24 Ocak 2011

NİLAY GENÇ



Antalya Devlet Opera Balesi (ANTDOB) Müdürlüğü’ne yeni atanan Nilay Genç, adı gibi Türkiye’nin en genç opera ve bale müdürü. Genç, duygu dolu ve sıcacık gülümsemesiyle karşılıyor bizleri… Gözlerinden yansıyan ışık ve heyecana biz de kapılıyoruz farkında olmadan… Hayata samimi, esprili, zeki ve içten bakabilen bir sanatçıyla sohbet etmenin mutluluğunu yaşıyorum.

Özellikle son yıllarda sahneye taşıdığı başarılı eserlerle adından sıkça söz ettiren ANTDOB'un yeni müdürü, bu yıl 11 yaşında olan ANTDOB'un kurulduğu günden bu yana kurumun Başkorrepetitörlüğünü yapıyor. Oldukça güçlü bir kadroya sahip olduklarını ifade den Genç, bu sezon ünlü müzikal West Side Story, Il Travatore, Aşk-ı Memnu, Hırçın Kız, Anna Karanina gibi iddialı eserlerle izleyici karşısına çıkacaklarını belirtti.

Nilay Genç, uzun yıllardır ANTDOB bünyesinde idari görevlerde de çalışıyordu. Antalyalı sanatseverlerin yakından tanıdığı sanatçı yeni göreviyle, Antalya’nın ihtiyaçlarını ve potansiyelini iyi bilen biri olarak başarılı projelere imza atmaya hazırlanıyor.

Güler yüzlü ve sıcakkanlı kişiliğiyle bizleri mutlulukla karşılayan Genç, Antalya için çok özel ve farklı projeler tasarladığını Antalya’daki sanatçı kadrosunun çok özel ve başarılı olduğunun da altını çizdi. Bu özel ekiple gelecekte Antalya’nın ismini sadece turizmle değil sanatsal eserleriyle de dış ülkelerde duyurabilmek için çalışmalar yapmanın en büyük isteği olduğunu söyledi.

Antalya Devlet Opera Balesi’nin güzel müdiresi Nilay Genç ile projelerini, bu sezonun eserlerini ve bir operayı sahneye taşırken ki yaklaşımı üzerine konuştuk.

- Son günlerde Antalya Devlet Opera ve Balesi’ni gündeme taşıyan önemli bir konuda “1 piyano 4 Solist projesi” , projeden kısaca bahseder misiniz? İlk hangi okula gideceksiniz?

Antalya Devlet Opera ve Balesi olarak bu sene ağırlık vermek istediğimiz konulardan biri de sosyal sorumluluk projeleri. 1 Piyano 4 Solist projesi bizim için büyük bir önem taşıyor. Farklı ses renklerine sahip dört solist ve bir piyano ile Antalya ve çevresindeki köylere giderek, oradaki okullarda bir ders saati boyunca öğrencilere konser vermek istiyoruz. Okullara ve öğrencilere yönelik bu projenin amacı daha önce operayla ve çok sesli müzikle tanışmamış ya da tanışamamış öğrencileri bununla tanıştırmak… Sonra kendi aramızda neler yapabileceğimizi konuştuk. Sanatçı arkadaşlarım da konuya çok sıcak baktılar ve proje bizi çok heyecanlandırdı. Sonra Antalya İl Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay’dan fikirlerini bizimle paylaşması konusunda yardım istedik. O da okulların belirlenmesi konusunda projeye çok büyük bir destek verdi. Antalya ve çevresinde 9’u yatılı olmak üzere toplam 31 okulda öğrencilerle buluşacağız. Ekim ayında gideceğimiz okullardan biri de Kaş’ta yatılı bir okulumuz olan Kasaba Şehit Yusuf Polat Yatılı bölge okulu. Bu işe destek veren tüm ekibimiz, sanatçılarımız ve tabiî ki ben gerçekten çok heyecanlıyız. Bugüne kadar hayatı boyunca opera ve bale ile tanışmamış hatta opera ve balenin ne olduğunu bilmeyen birçok öğrencimize ulaşacağız. Ve belki de bu proje, onların hayatlarında da önemli bir sayfa açacak. Sanırım Antalya Devlet Opera Balesi olarak Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ve basınımızın desteği ile Antalya’da çok özel bir projeye imza atıyoruz.

- Peki bu projenin yanı sıra hayata geçirmek istediğiniz başka projeleriniz var mı?

Sosyal sorumluluk projelerinde çok fazla dağılmak istemiyoruz. Çünkü çok fazla proje geliştirip bunları tam anlamıyla hayata geçirememektense, çok iyi hazırlandığımız ve gerçekten faydalı olacağına inandığımız projeler üzerine yoğunlaşmak bana daha mantıklı geliyor. Az önce bahsettiğim gibi bunlardan biri de '1 piyano ve 4 solist projesi’…

Tabiî ki gerçekleştirmek istediğimiz başka projelerimiz de var. Öncelikle en büyük hedefim opera ve balenin halktan kopuk bir sanat dalı olduğu inancını biraz da olsa kırabilmek. Bugüne kadar temsillerimize bir kere bile gelmeyen ya da gelme fırsatı bulamayanları salonumuzda görmek istiyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Bu nedenle tanıtım faaliyetlerimizi afiş ve broşürlerin dışına çıkardık. Çünkü inandığım bir şey var, güzel olduğuna inandığınız şeyleri ancak insanlara yaşatırsanız onlara da onun güzelliğini hissettirirsiniz. Bu sadece anlatmakla olmuyor. Projelerimizden biri de toplu taşıma araçlarında Antalyalı sanatseverlere opera ve balemiz hakkında bilgi vermek. Bu sene sahneleyeceğimiz eserler hakkında hazırladığımız bir tanıtım filmimiz var. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Minibüsçüler Esnaf Odası ile konu hakkında görüştük. Yakın bir zamanda bu tanıtım filmimizin Antalya’daki şehir içi güzergahlarda yer alan minibüs ve otobüslerde gösterilmesi planlanıyor. Bu seneki hedeflerimizden biri de daha çok izleyiciye, daha bilinçli bir şekilde ulaşabilmek. Umarım hep birlikte güzel işler başarabiliriz.

- Antalya Devlet Opera ve Balesi kurulduğu günden bu yana hem sanat kurulu hem de idari kadro olmak üzere kurumun içindesiniz. Ancak müdür olarak oldukça yenisiniz. Kurumun müdürlüğünü yapmak sanatçı kimliğinizi nasıl etkiliyor?

Frankfurt’taki Mainz Peter Cornelius Konservatuarı’ndaki çalışmalarım devam ederken bir yılbaşı için Türkiye’ye gelmiştim. O dönemde Antalya Devlet Opera ve Balesi yeni kuruluyordu, ben de sınava girdim ve tek korrepetitör olarak sınavı kazandım. Bu sene 11. yılımız ve ilk günden bu yana kurumun içerisindeyim. Çok yeni bir müdürüm ama konulara hiç uzak değilim. Çünkü kurumun Başkorrepetitörü olmamın yanı sıra en başından beri idari kadronun da içinde yer aldım. Bu durumun bazı avantajları var. Çünkü kurumu, sanatçıları, buradaki işleyişi ve Antalya’yı çok iyi biliyorum. Dolayısıyla bazı şeyleri tanımak, anlamak için zaman kaybetmeyeceğim. Her ne kadar şu sıralar müdür kimliğimle biliniyor olsam da aynı zamanda kurumun Başkorrepetitörüyüm. Müdür olmam sanatçılığımı etkilemedi. Hala Başkorrepetitör olarak görevime devam ediyorum. Sabah çok erken saatte operaya geliyorum. Eserlerle ilgili korrepetisyon çalışmaları varsa, solistleri çalıştırıyorum. Haftalık programlarla ilgili plan yapıp durumları değerlendiriyorum. Seslerini açmak isteyen ya da aryalarını birkaç defa söylemek isteyen solistler varsa onlarla çalışıyorum. Bazı temsillerde kuliste, bazı temsillerde ise seyircilerin arasında durarak temsilleri takip ediyorum.

- Bu sezon Türkiye’deki Devlet Opera ve Bale kurumları arasında en çok turne düzenleyen kurum Antalya Devlet Opera ve Balesi. Turnelere ağırlık verilmesindeki temel hedef neydi ve hangi bölgelere toplam kaç turne düzenlenecek?

Evet, bu sanat sezonunda gerçekten çok ciddi bir turne çalışması başlattık. Bildiğiniz gibi Türkiye’de Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin ve Samsun olmak üzere sadece 6 tane Devlet Opera ve Bale kurumumuz var. Ve diğer şehirlerde ve bölgelerde yaşayan sanatseverlerin de temsillerimizi izleyebilmesi büyük önem taşıyor. Elbette kadro, gideceğimiz bölgelerdeki sahne durumu ve zaman kısıtlılığı nedeniyle her yere ulaşmamız mümkün değil. Ama elimizden geldiği kadar bu sene sınırlarımızı zorlayacağız. Antalya’nın diğer şehirlerden en büyük farkı bir turizm şehri olması. Özellikle Alanya bölgesinden temsillerimize çok büyük bir ilgi vardı. Biz de Alanya başta olmak üzere Side, Isparta, Eskişehir ve Demre’de temsillerimize devam edeceğiz. Bunun dışında tarihleri belli olmamakla birlikte Bursa, Doğu ve Güneydoğu illerinde de turne çalışmalarımız olacak.

Piyanolu şan konserlerimiz, çocuk oyunlarımız olacak. Bu bölgelere toplam 20 turne düzenleyeceğiz. Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu ile görüştük ve Alanya’da her ay bir temsilimiz olacak. Bunun yanı sıra Side Belediye Başkanı Kadir Uçar da bize Apollon Tapınağı’nda yaptığımız günbatımı konserlerini yeniden başlatmamız için destek verdi.

- Antalya’nın bir turizm şehri olması Antalya Devlet Opera ve Balesi’ni nasıl etkiliyor?

Antalya’da bir opera ve bale binasının olması şehir için ciddi bir farklılık yaratıyor aslında. Buraya gelen turist Türkiye’de sadece 6 şehirde olan opera ve balesinden birinin de Antalya’da olduğunu bilmeli. Türkiye’deki opera ve balenin ne olduğunu, hatta Türk eserlerinin de olduğunu turistler bilmeli ve bu eserleri dinlemeli ve seyretmeli. Bu nedenle sanat ve turizmin birbirini destekleyebileceğini düşünüyorum. Haşim İşcan Kültür Merkezi bize verilmeden önce opera ve bale binamız olmadığı için temsillerin ne zaman olacağını tam olarak bilemiyorduk. İki ay sonrasının programını kesinleştiremiyorduk. Ama artık her şey daha farklı… Bu sene 11. yılımız, artık kendi binamızdayız, bir sene sonra ne yapacağımızı biliyoruz. Turizmin desteği bizim için çok önemli. Artık bir turist Antalya’ya geldiğinde, o tarihlerde hangi temsillerin yapılacağı belli. Bu nedenle belki Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin temsilleri tur kapsamına alınabilir ya da bu konuda bizlere destek verilebilir. Antalya turizm konusunda gerçekten çok özel bir yerde. Yerli ve yabancı misafirlerimizin temsillerimize gelmesini tabiî ki istiyoruz. Bu konuda da elbette tüm turizmcilerimizin desteğini bekliyoruz. Bizim salonumuzun dolu olması kadar şehrin hareketlenmesi de bizim için önemli. Çünkü hepimiz aynı şehirde yaşıyoruz. Bu şehrin her anlamda ilerleyebilmesi için hepimizin elimizden gelen her şeyi yapmamız gerektiğine inanıyorum.

- ANTDOB’un şu an yaşadığı en ciddi sıkıntılar neler?

Burada en büyük zorluk bu binanın bize yetmemesi. İşlerin daha hızlı ve sağlıklı yürüyebilmesi için idari personelin mutlaka bizim yanımızda olması gerekiyor. İdari personelimiz Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde değil. Herkesin aynı çatı altında olmasını istiyoruz. Solistlerin rahat çalışabilmesi için ses yalıtımının olduğu odalara ihtiyaç var. Yalıtım olmadığı zaman sesler birbirine giriyor. Atölyelerimiz için şartların düzeltilmesi gerekli. Kısacası bütün birimlerin aynı çatı altında olması ve provalar için sağlıklı bir ortam oluşturulması hepimiz için çok önemli.

- 2010/2011 sanat sezonunda Antalya Devlet Opera ve Balesi perdelerini ne zaman hangi eserle açacak?

Eylül ayında Side’de bir konserimiz oldu ve Alanya’da Heidi adlı çocuk oyunumuz ile açılışımızı yaptık. Ama kendi sahnemiz olan Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde 16 Ekim’de izleyicimiz ile buluşacağız. İlk eserimiz ünlü besteci Mozart’ın eseri olan Zaide. Antalya Devlet Opera ve Balesi olarak Zaide’yi Temmuz ayında İstanbul Opera Festivali’nde Topkapı Sarayı’ndaki Babüsselam Kapısı’nın önünde sahneledik. Ve eser büyük ilgi gördü. Zaide’yi geçtiğimiz sezon konser olarak izleyici ile buluşturmuştuk ama bu sezon kostümlü ve dekorlu olarak Antalya’da ilk kez 16 Ekim’de sahneleyeceğiz. Zaide bu sezon Ekim, Kasım, Aralık ve Mart aylarında toplam 5 kez izleyici ile buluşacak. Mozart’ın Osmanlılarla ilgili ikinci operası olan Zaide, Saray’dan Kız Kaçırma’da olduğu gibi bir kaçış hikayesini anlatıyor. Osmanlı Sarayı’nda gizli bir aşk hikayesi. Rejisörlüğünü Aytaç Manizade’nin yaptığı eseri Antalya Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nı şef Alexandru Samoila yönetecek. Koro şefi ise Krastin Nastev. Eserde Zaide rolünü Aslı Ayan ve Sema Çavuşoğlu , Gomatz rolünü ise Devrim Demirel ve Erdem Erdoğan dönüşümlü olarak seslendiriyor. Göksay Yaran; Sultan Süleyman rolünde izleyici karşısına çıkarken, Allazim’i Cengiz Sayın, Osman’ı ise Safak Güç canlandırıyor. Eserde dekor Çağda Çitkaya’ya , kostüm Ayşegül Alev’e , ışık Mustafa Eski’ye, koreografi ise Uğur Seyrek’e ait. Zaide’ye tüm sanatseverleri bekliyoruz. Umarım yeni sanat sezonumuza hep birlikte çok iyi bir şekilde başlarız.

- Peki sezon boyunca izleyeceğimiz başka yeni eserler var mı?

2010 /2011 sanat sezonumuzun çok güçlü bir repertuvara sahip olduğunu söyleyebilirim. Ekim ayında Zaide’nin prömiyerini, Kasım ayında Giuseppe Verdi’nin Il Travatore operasının prömiyerini yapacağız. Aralık ayında ise ünlü Rus besteci Çaykovski’nin Anna Karenina Balesi izleyici ile buluþacak. Ocak ayýnda ise süpriz bir müzikal var. Leonard Bernstein'in bestelediği West Side Story… Harika bir müzikal olacak. Bu konuda çok iddialıyız çünkü çok genç bir kadromuz var. Ve bu sezon bizi en çok heyecanlandıran eserlerden birisi. Bunun yanı sıra John Cranko’nun ‘Hırçın Kız’ balesi ve bestesini Selman Ada’nın yaptığı Aşk-ı Memnu da sezonun dikkat çeken yeni eserlerinden… Medea ve Salome’de yine iki yeni eserimiz. Ayrıca her ayın ilk haftası farklı ülkelerin bestecilerinin eserlerinin yer aldığı piyanolu konserler planlıyoruz. 25 ve 30 Aralık tarihlerinde iki tane çok özel yılbaşı konserimiz olacak. Bu konserleri konser ve parti havasında fuaye de yapmayı düşünüyoruz. Bir de 2007 yılında kaybettiğimiz arkadaşlarımız Ümran Özdoğan ve Gülru Tokoğlu’nun anısına yapılan bir çocuk oyunumuz var. ‘Su perisi Gülru’ Bizim için özel bir anlamı olan bu oyunun prömiyeri de yine ANTDOB sahnesinde yapılacak.

- Antalyalı sanatseverlerin temsillerinize olan ilgisini nasıl buluyorsunuz?

Bu sanat sezonunda çok iddialı eserlerle izleyici karşısında olacağız. Beni en çok motive eden şeylerden biri de sanatçılarımızın gözünde yaptığımız işe olan inancın ışığını görebilmek. Aynı şekilde birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarımda bunu görmek istiyorum. Bir eser sahneye konmadan önce o esere emeği geçen herkesle birlikte aynı heyecanı yaşamak, sonrasında perde açıldığında seyirci ile dolu olan bir salonla bu duyguyu onlarla paylaşmak inanılmaz bir duygu. O yüzden sadece şunu söyleyebilirim, temsillerimize olan ilgi kadar seyircimizle heyecanı, o duyguyu yaşamak bizim için çok özel. Sahne gerçekten büyülü bir yer. Sürekli temsillere gelip izleyici koltuğunda oturarak, sahnenin büyüsüne ortak olmak bir süre sonra sahneden vazgeçememek demek. Umarım bu sanat sezonunda da hep birlikte bu heyecanı paylaşırız.

Nilay Genç kimdir?

1971 İzmir doğumlu. Piyano çalmaya 4 yaşında başladı. 1982 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'na girdi. 1992 yılında da mezun oldu. Frankfurt'taki Mainz Peter Cornelius Konservatuvarı'nı bitirdi. 11 yıldır ANTDOB sanatçı kadrosunda ve kurumun başkorrepetitörü olarak görev yapan Genç, aynı zamanda Antalya Devlet Opera Balesi Müdürü olarak atandı.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder