24 Ocak 2011

GÜRAY PARLAK





Antalya bir zamanlar küçük bir kasaba görünümünde… Alışveriş için Kalekapısı'na gidildiği günler… Arife günlerine bırakılan bayram alışverişlerin bitmek tükenmek bilmeyen tatlı telaşesini özlemeyeniniz var mı? Sabahın çok erken saatlerinde başlayan hareketlilik öğle saatlerinde yavaşlayınca esnaf dinlenmeye çekilirmiş. Esnaf siestaya başladığında dükkanının girişine bir sandalye koyar, kimi camiye gider, kimi de birazcık kestirirmiş. Hırsızlık olayları yaşanmadığı için kepenklerin indirilmediği yıllar…

Ramazan bu yılda bitti ve ben bayram arifesinde Kalekapısı’ndayım. Bir köşeye çekilip uzun uzun izliyorum yoldan geçenleri… Dürüst olmak gerekirse, bayramın geldiğini takvimlerden öğrendiğimiz bir yılın bayram arifesindeyim. Nerede o eski heyecanlar, hazırlıklar?

Kalekapısı çok eski zamanlardan beri Antalya'nın kalbi, buluşma noktası. Bugün Kalekapısı'ndan yat limanına inen yol turistik eşya satan dükkânlarla dolu. Oysa bir zamanların lezzet ustaları, manavları, bakkalları, neredeyse kentin tüm esnafı bu bölgedeki ufak dükkân ve hanlarda faaliyet gösterirdi. Börekçi Hamza, Çorbacı Sufi, Turşucu Hamdi, Dönerci Hakkı Baba, Dondurmacı Yaşar, Şekerci Selahattin... Bugün bu ustaların çoğu yok. Kiminin dükkânı kapanmış, az bir kısmı ise başka yerlere taşınmış; oğulları, torunları geleneksel Antalya lezzetlerini sunmaya devam ediyor.

Kalekapısı’ndaki ünlü Parlak Restaurant… Baba yadigarı… 1982 yılında vefat eden Mustafa Parlak’ın oğlu Güray Parlak, babasından devraldığı bayrağı günümüze kadar getiriyor. Yarım asırlık bu örnek işletme bir başka sohbet konumuz olsun. Biz Güray Parlak’la bu hafta “KALEDER” olarak bilinen Kalekapısı Esnafları Güçlendirme ve Kalkındırma Derneği’ni ve çalışmalarını konuştuk.

Sizlerde benim gibi, “her işi ehline vermek gerekir” fikrine katılanlardansanız bu derneğin çalışmalarını dikkatle okuyun. Antalya’nın en az yarım asırlık esnafının kurduğu KALEDER, Haziran 2004 yılından bu yana faaliyette ve Kalekapısı'nda bulunan yaklaşık 700 esnafa hitap etmektedir. Bölgede bulunan esnafların maddi ve manevi yönden birlikteliğini sağlayıp, Kalekapısı'nın tabii çevre ve beşeri yapısının orijinalini bozmadan, ilerleyen günümüz şartları içerisinde ileriye dönük çalışmalar yapmayı amaçlayan bir ekip tarafından kurulmuş ve yaşatılmakta...

Bölgenin kalkınmasını arttırmak için ürettiği projelerin yanı sıra düzenlediği sosyal organizasyonlarla esnafın birlikteliğini ve kaynaşmasını pekiştiren KALEDER, unuttuğumuz manevi duygularımızı bizlere bir kez daha hatırlattı. Kalekapısı Festivali düzenleyen, iki kez çadır kurdurup Kızılay’a kan bağışında bulunan, esnaflar arası kaynaşmayı sağlayan tavla turnuvasını gelenekselleştiren ve 28 kişilik KALEDER TSM Korosu’nu kuran derneğin çalışmalarını hayranlıkla dinledim. Bir sivil toplum kuruluşunun tam anlamıyla misyonuna uygun hareket ettiği örnekler maalesef çok fazla değil… KALEDER bunu başaran ve düzenlediği meslek içi eğitimlerle yenilikçi, modern ve teknolojiye uygun esnaf profilinin oluşmasını standartlaştıran örnek bir yapılanma…

Kalekapısı’ndan, Kaleiçi’ne ve Balbey’e uzanan bölgedeki tarihi doku en büyük şansımız olmasına rağmen tanıtım yetersizliğimiz ve ertelenen projelerimiz yüzünden Selçuklulardan günümüze kadar gelmiş bir çok eseri, Antalya’ya kadar gelmiş olan turistlere ulaştıramıyoruz. Oysaki Hadrian kapısı, Saat kulesi, Hıdırlık kulesi, Kesik Minare Camii, Yivli Minare, Yivli Camii, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Selçuklu Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi, Nigar Hatun Türbesi ve İskele Camii Antalya'daki ilk İslam yapılarından...

Kalekapısı Esnafları Güçlendirme Ve Kalkındırma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Güray Parlak bu hafta bizlere projeleri ve bölgenin eksiklikleriyle ilgili bilgi verdi. Tam bir Kalekapısı sevdalısı olan Parlak’ı gönüllü yürüttüğü bu çalışmalardan dolayı hem bölge esnafı hem de gelecek nesiller adına tebrik ediyorum.
Dilerim yapılan projelerde ve planlamada bölge esnafının da isteklerine kulak verir ilgililer… Ne dersek diyelim, ne yaparsak yapalım ama Antalya’nın kalbi Kaleiçi’ni ve çevresini yaşatalım, başka Antalya yok…

Bugün bayramın ikinci günü ve bayram bizim için bir çift rugan ayakkabıydı , avucumuza sıkıştırılan harçlıktı, gül kokulu şekerdi… Biz hep mutluyduk çünkü yapay hiçbir şey yoktu yaşamımızda… Tanrı bize Antalya’da yaşama şansını vermişse, güzellikleriyle süslediği bu şehirde minnetle doluyor yüreğim…
Yastığın yanına bayramlık ayakkabıların konduğu, bayramlık giysilerin kapı arkasına asıldığı günlerde kar beyaz mendillerin içine konan harçlıkların heyecanını özlerken bir yıl daha geçti… “İyi bayramlar ANTALYA”…

-KALEDER sadece Kalekapısı esnafıyla mı ilgileniyor?
Kalekapısı, Kaleiçi ve Balbey sacayağı gibidir. Birbirinden ayıramazsınız. Yapılacak olan planlamada bu üçünü birbirinden ayırmamak gerekiyor. Kaleiçi’nde hala restorasyonu yapılmamış bir çok yapı var. Alt yapısı bitti ama üst yapısı duruyor. Kaleiçi Antalya’nın vitrini ve maalesef şu anki hali hiç hoş değil. Çok hoş bir butik otelin hemen yanında yaşanılamayacak kadar yıkık dökük binalar…
-Devletin bu konudaki sorumluluğu nedir?
Turizm Bakanlığı’nın bina başına 200 bin lira uzun vadeli kredisi mevcut ama mülk sahiplerinin bir çoğunun bundan haberi yok. Bu konuda bir ofis açılıp tek tek mülk sahipleri bilgilendirilmeli, restorasyon yapamayanlara çözümler üretilip Kaleiçi yaşanır hale gelmelidir. Hatta yurtdışındaki imkanlar araştırılsa belki yurtdışından bile kredi desteği bulunabilir. Bu konuyu önemsiyoruz ve bu konu çok önemli. Eskiden Kaleiçi’nde konaklama yapılır Kalekapısı’nda da alışveriş yapılırdı. Kaleiçi’nin otelleri kış aylarında bir çok beş yıldızlı otelden daha pahalıya oda satıyor. Çünkü Kaleiçi’ne gelen turistler Avrupalı ve belli gelir düzeyinin üzerindeler. Buna rağmen onlara yıllardır gereken hizmeti layıkıyla veremiyoruz. Restorasyonumuz bitse dünya markalarının olduğu bir bölge olabilir. Kaleiçi’nin basite alınmaması gerekir. Çünkü burası geçmişte Altın Elma Ödülü almış bir yer. Kaleiçi’ne Cumhuriyet döneminden sonra yapılan betonarme yapıların da yıkılması gerekiyor. Yıkılacak olan betonarme yapıların yerine büyük bir meydan oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Kaleiçi’nin meydan sıkıntısı var. Kaleiçi’nin gündemde kalabilmesi için kültürel etkinliklere ihtiyaç var. Esnaf Altın Portakal etkinliklerinin bir bölümünün Kaleiçi’nde yapılmasını istiyor. Kaleiçi’nin tüm eksikleri tamamlanmalı ki, gelen turistler ister yerli olsun ister yabancı Antalya’da böyle bir yer var, görmeden gitmeyelim demeli. Bir de yaşlı turist kesimi için Kaleiçi’ne panaromik asansör yapılması şart. Çünkü yaşlı turist Kaleiçi’ne inmekte ve çıkmakta güçlük çekiyor.
-Kent merkezine gelen turist sayısı kaç kişi olarak tahmin ediliyor?
Kent merkezine turist gelmiyor diyoruz ama bunun sebeplerine yoğunlaşmıyoruz. 10 milyon turist gelen bir şehirde kent merkezine 600 bin kişi geliyor. Oysa yüzde yirmibeşinin kent merkezini ziyaret etmesi gerekir. Rakip ülkelere baktığımızda gerek çevre düzenlemesi, gerek altyapı konusundaki eksikliklerimiz net bir şekilde görülüyor. Özellikle ulaşım konusundaki sıkıntılar turistin bireysel olarak seyahatini engelliyor. Kundu bölgesi bölgenin en iyi destinasyonlarından biri ama Kaleiçi’ne ulaşımı çok zor. Kemer tarafına baktığımızda da durum aynı. Toplu taşıma kampüs kavşağında bitiyor. Bu bölgede 13 tane tarihi eserimiz var ve yeterince tanıtamadığımız için turistlerin çoğu göremeden şehrimizden ayrılıyor.
-Kalekapısı demişken, Dönerciler Çarşısındaki yeni tramvay hattını sorayım. Bu hattın yolu tek şeride düşürmesine bölge esnafının yaklaşımı nedir?
Biz bu proje başladığında dernek olarak karşı çıktık ama ‘bu böyle uygun görüldü, yapacağız’ dediler. Biz istedik ki Kazım Özalp caddesinden gelip Vakıf İşhanı’nın olduğu yerden Kundu’ya kadar götürülsün. Trafik yine Ali Çetinkaya’dan akmalıydı ve tramvay hattıyla otomobil yolu gelecekteki yatırımları engellemeyecek şekilde planlanmalıydı. Hiç bu kadar “S” çizmeden, direk doğu garajına bağlayabilirlerdi ama bu projeyle buradaki trafiğin ve gelecek yatırımların önünü kesmeyi uygun gördüler. Esnafın tamamı bizim dediğimiz projeyi destekledi hatta Ticaret Odası’da bu konuda araya girdi ama yasal yaptırımlarının olmaması mevcut projenin tamamlanmasını sağladı.
-Bu bölgenin altyapı çalışması tamamlandı mı?
Telekom-Asat-Tedaş altyapı çalışmaları tamamlandı, sadece Eski Cumhuriyet Hamamı ve çevresi kaldı. Burada öyle elektrik direkleri vardı ki, turistler direklerden salkım saçak dükkanlara bağlanan kabloların fotoğrafını çekiyor ve elektriği ücretsiz dağıtılıyor sanıyorlardı. Şimdi hepsini yeraltına aldık. Sürekli elektrik kesintilerine karşılılık, talebimiz üzerine Tedaş da ek trafo yerleştirdi. Kalekapısı’na son olarak 33 tane kamera yerleştirdik. Bunu yapan ilk derneğiz üstelik. Bundan sonra dükkan sahipleri ya da acentalar buraya gelmeden istedikleri zaman internetten bu bölgeyi izleyebilecek. Dükkanına kaç kişi girmiş, sokağından kaç kişi geçmiş, tur rehberleri ne yapıyor, bunların hepsinin izlenebileceği bir sistem kurduk. Şimdiki hedefimiz yollardaki parke taşların düzenlenip, bina cephelerinin standarda bağlanması. Kimisi 5 katlı, kimisi üç katlı olduğu için görüntü kirliliği yaratıyor. Birde buna tabela kirliliğini eklediğimizde buradaki tarihi dokuyu algılamanız değişiyor.
-Dernek olarak çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Bu bölge ATSO ve Antalya Emniyeti’nin katkılarıyla en güvenli bölge aynı zamanda. Kapkaç,tinerci, hanutçu ve seyyar satıcılar konusunda çok sıkı takip ediliyor. Bizimde kendi bünyemizde hanutçu ekibimiz var. Sürekli denetimdeyiz. Eskiye oranla bölgemizde çok ciddi yenilenme var. Özellikle ATSO’yla ortaklaşa planladığımız meslek içi eğitimler esnafımıza çok yarar sağladı. Münferit birkaç olay dışında bu bölgede yaşanan hiçbir güvenlik problemi yok. Bölgemizde çalışan yaklaşık 3 bin kişiye tezgâhtarlık, satış, beden dili, tüketici hakları, inovasyon ve benzeri konularda eğitim verdik. Eğitimler hala devam ediyor. Her dükkâna bir numara sistemi yapıldı. Bu sistemle her dükkana bir numara etiketi yapıştırıldı. Müşteriler şikayetleri ve memnuniyetini bize bu numaralarla iletebiliyor. Dükkân önü tezgâhlara sınırlama getirdik, fast food büfelerinin tek tip masa, sandalye ve şemsiye kullanmasını sağladık. Antalya’nın ve bölgemizin tanıtımına destek vermek amacıyla, bölgemizdeki tarihi mekânların resimlerinin olduğu kartpostallar basıldı ve ücretsiz olarak şu ana kadar 250 bin adet kartpostal dağıtıldı. Bu proje ile hem bölgenin tanıtımını yapmak hem de güvenli alışveriş için turisti yönlendirmek amaçlandı. Bu kartlar sayesinde turistler hem hatıra olarak saklayabilecek, hem de bölgemizi unutmamaları sağlanmış olacak. Kartın arka yüzünde ise bölge esnaflarımızın giriş kapısında bulunan dön kart örneği yer almaktadır. Her dükkâna dön kart üzerinde bir numara verilmiştir. Bölgemizde esnafla sorun yaşayanlar, ya da herhangi bir eşyasını unutanlar bu numaralar sayesinde bize dönüş yapmakta ve sorunları çözülmektedir.
-2011 yılı için projeleriniz nelerdir?
Kapalı yoldaki eski ayakkabıcılar çarşısının bulunduğu alan için Kapalı Çarşı modelini öneriyoruz. Çarşının 200-250 yıl önce üstü kapalıymış, hem bölgede cazibe merkezi yaratılması hem de kente gelen turistlerin kışın soğukta oturabilecekleri, yazın da sıcaklarda oturup serinleyebilecekleri bir alan olarak yeniden düzenlenmesi AVM’lere alternatif olacak. İstanbul’daki Kapalı Çarşı modeline uygun bir mimari ile restorasyon çalışması yapılması halinde bölgenin en çok ziyaret edilen alanlardan birisi olabilir. Bu çalışmayla birlikte Kalekapısı Projesi ve Kaleiçi Projesi ile desteklenmelidir. Bu bölgedeki derme çatma yapılar ile uygunsuz kotların da giderilmesi gerekir. Kapalı yolda hala bisiklet ve motorsiklet kullanımı devam ediyor. Son derece tehlikeli bir durum. Eğer bu bölge taşıt trafiğine kapalıysa denetim artmalı, hiçbir taşıt girmemelidir.
-Yerel yönetimlerin bu bölgeyle ilgili üzerine düşen çalışmalar nelerdir?
Ulaşım konusunda nostalji tramvayının kampüsten buraya kadar diğer tarafta da Dedeman’a kadar gitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öğrenciler şehirden çok kopuk yaşıyor. Lara bölgesinden şehir merkezine inmek zorlaştı. Güllüğü’de içine alacak bir kentsel dönüşüm projesiyle Işıklardan başlayıp, Güllük’e kadar devam edecek bir projelendirmeyle burası Antalya’nın kalbi olarak şehrinde gözbebeği olabilir. Buradaki esnafımızın çoğu yarım asırdır bu bölgede ve son yıllarda ayakta kalmak daha da zorlaştı. Balbey camii önünden demirciler çarşısına devam eden yolun trafiğe açılması, Balbey Camii yanındaki tuvaletin dernek işletmesine verilmesi ve tuvalet yanındaki halk ekmek büfesinin, tuvalettenden uzak bir noktaya alınması, Attalos Heykeli önünde; haftada en az iki kez konser veren belediye bandosunun eskisi gibi konserlerine devam etmesi, milli maçlarda Kalekapısı meydanına (Attalos heykeli civarı) sinevizyon cihazı kurulması, turistlerin rahatsız olmaması, bölgemizin kontrollerinin ve denetimlerinin yapılabilmesi için Kalekapısı’nda da mesai saatleri içerisinde güvenlik personelinin görevlendirilmesi,turistlere kolaylık olması açısından, batı bölgesinden gelen ve yaklaşık her gün 1000 turistin şehir merkezine gelmesini sağlayan Kemer – Çamyuva araçlarının nostalji tramvayı bitiş noktası olan ve meteorolojinin karşısında kalan bölgede indirilmelerinin sağlanması, belediye tarafından kadrolu sokak sanatçılarının oluşturulması ve Mevlevihane'nin müze haline getirilerek Cumhuriyet meydanına giriş açılması ve yan tarafının cumhuriyet meydanına kazandırılması bu yıl öncelikle yapılmasını istediğimiz işler. Bunların tamamlanması en azından esnafımıza hareketlilik getirecek, bölge halkı ve turistlerin ilgisini arttıracak.

GÜRAY PARLAK KİMDİR?
1965 yılında Antalya'da doğdu. İlk, orta ve Lise eğitimini Antalya'da tamamladı. İşletme Fakültesi mezunu. 1954 yılından beri faaliyet gösteren Antalya'nın en eski restaurantlarından olan Parlak Restaurant’ın 25 yıldır işletmeciliğini yapıyor. 1988 yılından beri inşaat-Taahhüt işleri devam ediyor. ATSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Antalya Spor Yönetim Kurulu Üyesi ve KALEDER Yönetim Kurulu Başkanı. Birden fazla sivil toplum kuruluşunun üyeliğini ve yöneticiliğini yapmaktadır. Evli ve 2 çocuk babasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder