04 Haziran 2009

OSMAN NURİ GÜLAY

Eğitimin insan hayatında ne derece önemli ve etkili olduğu Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünden açıkça anlaşılmaktadır. Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı ve yüce bir toplum halinde yaşatır ya da onu köleliğe ve yoksulluğa iter.

Geleceği görebilmek için geleceği bu güne taşımak gerekir. Bu da gelecekte her şeyimizi teslim edeceğimiz çocuklarımızı ileriye dönük yetiştirmemizdeki başarımıza bağlıdır. Çocuklarımızı geleceğe hazırlama ailelerin, eğitim kurumlarının, çevrenin, toplumun ve bütün kesimlerinin ortak sorumluluğu olmalıdır.

Günümüzde artık değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu fark etmeyen yoktur. Hiçbir şey durağan değildir. Her şey değişiyor ve hızla gelişiyor. Değişen ve gelişen dünyaya uyum sağlamak, toplum olarak çağdaş dünya standartlarını yakalamak hatta bunun da ötesine gidip uygarlığa katkıda bulunmak, toplumsal ve kültürel kalkınmayı en üst düzeyde gerçekleştirmek, en değerli varlığımız olan çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlamak eğitim – öğretime vereceğimiz önem ölçüsünde mümkün olacaktır.

“Eğitim-öğretimdeki amacımız öğrencilerimizi öğrenmeyi öğrenen, özgür düşünen, kendine güvenen, vatanına- milletine-milli değerlerine bağlı, ülkesini seven, kültürünü özümsemiş, başarının bilgi birikimine bağlı olduğunu fark eden, bilgili, becerikli, üretken, kendisinin ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilen, mutlu ve çağdaş dünyanın saygın bir bireyi olarak yetiştirebilmektir” diyen İl Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay, bizlerle göreve başladığı günden bugüne yaptığı çalışmaları paylaştı.

Antalya’daki en büyük sorunlardan biri olan okul sayısı sorununu hızla çözdüklerini belirten Gülay, Antalya’nın ÖSS ve SBS’deki başarısını arttırmanın da öncelikli hedefleri olduğunu belirtti.

İl Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay’la Antalya’da eğitimin sorunlarından, okullardaki şiddete, projelerinden anılarına uzanan keyifli bir şöyleşimiz oldu. Kendini eğitime ve çocuklara adamış olan Gülay, samimi ve içten anlatımıyla bizlere bir kez daha eğitimin önemini hatırlattı.

-Teknolojik gelişmelerin çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnterneti bir bal arısına benzetiyorum. Eğer bunu olumlu yönde kullanırsanız balından yararlanırsınız şifa bulursunuz eğer olumsuz yönde yararlanırsanız zararını görürsünüz. Çocukların internetin balından yararlanmaları için okullarda 500 bin civarındaki zararlı siteye girişi bloke ettik. Çocukları interneti nasıl kullanmaları gerektiği konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bu konuda bir kitab hazırlayıp velilerimize gönderdik. Çünkü internetin bir ayağı da evlerde devam ediyor. Velilerin çocuklarının hangi sitelere girdiğini takip etmesi ve uygun filtreleme programlarını kullanmaları gerekiyor.

-Öğrencilerin olumsuz davranışlarının önlenmesiyle ilgili çalışmalarınız var mı?

Çocukların boş zamanlarını sokaklarda geçirmelerini önlemek onların yetişmesinde çok önemli katkı sağlıyor. Çocukları sanata ve spora yönlendirmek ileride geri dönüşü olmayan hatalar yapmalarını engelliyor. Bu konuda bir Türkiye rekoruna imza attık ve 268 halk oyunları ekibi kurduk ve bunların 107 tanesi yarışmalara katıldı ve bu Türkiye’ de bir rekor. Hedefimiz bu faaliyetleri yaygınlaştırarak okullardaki şiddeti azaltmaktı ve bu anlamda da ilerleme gözlemliyorum. 2006 yılında 49 disiplin olayı yaşanırken, 2007 yılında bu rakam 50 olaydı. 2008 yılında bu rakam 20 olaya bu sene ise 11 olaya indi. Dileğimiz bu rakamı mümkün olduğunca düşürmek ve bunun yolunun yasaklarla ya da cezalarla olmayacağının bilincindeyiz. Çocukların okul dışındaki zamanlarını yetişme çağında doğru planlarsak olayların sayısının da azaldığını gördük. Bu konuda ailelere de çok büyük sorumluluklar düşüyor. Çocuklarının doğru aktivitelere yönlendirilmesi konusunda gerekli ilgiyi gösterdikleri takdirde daha sağlıklı gençler yetişeceğini düşünüyorum.

-Şiddet içerikli filmlerin çocuklar üzerindeki etkileri okullara nasıl yansıyor?

Özellikle televizyonlarda gösterilen şiddet içerikli filmeler çocukları etkiliyor. Ailelerin bu konuda bilinçli olmaları lazım. Bizlerde okullarda çok geniş kapsamlı çalışmalar yapıyoruz. Okullarda öncelikle rehber öğretmenleri bilgilendirdik. Ardından velileri bilgilendirdik. Veli – öğretmen destekli çocuklarımızı bilgilendirdik. Bu anlamda çocuklarımızın boş zamanlarını okullarda geçirmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Etüd çalışmaları ve kültürel faaliyetlerle onların okulda bizlerin gözetiminde kalmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Şiddet içeren filmlerin veliler tarafından izletilmemesi gerekmektedir. Çocuklar yetişme çağında model almaya açık oldukları için onların önüne yanlış modeller koyarsak daha sonra yaşananların önüne geçmekte zorlanırız. Anne ve babaların bu konuda beraber hareket etmeleri gerekmektedir. Çocukların okul çağındaki sorumluluklarını beraber almaları gerekir. Özellikle öğretmenlerle işbirliği içinde olunması her açıdan son derece önemlidir.

-Şiddet olaylarını önlemede velilere bir eğitimci olarak tavsiyeleriniz neler?

Velilerin çocuklarının nerede vakit geçirdiğini bilmesi gerekiyor. İş dışındaki vakitlerimde gerek akşam saatleri olsun gerek hafta sonları olsun, Işıklar ve Kaleiçi’de dolaştığım ve bizzat müdahale ettiğim öğrenciler oluyor. Bunu ben istediğim için yapıyorum. Ayrıca okullarda müdür yardımcılarımızdan oluşan komisyonlarda sürekli değişik mekanlarda geziyor ve öğrenci denetimleri yapıyorlar. Çocuklarımızın daha sağlıklı ortamlarda yetişmelerini sağlamak amacıyla başlattığımız bu uygulamayla ‘bir öğrencimizi bile kazansak bizim için önemli’ fikrinden yola çıktık. Ayrıca Antalya’da yaşayan insanlarında duyarlı olması lazım. Olumsuz bir durum gözlemlediklerinde bizlerle temasa geçmeleri gerekmektedir. Her vatandaşın sorumluluğunun farkında olması ve geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizden kendilerini sorumlu hissetmeleri geleceğe yapılan yatırımlardır.Sokaklarda olumsuz bir davranış sergileyen öğrenciyi uyarmak yerine olayı görmezden gelmek olayı çözmediği gibi daha ciddi sorunlara sebep olmaktadır. Eğitim sadece Valiliğin ve Milli Eğitimin uğraşacağı bir konu değildir. Bu konuda hem velilere hem de sokaktaki vatandaşa görev düşmektedir.

- Antalya’da sizi çok etkileyen ve unutamadığınız bir olay yaşadınız mı?

Beni etkileyen iki olay yaşadım Antalya’da. İlkinde Kaş’ın Kasaba beldesindeki ilk öğretim bölge okuluna gitmiştim. Kapıda bir kız öğrenciyle karşılaştım. Ona kaçıncı sınıftasın, ne olmak istiyorsun dediğimde “Ben Güzel Sanatlar Lisesi’ne gitmek istiyorum. Resmim çok iyi”dedi. Köyden gelmiş ve burada yatılı okuyor. Ama kalacak yerim olmadığı için Güzel Sanatlar Lisesine gidemeyeceğim ve okuyamayacağım dediğinde çok duygulandım. Bunun üzerine “Ben seni okutacağım” dedim ve o sene bu kızımız vesilesiyle Güzel Sanatlar Lisesi’nin bahçesine yurt yaptık ve aynı hayali paylaşan 300 öğrenciye eğitim imkanı oluştu. Kızımız okulu kazandı ve şimdi çok başarılı bir öğrenci velisi de benim… Yine bir gün odamda çalışıyorum kapının önünde ısrarla beni görmek isteyen bir kız öğrenci var. Sesi duyunca çıktım, kapımın önünde bir kız çocuğu… Elinde iki tane kağıt var. “Bunlar annemin ve babamın ölüm raporu, ben okumak istiyorum, hocam” dedi. Şu anda onunda velisi benim ve dersaneye yazdırdım, ücretsiz servis ayarladım. Bir yerden burs ayarladık ve bu sene üniversite sınavına girecek. Bu beni Antalya’da öğrenci bazlı üzen ama daha sonrasında onların hayallerine ortak olmakla kendimi mutlu saydığım iki olaydır.

-Sizi çok üzen bir olay yaşadınız mı?

Beni en çok üzen şey göreve başladığım yıl yaşanan bir olaydır. Göreve başlayalı bir hafta olmuştu. Eğitim öğretim törenini yapmak için dışarı çıktığımda müthiş bir kalabalıkla karşılaştım. Erenköy mahallesinden öğrenciler ve veliler gelmişler ve okul istiyoruz diye protesto gösterisi yapıyorlar. Bu olayı kendimde bir onur meselesi olarak gördüm ve beni çok üzdü. Daha sonra oraya okul yaptık ama o an beni en çok üzen ve gözümün önünden uzun süre gitmeyen bir andır.

-Antalya’daki okullarda fiziki altyapı ve donanım sorunu ne durumda?

2006 Eylül ayında göreve başladığımda özellikle ÖSS ve ÖKS’ de ilin başarısının düşük olduğu kamuoyunda konuşuluyordu. Ayrıca eğitim yapılanmasında da müthiş eksiklikler vardı. Derslik başına 60 öğrenci düşüyordu. Bu sorunları masaya yatırdığımızda gördük ki her yıl 10 -12 bin öğrenci artışı oluyor. Sadece bu göçle gelen çocuklara okul yapabilmek için 24 derslikli 10 tane okula ihtiyacımız oluyor. Birde mevcut yıkım kararı verilen 16 okul vardı. Güçlendirilmesi gereken okullarla birlikte biz 3 yıllık bir plan hazırladık ve bu planı 2 sene içerisinde tamamladık diyebilirim. Öncelikli konumuz eğitim kurumlarının yetersizliğiydi ve bu konuyu ele aldık. Okul öncesi eğitim ve ortaöğretimdeki okul sayımız oldukça düşüktü. Mesleki eğitimde ve özellik arzeden okul sayılarında sıkıntımız vardı ve kısa sürede okullaşma ihtiyacını karşıladık ve iki yılda 1200 derslik inşaatını tamamladık. 950 dersliğin inşaatı da şu anda devam ediyor. İl merkezi ve Manavgatta derslik başına düşen öğrenci sayısını 40 öğrencinin altına indirdik. Diğer 17 ilçemizde de 30 öğrencinin altına indirdik. İnşaatı devam eden okullarımız bittiğinde derslik başına düşen öğrenci sayısını 30 öğrencinin altına indirmeyi planlıyoruz.

-12 yıllık eğitim sürecinde sizin özellikle önemsediğiniz bir dönem var mı?

Okul öncesi eğitimde başarı sağlayamayan bir ilin eğitimde başarı sağlaması mümkün değildir. Öncelikle bu konunun öneminin altını çizmek istiyorum. Kepez gibi yoğun göç alan ilçelerde hayırseverlerimizle birlikte prefabrik ana sınıfı inşaatları başlattık. İl merkezinde 10 olan ana sınıfı sayısını da 23’e çıkardık. Bu çalışmamızla iki yılda okul öncesi eğitimde Türkiye ortalamasının üzerine çıktık. Bilim adamlarının yapmış olduğu çalışmalar ana sınıfına giden öğrencilerin eğitim hayatında daha başarılı olduklarını ortaya koymuştur.

-Türkiye’de ilk olan bir çok projeniz oldu, bu konudaki çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Bir çok meslek lisesi açtık örneğin Türkiye’de ilk defa Rusça eğitim yapan 24 derslikli bir Turizm Meslek Lisesi açtık. Ayrıca Aksu’ya çok gerekli olan Süs Bitkileri Meslek Lisesi açtık. Bu okulda kesme çiçek ve seracılık üzerine eğitim verilecek ve çocukların liseden bir meslek sahibi olarak mezun olmaları sağlanacak. Antalya yoğun göç aldığı için herkesin üniversite sınavını kazanıp bir fakülteye yerleşmesi mümkün değil. Böylelikle liseden sonra da bir iş imkanı oluşturmuş oluyoruz. Antalya’daki genel liselerin sayılarının fazla olması da ÖSS deki başarının düşük olmasının sebeplerinden biri. Bunların uygun olanlarını ya Meslek Lisesi’ne ya da Anadolu Lisesi’ne dönüştürdüğümüz takdirde mezun öğrencilerin ÖSS şansı daha da artacaktır. Hedefimiz çocuklarımızı ya mesleki eğitimden geçirip o sektöre hazırlamak ya da özellik arzeden okullarda yetiştirip üniversiteye hazırlamak. Ayrıca yine Türkiye’de ilk defa L tipi cezaevinde bir anaokulu açtık ve mahkumların çocuklarınında ana sınıfından faydalanmalarını sağladık. Bunun dışında belediyeden aldığımız bir otobüsü mobil ana sınıfına dönüştürdük ve özellikle ara mahallelerde çocukları bu otobüsde okul öncesi eğitime alırken annelerini de okullarda bilgilendirdik.

-Tek Adım Bürosu çalışmanızla kamu kuruluşları arasında ciddi bir fark yarattınız. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Biz sürekli vatandaşlarla içiçeyiz. Kendimizi masanın diğer tarafına koyduğumuzda vatandaşı daha iyi anlayabildik. Gereksiz bürokrasi işlemlerini en aza indirebilmek için Tek Adım Hizmet Bürosu açtık ve Milli Eğitim Müdürlüğü'ne işi düşen bir vatandaşı önce bu büroda ağırlıyoruz ve gerekli bilgilendirmeyi yapıyoruz. Sonrasındaysa görevli memurlar vatandaşın işini üstlenerek bir kaç dakika içinde tüm işlemleri tamamlıyorlar. Biz vatandaşlarımız için, bu devlet için varız. Bizim her konuda bu topraklara da vefa borcumuz var. Nasıl bir kural koyarsanız ve nasıl davranırsanız insanlarda size o şekilde davranır. Bu anlamda daha iyi hizmet verebilmek için bu çalışmayı başlattık. Halktan çok olumlu tepkiler aldık. Alışık olmadıkları bir sistem olduğu için önce şaşkınlıkla karşılandı ardından tebrik aldığımız bir çalışma oldu.

-Yabancı dil öğrenmede yıllardır yaşanan sorunlar mevcut bu konuda projeler var mı?

Türkiye’de yabancı dil öğrenmede yıllardır sorun yaşanıyor. Tam bir bilgi seviyesine ulaşmadan mezun oluyoruz ve bakanlığımız yetkilileri Dynet dil öğrenimi konusunda bir proje hazırladılar ve bütün ingilizce öğretmenlerimizi seminerlerden geçirdik ve bu programı çocuklara ücretsiz dağıttık. Şu anda ingilizce öğrenimi konusunda olumlu sonuçlar almaya başlandı. Programı düzenli kullanan öğrencilerde fark hissedilmeye başlandı. İlerleyen zamanlarda daha da iyi sonuçlar alınacağını düşünüyorum.

-Eğitimde teknolojiden yana mısınız?

Antalya’daki birinci önceliğimiz teknolojiyi eğitimde kullanmak. Mesela şu anda Demre Üçağız Köyü’ne gidin. Bu köydeki okulda sınıflarda tek kişilik sıralar, akıllı tahta, projeksiyon cihazı ve internetle çocuklarımız eğitim alıyor. Tüm okullarımızda internet bağlı ve hepsinde bilgisayar odaları var. Tüm öğrenciler bunlardan faydalanabiliyor. Artık öğrenci kayıtlarını ve öğrenci karnelerini de veliler internetten takip edebiliyor. Öğretmen tayinlerini ve müracatlarını internetten alıyoruz ve çok yakın zamanda sürücü kursları sınavına ve diğer sınavlara giren adayların müracatlarını ve sınavlarını da internet üzerinden yapacağız. Bununla ilgili altyapı çalışmalarımız şu an devam ediyor.

Osman Nuri Gülay Kimdir?

1955 Kayseri’de doğdu. Aydınlıkevler İlkokulu, Aydınlıkevler Ortaokulu ve Sümer Lisesinin ardından Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fen Bilgisi Bölümünü bitirdi. 1977 yılında Develi Lisesi’nde Kimya öğretmeni olarak göreve başladı. 1979 yılında Kayseri Şeker Lisesine atandı. Kimya Öğretmenliği ve Müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. Ardından Kayseri 60.Yıl Cumhuriyet İlköğretim Okulunda görev yaptı. Burada devam eden Müdür Başyardımcılığı ardından 1986 yılında Argıncık Lisesi Müdürlüğüne ve daha sonra da İl Milli Eğitim Şube Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1994 yılında Müdür Yardımcılığı görevine atandı. 2002 ve 2004 yılları arasında Kayseri Milli Eğitim Müdürlüğünü vekaleten yürüttü.

Daha sonra 2004 yılında Yozgat ili Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, 11.09.2006 tarihinde ise Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atandı ve halen bu görevi sürdürmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder