18 Mayıs 2009

İBRAHİM ÖZÇİMEN


Cevizli Ezme ve Şiş Köfte denilince akla ilk gelen ilimiz Burdur… 10 ilçesi olan ve sayısız medeniyetleri barındırmış olan tarihindeki antik kentleri ve bu yıl OKS sınavında gösterdiği başarıyla tüm Türkiye’nin bir anda dikkatini çeken Burdur ili valisi İbrahim Özçimen… Yeni atandığı görevinde kısa zamanda Burdurluların sevgisini ve ilgisini kazanan Vali İbrahim Özçimen, kendini şimdiden Burdur’a adamış. Başka bir konuyu da konuşuyor olsanız, sözü hemen ilin ihtiyaçlarına getiriyor. Meslek yaşamı süresince 12 ilde yöneticilik yapmış olan İbrahim Özçimen, tayini çıkan bütün illerden gözyaşları içinde uğurlanmış. Kendini görev yaptığı ildeki insanlara adayan yapısı ve özverili çalışmalarıyla birçok projede imzası olan Özçimen, mesleki başarısını “Millet bizim hizmetkarımız değil, bizler milletin hizmetkarıyız” düşüncesiyle yakalamış.
“Sorunu yerinde görmek isterim” diyen Özçimen, gündüz mesaisinin dışında bazı günler geceleri de mesai yaparak hastanelere, huzurevine, yetiştirme yurduna, polis ve jandarmaya yaptığı ani ziyaretlerle Burdurluları hayli şaşırtmış. Habersiz çıktığı denetimlerde henüz bir sorunla karşılaşmadığını belirten Vali İbrahim Özçimen hizmetleri yerinde kontrol ediyor.
Burdur'un, göç almayan küçük bir il olması sebebiyle idaresinin kolay olduğunu söyleyen Özçimen, üzerinde durduğu en önemli projenin Akdeniz ve Ege’yi birbirine bağlayan duble yol yapımı olduğunu söyledi.
Sagalassos antik kentinde 17 yıldır süren kazı çalışmalarında bulunan Roma İmparatoru Hadrian’ın heykelinin Londra’daki British Museum’da sergilenmesinin de Burdur açısından önemli olduğunu söyleyen Vali İbrahim Özçimen bu eserin antik kenti üne kavuşturacağını
belirtti. Ayrıca ilerleyen aylarda kültür turizmi çalışmalarına ağırlık verileceğini ve seyahat acentaları anlaşmalarının da yapılacağının haberini verdi.
Turizmden sanayiye, tarımdan eğitime kadar her alanda neler yapılabileceğini konuştuğumuz Vali İbrahim Özçimen’le Burdur ile ilgili projelerini anlatan keyifli bir sohbetimiz oldu.

-Burdur geçen seneki başarısını devam ettirdi ve bu senede OKS Türkiye Birincisi oldu. Bu başarının kaynağı sadece öğrencilerin çok çalışması mı?
OKS sınavının bu sene sonuncusu yapıldı ama yarış devam ediyor. Önümüzdeki sene SBS sınavları olacak. Bir de ÖSS var. ÖSS’de de yükselen bir grafiğimiz var. Bu başarının altında elbette ki bir sürü faktör var. En önemlisi gayret ve emek... Şüphesiz çalışan kazanır. Bireysel olarak öğrencilerin çalışıp kazanması normaldir ama bütün bir ilin çalışıp kazanması gerçekten altı çizilmesi ve vurgulanması gereken bir konu. Bu başarıda bir tesadüf söz konusu olamaz. Bu bir ortak başarıdır. Burdur ulaşım ve imkanlar açısından da avantajlı bir il. Sınıflar genelde 18 kişilik ve öğrencilerin dikkatini dağıtacak faktörler kısıtlı. Milli Eğitim Bakanlığının yılda iki kez yaptığı ortak başarı deneme sınavının benzerini kendi ilimizde 7 defa daha yapmışız. Okuyan veliler projemiz vardı daha sonradan bu Cumhurbaşkanlığı’nca Türkiye geneline yayıldı. Burdur’un bir avantajı da okuma yazma oranının % 98 olması. Okur-yazar olan veliler eğitim konusunda daha bilinçli oluyor.
-Başarıyı devam ettirmek ya da yükseltmek için neler yapılacak Burdur'da?
Eğitimde çok ciddi bir başarı yakalanmış. Bunu bozmamak gerekiyor. Sakarya’da eğitimden sorumlu vali yardımcılığı yaptım. Depremden sonra bütün emeklerimiz gitti. Başarı sırasında 66. olduk. Burada tabiî ki hazır bulmuş oluyorsunuz. Ben Burdur’a yeni geldim ama bana düşen bu başarıyı korumak. İkinciliğe düşmememiz gerekiyor. Sonuçta bu büyük bir rekabet ve ben yeni geldiğim için benim sorumluluğum daha fazla… Bu çok prestijli bir ünvan… Birçok şehirden telefonlar geliyor. En büyük avantajımızda Burdur’un göç almayan yönetimi kolay bir il olması. Göç alan illerde bu başarı ancak bir hayal olabilir. Gelen insanların o şehre adapte olma süreci eğitimi de çok etkiliyor. Burdur’u bu konuda alkışlamak gerekli… Yeni hedefimiz ÖSS’de Türkiye Birinciliği…
-Burdur'un, göreve başladığınızdan beri, tespit ettiğiniz en önemli sorunu ve bunun çözümü konusunda neler söylersiniz?
Sanayinin burada harekete geçirilmesi gerekiyor. 2.Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Burdur sanayisi gelişmeye açık. Burdurlular yeniliklere ve teknolojiye uyum sağlama konusunda başarılılar. Çok ciddi boyutlarda değilse bile nüfusa oranladığımızda Türkiye’nin bir gerçeği olan işsizlik Burdur’un da önemli bir sorunu. Yeni istihdam kaynakları yaratılması konusunda araştırmalarım devam ediyor. İş arayan gençlerin çoğu terlemek istemiyor, elini kirletmek istemiyor. Ama işverende işçi arıyor. Meslek Lisesi mezunları ve MYO. mezunlarının isteklerini biraz azaltması iş istiyorlarsa özverili olmaları lazım. Ekmek parası kazanmak kolay değildir.
-Burdur'un turizm potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ağlasun ilçemizdeki Sagalassos ve Gölhisar ilçemizdeki Kibrya Antik Kentleri’ndeki kazı çalışmalarımız devam ediyor. Bu kentlerin turizme açılması gerekiyor. Gölhisar’daki çalışmalar Akdeniz Üniversitesinden Prof. Dr. Fahri Işık ve Havva İşkan Işık'ın bilimsel danışmanlığında devam ediyor. Öncelikli hedefimiz Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde Sanat Tarihi ve Arkeoloji bölümlerinin açılması ve çalışmaların buradan yürütülmesi. Sagalassos Antik kentinde de Belçikalı bir grubun önderliğinde devam eden çalışmalar Burdur için ciddi bir kültür turizmi kaynağı olacak. Kent yavaş yavaş meydana çıkmaya başladı. Sagalassos antik kentinde 17 yıldır süren kazı çalışmalarında bulunan Roma İmparatoru Hadrian’ın heykelinin Londra’daki British Muzeum’da sergilenmesi de Burdur açısından çok önemli bu eserin antik kenti üne kavuşturacağını düşünüyorum.
-Burdur Gölü turizm anlamında değerlendirilebilir mi?
Burdur’un ve Burdur Gölü’nün turizm açısından değerlendirildiği söylenemez. Yerli turistler elbette ki var ama Antalya ya da Denizli ile kıyaslanamaz bile. Burdur Göl’ünü kurtarma kapsamında geçtiğimiz günlerde arıtma tesisimiz açıldı. Göldeki bir başka sorunda suyun azalması. İki yılda yaklaşık 14 metrelik bir azalma kaydedildi. Küresel ısınmadan dolayı yağışların azalması göllerdeki su oranlarını düşürüyor. OSB’deki atıkların ve şehrin atıklarının arıtılmaya başlanması gölün kurtulmasında önemli bir gelişme olacak. Isparta OSB’ de Burdur Göl’üne atık boşalttığı için bununda çok sıkı denetlenmesi gerekiyor. Bir göl idaresi kuruluyor. Konunun uzmanlarının yer alacağı heyette gölün denetimini ve cezalarını onlar belirleyecek.
-Burdur'u diğer illerden farklı ve özel kılan özellikler var mı sizce?
Eğitimdeki başarımız kesinlikle ilk sırada. Bu yörede ben çalışmadım ama kendim Denizli Çivril’liyim. Aynı kültürün insanlarıyız. Buralardan vatan haini çıkmaz. Devletine, kanunlara saygılıdır, çalışır ve üretir. Burdur’da her bir ev bir ticari işletme aslında. Sütçülük ciddi bir geçim kaynağı. Burdur bilinçli, okur-yazar ve üretici bir il. Bu özellikler birçok proje için kolaylık sağlayacak.
- Meslek yaşamınız boyunca bir ilde gerçekleştirmeyi düşlediğiniz, ama gerçekleştiremediğiniz bir projeniz var mı ve bu proje Burdur'da gerçeğe dönüşebilir mi?
Geldiğim ilde 1.5 milyon koyun, 250 bin inek vardı ama süt yoktu. Burdur’da bu rakamın yarısı kadar inek var ama çok muazzam bir sütçülük var. Biz Muş’da suni tohumlamayı, kültür ırkı hayvanlarını arttıralım dedik. Yıllarca bu konuda uğraştım ama burada hazır buldum. Buradaki hayvancılığın % 99 ‘u kültür ırkı, oysaki Muş’da bu rakam % 5 ‘ti. Bunun en büyük sebebi cehalet. Orada cehalet çok yüksek. Halk değişime ve yeniliklere açık değil. Geldiğim yerde ilk yapılması gereken cehaleti yenmek. Cehaleti yendiğinizde fakirliği yenebiliyorsunuz. Burdur’da fiziki şartlar daha kısıtlı ama halk eğitimli olduğu için daralanlarda yüksek verimlilik var. Yeşilova ilçesinin İğdir köyünde yapılan sütçülük AB standartlarının da üzerinde. İğdir’de “Toplu Sağım” yapılıyor, AB standartlarına göre 1 litre sütte 100 bin bakteri olması lazım ama bu rakam Türkiye’de 1 milyon bakteri civarında. Oysa İğdir sütçülüğünde 1 litre sütte 10 bin bakteri var. AB standartlarının çok çok üzerindeki bu üretim toplu sağımdan kaynaklanıyor. İlk hedefim bütün Burdur’u İğdir’e benzetmek. Üretimi İğdir gibi olsun ki ihracat bağlantıları oluşturalım.
- Bir valinin yönettiği ilde öncelikleri neler olmalı?
Elbette eğitim olmalıdır. İstihdam çok önemlidir. Burdur içinse tarım ve hayvancılıkta öncelikler yaratılmalıdır. Turizmi ve sanayiyi de unutmamak gerekir. Yani hepsini birden götürmek zorundasınız. Bu faktörler birleşik kaplar gibi, hepsi birbirinin içine geçmiş durumda. Birbirini o kadar çok etkiliyor ki biri çok iyi olup diğeri geri kalmıyor. Hepsinle eşit ilgilenmelisiniz. Vatandaşın bilinç düzeyi çok şeyi etkiliyor. Çok geri bir ilde şehir çok temiz olmaz. Mümkün değil. İhtiyacın on katı görevlide koysanız korumayı bilmeyen bir halkınız varsa temizlik bile ciddi bir sorundur. Burdur bu konuda gerçekten gelişmiş bir il. Kırmızı ışıkta bile kimse geçmez burada. Ana-kız okuyor projesinde kapı kapı dolaşılmış ama okumayan anne bulmakta zorlanılmış.
-Burdur’da kadınlar ve çocuklar hayatın neresinde?
Bizim geldiğimiz ilde, çok zor yaptığımız işler burada zaten STK’lar tarafından organize edilmiş durumda. Burdur’da birçok dernek çok iyi çalışıyor. Özellikle kadınlarla ilgili bir sürü dernek var ki burada kadın sorunu diye bir şey yok. Kadının ikinci planda olması gibi bir şey zaten söz konusu bile değil. Bunlar çoktan aşılmış. Kadının adı yok diye bir şey yok. Burdur’da kadının adı var. Kadın sosyal hayatın her yerinde eşit bir birey ve çocukların başarısında kadınların birinci dereceden etkisi var. Köy kadınlarının bile eğitimi var.
- Bir şehri "kent" yapan özellikler sizce nelerdir?
Antik kentlerde bile kent meclisleri var. Halkın tamamının yönetime ortak edilmesi gerekir. Bizler gelip geçiyoruz. Belediye başkanları da öyle… Ama halk burada kalıcı olan ve yöneticilerin bunu görmezden gelme lüksü yok. Halk nasıl bir kent istiyorsa özgürce bunu söylemesi gerekir diye düşünüyorum. Bana göre bir kent yanlış olabilir. Benim şekillendirdiğim bir şehir yanlış olabilir ama halkın şekillendirdiği bir şehir yanlış olmaz. Gerçek başarı halkın şehri şekillendirmesine fırsat vermektir. Burdur’un bir kent kimliği var zaten. Yörük kültürü Burdur’da halen devam ediyor.. Biz Teke yöresinin başkentiyiz. Çok zengin türkülerimiz, oyunlarımız var. Hızlı büyüyen şehirlerde şehrin ruhunu korumak zordur, Burdur hızlı büyümediği için bu konuda avantajlı. Hızlı büyüyen illerde sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Hamburger yiyen, rock dinleyen, kot giyen tek tip bir kültür oluşturulmaya çalışıyor. Buna isyan etmemiz lazım. Tek tip yaşayan insanların olduğu bir dünya çok çirkin olur gibi geliyor bana. Biz 600 sene dünyayı idare etmişiz kimsenin kültürüne de dokunmamışız. Belki aşırı bulunabilir ama bence yaşadığın kültüre sahip çıkmak vatana sahip çıkmaktır.
- Mesainizden sonra akşam saatlerinde yaptığınız habersiz denetimleriniz Burdurluları çok şaşırtmış. Akşamları denetim yapmanızın özel bir sebebi var mı?
Bu göreve gelmek için çok çalışıyoruz. Bir sürü işler yapıyoruz. Asıl geldikten sonrası önemli. Hem şehir merkezini hem köyleri mesai dışında çok gezerim. Kimseye haber vermeden denetime çıkarım. Haber verildiğinde bir önemi kalmıyor ki... Bu ildeki her vatandaştan sorumluyum ben. Yurtta kalan çocuktan da, huzurevindeki yaşlıdan da ben sorumluyum. O çocukların aileleri biziz, yaşlılarımızın bizden başka ziyaret edeni yok. Bu nasıl görmezden gelinebilir ki? Bu çok ağır bir görev… Alıyorsanız hakkını vermek gerekir. Ben büyüğüm hepinizi ezerim diye oturmak hizmet etmek değildir. Bu şehrin ucundaki bir evde, bir yaşlı sahipsizlikten inleyerek ölüyorsa ve bundan kimsenin haberi olmuyorsa bunun sorumlusu benim. Ben bunu iliklerime kadar hissederek yaşamalıyım. Ye iç, eğlen gül, oyna kolay olanı… Bu hep var. Ama o ihtiyarı ben bilmeli ve yarasını sarmalıyım. Asıl zor olan bu…
-Meslek yaşamanızda asla affetmem dediğiniz prensipleriniz var mı?
Bizim görevimizin ana kaynağı insan. Vatandaşlarımızın öncelikle eğitim, sağlık ve refahından bizler sorumluyuz. Mesela hastasına kötü davranan bir doktoru affetmem. Onu oraya millet getiriyor. Millete karşı borcunu onlara iyi bakarak ödeyebilir. Başka türlü ödeyemez. Bu devlet, bu millet onu okuttu ve buralara getirdi. Benim babam çiftçiydi ve beni 16 sene okuttu. Devlet olmasa beni nasıl okutacaktı. Bir tane profesör bile tutamazdı beni okutmak için oysa onlarca profesör bana ders verdi. Bugün buradaysam bu millete borçluyumdur. Bırakın mesaiyi, 24 saat çalışsam bu borcu ödeyemem. Bu düşünceye herkesin sahip olması gerekir.
- Burdurla ilgili ekonomik ve sosyal kalkınma projeleriniz neler?
Denizli-Antalya arasını duble yol yapma çalışmamız var. O zaman İzmir’den Antalya’ya kadar duble yol olmuş olacak. 26 kilometresini bu sene yapıyoruz. İlk 12 kilometresini ihale ettik. Çalışmalar başladı. Bu en önemli projelerimizden biri. Bunun yanında 2. Organize Sanayi Bölgesini açmayı düşünüyoruz. Turizm ve eğitimde de yakaladığımız başarıyı kaybetmemek için projeler üretmeye başladık. Kültür-sanat ve spor ise Burdur’un vazgeçilmezi…
- Bir valinin hangi yoğunlukta çalıştığı malum. Ailenize yeteri kadar zaman ayırabiliyor musunuz? Bir aradayken nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Çocuklarım zaten dışarıda okuyor. Eşimle birlikte çıkıyoruz dolaşmaya… Eşimde gönüllü projelerde yardımcı oluyor. Benim amacım sorun çözmek ve doğru gözlemlemek... Millet bizim hizmetkarımız değil, bizler milletin hizmetkarıyız. Özel hayatımda da gözlem yapmaya ve incelemeye dikkat ederim. Geçen gece bir düğüne davetliydik. Düğün olunca herkes resmi giyinmiş. Ben tişörtle gittim. “Kusura bakmayın tanıyamadık” diyen o kadar çok oldu ki… Oysa ben o kadar rahatım ki… Arada benimde dinlenmeye ve rahat olmaya ihtiyacım var. Akşam denetimlerine de ben günlük kıyafetle çıkarım. Bazen koruma ve şoför kullanmam. Bu tabiî ki biraz garip geliyor. Herkes beni hep kravatlı görmek istiyor. Sanki kravat iş yapacak. Oysaki ben işimle konuşulmak istiyorum. Kravatımla ya da kıyafetimle değil. Yaptıklarım insanların dilinde olmalı. Buna alışılması elbette biraz zaman gerektirecek. Kolay olacağını sanmıyorum.
-Burdur’a geldiğinizde ilk dikkatinizi çeken çalışma nedir?
Burdur’un insanı gerçekten çok vefalı… Başka yerde çok fazla göremediğim ama burada gördüğüm bir şey var. Altınyayla’da bir hayırseverimiz tek başına 3 milyon ytl civarında bir yatırımla yüksekokul yapma çalışmasına başladı. Yeşilova’da da 2 milyon ytl civarında bir yüksekokul ve hastane yapım çalışması devam ediyor. Bu okulları hayırsever vatandaşlarımız tek başlarına yapıyor. Yurtdışında bu böyle değildir. Vergilerini öder insanlar, devlet yapar. Ama bizde manevi bir bağlılık var ki ülkenin kalkınması açısından çok önemli… Burdurlu iş adamlarımız bir vefa örneği sergiliyor ve iş yerleri başka bir ilde de olsa Burdur’a mutlaka yardım ediyor. Bu her yerde görmeye alışık olduğumuz bir tablo değil.
İbrahim Özçimen Kimdir?
1960 yılında Denizli-Çivril’de doğdu. İlk ve ortaokulu Çivril’de, liseyi Uşakta, Yüksek Öğrenimini İ.Ü.Hukuk Fakültesinde tamamladı. 1982 yılında Uşak Kaymakam adayı olarak mesleğe başladı. Çankırı-Orta Kaymakam Vekilliği, İstanbul-Eminönü Kaymakam refikliği görevlerinden sonra 1984 yılında K.Maraş-Andırın Kaymakamlığına atandı. 1988–1990 yıllarında Bingöl-Karlıova’da mahrumiyet hizmetini tamamladı. Daha sonra bir yıl süre ile İngilizce Öğrenimi amacı ile İçişleri Bakanlığınca gönderildiği ABD Wisconsin-Millwaukee’de kaldı. Dönüşte sıra ile 1991–92 yıllarında Bitlis-Ahlât, 1992–94 yıllarında Bilecik-Gölpazarı, 1994–96 yıllarında Kayseri-Yahyalı, 1996–1999 yıllarında Sakarya-Ferizli Kaymakamlıklarında bulundu. 12 Kasım 1999 Düzce depreminden sonra Sakarya Vali Yardımcısı olarak çalıştı. Ekim 2003’te Ankara Vali Yardımcılığına atandı. 2004 - 2008 yılları arasında Muş Valisi olarak görevine devam etti. 21.04.2008 tarihli ve 2008/13529 sayılı Kararname ile Burdur Valisi olarak atandı ve halen bu görevini sürdürmektedir. İyi derecede İngilizce bilmektedir. Evli ve üç çocuk babasıdır. Eşi halen öğretmen olarak çalışmaktadır
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder