11 Mayıs 2009

RIZA AKİF AKTUĞ




Antalya Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Şube Müdürü Rıza Akif Aktuğ… Antalya’da cinayet büro amiri olarak görev yaptığı yıllarda Antalya’nın Memoli’si olarak tanınan Aktuğ, 2005 yılından beri suç sonrası suçluyu yakalamak yerine , suç öncesinde neler yapılabilir amacıyla kurulan, Önleyici Hizmetler Şubesi’ nde üretilen projelerle tanınan bir isim…Antalya halkı için farklı olan projelerle gündeme gelen Akif Aktuğ , bizlere suç öncesinde ve sonrasında nasıl bir yol izlediklerini anlattı.Polisiye film tadındaki sohbetimizde Akif Aktuğ, yaptıkları suç analizi sonuçlarına göre Antalya’nın suç ve suçlu profilini de çıkardı. Kendi özeline dair yaşadıklarını ve mesleki başarısının kaynağını konuştuğumuz sohbetimizde anılarıyla da kimi zaman gülümsetti, kimi zaman düşündürdü.Kendisine bağlı çalışan ekibinden övgüyle söz eden Aktuğ , başarılı projelerinin en büyük sırrının takım ruhu olduğunu belirtti. “Bir şey olmak derdinde değiliz, yararlı bir şey yapmak amacımız” sloganını benimsemiş olan ekibiyle beraber, suçluların adeta korkulu rüyası haline gelen ekip, suç işleme oranında son 3 yılda hızlı bir düşüş olduğuna da dikkat çekti. Suçluların çemberini iyice daraltan ekip suç işlendikten sonra olayı çözmeleri ve suçu işlenmeden önlemeleri konusunda fark yaratmış durumdalar. Tüm bu hazırlanan projelerin detaylarına ulaşılabilen http://www.saba.antalya.pol.tr/ internet sitesini de hazırlayan ekip başarılı çalışmalarıyla ve aldıkları ödüllerle Antalya da bir ilk… Bu şubenin Türkiye’de bir başka örneği daha olmadığını belirten Akif Aktuğ , Antalya halkından ve özellikle çocuklardan gördükleri ilgiden hayli memnun…

-Öncelikle “Toplum Destekli Polislik” nedir?
Toplum Destekli Polislik problem çözmeye odaklanmak suretiyle sorumluluk ve etkinliği geliştirmeyi hedefleyen ve vatanda merkezli hizmet sunmayı amaçlayan bir modeldir.Suç olgusu nasıl ortaya çıkar?Suçu toplum mu üretir?Suça iten faktörler nedendir?Ne gibi önlemler alınabilir?Bu tip sorularla etkin çözüm yolları araştırılır.
-Neden böyle bir birim kurulma ihtiyacı hissedildi?
Biz yıllarca polisliği suç sonrası polislik olarak yaptık.Suç öncesiyle ilgili aslolan bu olmasına rağmen bu anlamda çok etkin değildik.2005 yılından beri bu alana çok önem verilmeye başlandı ve suç işlenme oranlarında ciddi düşüşler oldu.Mesela 2005 yılında 1114 adet olan motorsiklet hırsızlığı sayısı bu yıl 574’e düştü.Bu rakamlar çok ciddi bir çalışmayı gösteriyor.
-Daha önce Cinayet Büro Amiriydiniz.Bu görevinizin avantajlarını yaşıyor musunuz?
Tabiî ki avantaj oldu.Suç sonrasında uzun zaman çalıştığım için edindiğim tecrübeler bu ekibe çok şey kattı.Yıllarca hem suçlularla hem suç mağdurları ile çok konuştuk.Suçlu profili çıkarmamızda başka görevlerden gelmemizin avantajı tartışılamaz.
-Cinayet Büro Amiri olduğunuz dönemde sizi en çok etkileyen olaylar hangileriydi?
Kuşkusuz çocuklara yapılan cinsel istismar ve buna bağlı olan ölümler asla unutamadığım olaylar…Bir yabancı aile tatil için geldikleri Antalya’da kızlarının kaybolduğunu bildirdiler.Çocuk en son otelden alışveriş yapmak için çıkmış.Henüz 10 yaşında bir kız çocuğu.Çocuğun cesedini bulduğumuzda kaburgaları kırılmış,tecavüze uğramış ve öldürülmüştü.Failini yakaladığımız olayda bize teşekkür eden anne kızının tabutu ile yola çıkmadan önce benimle görüşmek istedi ve bana “Tek bilmek istediğim kızım ölürken acı çekmiş mi?” diye sordu.İşte o anda polisliği bırakıyorsunuz.İnsan olarak böyle bir soruya cevap vermek o kadar zor ki… “Hayır acı çekmemiş” demek zorunda kaldım ama gerçek bu değildi.Bir baba ve her şeyden önemlisi bir insan olarak beni çok etkileyen o kadının hali aklımdan hiç gitmez.
-İnsanlar kendi ihmalleri sonucu yaşadıkları olaylardan dolayı polisi mi suçluyor?
Mesela arabasının camını kırmışlar içinden çantasını almışlar. Biz bu konuda önlem olarak trafik ceza tutanağı görüntülü “Şaka Ceza” uygulaması başlattık. Park halindeki arabaların camına bıraktığımız tutanağın altında, ‘Bu bir uyarıdır, eşyalarınızı arabanızda bırakmayın’ yazıyorsa bu ceza sadece dikkat çekici olsun diye hazırladığımız şaka cezadır. Gerçek trafik cezalarında böyle bir uyarı bulunmuyor. Eğer siz önleminizi almazsanız polisin bu ihmalden dolayı suç öncesi için uyarıdan başka yapabileceği bir şey kalmıyor. Basit bir önlem alarak insanlar bu suçtan korunabilirler. Bizim bu uygulamamızı gören çocuklar da arabada değerli eşya bırakılmaması gerektiğini öğreniyorlar. Tedbir alındıkça bu suç oranı düşüyor ve aslında biz hem polisin hem de halkın işini kolaylaştırıyoruz.
-Toplumda suç oranı tahmin edildiği gibi yüksek mi?
Toplumun yüzde 95 i suç işlemiyor. Yüzde 5 i suç işliyor.Ama bu da çok ciddi bir rakam aslında…Yıllarca biz bu yüzde 5 ile ilgilenmişiz.O, yüzde 95’lik kesim ya suç mağduru ya da suç tehdidi altında.Bu suç işlemeyen kesim yıllarca bizimle ilgili eğitim seviyesi kötü demişler,bizi başka şeylerle söylemişler,ahlak ölçüsü olmuşuz;yaşım 40 şükür daha polis kapısından içeri girmedim demişiz…Biz bunları yıllar içinde fark ettik.Bir gün bir okul müdürüne sizce “Antalya da yılda kaç cinayet işleniyor” diye sormuştum.2000-3000 yanıtını aldım oysa ki Antalya’da bu rakam 50’yi geçmemiştir.Bizde kendi aramızda çocuğun yüzünü göremedik,kaç gündür görevdeyiz,işte 5 YTL lik bir merminin ucunda hayatımız bu millet bu devlet bu vatan için biz neler yapıyoruz diyoruz.İşte bu yüzde 95 lik alanı ve polisi bir araya getirdiğimizde ,biz 5000 kişiyiz 10000 tane göz yapar dedik,Antalya’da da 1 milyon insan varsa 2 milyon göz yapar.Bu gözlerden asla bir şey kaçmaz dedik. Bizim vatandaştan bir farkımız üniformalı olmamız. Bizlerde aynı suç tehdidi altındayız. Bizim arabamız,evimiz de soyulabilir dedik ve vatandaş şaşırdı önceleri…Neler oluyor diye düşündüklerinden eminim…
-İlk projeniz hangisiydi?
Komşu Kollama Sistemi ilk projemiz. Olay olduğunda polisi suçlayan vatandaş yerine polisle beraber çalışan vatandaşlar olmaya başladı.Bu sistem başladığında iki tane gizli kamera ile hırpani görüntülü ellerinde çuval olan iki arkadaşımızı bir apartmana soktuk.Çuvalların içinde bir bilgisayar var,bir de televizyon…Bir yukarı bir aşağı merdivenlerde geziyorlar.Apartman sakinleri siz kimsiniz diye sormadığı gibi birde bizim hırsızlara apartmanın ve asansörün kapısını açtılar hatta kolay gelsin diyenler bile oldu.Bu kaydı apartman sakinlerine izlettiğimizde ne diyeceklerini şaşırdılar.Şu anda artık herkes apartmanında tanımadığı şüpheli kişileri sorgulama ve ücretsiz olan 155 Polis İmdat hattına ihbar etme konusunda daha bilinçli…
-Hangi suçlar için hangi projeler oluşturuldu?
Evden hırsızlık için “Komşu Kollama Sistemini”,açıktan ve işyeri hırsızlığı için “Esnaf Kollama Sistemini”, otodan hırsızlık için “Şaka Ceza Sistemini” ,oto hırsızlığı için “Kontrol Bende”, şahıstan gasp ,motorsiklet hırsızlığı ve kapkaç için “Motorsiklet Projesini” ve yankesicilik için hazırladığımız klipleri uygulamaya başladık.Bütün bunların yanında Suç Analizleri grafiklerini çıkarıyoruz.Böylece suç oranlarındaki düşüşler,yıllara hatta günlere ve saatlere göre analizleri suç önlemede bizim için önemli bir kaynak ve istatistik teşkil ediyor.Tüm bu çalışmalar için 24 saat “Güven Timleri” oluşturuldu ve görev başındalar...Eski Emniyet Müdürü olan Antalya Valisi Alahattin Yüksel Bey ve Emniyet Müdürümüz Feyzullah Aslan Bey tüm projeler için çok emek verdiler. Bize sürekli yön gösterip önderlik ediyorlar. Başka branşlardaki büro amirlerimiz bizi her konuda desteklediler ve fikir verdiler.
-İnsanların kendileri için alacakları önlemleri nasıl özetlersiniz?
Öncelikle apartman kapılarını kapılı tutmalı, zile basan kişiyi tanımıyorlarsa kapıyı açmamaları, otolarında değerli eşya bırakmamaları,işyerlerinde daha dikkatli olmaları ve evlerindeki değerli eşyalarını yatak odalarında saklamamaları ilk etapta alınacak basit önlemler…Apartman kapılarını açık bırakanlar için “Ayak İzi Projesi”ni uyguladık.Ayak izi şeklinde yaptırdığımız stickerları apartman girişlerine yapıştırdık ve üzerine “Bu polisin ayak izi ,her zaman bu kadar şanslı olmayabilirsiniz” yazdık.
-Uygulama dönemlerinde unutamadığınız olaylar yaşadınız mı?
Bir gün bir arkadaşımız apartman girişinde herhangi bir dairenin ziline basıyor ve “tüpçüyüm” diyor. Ev sahibi tüp istemediğini söyleyerek kapıyı açmadı. Arkadaşımız site yöneticisiyle birlikte bilinçli davranışından dolayı teşekkür etmek amacıyla dairenin kapısını çaldığında kimliğini açıklıyor ve “ben polisim kapıyı açar mısınız?” diyor. Ev sahibi de, aşağıda tüpçüydün 3 kat yukarı çıkınca polis mi oldun diyerek kapıyı açmamış ve 155 Polis İmdat’ı arayıp arkadaşımızı ihbar etmiş. Bu olayı öğrendiğimizde önce güldük ama bu bilinçli davranış bize doğru yolda olduğumuzu bir kez daha gösterdi.
-Suç oranlarının artmasının sizce en önemli sebebi nedir?
Eskiden bir an davası(toprak sınırı) bir de ar davasından(namus meselesi) cinayet işlenirdi.Ama şimdi annesi öldürüyor parçalara ayırıyor 3 gün cesetle yaşıyor falan…Bu olayların sebeplerinde ekonominin getirdiği stres ve baskılar ile kişilik ve davranış bozuklukları ilk sırada…Eskiden güvene yönelik yaşanırdı.Ama artık kimse kimseye güvenmiyor ve insani değerlerimizden uzaklaşıyoruz.Biz bütün bunların tabanına indiğimizde çocuk unsuruna kadar indik ve gördük ki çocuklarla ilgili yapılacak eğitime yönelik çalışmalar gelecekteki suçlu potansiyelini azaltacaktır.
Ayrıca bu sistem polis tarafından kurulan işletilen ama uygulaması halk tarafından yapılan bir sistem..Çünkü aydınlatılması en zor olaylar evden ve açıktan hırsızlık olaylarıdır. “Polis vatandaş elele ,daha güzel günlere” sloganının çıkış amacıda burasıdır.
-Suçlu açısından bakarsak sizi zorlayan bir dava var mıydı?
Bir gün bir cinayet sonrası bir isme ulaştık. Adam hırsızlıktan sabıkalı deliller aslında cinayeti onun işlemediğini gösteriyor ama adam ısrarla ben öldürdüm diyor.Bizde ekip olarak başka birinin yaptığını düşünüyoruz.Adam tutuklandı ama biz davayı bırakmadık ve gerçek suçluları yakaladık.Adama neden suçu üstlendin dediğimizde çok şaşırtıcı bir yanıtla karşılaştım.Hapiste hırsızlıktan yakalananlara ayak işleri yaptırdıklarını ,cinayetten girenlerin de bu işleri yaptıranlar olduklarını söyledi ve ekledi. “ Şimdiye kadar hep hırsızlıktan yattım,bir kere de cinayetten yatıyım istedim, komserim” .İnanın insan psikolojisi anlaşılması emek isteyen bir olgu.Suçlu psikolojisi ise bambaşka…
-Ekip olarak bulduğunuz son proje nedir?
En son projemiz Gelecek Eğitimle gelecek Projesi.Bu projenin amacı, İlköğretim düzeyindeki öğrencilerin yaşadıkları sosyal ortamlarda karşılaşabilecekleri problemlere karşı öğrencilerin bilinçlenmelerini sağlamak. İlköğretim düzeyindeki öğrencilere sosyal bilincin kazandırılması, sosyal hayatta karşılaşabilecekleri problemler karşısında alternatif çözümler üretmelerini sağlayarak rehberlik yapmak. Önemli sorunlardan biri olan trafik ile ilgili konularda eğitimi eğlenceli hale getirmeyi amaçlayan POLİROBOT kartları kullanılarak maruz kalabilecekleri tehlikeleri önlemek.Öğrencilerin arkadaş ortamlarında birbirlerine karşı sevgi, saygı, paylaşım ve hoşgörü kuralları çerçevesinde kişilik gelişimlerine katkıda bulunmak.Özellikle çalışan eşlerin evde bıraktıkları çocuklarına can ve mal güvenliği konularında verdikleri eğitimleri POLİROBOT kartları vasıtasıyla pekiştirmekBu kartların üzerinde “Arkadaşlar tehlike olduğunda bağırın ve yardım isteyin” yada “Arkadaşlar tanımadığınız kimselere kapıyı açmayın” gibi 10 farklı sloganın yazdığı resimli kartlar... Bu kartları olumlu davranış gösteren öğrencilere veriyoruz ve 10 farklı kartı toplayan öğrencileri bilekliklerle ödüllendiriyoruz. Böylece çocuklar sadece derslerinde başarılı olduklarında değil bu proje sayesinde olumlu davranışlar sergilediklerinde de ödüllendirilmektedirler. Çocuğun başarısı sadece derslerindeki başarıyla değerlendiriliyor ve dersleri zayıf olan çocuklara, adam olmayacak çocuk olarak bakılıyor.Halbuki bu çok yanlış bir insanın insani özellikleri ve olumlu davranışları daha önemli olmalıdır. İlerleyen yaşlarında bir çocuğun suça yönelmemesi için eğitim küçük yaşlardan itibaren verilmelidir.Biz bu projede ilköğretim çağındaki çocukları hedef aldık.Şu anda 3 okulda pilot uygulama başlattık ama seneye tüm okullarda uygulamayı düşünüyoruz.
-7’den 70’e herkes için uygun bir proje var öyleyse…
Elbette. Yelpazeyi çok geniş tuttuk. Mesela “Polis Emekli Elele” projesinde tek başına yaşayan vatandaşlarımızın rutin güvenlik ve sağlık kontrollerini yapabilmek için bir telefon zinciri oluşturuyoruz.10 kişilik emekli ekipleri kuruyoruz ve herkesin birbirine telefon etmesini sağlıyoruz böylelikle eğer zincirin bir halkası koparsa ilk bizim haberimiz oluyor.Ayrıca emeklilerin bir araya gelerek eğlenebilecekleri sorunlarını ve çözüm önerilerini sunabilecekleri ortak yaşam alanları ve organizasyonlar düzenliyoruz.Tek başına hareket edemeyecek emekliler için emekliler,ev hanımları ve gençlerden oluşturulacak bir gönüllü refakatçi organizasyonu tasarlıyoruz.
-Önleyici Hizmetler biriminde toplam kaç personel görev yapmaktadır?
Ekibimiz 450 kişiden oluşmaktadır. Bize bağlı olan polis merkezleriyle beraber 1000 kişinin üzerinde bir ekip çalışması söz konusu… Bu birime ayrıca bu bölgenin mobese kameraları da bağlı…
-Evet ben mobese kameralarının ekranındaki görüntünün netliğini ve detaylarını görünce çok şaşırdım.Basında kullanılan görüntüler bu kadar net değil halbuki görüntülenen alandaki her şey en ince ayrıntılarıyla ekranda görülebiliyor…
Bu suç oranını oldukça düşürdü. Suçlular kamera kaydı olan bölgelerde o kadar çabuk yakalanıyor ki bu suç işleyenleri korkutmaya başladı. Hem trafikte hem de sokakta yaşanan suç oranlarında ciddi düşüşler söz konusu.Bu da bir çeşit suç önleyici hizmet olarak da kullanılıyor
-Bu projelerinizi eleştiren “Siz polisliğinizi yapın, suç önlemek sizin işiniz mi?” gibi eleştirilere maruz kaldınız mı?
Evet fazlasıyla yaşadık.Öncelikle bu sistemin başarılı olduğu bir gerçek..Ama her şeyden önce buna vatandaşın ve kendi teşkilatımızın inanması gerekiyor.Teşkilat içinde bile önceleri bizi eleştirenler şu anda başarımızı gördükçe bize olan desteklerini arttırdılar.Suçu önlemek suçluyu yakalamak kadar önemlidir. .Biz ancak ekip olursak başarılı olabiliriz eğer herkes elini çekerse bireysel olarak yapılabilecek bir proje değil bu sistem…
-Önleyici Hizmetler Birimi olarak kendi içinizde de yenilikleriniz var mı?
Polis arkadaşlarımız için de istatistik tutmaya ve puanlama yapmaya başladık. En yüksek puanı oluşabilecek bir olayı önleyici tedbirler almaya yönlendiren önleyici hizmetlere verdik. Polislerimiz yakaladıkları suçlu ve çözdükleri olay bazında puanlamaya tabi tutuluyor.En yüksek puanı 15 puanla Önleyici Hizmetler alıyor listede… Ay sonunda başarılı olan memurlarımızı ödüllendiriyoruz. Ailesiyle beraber akşam yemeğine çıkartıyoruz. En son hediye olarak hafta sonu tatili verdik. Yüksek puan alan polislerimizin eşlerine gündüzleri çiçek gönderip eşlerinin başarısından dolayı onları da tebrik ediyoruz ve çok duygulu anlar yaşandığına şahit oluyoruz. Artık görevi gereği eve geç gelen ya da ailesine vakit ayıramayan meslektaşlarım evlerinden hoşgörüyle karşılanmaya başladılar. Nerede kaldın sorularının yerini kahramanım geliyor karşılamaları almaya başladı.
-Bu proje kapsamında kaç kişiyle görüşme imkanınız oldu?
Bu proje kapsamında 300 bin kişiyle yüz yüze görüştük. Bir toplantıda bir bayan söz istedi ve siz ne derseniz deyin bence Antalya güvensiz bir şehir dedi. Kızıyla yalnız yaşayan bu bayan evinden çıkarken evinin karşısındaki rast gele kullanılan otoparktaki insanların tacizlerinden şikayetçiydi. Otoparkın yasal olmadığını öğrendik ve otoparkı tahliye ettik. Tekrar sorduğumuzda bayanın fikri değişmişti. Vatandaş gözüyle sorunu tanımaya ihtiyacımız oluyor. Suç sonrasında sadece sizin tanımlamanız önemlidir ama suç öncesinde vatandaşın yaklaşımı çok önemli…
-Biz sisteme dayalı değil değerlere dayalı yaşayan bir toplumuz ve ekibinizin amacı kaybolan değerlerimizi tekrar gün ışığına çıkarmak mı?
Vatandaşlarımızın özellikle çocuklarını polis ile korkutmamalarını istiyoruz. Aileler artık her geçen gün komşuluk ve mahalleli esnaf ilişkileri azaldığı için şehrin ıssız ve sessiz yerleşim yerlerini tercih etmeye başladılar.Bu aslında iyi bir şey değil.Daha güvenlikli ve daha korunaklı yerleri tercih eden halk aslında şehri daha kötüye doğru götürüyor.Sosyal ilişkiler günden güne azalıyor.Özellikle sitelerde yok denecek kadar az…İnsanların olduğu yerde bir arada yaşanması güzel olan…Bu değer kaybından evinizin duvarlarını yükselterek daha güvenli arabalar alarak korunmanız mümkün değildir.Sosyal değişimi iyi yakalamamız lazım.Yurtdışında bir sistem var ve o sistemin dışına çıkamıyorsunuz ama bizde günah kavramı vardı,ayıp kavramı vardı,birisi zor duruma düştüğü zaman imece kavramı vardı şimdi ona da sponsor diyorlar.Buna benzer manevi değerlerimiz vardı. İşte bu manevi değerler
kaybolmaya başladı herkes her şeyi polisten bekliyor.

Rıza Akif Aktuğ kimdir?
1967 Afyon Dinar doğumlu. Orta ve lise eğitimini abisi Arif Aktuğ’un desteği ile Ankara’da tamamladı.1990 yılında Polis Akademisinden komiser yardımcısı olarak mezun oldu.Çorum,Erzincan ve Ankara ‘da görev yaptı.1998 yılında Cinayet Büro Amiri olarak geldiği Antalya’da, 2005 yılından beri Önleyici Hizmetler Şube Müdürü olarak görev yapmaktadır.Kendisi gibi polis olan Ayşegül Aktuğ ile evli olan Akif Aktuğ’un Süleyman Mert ve Hasan Yiğit isminde iki oğlu vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder