18 Mayıs 2009

HASAN AKINCIOĞLU


ANTMARİN Şirketler Grubunun sahibi Hasan Yıldırım Akıncıoğlu.. Akıncıoğlu, uçsuz bucaksız denizlerin ‘gel’ diyen sesine bağlandı yıllar önce ve denize sevdalandı. Balıkçılara “rastgele” demek, bir kuşun kanadında uzaklara dalıp hayal kurmak , iskelede babasını bekleyen çocuğun sevincidir kimine göre deniz…Hasan Akıncıoğlu için ise bir tutku... “Deniz tutkusu, insanın bir kere kanına girdi mi kopamazsınız” diye tarif ediyor uçsuz bucaksız maviliğe olan bağlılığını. Özgürlüğü ve sonsuzluğu yaşattığını söylediği denizlerden kopmasının mümkün olmadığını söyleyen Hasan Akıncıoğlu’na göre “deniz” hayatının vazgeçilmezi…
Antalya’da yaşayanların denize olan ilgisizliğini, deniz ticaretini, marinaların son durumunu ve denize olan sevgisini konuştuğumuz Hasan Akıncıoğlu, Antalyalıların gelecek yıllarda denize karşı olan ilgisinin artacağını umuyor. Denizcilik sektörüne 1970’li yıllarda girdiklerini söyleyen Akıncıoğlu , kendi yaptıkları geminin ticaret yaparak dünyayı 3 kere dolaştığını anlatırken, Türk bayrağını uluslar arası sularda dolaştırmış olmanın mutluluğu ve gururu gözlerinden hissediliyor.
Denizin getirdiklerinden bahsederken tesadüfen “İspanya Fahri Konsolosu” bile oldum diyen Akıncıoğlu ,Türkiye’de kaza yapan İspanya Devletine ait bir gemiye yardım ettiği için , bu sayede tanıştığı İspanyollarla kurduğu ilişkiler sonucunda 1985 yılından beri İspanya Fahri Konsolosluğu görevini yürütüyor.
Antalya’daki bir çok sivil toplum örgütünde de görevi olan Hasan Akıncıoğlu , yaptığı sosyal çalışmalar ve aldığı ödüllerle de örnek bir iş adamı…

-Antalya Limanı’yla diğer limanlarımızı ticari faaliyetler ve iş hacmi yönünden karşılaştırır mısınız?
Antalya’nın denizden faydalanması, deniz ticareti ya da denizin kullanılması olsun bakıldığı zaman sektör olarak son derece minimal ölçülerde. Antalyalılar daha yeni yeni denizin burada olduğunun , denizden faydalanmak gerektiğinin, denizin sadece seyretmek ya da yüzmek için olmadığının farkına varıyor. Son yıllarda tekneler görülmeye başlandı, eskiden bunlarda yoktu.Baktığınız zaman engin bir deniz ama bomboş...Son zamanlarda Antalya Limanı’ndaki artan trafikle birlikte bu hareket Antalyalılarında dikkatini çekmeye başladı.İstanbul Boğazı kadar olmasa da işlek limanı olan Mersin,İzmir gibi Antalya’nın açığında da bir çok gemi görülmeye başladı.
-Limanın hareketlenmesi Antalya’daki ticaret hacminin artmasına katkı sağladı mı?
Tabiî ki bunlar birbiriyle bağlantılı. Ticaret hacminin artması ,ekonominin canlanması limanında hareketlenmesini sağlıyor.Limandaki hareketlilikte denizde görülmeye başlanıyor.Yinede Antalyalı iş adamlarının, sektörel olarak insanların denizden ticaret yapma veya deniz yoluyla ticari kazanç elde etme arzuları henüz bence olması gerekli olan yerde değil.
- Antalya’da yat turizmi ve yatçılık ne durumda?
Diğer illere göre çok geride ama hızlı bir ilerleme kaydediyor.Bodrum,Marmaris,Göcek taraflarında yatçılık daha önde.Bununda sebebi doğal ,korunaklı limanların oralarda daha çok olması.Ege bölgesi coğrafi yapısından ötürü teknelerin tabiat şartlarından daha az etkileneceği limanlara sahip.Ayrıca korunaklı olan bu koylar tekne sahiplerinin o bölgede gezmesine, dolaşmasına doğa ile iç içe olmasına imkan veriyor.Antalya çok açık bir körfez korunaklı değil,bunun yanında da yatların emniyetli bir şekilde girip kalabilecekleri yat limanı sayısı da oldukça kısıtlı bu yüzden yatçılık Antalya da zorlamayla ilerliyor. Yinede teknelerin ilgisi oldukça fazla paralel olarak yat imalatında sektörel olarak bir gelişme var.Yat fuarlarında ciddi gelişmeler var.Potansiyel olmasa fuarlar açmazlardı.Antalya’daki insanların refah seviyesi yükseldikçe yat sahibi olmak isteyenlerin sayısında da artış oluyor.
-Antalya’nın kış aylarındaki iklimi yatçılar için maddi zarara yol açıyor mu? Bununla ilgili projeler var mı?
Tabii ki burası açık bir koy. Tekneciliğin hızlı gelişmemesinin sebebi de bu. Kışın yatlar karaya alınır ve karada bekletilir ama bu sayıda çok kısıtlı. Kışın zor oluyor. Bir çok yatı biliyoruz kış geldiğinde Antalya’dan kaçıyorlar.Bu aralar Alanya’da,Kaş’ta yat limanı inşaatları devam ediyor.Manavgat’da ve Büyükşehir Belediyesi’nin Lara’da yat limanı projesi var.Bu bölgede talep sebebiyle yat limanlarında ve konaklama yerlerinde bir artış olacak zorlamayla da olsa güzel gelişmeler bunlar..
-Antalya ekonomisinde deniz ticaretinin yeri nedir?
Son günlerde bu seneki vergi sıralamasında benimde ortağı olduğum Ortadoğu Liman işletmesinin rakamları insanların biraz gözünü açtı. Ortadoğu Liman İşletmesi bu yıl vergi sıralamasında dereceye girdi. Ciddi bir ciro artışı sağladı. Antalya bölgesinde deniz ticaretinin limancılık açısından limitli bir yeri olsa da ekonomiye ciddi katkısı olacağı bir durum söz konusu…Bunun dışında deniz ticaret sektöründe armatörlük,gemi sahipliği,deniz taşımacılığı yapan şirket sayısı son derece az.Hatta bizim dışımızda olduğunu zannetmiyorum.Bunun dışında acenteler,buraya gelen gemi firmalarına hizmet veren .deniz acenteleri faaliyetleri var.Antalya, Burdur ve Isparta’daki özellikle çimento sektöründe ,madencilik ve mermer sektöründeki gelişmelerin hepsinin uzantısı limanda,deniz ticaretinde sonuçlanıyor.Limandaki iş potansiyelinin artışı da bu canlanmayla ortaya çıkıyor.Eminim önümüzdeki senelerde deniz ticaretinde artış çok daha fazla olacak.
-Antalyalıların denizi önemsememesinin nedeni nedir?
Bunun denizcilik sektörü açısından en önemli sebebi Antalya’daki ekonomik gelişmenin buna itici bir güç sağlayamaması.Antalya’da eskiden tarıma ağırlık verildi, çok yüzeysel bir tarım politikası daha sonra turizme yönlenme dolayısıyla denizden ekonomik olarak faydalanabilmek için teşvik unsuru olmamış. Otellerin denizle alakası plajlarıyla var. İnsanların refah seviyesi yüksek, hava güzel, su var,yaşam şartları kolay dolayısıyla Karadeniz’in aksine denize yönelme bizde yok.Karadeniz insanı denize yönelmiş yapabilecekleri bir şey yok,tabiat şartları ağır bu da onları deniz taşımacılığına yönlendirmiş.Türkiye’de gemilerde çalışan insanların yüzde 70 ‘i Karadenizlidir.Bu istihdam kapısı olarak görülmüş. Ülkesel olarak bizim denize yönelmemiz yeni yeni başlıyor.Limanlarımızın stratejik olarak önemli bir yeri olmasına rağmen deniz ticaretine önem verilmedi.Yunanistan’a bakıyorsunuz deniz ticaretinde dünya dördüncüsü .
-Deniz ticareti yakın zamanda önem kazandı ve hızlı ilerledi bu konudaki tüm gelişmeler ülke gündemine oturuyor.Son günlerde tersanelerde yaşananlarla ilgili neler söylemek istersiniz?
Özellikle Tuzla’da tersanelerde yaşanan olaylar kamuoyunun gündemine geliyor ama bence haklı bir durum değil.Bizim de orada yerimiz var ve Tuzla’da konsantre olmuş dar bir alan içerisinde yapılan bir gemi inşaat sanayi var.Bu sanayi Türkiye’deki diğer inşaat sanayilerinden hiç farklı değil.Türkiye’de geniş bir bina inşaat sektörü var buralardaki iş kazalarında ölen insan sayısının tespiti mümkün olsa herkes bilecek ki binlerce insan bina inşaatlarında iş kazası sonucu ölüyor. Gemi inşaatı dar bir alanda olduğu için insanların ilgisini çekiyor. Tersanelerle ilgili çıkan haberler sektöre darbe vuruyor. Hiç birimiz istemeyiz ama iş kazası her yerde olabiliyor. Denizcilik sektöründeki rakamların çok büyük olması herkesin dikkatini çekiyor.Bu olaylardan dolayı yurtdışından da telefonlar aldım.Türkiye’deki tersaneler kapatılıyor mu siz orada katliam mı yapıyorsunuz gibi bir olay yansıdı dış basına…Gariban insanları öldürüyormuşuz gibi yansıtıldı.Kimsenin böyle bir şey yaptığı yok.Sadece kazaydı yaşananlar…Tersanelerin mühürlenmesi diye bir şey yok.Kamuoyunu sakinleştirmek amacıyla geçici bir süre eksiklerden dolayı kapatılabilir ama tersanelerin kapatılması söz konusu olamaz.Tersaneler mühürlendi açıklamaları laf olsun diye yapılan açıklamalar.Bu olayların nedeni bence biraz politik ve sendikalarla ilgili.Türkiye gemi inşaatında çok güzel bir başarı yakaladı aslında.Avrupa’daki bir çok yer maliyet yüksek olduğu için kapandı.Şu anda aktif pazar Türkiye ve Çin’in elinde.Çin’de de kalitesiz gemiler yapıldığı için Türkiye şu an ilk sırada…Çin malı gemiler ucuz oluyor ama kalitesiz olduğu için tercih edilmiyor.
-Peki Antalya’daki denizcilerin temel sorunları ve çözüm yolları neler?
Bunun milli bir mesele olarak ele alınması lazım. Eğitimli ve kalifiye eleman eksikliği. Gemilerde de tersanelerde de en büyük sorun bu. Sektör çok hızlı büyüyor ama bunun yanında eleman yetişmiyor. Bu sektör eğitimli ve kalifiye olmayan elemanların çalışabileceği bir sektör değil.Mesleki eğitim veren okulların artması gerekiyor.Hatta Akdeniz Üniversitesinde yüksekokul açılsa iş garantili öğrenci mezun ederler.Antalya’da sadece bir tane lise var denizcilik ile ilgili.Yeni bir lise inşaatı sürüyor ama yüksekokul olması da gerekiyor.Manavgat’ta da bir meslek okulu açılması gündemde bu aralar ama yüksekokul olması çok daha iyi olur.İş garantisi ve potansiyeli var.Şu an bir gemi kaptanı 6500 dolar maaş alıyor. Denizcilik sektörü mezun öğrenciler için iş garantili bir sektör.Mesela Filipinler bunu ticarete dökmüş durumda çalışanların büyük çoğunluğu Filipinli…Çalıştıracak eleman bulamadığı için gemiler Türk bayrağından çıkmak zorunda kalıyorlar.
-Deniz ulaşımı ve su sporları da Antalya’da gelişmiş değil bunun sebebi sizce nedir?
Şu an yollar Antalya trafiğini kaldırıyor ama ilerleyen yıllarda ilçelerle Antalya arası ya da Antalya’da şehir içi deniz ulaşımı kullanılabilir ama körfez olduğu için dalga boyuda çok yüksek olacağından çok büyük gemilerle bu işin yapılması lazım.Maliyeti yüksek bir yatırım bu dolayısıyla taşınacak insan sayısının çok olması lazım. Su sporları ve teknecilikte gelişemiyor .Tekneniz olsa nereye bağlayacaksınız?Antalya’da ve Antalyalılarda denize büyük bir haksızlık var.Önümüzde duruyor ve akşama kadar seyrediyoruz.Başka yapılan hiçbir şey yok.Antalyalılar için deniz sadece su birikintisi…Su sporları da aynı durumda.Deniz kentiyiz ama su sporlarına yatırımımız yok.
- Bir yat sahibi olmanın ticari koşulları ve diğer koşulları neler? Ortalama bir yat sahibi olmak bile çok büyük paralar gerektiriyor mu?
İnsanların refah seviyeleri yükseldikçe yazlık sahibi olmak yerine yat sahibi olmayı tercih etmeye başladılar.Deniz özgürlüktür ve özgür olabildiğiniz bir yerdir.İspanya’da ,Fransa’da ,İtalya’da ,Amerika’da teknecilik daha yüksek..Bir tekneniz olduğu zaman nerede olmak istiyorsanız orada olabilirsiniz. İlk başlarda küçük bir yelkenli ile bile denize açılmak zamanla yatırımların daha da büyümesini sağlıyor. Yatı kullanabilmenin bir şartı yok.Biraz çalışma ile amatör yat kaptanlığı ehliyeti alabilirsiniz.Bu ehliyeti almak araba için ehliyet almaktan çok daha kolay. Yine de Serbest Bölge’deki tersaneler , marinalara olan merak ve limanındaki ticari hacmin artmasına olan ilgi artık önem verildiğini gösteriyor.
- Limanların özelleştirilmiş olması sektörel ve ekonomik açıdan nasıl bir katkı sağladı?
Öncelikle özelleştirmeden önce memur zihniyetiyle çalışan bir limanda,yapılan iş ve ekonomik gelir arttı.Limanlarda hızlı yükleme boşaltmalar olmaya başladı.Özelleştirme hazineye ciddi anlamda bir para girdisi sağladı,yatırımlar arttı.Limanlarda dünya standartlarını özelleşmeye başlamasıyla yakaladık.Limanların çalışması hızlandı ve modernleşti.Antalya Limanı’nın cirosu özelleştirilmeden önce yıllık 8 milyon dolar,özelleştirilmeden sonra ise yıllık 15 milyon dolar oldu.Bir senede ikiye katlayan bir ciro söz konusu.Ciro artışı beraberinde iş hacmi artışını , yöresel hareketliliği,istihdam sağlanmasını ve ihracatın artmasını da sağladı. Limanlardaki ihracat olayı her ay rekorlar kırarak artıyor.Her ay kendinden bir önceki seneyi bırakın ,bir önceki aydan bile fazla bir ihracat söz konusu.Adeta ihracat rakamları her ay kendiyle yarışıyor.
- Hükümetlerin ve yerel yöneticilerin denizcilik konusuna yeterli önemi verdiklerini düşünüyor musunuz?
Korumacılık sebebiyle çok yüksek bir bürokratik yavaşlık söz konusu. Özelleşen limanlarla yerel yönetimlerde rahatladı.Büyükşehir Belediyesi ve Valimiz limandaki hareketliliğin farkındalar ve bu yoğunluğun şehir trafiğini etkilememesi için çevre yolları ihalesi yaptılar. Bunun yanında sahillerdeki kötü yapılaşma , belli bürokratik,hukuki ve idari kontrol mekanizmalarının gelişmesini sağlamış.Dolayısıyla o mekanizmaları aşıp,müsaade prosedürünü tamamlamanız çok uzun zaman alıyor. Yapılacak olan marinalar için izin süreci çok yavaş işliyor.Sadece izin almak için 2 yıla yakın beklemeniz gerekiyor.Bu da her şey yolundaysa.. Yeni yerlerin yapılması hakikaten çok zor.Bunu aşmak için ne yapılabilir sorusu herhalde 10 puanlık bir soru…Sorunun cevabının bulunması denizcilikte çok büyük bir ilerleme sağlayacak.Ayrıca yat imalatı tersanelerinin açılması için devletin destek vermesi lazım.Bunun için deniz kenarı olmasına gerek yok.İç kısımlarda da bu sağlanabilir.Küçük ticari tekne talebi var ama tersane yapılması için girişimde bulunulmuyor.Boğa çayı bu konuda geliştirilebilir mesela…
-Antalya’daki barınakların yetersizliği balıkçıları nasıl etkiliyor?
En büyük sıkıntı bir balıkçı barınağının yapılamaması. Hala Büyükşehir Belediyesi iktidarda olan bir partinin belediyesi olmasına rağmen , başarılı bir belediye olmasına rağmen onlar bile yer tespit edilmesini ve izin alınmasını hala sağlayamadılar.Balıkçıların bir kısmı çok sıkıntılı bir şekilde Kaleiçi’nde ,diğerleri de büyük limanın içinde barınmaya çalışıyorlar.Bu sebepten balıkçılık gelişmiyor.Balıkçıların yeni tekneler alması ,balıkçılığa önem vermeleri engelleniyor.Bugün Antalya’da tüketilen balığın büyük bir çoğunluğu dışarıdan alınıyor. Deniz balıkçılığının devam edebilmesi için barınacakları bir yerin acil yapılması lazım.
-Antalya’daki denizcilik konusunda sizi üzen şeyler var mı?
Antalya’nın geleceğinin denizlerde olduğunu düşünüyorum. Şehir merkezinde turist görülmüyor halbuki kurvaziyer gemiler gelse her gün binlerce turist şehir merkezinde gezebilecek.Kuru kuruya deniz medeniyet değil aslında…Denizdeki hareket medeniyet getirir.Tarihi kalıntıların olduğu yerlere bakın en gelişmiş olanları deniz kıyıları aslında.Aspendos,Perge mesela yaşanmışlık deniz kıyılarında insanlar denizden istifade etmişler.Denizi ticari olarak kullanmışlar.Tarihte liman ve deniz kıyısında tesis çokluğu dikkat çekiyor.Phasellis’te yüzyıllar öncesinde 3 tane liman yapılmış ama biz Kemer ‘e 20 sene önce yapabildik.Olimpos’ta liman var.Antalya sahillerinde 12 tane tarihi liman kalıntısı var.Şu anda Antalya’da 2 tane şehirde,1 tane Alanya’da,1 tanede Kemer ‘de toplam 4 tane liman var.Şu an biz milattan önceyi bile yakalayabilmiş değiliz.İnsanlar o zamanlar sadece suyun üzerinde yüzen bir şeylerle ticaret yapmışlar.Son derece ilkel şartlarda çok ciddi gelişmeler sağlamışlar.Bunları düşününce insan üzülüyor.
-Antalyalılar sizce neden denize yatırım yapmıyor?
Antalya’nın yerlisinin denize arkasını dönmüş bir yaratılışı var.Maalesef bunun sebebini bende hala bulabilmiş değilim.Denizle alakalı olan insan sayısı çok azdır.Denizin Antalya’ya bahşettiği çok büyük bir zenginlik var.Deniz turizmi neredeyse hiç yok.Liman konusunda bile Antalyalılarla beraber hareket etmek anlamında bir çok girişimimiz oldu ama sonuç alamadık.Denize yatırım yapmayı çok riskli görüyorlar.Suyun içinde para batacak gibi görünüyor Antalyalılara … İnsanlar denize doğru gitmekten korkuyorlar.Ama aslında son derece bereketli,son derece likiditesi fazla olan bir yatırım.Politikadan etkilenmeyen tek yatırım beklide..Teknenizi alıp başka yerlere götürebilirsiniz,başka ülkelere satabilirsiniz.Ben denize kıyısı olmayan bir ile gittiğimde o il bana eksik geliyor.Ne kadar güzel olursa olsun denizi olmayan iller bende bir eksiklik duygusu uyandırıyor.Tüm hayatım denizin içinde geçti ve bu alışkanlık ayrı bir şey..
-Geleceğe yönelik planlarınız neler?
Ben Antalya’da bir gemi inşaatı yapmak istiyordum.Bu aralar bir romorkör(gemileri suya ulaştıran araç) inşaatım var.Küçük çapta tersanecilik hem istihdam yaratacak hem de piyasayı hareketlendirecek.Temiz ve çevreyi kirletmeyecek bir çalışma yapılabilir.Bir gemi inşa etmek gerçekten bir eser yaratmaktır.Gemi onarımı değil ama sıfırdan tekne yapmak çevreyi kesinlikle kirletmeyen bir çalışmadır.Ben yatırımlarımı Antalya’da yapmak istiyorum.Ben bir tersane yapıyorum desem bilen bilmeyen herkes buna karşı çıkacak.Halbuki sıfır gemi inşaatında yeni malzeme kullanılır ve diğer imalat sektörlerinden hiçbir farkı yoktur.Denizcilik uluslar arası kurallarla yönetilen bir sektör. Gecekondu yaparsınız ama bir gemi yapıp denize atamazsınız. Denizcilik belli kuralları ve kaideleri olan sektörlerden biri…

Hasan Yıldırım Akıncıoğlu Kimdir?

15.03.1956 Antalya doğumlu.İlk,orta ve lise eğitimini Antalya’da tamamladı.İngiltere’de West Of England Üniversitesi Turizm İşletmeciliği bölümünü bitirip,Deniz İşletmeciliği üzerine master yaptı.ANTMARİN Şirketler Gurubunun Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürüdür.Marmaris Liman İşletmeciliği ve Adrasan Denizcilik A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısıdır.Armatörlük,Liman Sahip ve İşletmeciliği,Gemi Acenteliği,Turizm Acenteliği,İhracat,Deniz Kirliğini Önleyici Hizmetler sahalarında faaliyet göstermektedirler.14 Sivil Toplum Örgütünde görevi olan Hasan Akıncıoğlu, 1985 yılından beri “İspanya Fahri Konsolosu”dur. Çok iyi derecede İngilizce bilen Akıncıoğlu evli ve bir çocuk babasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder