11 Mayıs 2009

ALİ UŞAKLI


Ramazan ayı geldiğinde çocukluğumuzu özleriz. Kirli ayaklarımızı, çadır tiyatrolarını, patlamayan balonları… Ya yaşanan diğer çocukluklar…
Sadece Ramazan ayında hatırladığımız, özlediğimizi fark ettiğimiz, bizi çocukluğumuza götüren bir mirasımız var ama ona hak ettiği değeri verebiliyor muyuz acaba?
Karşılıklı atışmalarıyla ünlenen Hacivat ile Karagöz gölge oyunu yok olup gitmeye yüz tutmuş değerlerimizden biri… Yıllar içerisinde Hacivat ile Karagöz’de Spiderman’e yenildi… Âşık ile Maşuk, Nasreddin Hocayla İbiş, Hacivat ile Karagöz senede 30 günde olsa bize kim olduğumuzu hatırlatıyor. Zamana yenilen temaşa sanatı yerini “Batman’a, Süperman’a, Actionman’a” bıraktı…
Kendi öz kültürümüzün mirası olan “Hacivat ile Karagöz” şimdilerde sadece nostaljik birer kahraman… Günümüz çizgi filmlerinin ilk çıkış noktası “Hacivat ile Karagöz” değil midir, günümüz stand-upçılarının büyük büyükbabaları yine “Hacivat ile Karagöz”… Oysa Türkiye’de sadece 6 tane Hayali Sanatçısı kaldığını biliyor musunuz?
Perdenin arkasındaki Hacivat ile Karagöz’e can veren Hayali Ali Uşaklı Antalyalılar için ramazan eğlencelerinin vazgeçilmez ismi… Emekli tiyatrocu olan Uşaklı,10 senedir her ramazan ayında gölge oyununu bizlere bir kez daha anımsatarak ve bizleri zamanda yolculuğa çıkararak geleneksel değerlerimize dikkat çekmeye çalışıyor. “Ramazan ayında sadece “Hacivat ile Karagöz” oyununu sergiliyorum ama ramazan bittiğinde çocuklar Batman’i, Spiderman’i istiyorlar” diyen Ali Uşaklı yıllar içinde yaşanan bu üzücü değişimi tüm açıklığıyla gözler önüne serdi.
En büyük tutkusunun nostaljik objeleri biriktirmek olduğunu söyleyen Uşaklı, yıllar içinde hayatımızdan kaybolup gitmiş olan birçok eşyayı özenle biriktirerek çok zengin bir koleksiyon yaratmış.
Günümüzde üretimi olmayan Hacivat ile Karagöz kuklalarını yıllardır onararak kullandığını belirten Karagöz Ustası Ali Uşaklı gölge oyununu sadece daha geniş kitlelere iletmek amacıyla ramazan ayında günde 3 oyun sahneliyor. Benim en az kazandığım ama en çok çalıştığım ay ramazan ayı diyen Uşaklı “Hacivat ile Karagöz” oyununu Ramazan ayı boyunca her gece saat 21.00’de Karaalioğlu Parkı’nda sergileyecek.
Hacivat ile Karagöz’ün Antalya’daki tek oynatıcısı olan Ali Uşaklı ile yaptığımız keyifli sohbetimizde tamamen unutulan bir başka değerimiz olan ipli kuklalardan, temaşa sanatından ve Antalya’daki Ramazan eğlencelerinden bahsederken çoğu zaman hüzünlenerek hatırladığımız eski Ramazanları ve yaşanan batılılaşmayı konuştuk. “Hay hak” diye söze başladığımız sohbetimizde “Sürç-ü lisan ettikse affola…”

—Çocukluğumuzun bol bol elektrik kesintilerinin vazgeçilmezi, gölge oyunları… Hacivat ile Karagöz’de teknolojiye mi yenildi?
Evet, maalesef teknolojiye yenildi ve en azından unutulmasın diye biz mücadelesini veriyoruz. Gölge oyunu Türk tiyatrosunun temel çalışmalarından bir tanesidir. Gölge oyununu aslında sadece ramazan aylarında değil her zaman gündemde tutmak istiyoruz ama talep maalesef bu yönde olmuyor. Ramazan ayında son derece ilgiyle karşılanan gölge oyunu özellikle çocuklar tarafından çok beğeniliyor ama ramazan ayı bittiğinde çocuklar Batman’la Spiderman’ı istiyorlar. Talep olmadığı içinde geriye kalan aylarda ortaoyununa ve çocuk tiyatrosuna ağırlık veriyoruz.
—Batılılaşma denen sürecin kayıplarını mı yaşıyoruz?
Şimdiki çocuklar hayal kahramanlarının, sihirli güçlerin, garip yaratıkların peşinden gidiyor. İlgilendikleri ve sevdikleri şeyler gerçek değil, Batman, Süperman gibi kahramanlar ticari kaygıyla yaratılan hayal ürünleri. Oysa bizim tarihimizde bir Nasreddin Hoca gerçeği var. Hacivat ile Karagöz gerçekten var olan iki kişi. Biri demirci diğeri duvarcı ustasıymış. Gerçekten yaşamış ve bize böyle bir miras bırakmış olan kişilere bağlılığımız yok denecek kadar az. Ama gerçek bile olmayan bu hayal ürünleri o kadar inanılmaz şeyler yapıyor ki çocukların etkilenmemesi mümkün değil… Öte yanda gerçekten yaşamış ve bu yüzden inandırıcılığı olan değerlerimiz çocuklara doğaüstü gösteriler yapmadıkları için sadece Ramazan ayında hatırlanıyorlar.
—Yetişkinlerin gölge oyununa ilgisi daha mı çok?
Yetişkinler için Hacivat ile Karagöz oyunu sadece bir nostaljiden ibaret. Genelde çocuklar için olduğu düşünülüyor. Ama bunun tam aksine eskiden kahvelerde, meydanlarda oynatılırdı. Her gece şehir parkına bir gölge oyunu sahnesi kurulur mutlaka bir temsil yapılırdı. Oyunu Hayali yönettiği için izleyici kitlesine göre de oyunu şekillendirmek onun elindedir. Eğer yetişkinler izliyorsa ona göre bir metin çıkarılırdı. Değişen popüler kültür ve iletişim araçları gölge oyununun ve ortaoyununun çok ciddi değer kaybetmesini sağladı. Yetişkinler değerlerimize yeterince sahip çıkmadığı için yeni yetişen nesilde bizim kendi kültürümüzden ve sanatımızdan uzak büyüyor.
—Son yıllarda şehirde yaşayan insanlarda doğaya, eskiye ve doğal hayata geri dönüşler başladı. Gölge oyunu da bu eskiye dönüşlerden etkilendi mi?
10 senedir ben gölge oyunu sahneliyorum. Son beş yıldır ilgi biraz daha arttı. Özellikle son iki senedir “Hacivat ile Karagöz” sünnet düğünlerinin vazgeçilmezi haline geldi. Biz gölge oyunu dışında Hacivat’la Karagöz’ü kostümlüde canlandırıyoruz. Bu da sünnet düğünlerinden talep gördü. Hatta gelenek haline gelmeye başladı bile diyebiliriz. Eskiden de zaten bu böyleymiş. Bu anlamda bir eskiye dönüş var denebilir az da olsa… Eskiye dönmek istense de artık bu işle uğraşan o kadar az kişi kaldı ki en başta malzemeleri bulmak artık imkânsız…
—Türkiye’de Karagöz Ustası Hayali kaç kişi var bu işi yapan?
Bu işi gerçekten bilerek yapan 5 ya da 6 kişiyiz. Hacivat ile Karagöz’ün asıl yeri Bursa’dır. Bende bu işi orada Karagöz ustalarından öğrendim. Kullandığım gölge oyunu figürlerini de oradan almıştım. Bu kullanılan figürler tabaklanmış deve derisinden yapılmış ve kökboyası ile boyanmış. Türkiye’de şu anda ne deve derisi ne de kökboyası bulmak mümkün değil… Dana derisi veriyorlar ama ondan olan figürler hem uzun ömürlü hem de kullanışlı olmuyor. Bu işte en önemlisi figürlerin ışığı iyi yansıtması ve renklerin canlı olması… Bundan yıllar önce o kadar sağlam figürler yapılmış ki ben hala onları kullanıyorum ve iyi bakarsanız 80–100 yıl sonrasında bile kullanılabilir. Ufak tefek onarımlar yaparak uzun süre kullanabilirsiniz. Artık kukla yapan ya da gölge oyunu figürleri yapanlarda kalmadı.
—Karagöz oynatıcılığına ticari açıdan bakıldığında bu işi yapan kişi sayısı az olduğu için kazancı yüksek mi?
Gölge oyunu öncelikle herkesin yapabileceği bir iş değil zaten. Sağlam bir tiyatro altyapısı gerektiriyor. Ritim duygunuzun da iyi olması şart… Bu işi ticari olarak yapan birisi vardı mesela… Birkaç figür edinmiş. Bir okula gösteri için gelmiş. Masaya oturdu, çocukları da karşısına oturttu. Ne bir perde ne de müzik yok. Eline figürleri aldı 10 dakika kadar oynattı. İzleyince şaşkınlığımı uzun süre atamadım. Bu yapılan gölge oyunu değil ki… Ben gelenekçi bir sanat anlayışına sahibim ve gölge oyununa sahip çıkmamın en büyük sebebi öz anane ve geleneklerimize sahip çıkmak. Ben en çok ramazan aylarında çalışıyorum ve en az da ramazan aylarında para kazanıyorum. Birçok gösteriyi sadece daha çok kişiye ulaşmak adına ücretsiz yaptığım oluyor. Benim ilk hedefim daha çok kişiye ulaşıp bu sanatın unutulmasını engellemek…
—Geçmişten bugüne tamamen yok olan bir değerimiz var mı?
Evet, maalesef ipli kukla oynatıcılığı ve üretimi tamamen yok oldu. Şu anda kukla dediğinizde el kuklaları akla geliyor oysaki ipli kuklalarımız ve bunları üretenler vardı. Bu sanatçılar öldüklerinde sanatları da onlarla beraber kaybolup gitti. Çünkü bu konuyla ilgilenen ve bu işi yapmak isteyen olmadığı için arkalarında yetiştirilmiş çıraklarını da bırakamadılar.
—Sizin Gölge Oyunu için yetiştirdiğiniz öğrencileriniz var mı?
Evet, iki öğrencim var. Daha doğrusu yardakçım var. Karagöz ustalığı bazı evrelerden geçmeyi gerektiren bir süreç… Karagöz oynatıcısına “Hayali” denir, onun yetiştirdiği ve oyunda tefi çalan çırağa “yardakçı” , malzemeleri taşıyan ve kurana “sandukacı”, bir de müziği ayarlayana “müzikçi” denir. Ben Hayali olmayı kafama koyduğum gün Bursa’ya gittim. Çünkü Antalya’da bu işin hocası yoktu. Gölge oyunu yapanda yoktu. Eski dönemlerde peştamal kuşatırlarmış, her ustanın bir çırağı varmış. Belirli bir dönemden sonra bu çıraklar gerekli öğretiye sahip olduğunda törenle şet kuşatılır ve ‘Yardakçı’ olurlarmış. Gölge oyunculuğu tamamen özel bir yetenek gerektiriyor. 5 farklı karakteri 5 farklı şiveyle tek başınıza oynuyorsunuz. Aynı anda hem figürleri oynatıp, hem şiveli konuşup bazen de hemen sonrasında bir şarkıya geçebilmeniz gerekiyor. Çok zor bir zanaat bu ve bunca emeğe ve kültürel mirasımıza sahip çıkılmıyor olması beni en çok üzen şey… Tek başıma ben nereye kadar tanıtıp yaşatabilirim inanın bilmiyorum.
Geçmişten Günümüze Değişen Ramazan Eğlenceleri…

Oyuncaklarımızın arasında tenekeden, tahtadan arabalar vardı, gazoz kapakları, topaçlar, çemberler, misketler, uçurtmalar, bez bebeklerle oynardık…
Şimdilerde Actionman oyuncakları, playstationlar, bilgisayarda savaş oyunları, Bratz bebekler çocukların eğlenceleri…
Elma şekeri, horoz şekeri, leblebi tozu, pamuk şeker, Osmanlı macunu, bozacılar, gül kokulu su muhallebisi bizi en mutlu eden yiyeceklerdi.
Şimdilerde pizza, hamburger menüleri, milk-shake içecekler, cipsler çocukların en sevdikleri…
Radyo tiyatroları vardı başlama saati beklenen, sokaklarda çelik-çomak, körebe oynanırdı…
Ramazan ayı gelince çadırlar kurulurdu parklarda, hokkabazlar, ip cambazları, orta oyunları, Kavuklu ile Pişekâr, Karagözle-Hacivat, İbiş ile Memiş, 5 kuruşa bindiğimiz dönen salıncaklar vardı.
Şimdilerde evcilik oyunu kreşlerde drama dersi olarak veriliyor, bilgisayar, televizyon, eğlence merkezleri, lunaparklar, korku tünelleri aldı çocukluğumuzun çadırlı günlerinin yerini…
Şimdiki çocuklar acaba hiç gazoz kapağı biriktirdi mi?


—Türkiye’deki 6 Hayali’den birisiniz ve Antalyalısınız. Sizce Antalya elindeki değerin farkında mı?
Gündemde olan ve “Hacivat ile Karagöz” temsiliyle gündeme gelen biri değilim ama Antalya’da olmamın bu şehir için bir şans olup olmadığının kararını size bırakıyorum. Ben Gölge Oyunuyla ilgili gelecek her teklife açığım. Mesela ayda bir ya da iki kez ya da bayramlarda Antalyalılara ve turistlere yönelik “Hacivat ile Karagöz Gecesi” düzenlenebilir. Gecenin devamında illüzyon gösterileri, ip cambazları kullanılabilir. Kendi öz değerlerimizi korumak adına bu tarz organizasyonların yapılması lazım… Antalya Kentsel Dönüşüm Projesinde Gölge Oyununa ve Ortaoyununa yer verilmeli mesela… Bunlar hemen şuanda aklıma gelenler, bir teklif gelse düşünülüp farklı projeler üretilebilir. Benim tek başıma ulaşabileceğim kişi sayısı her zaman sınırlı oluyor ama yerel yöneticiler bu işi organize etse çok ciddi destek göreceğini düşünüyorum. Benim yaptığım iş büyüklere nostaljik, çocuklara değişik geliyor. O yüzden her zaman izleyicisi olacak bir sanatı yaşatmak da benim öncelikli hedefim…
—Sizce Antalya’nın turistik bir yer olması ve eğlence alternatifinin çok olması sizin için bir dezavantaj mı?
Aslında benim seyircilerimi genelde çocuklar oluşturuyor. Yetişkinlere bu oyun çocuklar içinmiş gibi geliyor ama çok eskiden bu oyunlar 4 saat oynanırmış ve herkes gösteri sonuna kadar zevkle izlermiş. Günümüzde bir kişiyi bile 4 saat bir yerde oturtmak mümkün değil. Çocuklarında dikkat durumu 15 dakikadan sonra dağıldığı için ben genelde 15–20 dakikalık oyunlar yapıyorum. Aslında yetişkinler için süre biraz daha uzatılıp çok farklı metinler hazırlanabilir. Ama ilgi eksikliğimiz var maalesef… Sorunun cevabı olarak da şunu söyleyebilirim. Şimdiki yetişkinler ya televizyon ya da bilgisayar karşısında oturmayı seviyor. Benzer eğlence şekillerinin olduğu Antalya’da aslında gölge oyunu bir farklılık yaratabilir. Ama dediğim gibi büyükler konuya o kadar ilgisiz ki, bende çocuklara ulaşıp en azından gelecekteki nesillere bir şeyler verebilir miyim diye uğraşıyorum. Yabancılar bizim kültürümüze ve tarihimize bizden daha meraklı… Hem kendi kültürlerini koruyorlar hem de başka kültürleri öğreniyorlar.
—Dünya’da Gölge Oyununun yeri nedir?
Bu konuda festivaller düzenleniyor. Her ülkenin kendi gölge oynatıcıları var. Özellikle Bursa’daki şenliklerde yarışmalar düzenleniyor, gösteriler yapılıyor. Birçok yabancı oynatıcı geliyor. Hatta son dönemlerde Yunanistan Karagöz’ü sahiplenmeye kalktı, Karagöz bizim diyorlar. Japonya’dan, İtalya’dan gelen oyunlara bakıyoruz, Yunanistan’dan gelen oyuna bakıyoruz materyalleri çok az. Asıl Gölge Oyununun tarihi bizde. Gerçek görüntüleri, sesleri, efektleri bizde… Tek eksiğimiz ilgi…

ALİ UŞAKLI KİMDİR?
01.05.1961 de Antalya'nın Elmalı ilçesinde doğdu. İstanbul Devlet Konservatuvarı Türk Musikisi Bölümü'nü yarıda bırakarak, Antalya Bölgesi Devlet Tiyatrosu bünyesinde çocuk oyunlarında oyuncu olarak görev aldı. Daha sonra Antalya Belediyesi bünyesinde Halk Dansları ve Tiyatro öğretmeni olarak görev alıp aynı zamanda Belediye Bandosunda' da görev yaptı. Özel Tiyatrolarda çocuk oyunlarında oynadı. 1990’lı yıllardan itibaren sanat hayatını Antalya Sanat Merkezinde devam ettirmektedir. 10 yıldan beri binlerce Gölge Oyunu sergileyen Karagöz Ustası Hayali Ali Uşaklı geleneksel tiyatronun başarılı temsilcilerinden biri...


HACİVAT İLE KARAGÖZ
Sultan Orhan devrinde (1324–1362) Bursa' da Ulu cami’nin inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bâli Çelebi ( Karagöz ) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz ( Hacivat ) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlermiş. Bu durumu öğrenen padişah her ikisini de idam ettirmiş. Daha sonra çok pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşterî, başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir şema(ışık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacivat’ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş. O tarihten sonra da Karagöz oyunları değişik mekânlarda oynanır olmuş. Günümüzde de Karagöz perdesine Şeyh Küşterî Meydanı denir ve Şeyh Küşterî Karagözcülüğün pîri kabul edilir.
Karagöz oyunlarında en çok kullanılan diğer karakterler, Tuzsuz Deli Bekir, Laz, Acem, Tiryaki, Matiz, Çelebi, Beberuhi, Himmet ve Zennelerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder