04 Haziran 2009

MUSTAFA SAK



Adopen Plastik Sanayi A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sak… Üretim sektörü ve sanayi girişimciliği dedesi Mustafa Sak’tan devraldığı bir miras… Şu anda dünyanın 30’tan fazla ülkesine ihracat yapan Adopen firması, Türkiye’deki sayılı firmalardan biri… Başarısının sırrını 'Yola çıktığım zaman ürünümle uluslararası iş yapabilirim' sözleriyle açıklayan Mustafa Sak, sektöründe lider. En yüksek bütçeyi ARGE ve yıllık reklam bütçesi olarak ayıran Mustafa Sak, dünyadaki en gelişmiş teknolojileri kullanarak üretim yapıyor. Tamamen otomasyona dayalı, adeta uzay üssünü andıran fabrikasının 200 milyon dolarlık bir yatırım olduğunu söyleyen Sak, Antalya’ya yeni yatırımlar yapacağının da haberini verdi.
Kazancının önemli bir kısmını da hayır işleri için kullanan genç iş adamı, söz sosyal sorumluluk projelerinden açıldığında bu yaptıklarının bir insanlık vazifesi olduğunu söyledi. Birçok okul yaptırarak, bir eğitim gönüllüsü olan Mustafa Sak, geleceğin aydınlık yüzlerinin gizli kahramanı…
Dedesinden kalan bir aile geleneğini devam ettiren Sak, Kurban Bayramı’ nda işçilerine kurban dağıtmaya devam ediyor. Aile geleneklerine ve ailesine düşkünlüğüyle bilinen Mustafa Sak için dedesinden miras kalan bu gelenek onun vazgeçilmezi…
Son derece alçakgönüllü ve esprili anlatımıyla bize önemli açıklamalar yapan Mustafa Sak’la, gerçekleştirdiğimiz sohbetimizde Antalya’dan, Antalyaspor’dan, yatırımlarından ve hayallerinden konuştuk.
PVC pencere ve kapı sektöründe ilkleri gerçekleştiren Mustafa Sak yakında çok farklı bir projeyle gündeme geleceklerinin de sinyalini verdi.

- Üç kuşaktır üretim sektöründe olan bir ailesiniz. Bu başarınızın sırrı nedir?
Aile kavramı çok önemlidir. Aslında zor bir soru. Çünkü cevabı birkaç maddeyle sınırlı değil. İkinci kuşaktaki kişi de çok önemli. Babam çoğu babanın yapamayacağını yaptı. Her oğluna ayrı bir iş sektörünü açtı. Bana pencere profil işini, ortanca kardeşime barit ve çimentoyu, en küçüğümüze de dededen kalma boru işini verdi. Üçümüz de ayrı sektörlerdeyiz ve başarılıyız. Bu başarı genetik bile diyebilirim. Sanayicilik bambaşka bir olay. Üretmek kadar güzel bir şey yok hayatta… Bir şey üretmekten zevk alıyoruz ve sevdiğimiz işi yapmamız başarıyı getiriyor.
-Bu başarınızda profesyonel anlamda yardım aldığınız danışmanlık firmaları oldu mu?
2001 yılında bir danışman firma kullandım. Daha o zamanlar o firmayı tanıyan yoktu… O da Google ‘dı. O yıllarda daha Google arama motorunu bilen yoktu ama ben çok fazla kullanıyordum. Onun etkisi olmuştur. İşin şaka tarafı bir yana yenilikçi olmanız gerekiyor. Sektörde yenilikler yapmamız, yaptığımız işi sevmemiz ve hırslı olmamız bize kısa zamanda başarı getirdi.
-İhracata başlamanıza Türkiye’deki kriz ortamımı zemin oluşturdu?
Kriz bizi ihracata yöneltti.1980'li yıllarda plastik pencerenin p'si yoktu. 2000'lerde her yerde PVC pencere vardı ve endüstriye dönüşmüştü. Şu anda binlerce uygulamacı pencere atölyesi var. Çevre ülkeler Türkiye'nin 80'li yıllarını yaşıyor. Her yer ahşap ve alüminyum pencereler kullanılıyor. PVC pencereyi bu ülkelere anlatınca çok büyük talep başladı.
-Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
İhracatı sürekli geliştirmeye ve arttırmaya çalışıyorum. Şu anda 36 ülkeye ihracatımız var. Bunun yanında Rusya, Azerbeycan, Tunus, Ukrayna, Almanya ve son olarak da Hindistan’da fabrika inşaatlarımız var. Hindistan’da şu anda 1 milyar 150 milyon insan yaşıyor. Ama PVC bilinmiyor. Birkaç yıl içinde orada çok iyi yerlere geleceğimize eminim.
-İlk dış yatırımınızı neden Tunus’ta yaptınız?
Ben Türkiye'den Tunus’a malımı gönderdiğimde üzerine yüzde 55 gümrük biniyordu. Tunus'ta joint-venture için arayışlarımız oldu. Biz Tunus'a, Kuzey Afrika için girdik. Cezayir, Fas, Mısır çok ciddi pazarlar.
-İş konusunda sizi en çok üzen olay nedir?
İlk yerimiz havaalanının oradaydı. Orada ne günlerimiz geçti. 10 yıl orada çalıştım ve sonradan istimlak edildi. Bir gün havaalanına gidiyorum, haberim bile olmadan yıkmışlar. Odamın olduğu yerdeki yıkıntıyı gördüğümde ağladım. O odada 10 yılım geçmişti. O yıkıntıyı görmek hem de beklemediğim bir anda görmek beni çok üzmüştü.
-Şirket kuruluş tarihiniz 2000 yılı olmasına rağmen sektörde lidersiniz. Bu başarının kaynağı nedir?
Dünyanın en iyi teknolojisini kullanıyoruz. Almanya’da, Japonya’da ve Türkiye’de kullanılan en son teknolojileri topluyoruz ve onları kullanıyoruz. Bir diğer önemli hamlemiz sektörün devi Plaspen’i satın aldık ve o bizi ayrı bir boyuta taşıdı. Birde son olarak müşteriye ve işe yakın olmayı kendimize ilke edindik. Her bölgede bir bölge müdürlüğümüz var ve müşteriye çok yakınız. Pazara yakın olduğunuz zaman işinize de yakın oluyorsunuz. Bunun hepsi birleşince kısa zamanda fark yaratan bir firma olduk.
- Piyasadaki rekabet sizi etkilemiyor mu?
Etkilenmiyoruz. Çünkü kendimize rakip yaratıyoruz. Yeni bir marka çıkarıyoruz. Adopen, Plaspen, Wintech gibi markalar yaratıp kendi içimizde rekabet ediyoruz. Yeni ürünlerim de var ama benim asıl işim pencere ve kapı üretimi…
-Şirket bünyesinde en fazla bütçeyi hangi departmana ayırıyorsunuz?
Bizde maalesef rakiplerimiz yaptığı için reklam konusuna önem veriyoruz. AR-GE’ den sonra en yüksek bütçeyi reklam bütçesi olarak ayırıyoruz. Siz hiç çimento reklamı duydunuz mu? Duyamazsınız çünkü o ham malzemedir ve her şekilde satılır. Ama bizde öyle değil.
-Yıllık reklam bütçeniz nedir?
Sadece Türkiye için 10 milyon doların üzerinde reklam bütçemiz var.
-Reklam hedefinizde marka olmak mı, satışı arttırmak mı ağır basıyor?
İkisi de eşit aslında. Marka olmak çok önemlidir. Tercih sebebi oluyorsunuz. Özellikle pencere yenileyen evlerde, hanımların karar üzerinde ciddi etkisi oluyor. Ama benim yeni ürünlerimde reklam daha az yapılabilir. Çatı üretiminde bilgilendirme amaçlı bir reklamın yeterli olacağını düşünüyorum. Avrupa’da PVC pencerenin yerleşmiş bir adı yok. İnsanlar pencere almak için gidiyorlar. Ama Türkiye’de bazı ürünlerde adıyla değil de markasıyla istediğimiz gibi, pencerede de yerleşmiş bir Pimapen ismi var. O yüzden reklam akılda kalıcılık açısından çok önemli…
-En yeni projeniz hangisi?
Dünya’da olmayan bir şey yaptık. Bütün fabrika çatılarının içinde köpük vardır. Ama biz termos teknolojisi fikrinden yola çıkarak havayı hapsedecek bir sistem geliştirdik ve tabiri yerindeyse mal yetiştiremiyorum . Bu aralar yaptığım işin çok dışında olan ama herkesi ilgilendiren çok sürpriz bir proje üzerinde çalışıyorum. Yakın zamanda bu projenin de açıklamasını yapacağım.
-Kendiniz de bu Araştırma Geliştirme (AR-GE) çalışmalarının içinde bizzat bulunuyor musunuz?
Hem sektörümüzde hem bu bölgede en yüksek AR-GE çalışmasını yapan biziz… Çok güçlü bir ekibimiz var ve ben bizzat işin başındayım. Yıllık kazancımızın % 2,5 kadarını AR-GE çalışmaları için ayırıyoruz ve belki de sadece bu bölgede değil Türkiye’de bile bir ilk olabiliriz.
-Peki bu yoğun çalışmanın sonucunda şimdiye kadar kaç ürüne patent aldınız?
Şu ana kadar 100’ün üzerinde patent ve icadımız var. İlk üretimini yaptığımız ülke pazarında ve uluslararası pazarda Pazar payı ve söz sahibi olan birçok ürüne sahibiz.
-Antalya’ da yatırım yapan bir iş adamı olarak Antalyaspor’la ilgili neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Antalyaspor’u kutluyorum. Antalya’nın tanıtımı açısından çok önemli bir gelişme… Bence turizmcilerin tanıtım açısından takımı daha çok sahiplenmeleri gerekiyor. Herkes bilir, bir ülkedeki kulübün ismini biliyorsunuzdur ama hangi şehre ait olduğunu bilmeyebilirsiniz. Barcelona, Real Madrid gibi takımlarda şehirle özdeşleşmiştir ve şehrinde tanıtımı olur. Antalyaspor’unda şehirle aynı ismi taşıması, Antalya için bir avantaj. Bu konuda turizmcilere çok iş düşüyor. Ne kadar çok tanıtım olursa Antalya’nın turizmi o kadar gelişir. Özellikle turizmciler başta olmak üzere, tüm firmaların Antalyaspor’a sahip çıkmaları gerekir.
-Geçtiğimiz günlerde ülke ve bölge ekonomisine sağladığınız katkılardan dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi “Üstün Hizmet Ödülü” ne layık görüldünüz. İlk öğrendiğinizde neler hissettiniz?
Bu ödülü almak elbette ki gurur verici… Bu ödül aslında bir mesajdır. İş adamlarının, belli bir seviyede olan insanların sosyal sorumluluğu var. Bu sosyal sorumluluklar yapılmalı. Bu ödül bana ekstra sorumluluklarda getirdi. Üç proje varsa kafamda bu sayıyı nasıl yükseltebilirimi düşünmeye başladım. Kazandığımız şehre karşı olan sosyal sorumlulukları yerine getirmek boynumuzun borcudur.
-Genellikle eğitime ağırlık veren sosyal sorumluluk projelerine imza atıyorsunuz. Özel bir sebebi var mı?
Benim düşünceme göre Türkiye’de en fazla önemsenmesi gereken konu eğitim. Yeni okullarla geleceğimiz olan çocuklarımıza eğitim imkanı sağlamak bana daha anlamlı geliyor. Medyaya yansımayan en son çalışmamız Yeşilbayır’ da Akdeniz Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nu bitirdik. Gelecekteki projelerimde de Akdeniz Üniversitesi’nde eksik olan mühendislik fakülteleri konusunda çalışma yapmak var.
-İşinizle ilgili en mutlu anınız hangisi?
En mutlu anım, yurtdışına gidip kendi ürünümü gördüğümde çok mutlu oluyorum. Yaşadığım mutluluğu kelimelerle tarif etmem çok zor..
-Hayatınızdaki öncelikleriniz neler?
İşimi ve ailemi eşit tutuyorum. İkisi de yarı yarıya… İşimi çok severek yapıyorum ve ailem benim için çok önemli…
-Peki çocuklarınıza sizden neleriniz miras kalsın istersiniz?
Mal mülk değil… Onlara mantelite bırakmak isterim.
-İş hayatına yeni başlayan gençlere iş hayatıyla ilgili neler önerirsiniz?
Öncelikle kendilerinin kim olduğuyla ilgili bir teşhis yapsınlar. “Ben kimim?” sorusunu sorsunlar. Ondan sonra kendilerine örnek aldıkları ismin artı ve eksilerini iyi değerlendirsinler. Mutlaka ve mutlaka sevdikleri iş üzerine yatırım yapsınlar.
-İş hayatında başarılı olmanın 3 altın kuralı sizce nedir?
Kendine güven,bilgi-tecrübe ve şanstır. Eğer bu üç kural bir insanda varsa ve doğru analizler yapabiliyorsa başarılı olmaması için bir sebep yoktur bence…
-Bir anda planlarınız altüst olsa beklenmedik şeyler sizi heyecanlandırır mı, tedirgin mi eder?
Tedirgin etmez. Heyecanlandırır. Risk almayı severim ama muhasebesini yaparım. Ben gerçek başarının tesadüfen olduğuna katılmıyorum. Sadece parası vardır, miras kalmıştır yada rantçıdır başarılı olursa işte bu tesadüftür. Başarının parametreleri değişiktir. Olmayan bir şeyi yaratmak bence başarıdır.
-Peki hayatta asla yapmam ve affetmem dediğiniz bir şey var mı?
İhanet. Asla yapmayacağım ve asla affetmeyeceğim bir şeydir. Dürüstlük benim için çok önemlidir. Hayatımda ailem ve işimden daha önemli önceliklerim yoktur. İşimde de ,özelimde de ihanet kelimesi asla hayatımda olmayacak bir kelimedir.
-Bu mesleği seçmeseydiniz ne olmak isterdiniz?
Yine üretimin içinde olacağım bir iş yapmak isterdim. İşveren olmasaydım yine üretimin içinde olurdum, işçi olurdum belki de…
-İş dışındaki zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kitap okumak için zaman yaratıyorum diyebilirim. Tavla oynamak bende çok özel yeri olan bir aktivite… Yıllardır tatil yapmıyorum ama fırsat bulursam Ege kıyılarını gezmek isterim.
3-4 sene öncesine kadar günde 4 saatlik bir uyku bana yetiyordu ama yıllar geçtikçe yorulduğumu hissetmeye başladım. Artık uyku saatime ve sağlığıma daha çok dikkat ediyorum.

Mustafa Sak Kimdir?
1969’da Bucak’da doğdu. Antalya Koleji’nden sonra Washington Southestern Üniversitesi “Uluslararası İşletme” bölümü bitirdi. Türkiye'ye döndükten sonra ailesine ait Çağlar Plastik'in çeşitli bölümlerinde çalıştı. 1997’de Çağlar Plastik bünyesinde kurulan Adopen firması 2000 yılında Çağlar Plastik’ten ayrıldı ve kendi markasını yarattı. Halen Adopen Plastik Sanayi A.Ş Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürmektedir. Birçok ödül alan Mustafa Sak’ a geçtiğimiz günlerde TBMM “Üstün Hizmet Ödülü” verildi. 36 sosyal sorumluluk projesinde imzası bulunan Mustafa Sak, aynı zamanda koyu bir Beşiktaş ve Antalyaspor taraftarı. Gözde Sak’la evli olan Mustafa Sak’ ın iki kız çocuğu var.

11 yorum:

  1. "tebrikler ve başarılarınızın devamı dileğiyle"

    YanıtlaSil
  2. kısa zamanda ortaya konan bu başarıya şapka çıkarıyorum. tebrikler

    YanıtlaSil
  3. devamını diliyorum

    YanıtlaSil
  4. parayla adam olunmuyor ama iste, elemanin sigortasini asgari ucret goster, sonra ozel ucakla gez, babam da yapar. Ama babam durust bir adam iste...

    YanıtlaSil
  5. dediğiniz ihanet kelimesi gerçekten evet en çirkin şey. ama her zaman gerçekler insanın duşundukleri gibi olmayabilir. belki sizin ihanet dediniz şeyin altında buyuk bir sadakat yatıyordu ama siz bunu gormediniz yıllar geçsede... her zaman size sadıktım ve ne yaptım hep kendime yaptım bunu siz herkesten daha iyi biliyorsunuz.ama ne olursa olsun hep size karşı içimde taşıdığım saygı ve sevgi duygusunu kaybetmiyeceğim.iraj

    YanıtlaSil
  6. TOPRAĞIMA MESLEĞİNDE BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİM

    YanıtlaSil
  7. tarkan okumuşoğlu13 Kasım, 2012

    çalışana allahta veriyor tebrikler sizin gibi vizyonlu ve hayırsever işadamlarına bu ulkenin ihtiyacı var başarilarınızın devamını dilyorum

    YanıtlaSil
  8. işten çıkardığı elemanlarına bırak tazminatı maaşlarını bile ödemeyen aile firması ÇAĞLAR PLASTİK nasıl başarılı olduğunuz ortada bizim gibilerin emeğiyle...

    YanıtlaSil
  9. Mustafa Bey gibi ülkesine yatırım yapan binlerce istihdam sağlayan gözü kara işadamlarımızın sayılarının artması lazım

    YanıtlaSil
  10. Bırakın allah aşkına be abicim hepsi aynı bunlar bi arkadaşım ne güzel özetlemiş ben bunlarda çalıştım 3kurusluk hakkım vardı onuda alamadım böyle hak yersin gün gelir tepe taklak olursun öyle 2.3 resimle adam olunmaz herşey öyle göründüğü gibi değil arkadaslar

    YanıtlaSil
  11. Bırakın allah aşkına be abicim hepsi aynı bunlar bi arkadaşım ne güzel özetlemiş ben bunlarda çalıştım 3kurusluk hakkım vardı onuda alamadım böyle hak yersin gün gelir tepe taklak olursun öyle 2.3 resimle adam olunmaz herşey öyle göründüğü gibi değil arkadaslar

    YanıtlaSil