11 Mayıs 2009

DOĞAN HAKYEMEZ


Türk basketbol tarihine damgasını vuran isimlerden biri olan Doğan Hakyemez’in yolu Menderes Türel’le kesiştiği gün Antalya basketbol’unda yeni bir tarihinde başlangıcı oldu.
Sahadaki 12 Dev Adam’dan biri olarak başladığı sporculuk yaşamında 184 kez milli forma giyen Hakyemez, 20 yıl basketbol oyunculuğu yaptıktan sonra Türkiye’de ilk defa Genel Menajerlik kavramını başlatarak yöneticilik hayatına başlamış oldu.
Son yıllarda Basketbol Milli Takım’ı denilince akla gelen Doğan Hakyemez yaşamı boyunca ilklerin oluşmasında rol almış. “Her zaman hedeflerimin peşinden gittim ve Avrupa basketbolundaki yenilikleri örnek aldım” diyen Hakyemez’in son hedefi de bir Anadolu takımını şampiyonluğa taşımaktı. Antalya’da göreve başladığı günden itibaren hem istikrarlı bir başarı yakalanmasını sağlayan çalışmaları hem de tesislerde yaptığı köklü değişikliklerle Antalya BB Basketbol takımının ismini Avrupa’ya taşıdı. Geçtiğimiz Çarşamba günü Bulgaristan’ın BC Spartak Plevne takımını kendi sahasında 89- 70 yenerek tur atlayan Antalya BB Basketbol takımının böylelikle Avrupa macerası da başlamış oldu.
Antalya tarihinde ilk defa bir spor takımı Avrupa’da forma giyecek. Bu önemli başarı Antalya’nın tanıtımı açısından da ele geçmez bir fırsat oldu.
Antalyalılara bu sporu sevdirmekle işe başlayan Hakyemez, tesislerde yaptığı yeniliklerle Antalya’nın bir başka modern yüzünü de kamuoyuna göstermiş oldu.
Son derece kısıtlı bir bütçeyle takımı Avrupa’ya taşıyan Doğan Hakyemez inanıyorum ki Antalyalıların desteği ile çok daha önemli başarılara imza atacak.
Rotary Kulübü’nün 2008 yılı Mesleki Başarı Ödülü’nün de sahibi olan Doğan Hakyemez Antalya’nın spor hayatında yeni bir pencere açarak hakkında yapılan tüm eleştirilere de en anlamlı cevabı vermiş oldu.
Antalya BB'nin Genel Menajeri Doğan Hakyemez'le gündeme dair dobra dobra bir sohbetimiz oldu. Güler yüzlü ve samimi anlatımıyla sporculuk geçmişini, Antalya’daki başarısını ve Milli Takıma dair düşüncelerini bizlerle paylaşan Hakyemez “Hedefim değişmedi, 2010 yılı şampiyonluğu için ilk adımı attık, devamı gelecektir” dedi.

-Göreve başlarken 2010 yılı için şampiyonluğa oynama hedefi gösterdiniz. Geride kalan süreçte bu hedef için ne kadar mesafe aldınız?
Ben Antalya’ya geldiğim gün Antalya’daki basketbol sevgisini üst düzeye çıkaracağımı 2,5 milyon dolarlık bir bütçeyle basketbol liginde ki en renkli takımlardan biri olabileceğimizi ve 2010 yılına kadar yapacağımız çalışmalarda bütçemiz 5 milyon $’a çıkarsa da 2010’da şampiyon olacağımızı söylemiştim. Şu anda bütçemiz 2,5 milyon $ bizden 5 veya 10 kat daha fazla bütçeli takımları tek tek dize getiriyoruz. Demek ki doğru yoldayız. Bu yıl ki hedefimiz Ligde iyi bir derece alıp Avrupa’da iyi bir konuma gelmek ve gidebildiğimiz yere kadar gitmek. Yeterli bütçe bulunursa şampiyonluğa gideriz, bulunamazsa olduğumuz yerde kalırız. Bu fırsat Antalya’da ilk defa ele geçti, Antalyalılar takıma sahip çıktığı takdirde başarılı olmamamız için bir neden yok.
-Futbolda şampiyonluk denince İstanbul takımları gösteriliyor. Anadolu takımlarının şampiyon olabileceğine kimse ihtimal vermiyor. Basketbolda da bu şans İstanbul’da mı?
Ben bunun böyle olmadığını göstermek için şuan buradayım. Elbette ki İstanbul takımları yüksek bütçelerle kurulan takımlar… Basketbolda da bütçe önemlidir. Ben Anadolu’ya ait bir takımın da başarılı olabileceğini gösterdim. 2 sene önce göreve başladığımda çok kısıtlı bir bütçe ve son derece bakımsız adeta yıkıntı haline gelmiş tesislerle bu yola çıktım. İlk olarak tesisleri bugünkü haline getirdik. Ardından kısıtlı bütçeyle kaliteli ve başarılı oyuncular aldık. Emeklerimizin sonucunu da Çarşamba günü sahada gösterdik. Tüm Türkiye şu anda Antalya’nın bu başarısını duydu ve Anadolu’dan bir takımı İstanbul takımları arasında söz sahibi oldu. Yeterli imkân olursa yeni şampiyon Anadolu takımları arasından çıkabilir. Türk basketbolunun gelişmesi için Anadolu takımlarını yaratmalı ve o takıma sahip çıkılmalıdır.
-Birçok takım geçen sezonun kadrosunu büyük ölçüde değiştirdi. Antalya Büyükşehir neden kadrosundaki oyuncuların yarısından fazlasını elinde tuttu?
Bu da yine bütçeyle ilgili bir sonuçtu. Elimizde yeterli maddi kaynak yoktu. Yine de çok kaliteli ve iyi oyunculardan oluşan bir takım kurduk. Ben çok sık oyuncu değiştirilmesinden yana da değilimdir. Kemik kadro oluşturulduktan sonra bir iki oyuncu değişikliğiyle devam edilmelidir. Takım oyunlarında oturmuş bir kadro başarıyı da beraberinde getiriyor. Lig sonunda maddi sponsor desteğini arttırdığımız takdirde bir kaç oyuncu alımı daha yapılması gerekir.
-Antalya Büyükşehir’in maçlarında çok genç olan Cemal ve Yunus’un yanı sıra deneyimli oyuncu M.Kemal Bitim’in de oynaması çok ilginç karşılanıyor. Oyuncular arasında yaş farkı hayli fazla… Bu konuda neler diyeceksiniz?
Ben de oyunculuğu bıraktığımda 34 yaşındaydım. Yöneticilik düşünmesem ben de oynamaya devam ederdim. Kendine iyi bakan bir oyuncu 39 yaşına kadar iyi basketbol oynayabilir. Kemal’de kendine çok iyi bakan bir oyuncu… Eğer iyi oynuyorsa takımda tecrübeli bir oyuncu olması her zaman takıma artı değer katar. Oyunda onun tecrübelerine ihtiyaç olduğu zamanlar oluyor, genç oyuncularla da iyi bir uyum yakaladıktan sonra deneyimli oyuncu her zaman iyidir.
-Sponsorluk bakımından Antalya’dan beklediğiniz desteği bulabildiniz mi?
Sponsorluk da ben dertliyim. Firmalarla olan sponsorlukları hallettik ama parasal sponsor bulamazsak yapabilecek çok da fazla bir şey kalmıyor. Parasal sponsor bulmamız bizi daha ilerilere taşıyacak. Şu anda 1,5 milyon dolarlık bir forma isim sponsoruna ihtiyacımız var. Dünya da her şey sponsorluklarla oluyor. Sponsorluk çalışmalarında elde edilmesi gereken başarıyı biz şimdiden yakaladık ve bu başarıda çok kişinin emeği var. Bu bir takım işidir. Biz elimizden geleni yapıyoruz, Antalyalıların da üzerine düşeni yapması gerekir. Antalya ilk defa yurtdışında adını duyurma şansını yakaladı. Bu başarı desteklenmezse geriye de gidebilir. Bizim tek eksiğimiz parasal kaynak… Antalya’nın sporda yakaladığı bu başarı şehrin tanıtımı açışından da ele geçmez bir fırsat… Böyle bir fırsat yakalamışken kent kimliğinin takımına ve başarısına sahip çıkması gerekir. Üst düzey birilerinin harekete geçmesi lazım…
-Sizin bu konuda önerileriniz var mı?
Benim bu konuda tek başıma yapabileceğim bir şey yok ama bu şehir bir turizm kenti… 10.000 Euro’yu bir sefere mahsus verebilecek 200 otel bulunabilir mesela… Bu kaynak bizi şampiyon yapar. Takımın kemik kadrosu oluştuktan sonra başarı beraberinde geliyor. Antalya’da önemli iş adamları var. Sportif başarıyı destekleyerek onlarda firmalarının ve şehirlerinin ismini Avrupa’da duyurma şansını yakalarlar böylelikle… Anadolu takımlarında en büyük sorun maddi sıkıntı… Bu sene çok iyi bir çıkış yapan Antalya BB takımı Antalya’nın basketbol şehri olarak anılmasını sağlayabilir.
-Antalya BB Basketbol Takımında göreve başladığınızda neler hissettiniz?
Ben spor yaşamımda çok güzel başarılara imza attım ve birçok ilki gerçekleştirdim. Hedefim bir Anadolu takımını şampiyon yapmak ve Türk basketbolunda yeni bir sayfa açmaktı. Göreve geldiğimde İkinci Lig’de 6.sıradaydık. Takımın durumu değil ama tesislerin durumu felaketti. Atatürk Kapalı Spor Salonu son derece bakımsız ve temizlikten eser yoktu. Antrenman için gösterilen Antbirlik salonu adeta yıkıntıydı. Belediye’den tek kuruş almadan sadece sponsorluklar sayesinde 2 ay içinde 650 bin YTL değerinde tadilat yapıldı. Modern ve temiz bir tesis olması için çok özverili bir çalışmaya başlandı. Eski halinin fotoğraflarını çektim ki görüntüler inanılmaz. Öyle bir ortamda bırakın spor yapmayı maçı izlemeye bile kimseyi getiremezsiniz. Ardından 12 Dev Adam Basketbol Kursu açıldı. Geleceğin oyuncularını kendi şehrinizde yetiştirmek uzun süre istese de hem daha ekonomik hem de daha istikrarlı çalışmalardır. Hatta içlerinin birinin ilerde NBA’ de oynayacağını düşünüyorum. Bu genç, çok yetenekli ve o ışığı hissediyorum. Bu seneki son yenilik ise portatif basketbol sahamız oldu. Yazın Streetball Turnuvaları düzenlemeyi düşünüyoruz. Antalya için yeni bir renk olacağı düşüncesindeyim.
-Antalya Büyükşehir bu sezon Beko Basketbol Ligi’nin yanı sıra Eurochallenge Cup ve Teknosa Türkiye Kupası finallerinde de mücadele edecek. Takım bu 3 kulvarda mücadeleyi kaldırabilecek kapasitede mi?
Çok iyi bir ekibimiz var. Teknik kadromuz hiçbir takımda olmayacak kadar kuvvetli… Oyuncularımız son derece yetenekli ve azimli… Bu grupların hepsinde iyi bir başarı yakalayabileceğimiz görüşündeyim. Bu iş bir takım işidir. Takım ruhunun oluşturulması ve sahaya yansıtılması olayın en zor kısmı… Ama bunu başarabilirseniz başarıda arkasından geliyor. Bu seneki sonuçlar bizim için yapılan eleştirilere verilen en güzel cevap oldu bence… Futbola yapılan yatırım diğer takımların bütçelerinin arasında çok az kalabiliyor. Futbol camiası adeta bir cadı kazanı… Tutunamazsanız arada kalan bir başarı elde edebiliyorsunuz. Oysaki basketbolda durum daha kesin… Gerekli yatırım yapılırsa futbolda yakalayamadığımız başarıyı basketbolda yakalamış olacağız.
-Yıllarca oyuncu olarak bulunduğunuz bu camiada neden antrenörlüğü tercih etmediniz?
Benim zamanımda menajerlik kavramı Türkiye’de yoktu. Konaklama yerlerinde, giyim konusunda, seyahatlerde sıkıntı yaşıyorduk ve ben bu sıkıntıları bildiğim yöneticiliği tercih edip bu sorunları çözmeyi tercih ettim. Benim takımıma ben saha gerisinde en iyi imkânları vermeliyim ki o da sahada oyununu oynasın. Bir sporcunun nelere ihtiyacı vardır. Bunu çok iyi bilirim. Daha sonra ben şampiyonluğu yaşamalıyım dedim ve Fenerbahçe benimle şampiyon oldu. Yeni düşüncem sıfırdan bir takım kurmaktı bunu da Ülker’le gerçekleştirme fırsatı yakaladım. Hayatımda hep kendime hedef belirleyerek ilerledim. Anadolu’dan takımlar yaratmak hep aklımda olan bir şeydi. Menderes Türel’le tesadüfen bir karşılaşmamız sonucunda da bu idealim için çalışma fırsatım oldu. Gerçi Antalya tam olarak Anadolu şehri değil ama sportif başarıda geleceği olan bir şehir… Bundan sonrasında ise Antalya BB takımını şampiyon olarak görmek var.
-Hayatınızda sizi en çok etkileyen maç hangisi?
Beni etkileyen 4 maç var. Birisi 2001 Almanya maçı diğeri Hırvatistan maçı, Dünya şampiyonası Litvanya maçı ve 7 Ekim Oyak Renault maçı benim hayatımın dönüm noktası olan maçlardır. Bu maçlarda kalbim durabilirdi.
-Antalyalıların basketbola ilgisi nasıl? Maçlar dolu oluyor mu?
Biletsiz seyirci hiç almamamıza rağmen dolu oluyor. Özellikle bayan seyircilerimiz çok fazla… Çok nezih ve rahat bir ortamda maç izleme imkânı yaratmış olmamız ilgiyi de arttırdı. Yabancı oyuncularda Antalya’yı çok seviyor. Yaşam olarak rahat ama iş hayatı biraz yorucu… İnsanlar çalışmayı fazla sevmiyor. Daha rahat daha tembel yaşıyorlar. Oysa başarının en önemli nedeni disiplin ve çok çalışmaktır. Antalya’da işler çok ağır ilerliyor. İstanbul’dan sonra Antalya’nın çalışma ortamına alışmam zaman aldı. Ben her gün sabah 8’den akşam 8’ye kadar çalışırım. Tüm bu başarı hikâyeleri kendiliğinden olmuyor.
-Kendinizle ilgili gelecek planlarınız var mı?
Antalya takımını oturttuktan sonra ilerleyen yıllarda Federasyon Başkanlığı yapmak istiyorum. 20 sene oyuncu olarak 20 senedir de Doğan Hakyemez olarak dediğim her şeyi yaptım. Zaman zaman yorulduğumu hissediyorum. Bu kadar yoğun tempoyla çalışmak hiç kolay değil… Oyuncuyken çok ağır antrenmanlar yapardık şimdilerde ben o günlerin rahatını yaşıyorum. Beden olarak sağlıklı ve dinç olsam da yılların birikiminin yanında yorgunlukta oluyor.
-Basketbol Milli Takımına emek veren biri olarak Milli Takımın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Milli Takımda ciddi bir sorun var. Zaten benim ayrılma sebebimde bu… Mehmet Okur, Hidayet Türkoğlu, İbrahim Kutluay gibi NBA takımı oyuncularının bir arada oynayamama sıkıntısı var. NBA sezonu kapandığında Milli Takım kampı yorucu oluyor ve bireysel davranıldığı için başarısız olunuyor. NBA’ de takım savunması yerine birebir savunma önemlidir. Takımda herkes bireysel oynar. Milli Takıma geldiklerinde bu alışkanlığı bırakmaları zor oluyor. NBA oyuncuları oldukları için herkes onlardan çok şey bekliyor. Ama bu mümkün değil elbette ki… Bu sene Hidayet’in sorumluluğunda ilerleniyor ve sanırım daha başarılı olunacak. Bu şekilde devam edilirse ülkemizde yapılacak Dünya Şampiyonasında iddialı bir konuma gelebiliriz. Bu konuları düzeltmezsek ilerde bunun hesabını sorarlar.
-Futbol’da en çok tartışılan hakem kararlarıdır. Basketbol’da durum nasıl? Siz Genel Menajer olarak Antalya’nın maçlarında sorun yaşadınız mı?
1992 yılından beri hakemler gayet düzgün ve haksızlığa yer vermeyecek şekilde maçları idare ediyorlar ancak basketbol kalitesinin yükselmesi mücadelenin üst seviyeye çıkması ve son senelerde karşılaşmaların son saniye basketleriyle bitmesi hakemlerimizin kararlarının bazılarının tartışılmasına neden oluyor ancak geneline baktığımızda hiçbir hakem bir takımın kazanması yolunda tavır almıyor. Hak edenin kazanması konusunda azami titizlik gösteriyor. Bizim maçlarımıza baktığımda yukarıdaki sebeplerden dolayı bizimde bazı beğenmediğimiz kararlar oldu ancak genel olarak hakemlerden memnunuz.

Doğan Hakyemez Kimdir?
1950 doğumlu olan Doğan Hakyemez, evli ve iki kız çocuk sahibi. Siyasi Bilimler Yüksek Okulu’ndan mezun olduktan sonra profesyonel oyunculuğu tercih etti. 1965 yılında DSİ Spor’da başlayan basketbol hayatında Galatasaray, Şekerspor, Eczacıbaşı, Efes Pilsen ve Karşıyaka’da forma giydi. 4. Balkan Gençler Sayı Kralı olan Hakyemez, 184 kez Milli formayı giydi. Milli Takım yöneticiliği yaptığı dönemde 205 maçta 122 galibiyet yaşayan Doğan Hakyemez, 2 senedir de Antalya Büyükşehir Belediyespor Basketbol Takımı Genel Menajerliği görevini sürdürmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder