09 Temmuz 2010

MEHMET YEŞİL YEŞİL

Ata sporumuz yağlı güreşin en önemli merkezlerinden olan Antalya, er meydanına birbiri ardına başpehlivanlar sürüyor. Antalya’nın çıkardığı son başpehlivan ise Mehmet Yeşil Yeşil. Antalyalı güreşçiler elbette bu başarıları tek başlarına elde etmiyorlar. Kırkpınar’da büyük bir başarıya imza atan Antalyalı güreşçiler Başpehlivan Mehmet Yeşil Yeşil’in yanı sıra, Kırkpınar 2’ncisi Ali Gürbüz, 3’üncüsü Sermest Bulut, Başaltı birincisi Süleyman Aykırı, Büyük Orta birincisi Fatih Alabacak, Tozkoparan 2’ncisi Yaşar Şan oldu.

Bu yıl yapılan 648’inci Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde ikinci kez üst üste başpehlivanı olan Mehmet Yeşil Yeşil, üç kez üst üste şampiyon olarak Altın Kemer’in kalıcı sahibi olma hedefine bir adım daha yaklaştı. Yeşil aynı zamanda Kırkpınar’ın en genç başpehlivanlarından biri.

Gelecek yıla hazırlanmaya şimdiden başlayacağını ifade eden Yeşil, “Emeklerimin karşılığını aldım. Final maçının olduğu gün doğumgünümdü, başpehlivanlığım da aynı güne denk geldi, güzel oldu. Er meydanındaki duyguyu anlatmak inanın ki mümkün değil, orada sadece konsantre var, bence kelimelerle bunu cümlelere dökmek mümkün değil. Altın kemere çok yaklaştım, antrenmanlarım neyi gerektiriyorsa o doğrultuda olacak. Yeni sistemlere açığım. Hocalarımız nasıl bir program belirlerse onu uygularım. Şimdiden çalışmaya başlayacağım” diyor.

OKUL ARKADAŞINI YENDİ

Başpehlivanlık unvan güreşinde okul arkadaşı Ali Gürbüz ile güreştiğini belirten Yeşil Pehlivan’ın, “Ali Gürbüz ile Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu'nda eğitim görüyoruz. Ben 4, Ali 2. sınıfta. Kırkpınar'ın iki kardeşin güreşmesiyle başladığı biliniyor. Burada iki kardeş kıran kıran güreşerek vefat ettiler. Kardeşler güreşiyorsa okul arkadaşları da güreşir. Güreş, centilmenlik, dostluktur. İyi hazırlanmıştım, kazanacağımı düşünüyordum, kazandım” derken mutluluğu gözlerinden okunuyordu.

Üniversitede okuyan, basketbol ve futbol oynayan, trendleri takip eden, 3G’ye hemen geçecek kadar teknolojiyle ilgilenen ve sinemaya gitmeyi çok seven Yeşil Pehlivan, ailenin üçüncü kuşak güreşçisi… Dedesi meşhur Yeşil Pehlivan’ın nâmını devam ettiren Milli güreşçi şu günlerde hayali olan altın kemere bir adım daha yaklaşmanın mutluluğunu yaşıyor.

Gençliğinin enerjisi yüzüne yansıyan Yeşil Pehlivan hoşsohbeti, beyefendiliği, içtenliği ve samimiyetiyle gönlümüzdeki sevgisini daha da pekiştirdi. Altın Kemer’ini benim de takmama izin verme nezaketiyle renkli görüntüler ve esprilerin ardı ardına geldiği söyleşimizde, Yeşil Pehlivan’la tadına doyulmaz bir sohbetimiz oldu. “Altın Kemer”in ayrı bir büyüsü olduğu tartışmasız bir gerçek ki benim bile oturuşumun değiştiğini fark eden Yeşil Yeşil, “Bakın sizin bile duruşunuz değişti” deyince, kahkahalarla noktaladığımız söyleşimizde sizleri Mehmet Yeşil Yeşil’in başarılarla dolu hikayesiyle başbaşa bırakıyorum.

- Öncelikle biraz sizi tanıyalım...
1986 yılında Antalya Karaöz’de doğdum, ailem hâlâ orada. Belek’te yalnız yaşıyorum. Benden 6 yaş büyük bir ağabeyim var. Babam un imalatı yapıyor, annem ise ev hanımı. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi, Beden Eğitimi Öğretmenliği son sınıf öğrencisiyim.

- Güreşe neden ve nasıl başladınız?

8 yaşında başladım. 1994 yılında dedemin vefatıyla birlikte ailemizdeki geleneği ben devralmak istedim. Özellikle aile büyüklerinden dedemle ilgili anıları dinlemeyi çok seviyorum. Dedem eski başpehlivanlardan “Yeşil Pehlivan.” 1940 ve 1955 yılları arasında bu yörede güreşirmiş. Ben adım olan Yeşil’i de onun isminden alıyorum zaten. Soyadımız olan Aykın’ı da mahkeme kararıyla değiştirip Yeşil yaptık. Böylece Yeşil Yeşil oldum. Ama özellikle resmi dairelerde soyadınız iki kere yazılmış diyerek birinin üstünü çiziyorlar, çok problem yaşadım bu yüzden… Bana Mehmet dendiğinde çoğu zaman bakmıyorum. Çünkü hem adım hem soyadım Yeşil. Bu işe başlamamın nedeni de dedem gibi başpehlivan olmak ve onun anısını yaşatmaktı. Şu anda Belek Belediye Spor Kulübü’nde güreşiyorum. Buraya Amasya Şekerspor’dan transfer oldum. Belek Belediye Başkanı Yusuf Mecek’in de emeği çoktur bende o yüzden öncelikle kendisine, hocalarıma ve emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum.

- Kırkpınar’a nasıl hazırlandınız?

Bu hazırlık süreci tüm yılı kapsıyor. Son 2 hafta kala ağır antrenmanları sonlandırıp daha hafif çalışmalar yaptım. Her sabah 07.00’de kalktım. Önce 1 saat koşu, 1 saat de teknik antrenman yaptım. Ardından yarım saat yüzdüm. Akşamları ise haftada 4 gün ağırlık antrenmanı, 3 gün ise diğer güreşçilerle güreştim. Akşamları da saat 23.00’te uyudum. Pazar günüm tatil. Çarşambaları ise sauna-masaj günüm.

- Sizi tanımayanlar için, başpehlivanım dediğinizde “Haydi bir güreşelim” diyen çok mu?

Antalya’da herkes tanıyor zaten beni, gelip tebrik ediyorlar. Ama İstanbul’da durum böyle değil tabii. Antalya için yağlı güreşin ocağıdır diyebiliriz. Çok meraklıdır bu spora herkes. Diğer illerde çocuklar güreşe minderde başlar, ama Antalya’da direkt yağlı güreşe başlarlar. Beni gördüklerinde “Haydi bir güreşelim” diyen çok oluyor. Böyle diyen hiç kimseyle ciddi ciddi güreşmek kısmet olmadı ama beni her gören bir kere mutlaka söyler…

- Seyirci sayısı nasıl güreş müsabakalarında?
Çok fazla, futboldan bile daha çok... Normal güreş müsabakalarının 20 bin, Kırkpınar’ın ise 30 bin seyircisi var. Futbolda bu rakamlar yok. Güreş sporunun çok özel bir seyircisi vardır. Dualarla, ‘Allah Allah’ sesleriyle maçlar yapılır. Ne bir küfür, ne bir kötü sözü asla duyamazsınız. Manevi yönü çok yüksek bir spor dalı olduğu için güreşin seyircisi özeldir. Güreş sporu futboldan daha az yer alıyor medyada, ama seyirci ilgisi futboldan fazladır. Bir spor gazetesinde sadece futbol var, diğer dallar çok küçük yer alıyor.

- Başpehlivan olduğunuzda kimler aradı tebrik için?

Cumhurbaşkanımız taktı zaten altın kemerimi, ziyaretine de gittim. Onun dışında pek çok bakan, devlet adamı aradı. Ama en çok şaşırtan oyuncu Sümer Tilmaç’ın tebrik telefonu oldu. Antalya’da çiftlik evi olduğu için oradan tanıyor beni. Yolda beni tanıyanların tebrikleri hala devam ediyor.

- Altın kemeriniz nerede duruyor, kasada mı saklıyorsunuz?
Çok yoğun şekilde davetlere katıldığım için yanımda taşıyorum şu günlerde, takmamı istiyorlar çünkü. Ama normalde özel bir kasada duruyor, evde değil. Ağırlığı, 1 kilo 450 gram. Benim bir tane daha altın kemerim var. O kemerin hayat boyu sahibiyim. Elmalı Güreşleri’ni üç yıl üst üste aldığım için altın kemerin ömür boyu sahibi oldum. Elmalı Güreşleri’nin tarihi çok eskidir, Kırkpınar’dan 9 yıl öncesine dayanır. Başpehlivanlık için de 2008 yılında güreşmeye başladım. 2009 yılında altın kemeri aldım, bu yıl da ikinci kez aldım ve hedefim Altın Kemer’in ebedi sahibi olmak…

KISPET ÇOK RAHAT

- Kıspet rahat bir şey mi? Çok rahatsız görünüyor da...
Evet, hem de çok. Çünkü çok yumuşak. Yağlı olduğu için giyimi de kolay. Bozulmasın diye kullanmadığımızda yağlayıp kaldırıyoruz. Kıspetin kullanım süresi 2 yıldır. Kıspetin içinde tutacak dikiş yerleri var, oradan tutuyoruz. Zaten ya paçadan ya da kasnaktan tutacaksın, başka yer yok. 9 yaşındayken Burdur'un Dirmil ilçesinde güreşlere katılmıştık. O gün bezden bir kıspet giyiyordum ve bağladığımız ip belimi sıktığı için ikinci turda elenmiştim. O gece bırakmak istedim ama babam saat 02.00'de bir kıspetçi bulup, bana ilk kıspetimi diktirdi. Ne mutlu ki bugün ikinci kez Altın Kemer sahibiyim.

- Güreşin zorluğu nelerdir?

Kırkpınar alanının etrafı kapalıdır. Üstten güneş vurur, alttan bir hava sirkülasyonu da olmaz. Çim 25 cm boyutundadır. O da güreşten ve yağdan yandığı için inanılmaz bir sıcaklık verir. Zaten bir güreşçi her maçından sonra en az 3 kilo zayıflar. Kırkpınar final maçında 5-6 kilo vermişim. Finalde 100 dakikaya yakın güreşmişiz. Kolay değil yani... Yılda ortalama 200 güreş müsabakası düzenleniyor ve ben 50 tanesine katılıyorum.

PEHLİVANIN KULAĞI KIRIK OLUR

- Bir pehlivan başka pehlivanı görünce tanır mı?

Evet, yürüyüşünden bile tanır. Pehlivan, kendinden emin yürür, omuzları geniş, vücudu kaslı olur. Ve tabii kulakları da kırık olur.

- Her iyi pehlivanın kulağı kırık mıdır?

Genelde. Alınan darbeler nedeniyle kulak kırılıyor. Ama minder güreşinde bu daha çok olur. Benim de kulağım kırıktır mesela, ama duymada sorun yok.

- Başpehlivanın bir günlük beslenme mönüsü nasıl?
Kahvaltıda, yumurta, bal, peynir, zeytin ve çok az ekmek. İçecek olarak süt ya da portakal suyu. Üzerine de çay. Ara öğünde, bol bol kuruyemiş ve meyve. Öğlen, 1 porsiyon et ya da balık. Yanına salata ve meyve. İçecek olarak meyve suyu, gazlı içecek asla içmem. İçki ve sigara kullanmıyorum. Balık ürünlerinin hepsini çok severim Akşamları, sulu bir yemek çeşidi, yanına makarna ve salata. Üzerine fıstıklı baklava. Ara öğünde de ballı yoğurt yiyorum. Pehlivanların bir oturuş da on tavuk yediği sadece şehir efsanesidir. Edirne’de bizi ciğerciye götürdüler bana gelen tabak neredeyse 4 porsiyondu. Fotoğraf çekimi falan bittikten sonra tabağı gönderip normal insan porsiyonu istedim. Yani öyle abartıLI porsiyonlar yemiyorum. Daha çok organik beslenmeye çalışıyorum.

- Maçlarda size özel taktikleriniz var mı?

Rakibimin açıklarını çok iyi analiz ederim. Eski maçlarını seyrederim. Eksi ve artılarına bakarım. Ülkemizde zaten 60 başpehlivan var. Hepimiz birbirimizi tanıyoruz. Taktiğimi rakibime göre belirlerim, hücum mu yoksa müdafaa mı yapacağıma karar veririm. Final maçımda normal sürede hücum güreşi yaptım, finalde de daha kontrollü güreştim. Rakibimin hata yapmasını bekledim. Maça çıkmadan önce mutlaka dua ederim. En centilmen spor, güreştir. Çünkü usta-çırak ilişkisi var.

- Eski takım arkadaşınız Recep Kara’yı iki senedir yeniyorsunuz, sahaya çıkınca neler hissediyorsunuz?

Recep Kara geçen sene benim durumumdaydı. İki kez altın kemer almıştı eğer geçen sene birinci olsaydı altın kemerin ebedi sahibi olacaktı. Bu maçlara çok sıkı hazırlanıyoruz. Bir yıl sadece bu maçı düşünüyoruz ve sonuç çok önemli oluyor. Ahmet Taşçı ve Cengiz Elbeye’nin pehlivanlığını kendime örnek alarak büyüdüm. Pehlivan olduğunuzda hayatınıza, giyiminize, hareketlerinize çok dikkat etmeniz gerekiyor. Pehlivanlar örnek olan kişilikler olmalıdır. Dedem zamanında, Kırkpınar’a gidememiş parasızlıktan, onun hayalini ben gerçekleştirdim. O yıllarda güreşmek için yürüyerek giderlermiş er meydanına… Yolda bir at arabası falan denk gelir de alırsa yol bitermiş. Şimdi devir çok değişti, imkanlar var, hocalarımız var. Sorumluluğu çok ağır bir nam taşıyorsunuz.

‘YEŞİL’ BAŞPEHLİVANIN EN SEVDİKLERİ…
Film: Cesur Yürek
Şarkıcı: Beyonce, Sezen Aksu, Teoman
Aktör: Antonio Banderas, Şener Şen
Şehir: Amsterdam
Parfüm: Davidoff

Mehmet Yeşil Yeşil kimdir?

27.06.1986 yılında Antalya’nın Manavgat ilçesinin Karaöz köyünde doğdu. 8 yaşında güreşmeye başlayan Yeşil, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu son sınıf öğrencisi.

1999- Kırkpınar’da ilk madalya
2001- Tozkoparan’da ikincilik
2002- Deste Küçük Boy’da ikincilik
2004- Deste Büyük Boy’da birincilik
2005- Amasya Spor Kulübü’ne transfer oldu ve minder güreşine de başladı.
2006- Avrupa Şampiyonu oldu.
2006- Dünya Şampiyonası’nda üçüncü oldu...
2009- Kırkpınar Başpehlivanı oldu. Minderde, Uluslararası Yaşar Doğu Turnuvası’nda ikinci oldu.

2010-İkinci kez Kırkpınar Başpehlivanı oldu.

1 yorum:

  1. Recep Kara ile birlikte efsaneleşme yolunda yürüyor. Allah yolunu açık etsin...

    YanıtlaSil