18 Mayıs 2009

KUMAR SHRESTHA

Karadeniz yemekleri yapan Nepal’li aşçı Kumar Shrestha… Ekmeğini kazanma mücadelesi veren insanların, tipik öykülerini ilgiyle okuduk çoğu zaman. Bunlar arasında öyle ilginç olanları var ki insan inanmakta güçlük çekiyor. Kumar’ın hikayesi de bunlardan biri… Çoğumuzun haritada yerini bile bilmediğimiz Nepal’den biri, ağzında ekmek taşıyan aslanı takip ediyor ve çoğu Nepallinin haritada yerini bile bilmediği Antalya’ya kadar kovalıyor onu. Gel zaman git zaman, güler yüzlü Nepallinin yolu Karadeniz mutfağına çıkıyor ve Nepalli bir Karadeniz yemekleri aşçısı oluveriyor. Ekmek kavgası bu… Kolay değil.
İki sene önce bizim Nepalli, bir de eniştemiz olmaz mı? Temel bir gün… Pardon Kumar, bir gün rafting yapan bir botun devrilmesi sonucu nehre düşen bir Türk kızını kurtarır ve aralarında başlayan aşk evlilikle sonuçlanır. Aşk filmlerini aratmayan bu hikayenin sonunda, şimdilerde baba olmaya hazırlanan Nepalli Kumar, yaşadığı heyecanı, aşçılık serüvenini, özlemlerini ve hayallerini bizlerle paylaştı.
Son derece alçakgönüllü, öğrenmeye açık, güler yüzlü ve sıcakkanlı olan Kumar Shrestha, çalışkanlığıyla da çalıştığı işletmenin gözbebeği… Patronunun bize övgüyle bahsettiği Kumar Shrestha Müslüman olduktan sonra “Ömer” ismini kullanmaya başlamış. Türkleri ve Antalya’yı çok seven Kumar Antalya’da yaşamaktan son derece memnun ve başarılı bir Karadeniz yemekleri aşçısı…

- Antalya’ ya ilk kez ne zaman geldin?
Antalya’ya ilk kez 2004 senesinde rafting rehberi olarak geldim. Sezonluk çalışıp dönüyordum. Antalya’da sezon bittiği zaman Nepal’ de sezon başlamış oluyor. O zamanlar aşçı değildim. Nepal’ de yaşadığım zamanlarda 1 yıl Çin ve Nepal mutfağında çalışmıştım. Daha sonra rehberliği bıraktım ve aşçı oldum.
- Antalya’ da senden başka Nepal’ den gelip yaşayanlarda var mı?
Antalya’ da yaşayan sadece ben varım. Yazın sezonluk rehber olarak gelen iki arkadaşım var. Onlarda sezon bitince Nepal’ e geri dönüyorlar. 2004 yılından beri Nepal’ e hiç gitmedim. Ailemle sadece telefonla ve internetle görüşebiliyorum. İyi ki teknoloji var.
- Antalya’ da ki ilk iş tecrüben nedir?
Buradan önce bir süre 24 saat açık olan bir çorbacıda çalıştım. Kelle-paça, işkembe falan yapmayı öğrendim. Aslında size Nepalli bir işkembeci ne kadar komik geliyorsa, bana da çok komik geliyor. Ben de kendimi düşününce çok gülüyorum. Türkçemde çok iyi olmadığı için söylerken daha komik oluyor.
- Antalya’ da Karadeniz yemekleri yapan bir restoranda çalışıyorsun. Bu işi nasıl buldun?
İnternetten başvurmuştum. İlk önce garson olarak çalışmaya başladım. Ama daha sonradan Karadeniz yemeklerini öğrendim. ASMEK’ deki yemek kurslarına katıldım ve hem servis elemanı hem aşçı oldum.
- Karadeniz mutfağının Türk mutfağında geniş bir yeri vardır. Yemekleri öğrenmek zor olmadı mı?
Ben Nepal’ de yaşadığım yıllarda 1 sene mutfakta çalışmıştım. O yüzden çabuk öğrendim. Şu anda birçok yemeği yapabiliyorum. En çok sevdiğim de Karalahana çorbası ve Hamsili pilav… Hem güzel yaptığımı söylüyorlar hem de yemeği çok seviyorum.
- Nepal’ de de Türk mutfağı biliniyor mu?
Az bir şeyler duymuştum. Büyük otellerde senede bir kere Türk festivali yapılır. Festivallerde Türk yemekleri yapılır. O yüzden biraz biliyordum Türk mutfağını. Benim bildiklerim çok azmış. Türk mutfağı gerçekten çok zenginmiş. Çorbaların, tatlıların, sebze yemeklerinin ve kebapların çoğunu yapmasını öğrendim ama daha öğrenmem gereken çok şey var.
- Nepal’ de yemek kültürü nasıl?
Bizde yağlar çok farklı. Mesela bizde zeytin hiç yok. Zeytinyağını ise ilaç olarak kullanıyoruz. Eklemlerdeki ağrılar için bizde zeytinyağı ilaç olarak sürülür. Et olarak buffalo eti ve keçi eti yenir. Nepal mutfağında baharat ve acı çok kullanılır. Biz yiyecekleri daha doğal saklıyoruz. Sebzeleri kuruturuz ve kışında kurutulmuş olarak yeriz. Nepal’ de buzdolabında çok fazla yiyecek saklamayız. Toprak soğuk olduğu için toprağı depo olarak kullanıyoruz. 5- 6 metre derine patates, soğan gömeriz üzerini de örtüp toprakta saklarız…
- Antalya’ nın ikliminde yaşamaya alışabildin mi?
Nepal düşünüldüğü gibi soğuk bir ülke değil. 1500 metrede yaşıyoruz ama sıcaklık yaz ve kış aylarında +20 ile +32 derece arasındadır. Burada kışın ben çok üşüyorum yazında çok sıcak geliyor. Dört sene oldu Antalya’ya yerleşeli ve daha yeni alışıyorum.
- Antalyalılarla aran nasıl? Türkleri sevdin mi?
Antalyalıları ve Türkleri çok seviyorum. Onlarda beni çok sevdiler. Özellikle yolda yürürken küçük çocuklar peşimden koşuyor ve “Sen Jackie Chan değil misin? Jackie Chan Antalya’ya gelmiş” diyerek öpmek istiyorlar. Türk insanı çok sıcakkanlı ve yardım sever. Aile yapınız bizimkilere çok benziyor. Bizde de abla, ağabey, kardeş, anne ve baba çok önemlidir. İlk Türkiye’ye geldiğimde Türkçe hiç bilmiyordum. O zaman biraz zorlandım. Bir arkadaşımla İstanbul havaalanına indik. Taksiye bindik ama Taksim’e gitmek istediğimizi bir türlü tarif edemedik. O günü hiç unutmuyorum. Dalaman’ da bir yayla köyüne geldik. Rafting rehberliği için. 2 ay yanımızda getirdiklerimizi yedik ama yiyecekler bitince Türk yemeği yapmayı öğrendik ve çok sevdik.
- Eşinle o zaman mı tanıştınız?
Türkiye’ ye geldiğim yıl tanıştık. Rafting rehberliği yapıyordum. Ben yabancıları gezdiriyordum. Nehirde Türklerin olduğu bot devrildi, ben de nehre düşen ve boğulmak üzere olan bir Türk kızını kurtardım. Hayatımın aşkını kurtarmışım aslında… Daha sonradan arkadaşlığımız ilerledi ve evlendik. Ailem düğüne gelemedi. O yüzden eşimi Nepal Fahri Başkonsolosu Günseli Malkoç istedi. İlk defa bir Türk kızı Nepal’ e gelin oldu. Hem İstanbul’ da hem de köyde düğün yaptık. Köyde düğün yaparken gördüm ki birazcık bizim oralardan da bir şeyler var. Şimdi eşim Sibel 5 aylık hamile… Çok heyecanlıyım. Çocuk doğduktan sonra beraber Nepal’ e gitmeyi çok istiyoruz. Kardeşlerim ve babamla ilk kez tanışacaklar.
-İlk görüşte aşk diyebilir miyiz?
Sanırım ilk görüşte aşk bu olsa gerek. Evlenmek için üç sene bekledim ve sonunda evlendik. Sibel o yaz tatilini Mısır’ da geçirmek istiyormuş. Tur iptal edilince ablasıyla birlikte Bodrum’a gelmişler. Onu kurtardığımda, gözlerini açınca ilk gördüğü kişi bendim. Daha sonra telefonla görüşmeye başladık. Ben Nepal’ e geri döndüm. Ertesi yıl tekrar geldim ve evlenmek istediğimi söyledim.2006 yılının sonunda da evlendik.
-Rafting rehberliğini bırakıp aşçı olmayı seçtin. Neden böyle bir karar aldın?
Rafting rehberliğini çok seviyorum. Ama artık evlendim ve sezonluk olmayan bir işe ihtiyacım vardı. Nepal’ de yaşamak daha ucuzdur. Burada hayat daha pahalı, geçinmek daha zor. Geçinmek için çok çalışmam gerekiyor. Evlendiğim için düzenli bir hayatım olsun istedim. Çalışmayı çok seviyorum. Çalışmadan duramıyorum. Mesela burada mutfakta işim bittiğinde dışarı çıkıp servise yardım ediyorum. Hem yeni şeyler öğreniyorum hem de boş durmamış oluyorum. Fırsat buldukça da kitap okumayı seviyorum.
-Karadeniz yemekleri dışında en güzel hangi yemekleri yapıyorsun?
En güzel Çin böreği ve Çin mantısını yaparım. Nepal Çin ve Hindistan’la komşu bir ülke ama Çin mutfağından daha çok etkilenilmiş.
-Peki bize “Çin Mantısı” nın tarifini verir misin?
Tabiî ki. Çin mantısını malzemeleri ve yapılışı kolay olduğu için herkes yapabilir.
Çin Mantısı (4 Kişilik)
Hamuru için
2 Su bardağı un
1 adet yumurta
Su (yeteri kadar)
Tuz
İç Malzemesi için
200 gr. Kıyma
Yarım çay kaşığı kimyon, Hint baharı, yenibahar, zencefil tozu, tuz, karabiber
1 soğan (rendelenmiş)
Bir tutam maydanoz.
Yapılışı
Hamur için tüm malzemeyi karıştırarak yoğurun.15 dakika dinlendirin. Hamurdan çay tabağı büyüklüğünde yuvarlak parçalar yapın. İç malzemeyi karıştırın ve bir kaşık yardımıyla hazırladığınız hamurun ortasına yerleştirin. Mantıyı ikiye katlayın, bir kanadı düz kalacak şekilde ve diğeri de onun altına yapışacak şekilde kıvırarak kapatın. İçi kaynar su dolu bir kaba oturtulmuş delikli kaba dizin ve ağzını kapatın. 20-25 dakika kadar buharda pişirin. Ya da buharınız yoksa yağda kızartabilirsiniz. Üzerine rendelenmiş ve kavrulmuş domates sosu dökülerek yeşillikle servis yapılır. Afiyet olsun..
- Karadeniz mutfağı hariç Türk yemeklerinden en çok hangi yemeği sevdin?
Ben kebapları çok sevdim. Adana ve Urfa kebap yapmayı da öğrendim. Izgaraları çok seviyorum. Evde de eşim hamile olduğu için yemekleri ben yapıyorum. Mesela ben ilk defa incir ve dut meyvasını Antalya’da yedim. Çok değişik geldi tadı. Siz Türkler tatlı ve şekerli yiyecekleri çok seviyorsunuz. Biz sizin kadar tatlıya düşkün değiliz. Siz de çok farklı tatlı çeşitleri var.
- Arkadaşların sana “Ömer” diyorlar. Niçin kendi ismini kullanmıyorsun?
Ben evlenmeden çok önce Müslüman oldum. Okudum, öğrendim ve Müslüman olmaya karar verdim. Nepal’ de yaşarken budizme inanıyordum. Daha sonradan “Kumar” ismi Türklerde kötü bir anlama geldiği için kullanmamaya karar verdim. Aslında Kumar Nepalce’de “prens” anlamına gelir. Kumar’ın Türkiye’deki anlamı tam tersi oluyor, Kumar ayıp oluyordu ama Ömer güzel oluyor.
- Türkiye’ de en çok hangi gelenek seni şaşırttı?
En büyük şaşkınlığı bayramda yaşadım. Bütün gün boyunca evin kapısı şeker toplamaya gelen çocuklar tarafından çalınınca ben de ‘Neden bu kadar çocuk beni ziyarete geliyor’ diye düşünmüştüm. Daha sonradan bunun sizin bir geleneğiniz olduğunu öğrendim.
- Karadeniz yemekleri yapılan bir restorantda çalışıyorsun. Müşteriler seni görünce şaşırıyorlar mı?
Evet çok şaşırıyorlar. Nepal’ den geldim dediğimde şaşırıyorlar. Türkiye’de Nepal’ in ismini bile duymayanlar var. ‘Afrika’da bir yer değil mi’ veya ‘Nepal diye bir ülke mi var’ diye soranlar bile oluyor. Evet, Asya’da Nepal diye bir ülke var ve çok eski bir medeniyet. Hatta Nepalce ile Türkçenin ortak kelimeleri bile var. Kalem, avukat, adalet gibi kelimeler bizde de aynı anlamlarıyla aynı şekilde kullanılır.
- Türkçe’ yi yeni öğreniyorken Karadeniz yemekleri yapmak zor olmadı mı?
Ben yüzde doksan Türkçe anlıyorum, yüzde altmış da konuşuyorum. ASMEK’ deki hocalarım bana bu konuda çok yardımcı oldular. Yiyeceklerin adını öğrendikten sonra daha kolay oldu. Sadece hızlı konuşulduğu zaman anlayamıyorum. Türkçe’ yi grameri ile öğrenmek istiyorum. Çünkü aşçılık artık benim mesleğim ve ben kendimi bu konuda geliştirmek istiyorum. 45 yaşımdan sonra rafting rehberliği yapamazdım o yüzden hem kendimin hem de ailemin geleceğini garanti altına almam gerekiyordu.
- Bundan sonrası için hayallerin neler?
En çok istediğim şey Türkçe kursuna gitmek. Şu an maddi durumumuz müsait olmadığı için gidemiyorum. Ama ilk fırsatta gitmek istiyorum. Karadeniz yemekleri yapıyorum ama Karadeniz’i de hiç görmedim. Bir de Karadeniz’e gitmek istiyorum. Ben aslında doğallığı çok seviyorum. Orman içinde bir evde yaşamak isterdim. Nepal’ de inşaat çok yoktur. İnsanlar daha doğal yaşıyorlar. Bir de aşçılığımı geliştirip iyi yerlere gelirsem seyahat etmeyi planlıyorum. Fransız, Meksika ve İtalyan mutfaklarını da öğrenmek istiyorum.
- Türklerle Nepalliler arasında kültürel benzerlikler görüyor musun?
Karadenizliler ile aramızda benzerlikler var. Yöresel kıyafetleri bizimkilere benziyor. Oyunları bizimkilere benziyor. Mesela ben Davut Güloğlu’ nu çok seviyorum. İnsanoğlu güney Asya’dan yaşama başladı. Çok olmasa da benzerlikler olduğunu gördüm. Özellikle sizin köy hayatınız ile benim doğup büyüdüğüm yerler birbirine benziyor.
- Nepal’in geçim kaynağı nedir? Halk geçimini nereden sağlıyor?
Tarım ve turizm bizimde geçim kaynağımız. Elma ve muz likörlerimiz çok meşhurdur. Nepal’ e turla gelenler birkaç gün sadece bilinen yerleri geziyorlar ama yeterli olmuyor. Katmandu Nepal’ in başkenti ve turizm açısından çok önemli bir yer. Dünyanın en yüksek dağı olan Everest Dağı’nın turizmimizde çok önemli bir yeri var. Biz Nepal’ de resmi dil olarak Nepalce konuşuyoruz ama 32 farklı dil kullanılıyor. Aynı sizde ki Kürtçe gibi bilmeyen biri anlayamıyor.
- Nepal’ deki siyasi gelişmeleri takip ediyor musun?
Şimdi krallık yıkıldı ve cumhuriyet olacak. Bütün halk cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanıyor. Krallığın yıkılması Nepal için çok daha iyi oldu. Halk zaten krallık sisteminden memnun değildi. Krallıktan memnun olan azınlıktı. Türkiye’ de ise politikadan uzağım…

Kumar Shrestha Kimdir?
1975’ de Nepal’ in Rasuwa şehrinde doğdu. Üniversitede Turizm ve Ekonomi Bölümünü bitirdi. 1994’ de Rafting Rehberliği yapmaya başladı. 2004 yılında rehber olarak geldiği Antalya’ da hayatını kurtardığı Türk kızı Sibel’ e aşık olunca 2006’ da onunla evlendi. Nisan 2008’ den beri Tuğra Karadeniz Yemekleri Restorantı’ nda aşçı ve servis elemanı olarak çalışmaya devam etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder