birçok gelenekleri olmuştur. Bazen bu geleneklerin ilginç bir şekilde örtüştüğünü görmek de mümkündür. Rusya, müzikten edebiyata, baleden resime kadar sanat ve kültürün hemen her alanında dünyadaki temel merkezlerden biridir. Ruslar oldukça dışa dönük ve yeniliklere kolay uyum sağlayabilen bir yapıya sahipler. Rusya halkının sıcaklığını ve insanlarının kültürel birikimi ise onları tanıdıkça daha iyi anlıyorsunuz. Rusya’da kaç Türkiye vatandaşının yaşadığını bilmiyoruz. Ama TC Çalışma Bakanlığı verilerine bakılırsa, bu sayı 25 binin üzerinde…


Öte yandan Rus-Türk evlilikleri iki ülkenin ilişkilerinin geleceğini akrabalık bağları ile pekiştirmeye başladı bile… İki ülke halkı birbirini tanıdıkça önyargılar değil kaynaşmalar yaşanıyor.



Küresel mali kriz, tüm dünyada olduğu gibi Rusya’da da kendini önemli ölçüde hissettirdi ve buna bağlı olarak bu yıl Antalya turizmindeki durgunluk ve belirsizlik de yatırımcıları endişelendirmeye devam ediyor.



Antalya’yı hem yaşamak hem de tatil yapmak için tercih eden Rus halkı hakkında merak edilenleri ve turizm sezonu ile ilgili değerlendirmeleri Türkiye’nin Rusya Federasyonu Antalya Başkonsolosu Mirjalol Husanov ile konuştuk. Rusların Antalya’yı çok sevdiklerini ve benimsediklerini belirten Husanov, “Ayrıca Ruslar Türk mutfağını da çok seviyorlar. Rusya`ya döndüklerinde buradaki yemekleri özlüyorlar” dedi.



İki yıldır Antalya’da görev yapan ve gelen turistlerin Antalya’dan çok memnun olduklarını belirten Mijalol Husanov, Rusya’daki ekonomik kriz dönemine dair merak edilenleri bizlerle paylaştı.



Bu keyifli söyleşinin ardından uzun yıllar Türkiye'de görev alan Başkonsolos Mirjalol Husanov'un güzel Türkçesi ve sempatik tavırlarına hayran kalmamak mümkün değildi. Bu yıl gündeme gelen küresel mali kriz Antalya turizmini çok ciddi ölçüde etkiledi ve Rus insanının hayatında ne gibi değişiklikler yaratacak hep beraber göreceğiz.



Hani Rusların dediği gibi;



Po jiviom, Uvidim… Yaşayalım, görelim…




-Rusya Federasyonu küresel ekonomik krizden ne boyutta etkilendi?



Tüm dünyada olduğu gibi kriz Rusya’yı da önemli ölçüde etkiledi. Diğer sektörlerin yanı sıra turizm sektörü de bundan nasibini aldı. Rus vatandaşları yapılan araştırmalara göre eskiye oranla yüzde 20 oranında yurtdışı gezilerini azalttılar. Ama bu azalma her yerde olası değil, ancak uzun destinasyonlarda geçerliliğini koruyor. Amerika ve adalara gidişlerde daha fazla azalma var. Kriz ortamında turizme ihtiyacı olan ve ekonomisi yurtdışından gelen turistlere bağlı olan ülkeler kendi aralarında müthiş bir rekabet uygulamaktadırlar. Bundan dolayı da ucuza tur satan ülkelere daha çok turist gidiyor. Bu ülkelerde turist sayısında azalma daha azdır. Antalya ise bu yelpazenin ortasında bulunmaktadır. Antalya turizmini ucuz bir turizm olarak değerlendirmek doğru olmaz. Konum olarak da Rusya’ya yakın olduğu için Antalya bu sıralamada ortalarda bulunmaktadır. Rusya’dan gelen turist sayısında yüzde 20’lik bir azalma var. Ama bu kriz ortamında doğru kriz politikası üretmek çok önemlidir. Ben turizmci değilim ama bazı durumlarda müşteriyi kaybetmemek adına geçici bir süre maliyetine çalışmak da makul olabilir. Bu konuda görüş belirtmem ne kadar doğru bilemiyorum ama turizmci arkadaşlar bu konuları benden daha iyi bilirler. Kar olmazsa turist gelmesin düşüncesi mi daha doğru yoksa maliyetine de olsa mevcut profili korumak mı daha doğru buna turizmciler karar verecekler. Ama özelllikle bu yıl, bu şartlarda gelen turistler ilerleyen yıllarda mutlaka artarak gelmeye devam edecektir. Uzun vadede düşünecek olursak mevcut potansiyeli korumak ve turistleri kaybetmemek bence çok önemli çünkü, bu potansiyeli kaybederseniz yeniden oluşturmak zaman alabilir. Kriz ortamı elbetteki aşılacak ve Rusya’daki vatandaşların gelir durumu da düzelecek. Antalya’ya geçen yıl gelen 2 milyon beşyüz bin turist bir tavan rakamı olmamalıdır. Bu destinasyon canlı tutulduğu takdirde, rakamın her yıl artarak çoğalacağını düşünüyorum.



-Antalya’ya tatile gelen Rus vatandaşların ‘tatil’den beklentileri nelerdir?



Buraya gelen turistlerin başlıca beklentileri “kalite”. Çünkü şu anda buraya tatil için gelen turistlerin büyük çoğunluğu güneş, kum, deniz ve yemekleri için geliyor. Türk kültürünü tanımak ve iyi bir servis almak istiyorlar. Otellerdeki yemek kalitesi ve servis çok önemlidir. Eğer bu konuda taviz vermeye başlanırsa kalite çok çabuk düşebilir. Eğer turizm tüketicisiyseniz herşey sizin için çok önemlidir. Turistler normal çalışma ortamlarında dikkat etmedikleri şeylere tatil söz konusu olduğunda çok daha fazla dikkat ediyorlar ve kaprisli olabiliyorlar. Kaliteli hizmet devam ettiği sürece reklama gerek kalmıyor zaten turist seçerek ve isteyerek geliyor. Ama sade bir vatandaş gözüyle görülebilecek eksiklikler ve hizmette sorun varsa ne kadar reklam yaparsanız yapın, insanların fikrini değiştiremezsiniz. Bazen bir personel hatası bile otele çok şeye malolabilir. Çünkü günümüz teknolojisinde artık herkes internet üzerinden haberleşmeye başladı ve tatil forumlarında her türlü memnuniyeti ya da şikayeti görmeniz mümkün.



-Turizm yatırımcıları son yıllarda herşey dahil sistem yüzünden ikiye bölünmüş durumda. Bir grup kaldırılmalı derken, diğerleri kesinlikle çok sayıda turist kaybı olur görüşünü savunuyorlar. Sizce herşey dahil sistem Rus turistler için ne kadar önemli ?



Bu iş araç-amaç meselesidir. Herşey dahil sistem bir araçsa, güzel bir araçtır. Ama herşey dahil sistem bir amaçsa o yanlıştır. Herşey dahil sistem sadece kitlesel turiste değil, VIP turiste de hizmet eden bir araçtır. Turist geliyor ve parayı düşünmüyor. İstediği kadar tüketiyor ve kaliteli bir hizmet alıyor. Bende herşey dahil sistemde çok tatil yaptım. Cüzdan taşımak zorunda olmamak benim için önemli bir ayrıntı… Tur almadan önce iyi bir para ödüyorum ve kaliteli bir hizmet bekliyorum. Bu sistem amaca dönüşürse ve kalite düşürülmeye başlanırsa çok kötü bir sistem. Turist verdiğimi yemek zorunda, ben parasını aldım gerisi önemli değil diye düşünülüyorsa çok çok kötü bir durum… Herşey dahil sistem sayesinde Türkiye’ye çok turist geldi ve turizmde büyük bir atılım yaşandı. Asıl zor olanın bu sistemi kaldırmak yerine kaliteyi korumak düşünüyorum. Belli bir kaliteden ve fiyattan taviz verilmediği sürece herşey dahil sistem her zaman bir tercih faktörüdür.



-Antalya’da yaşayan yabancıların en büyük sorunu nedir?



Antalya’da yerleşik olan Rus vatandaşların çoğunluğu kültür düzeyi yüksek, genç ve dinamiktir. Onların ana özelliği buradaki topluma intibak etmiş olmalarıdır. Ayrı bir Rus köyünde ya da mahallesinde ghetto şeklinde yaşamıyorlar. Onlar Türk ailelerinin içinde yaşamaktadırlar. Dolayısıyla Antalyalıların sorunları neyse Antalya’daki yerleşik yabancıların da sorunları aynıdır. Sadece ilk geldiklerinde kültür farklılıkları, din ve dil farklılıkları açısından eksiklikleri olabiliyor. Ama şimdiye kadar dil sorunundan dolayı herhangi bir şikayet ya da taleple karşılaşmadık. Din farklılıklarına gelince, elbetteki çok önemli ama bağnaz ve kökten dinci olunmadığı sürece din hürriyeti var ama bunu algılama ve uygulayış biçimi herkese göre farklı olabiliyor. Yine de iki dinin ve kültürün kaynaşmasından dolayı Antalya’da her yıl 400’e yakın evlilik yapılıyor.



-Rus vatandaşlar size en çok hangi konularda başvuruyorlar?



Öncelikli karşılaştığımız sorun dalgınlıkla pasaportunu kaybedenler oluyor. Bazen de ciddi sorunlar yaşayan turistlerle ilgili başvurularımız oluyor. Kaldıkları oteldeki kalite ve servis memnuniyetsizliği de maalesef şikayetler arasında… Alkollü turistlerle yerel halkın yaşadığı bir takım problemler olabiliyor ama bunlarda gene karşılıklı hoşgörü ve anlayışla çözülüyor. Ayrıca tatil yapanların ve halkın iletişimiyle de bu tür sorunlarda yıldan yıla azalma gözleniyor. Gelen insanların yüzde 99,9’u memnun ve mutlu ayrılıyor. Asıl önemli olanda bu…



-Özellikle yaz aylarında sezonluk işçi olarak kayıt dışı çalıştırılan yabancılarla ilgili son yıllarda yeni yapılanmalar var mı?



Bu olay bir ülkenin mevzuatı ve ülkedeki yabancı çalıştırma kuralları çerçevesinde uygulanmalıdır. Yabancı işçi çalıştırmak için aylar öncesinden başvuru yapılmalıdır. Çoğu zaman cevap sezon sonuna doğru gelmektedir. Antalya’da kayıt dışı çalışanlar varsa bunları mevzuat olarak değerlendirmek uygun olur. Sezonluk işçileri kayıtlı çalıştırmak mümkün değil. Çünkü neredeyse bir yıl öncesinden işverenin izin için başvurması ve gerekli belgeleri tamamlaması gerekmektedir. Buna rağmen izinler sezona yetişmemektedir. Böyle olunca da işverenler işin kolayına kaçıyor anladığım kadarıyla ve yabancılar stajer kadrosuyla çalıştırılıyor. Gerçekten stajer olanlarla, olmayanlar birbirine karışmaktadır. Üstelik stajer kadrosunda çalışıp ücretini alamayan bir yabancının kanunen de hiçbir hakkı olamıyor. Türkiye eğer yabancıları resmi olarak çalıştırmak istiyorsa mevsimlik işçilerle ilgili yeni bir mevzuat yapılandırması yapmak zorundadır. Kayıt dışının tek çözüm yolu şuan için budur. Rusya eğitim konusunda çok ciddi yatırımları olan bir ülkedir. Turizm sektöründe yeterli otel bulunmadığı için de stajer öğrencilerin ilk tercihi Antalya oluyor. Ama bunun yanında stajer olmayanlarda aynı haklara sahip olarak çalışmak zorunda kalıyorlar.



-Özellikle yabancı uyruklu kadınları çalıştıran insan tacirleriyle mücadelede ne aşamaya gelindi?



Bu olaylardaki bilinç düzeyinde artış olduğu gözlenmeye başladı. Bu olay anormal derecede kar getiren birkaç yasadışı eylemden biridir. Devletlerin hem ulusal hem de uluslar arası düzeyde yaptıkları çalışmalar ve dayanışma bu olayların azalmasında ciddi rol oynadı. Hem Türkiye’de hem de Rusya’da bu konuyla ilgili ciddi önlemler alınmaktadır. Bir sorunu çözmek istiyorsanız o sorunun kökünü kazımanız gerekir. Bu insan ticaretini yapan çetelerin dağıtılıp etkisiz hale getirilmesi bu olaylardaki en etkin çözüm şeklidir. Araç olarak kullanılan ve bu olaylarda mağdur olan kadınları sebep olarak göstermek doğru değildir. Bu konuyla ilgili mücadele programları oluşturuldu ve sonuçlarını almaya başladık. Son yıllarda bu olaylarda ciddi azalma gözleniyor. İnsan ticaretinde her ülkeden ve her milletten insan kullanılıyor. Kadınları bilinçlendirmeye yönelik programlar oluşturuldu ve ciddi bir çalışma yapılıyor. Bu suçla mücadelede uluslar arası bir politika uygulanmasının en etkin ve kalıcı çözümü oluşturduğunu gözlemliyorum.



-Antalya’da yaşayan Rusların eksikliğini duydukları bir beklentileri var mı?



Rus toplumunun yeniliklere ve kültürel kaynaşmaya açık bir yapısı var. Dış kültürlere adaptasyon kabiliyeti Ruslarda oldukça yüksektir. Bazı ülkelerin vatandaşları kendi yemekleri dışında bir yemeği yiyemezken ya da kendi tarzları dışındaki kıyafetleri benimseyemezken Ruslarda durum tam tersi… Çok kolay adapte oluyorlar ve gittikleri yerlere kendi restoranlarını ya da butiklerini açmaya ya da bir Rus mahallesi oluşturmaya gerek görmüyorlar. Yerleştikleri ülkenin kültürüden bir şeyler öğrenmek ve kendi kültürlerinden bir şeyler anlatmak, kültürlerarası köprü oluşturmak konusunda son derece uyumlular. Eğer Ruslar gittikleri ülkelerde kendi restoranlarını kendi butiklerini açmış olsalardı sayıları bu kadar fazla olmayacaktı ve bu kadar kolay evlenemeyeceklerdi. Geçen yıl Türk- Rus ailerin çocuklarının eğitim alabileceği Rusça eğitim veren Rusya Milli Eğitimi müfredatına uyan ve resmi diploma veren bir okul açtık. Bu da hem ailelerin eğitim konusundaki kişisel tercihlerine saygı duymak hem de Rusya’ya dönmeyi planlayan ailelerin çocuklarının sıkıntı yaşamamaları için yapılan bir çalışma oldu.





Mirjalol Husanov Kimdir?



1963 yılında Taşkent’de doğdu. Moskova Devlet Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Enstitüsü’nden 1985 yılında mezun oldu. 1985-92 yılları arasında Sovyetler Birliği Büyükelçiliği görevinde bulunan Husanov, 1992-94 yıllarında Moskova Dış İşleri Bakanlığı’nda, 1994-97 yıllarında Rusya Federasyonu Büyükelçiliğinde, 1997-99 yıllarında İstanbul Başkonsolosluğunda,1999-2007 yıllarında Moskova Dış İşleri Bakanlığı’nda çalıştı. 2007 yılında başladığı Antalya Başkonsolosluğu görevine halen devam etmektedir. Mirjalol Husanov, Rusça, Özbekçe, Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Arapça bilmektedir.