24 Ocak 2011

GÖKÇEN ENÇ



Siyaset, kadının kendine yer açmada en fazla zorlandığı alanların başında geliyor. Türkiye’de bu alan, dünyadaki diğer ülkelere oranla kadınlara çok daha fazla kapalı. Genel bir söylem “kadınların siyaseti istemediği” şeklinde. Ve doğrudur da. Kadınlar siyasete girmekten hoşlanmıyorlar. Girenler de bir daha dönmemek üzere ayrılıyorlar.
Türkiye değişiyor. Demokrasi kavramının yerleşimindeki köklülüğe paralel olarak ülkelerin yönetiminde kadın sayısı günden güne artıyor ve hatta erkeklerinkine eşit oranlara yaklaşıyor.
Kadını sırf cinsiyeti nedeniyle ön plana çıkarma kolaylığına düşmeden, hak edenin, nitelikli olanın öne çıkmasına fırsat tanımak, iyileri ödüllendirmek, parti faaliyeti olmasının ötesinde çok önemli bir amaç içeriyor.
Siyasal mücadele içinde kadınlar olarak etkili olmak zor ve sancılı. Hayatın belki de her alanında ağır yükleri kaldırıyoruz. Siyaset de o yüklerin başka boyutları ile zor taşındığı bir süreç... Bu süreçten bizler çok çabuk ekarte ediliyoruz. Dayanışmanın güçlenmesine ihtiyaç var.
Kadınlarımızın içinde bulunduğu meselelerin başında şiddet, istihdam ve güvenlik geliyor. Gün geçtikçe işsizlik çığ gibi büyüyor ve çalışan kadınlar açısından da gerek çalışma şartları gerekse ücretlendirmede büyük sıkıntılar var. Kadınlarımız açısından bir başka büyük mesele, şiddet konusu... Bu ekonomik şiddet olduğu kadar fiziksel ve diğer şiddet türlerini de içeriyor.
Kadın ve erkek nüfus oranına bakılacak olursa yüzdeleri çok yakın ama meclisteki temsil sayılarında ciddi bir fark var. Sonuçta siyasette kadın ve erkekteki ortak amaç daha iyi daha yaşanılabilir bir Türkiye…
Siyaset günümüzde mütevazılık gerektiriyor. Köylüyle köylü, kentliyle kentli, yaşlıyla yaşlı, çocukla çocukuk olması kısaca iletişim kanallarının insanlara açık olması gerekiyor çünkü siyaset fildişi kulelerde yapılmıyor.
Kadının siyasete katılımının desteklenmesinde öncelikle erkeklerin ne kadar teşvik edici, anlayışlı ve kendi konforundan ne kadar fedakârlık edebileceğini sorgulamak gerekiyor. Yani kadınların siyasette erkeklerin çok gerisinde kalmalarının sebebi, kadınların kendilerinden değil, onları çevreleyen erkeklerin davranış ve düşüncelerinden kaynaklanıyor.
Kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında ve kadının insan haklarının korunmasına yönelik politikaların geliştirilmesinde devlet, yerel yönetimler ve sivil toplum işbirliği son derece önemli bir rol üstleniyor. Bu işbirliğinde ihtiyaç, talep ve öncelik alanlarının ortaklaşa belirlenmesinin ve çözüme yönelik politikaların üretilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan yerel yönetimlerin, sürece aktif katılımı, hizmet sağlama olanaklarının çeşitliliği, erişilebilirliklerinin yüksek olması önemli bir farkı ortaya koyuyor.
Türkiye'de kadın olup, kadın kalmak güçlü olmayı gerektirir, çünkü Türkiye'de kadın olmak siyaset yapmak, her yerde bıkmadan kendinizi ezdirmeden, mücadele etmeyi “kadın gibi kadın olmayı” gerektirir. Ülkemizde kadın olmanın ne kadar zor ve aynı zamanda onurlu bir birey olmanın ne kadar önemli olduğunu, kadın olmaktan dolayı yaşananları herkes biliyor aslında...
Güleryüzü, kendinden emin ve başarılı çizgisiyle dikkat çeken, Ak Parti Antalya Il Kadın Kolları Başkanı Gökçen Özdoğan Enç’le zevkle okuyacağınıza inandığım bir söyleşi yaptık. Bir anne ve eş olarak siyasi arenada ikitidar partisinin il kadın kolları başkanlığını yapan Enç’le siyasette kadın olmanın zorluklarından, önümüzdeki seçime, hayat serüveninden gelecek ile ilgili beklentilerine her şeyi konuştuk.
- Hükümet bir yıl önce açılımlar yapacağını belirtti. İlk önce Kürt açılımı dendi daha sonra geri adım atıldı ve adı değiştirildi. Sanatçılar toplandı, Roman açılımı kadın kolları toplandı. Hala sıcaklığını korumakta olan bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ak Parti Hükümeti’nin başlattığı ‘Demokratik Açılım’ sürecini sulandırmaya, engellemeye çalışan bazı güçler, çeşitli yakıştırmalar yaptılar. Demokratik zemine oturmayan hiçbir iyileşme kalıcı olamaz. Biz, ‘Güçlü Türkiye’ tanımlamasının gerçek olması için mücadele ediyoruz. Çağdaş dünyada ekonomi, iç politika, sosyal hak ve eşitlikler, demokrasi gibi kavramlar birbirini bütünlemek durumundadır. Sorunları yok sayıp, görmezden gelerek, hep halının altına süpürerek kalıcı ve adil çözüm üretemezsiniz.
- Toplumsal yaşamda erkeklerle eşit olma mücadelesi gösteren kadınlar, siyasette aradığı eşitliği bulabiliyor mu?
Şu an aradığı eşitliği bulduğunu söyleyemeyiz. Önce zihinlerin dönüştürülmesi gerek. Ama öncelikle, kadınların, erkeklerin alanı olarak gördükleri siyaseti, hem kadınların, hem de erkeklerin eşit ve demokratik mücadele alanı olarak algılamalarını sağlamalıyız.
- Ak Parti Kadın Kolları seçim sürecine hazır mı? Seçim çalışmalarına başlandı mı?
Bizim teşkilatçılık anlayışımız “Seçimin ertesi günü, yeni seçim başlar” ilkesi üzerine temellendirilmiştir. Referandumun ertesi günü, yani 13 Eylül sabahı, biz 2011 seçimleri için çalışmaya başladık. Bu durum, hem ana kadememiz, hem kadın kollarımız, hem de gençlik kollarımız olmak üzere tüm teşkilatlarımız için geçerlidir.
- 2011 yılı siyasette yine bir dönüm noktası olacak, önümüzdeki yılla ilgili planlarınız nedir?
Bizim kişisel planlarımız olmaz. 7 yıldır Ak kadroların içindeyim. 2 yıldır da İl Kadın Kolları Başkanlığı görevini layıkıyla yürütmek için çalışıyorum. Partimizin kazanması, bizim temel hedefimizdir. Çünkü; Ak Parti’yi millet kurmuştur. Milletin içinden çıkan bir partide nefer olarak çalışmak en büyük onurdur.
- Ak Parti Kadın Kolları’nın öncelikli amacı nedir?
Öncelikle; tüm kadın kolları teşkilat mensuplarımı, yol arkadaşlarımı özverili çalışmalarından dolayı kutluyorum. Amacımız; iktidarımızın kalıcılığının devam etmesidir. Partimizin en önemli taşıyıcı güçlerinden birisi kadın kollarımızdır. Her seçim sürecinde ve öncesinde Ak Parti kadın kolları üyeleri, Ak Parti icraatlarını evlere taşır. İl, ilçe, belde başkanlıklarımız ile mahalle yapılanmalarımızı dinamik tutmak için çeşitli çalışmalar yaparız. Sosyal sorumluluk projelerimizi uygularız.
- Sosyal yardımlarda kadın kollarının ne gibi çalışmaları oluyor?
Ak Parti, siyasi partiler yasasına göre çalışmalarını yürüten bir partidir. Devletimizin sosyal yardımlarını, kanunların ve yönetmeliklerin uygun gördüğüne yapan bir kurumu zaten vardır. Biz kadınlarımızı hukuktan psikolojiye, sağlıktan ekonomiye, üretkenlikten çocuk gelişimine kadar her alanda bilgilendirerek sosyal sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz.
- Antalya bölgesinin bölgeye özel sıkıntıları var mı?
Yoğun göç alması gerçekten ciddi bir sıkıntı. Şehrin bunu taşıyabilmesi için çok stratejik planlamalar yapılması lazım ancak, mezarlık yeri bile bulmaktan aciz CHP’li bir Büyükşehir Belediyesi var karşımızda. İlerici olduğunu iddia eden bu zihniyetin Antalya’yı 10 yıl geri götüreceğini düşünüyor ve gerçekten üzüntü duyuyoruz. Bizce, Antalya’nın en önemli sıkıntısı; seçim öncesi söz verip, sonra da haberim yok diyen bir anlayış tarafından yönetiliyor olmasıdır.
- Kadınların ve kız çocuklarının eğitimi için neler yapıldı?
Ak Parti iktidarları döneminde eğitimle ilgili önemli adımlar atıldı. Mesele, bunun devamının sağlanabilmesi. Bu amaçla; herhangi bir nedenle, ilköğretim çağında olup da eğitim sistemi dışında kalan 6-14 yaşındaki tüm çocuklarımızın okullaşma oranını arttırmak için, 2003 yılında başlatılan ve 2008 yılında 81 ilimizde yaygınlaştırılan “Haydi Kızlar Okula” kampanyası ile 290 bin 244’ü kız olmak üzere 350 bin çocuğumuz okullu oldu. Yine, Milli Eğitim Bakanlığımız ve Halk Bankası’nın ortak yürüttüğü programla 4 yılda 3 milyon kadınımızı okur-yazar yapmak için “Ana Kız Okuldayız” kampanyası başlatıldı. 209 bin kadınımız okuma-yazma öğrendi.
Tüm ders kitapları, kız-erkek ayırt etmeksizin, ders yılı başında çocuklarımızın sıralarına konuyor. 2000 yılında yüzde 19.4 olan okuma yazma bilmeyen kadınların oranı, 2009 yılında yüzde 11. 6’ya düşmüştür. Yeterli mi? Tabi ki değil. Ama biz ‘Eğitime önem veriyoruz’ sözünün üstüne yatmıyoruz. Verdiğimiz sözün gereğini de icraatla, eylemle yerine getiriyoruz.
- Kardeşlik Projesi çalışmalarına başlamıştınız. Yeni projeler de var mı?
Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığımız tarafından 81 ilde başlatılan projenin Antalya ayağını biz yürüttük. Erzincan ilimiz kardeş şehrimiz oldu. Kitap toplama kampanyamız çok başarılı geçti. Kitaplarımızı Erzincan’a gönderdik. Erzincanlılar Derneği ile görüşmelerimiz sürüyor. Bunun gibi bir çok sosyal projemiz zamanla hayata geçirilecek.
- Türkiye kadın üzerinden dönüşmeye alışık. Malum, Cumhuriyet projesi kadın üzerinden yürümüştü. Türkiye bir dönüşümden geçiyor ve siz de kadına şiddetten istihdama, geniş yelpazede bir çalışma yürütüyorsunuz, bu birikmiş sorunlarla zor bir alan, nasıl bir çalışma planlıyorsunuz?
Öncelikle kadınlarımızın her alanda donanımlı olması gerekiyor. Siyaset, yaşayarak öğrenilen bir alan. Özellikle kadını siyasette görünür kılmak ve zihinlerdeki “Elinin hamuru ile erkek işine karışma” anlayışını yıkmak için ortak aklı devreye sokmak lazım. Siyasetin erkek işi olmaktan çıkarılması gerekiyor.
- Kadın sorunlarında aşılması en zor alan işgücü ve istihdam konusu mu?
En zor olan zihniyetlerin dönüştürülmesi… Bunun yanında iş gücü ve istihdam sorununu çözmek için Ak Parti hükümetleri olarak, çalışma hayatını düzenleyen kadın-erkek eşitliği ilkesinin sağlanması amacıyla, 2003 yılında iş kanununda değişikliğe gidildi. Kadın istihdamı, devlet tarafından çıkarılan yasalar sayesinde desteklemeye başladı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini engellemek için Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kuruldu
Mesela; 2010 yılı TÜİK verilerine göre, kadınların işgücüne katılma oranı, 2000 yılında kentlerde yüzde 17.2 iken, kırsalda 40.2’dir. 2009 yılına gelindiğinde kent için bu rakam yüzde 22.3’e yükselirken, kırsalda 33.6’ya gerilemiştir. Hükümetimizin 2008 yılında kadın ve genç istihdamını artırmaya yönelik teşvik uygulamasıyla, dünyada yaşanan krize ve işsizliğe rağmen bu verilere ulaşılmıştır.
- Partinizdeki kadınları siyasete hazırlamak için nasıl bir eğitim çalışması yaptınız?
Siyaset Akademileri’ni başlattık. Dönem dönem, kendi içimizde siyaset okur-yazarlığı ile ilgili sunumlar yapıyoruz. Ankara’da düzenli teşkilat içi çalışmalarımız oluyor. Onlara katılıyoruz.
- Meclis’te de 30’u Ak Parti’den 50 kadın milletvekili var. Ama kadınların varlığı ne siyasetin ‘erkek’ dilini, ne Meclis’in havasını değiştiriyor. Sizin görüşünüz nedir?
Sayının kesinlikle artması gerekiyor. Kadın, siyasette daha çok görünür hale geldikçe, erkeklerin siyaseti kodlama biçimi değişecek. ‘Beyim bilir’ anlayışından, ‘Ben bilirim’ anlayışına doğru bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Birey olarak kadının güçlenmesi, siyasete de yansıyor.
- AK Parti hükümeti döneminde kadınların öneminin her zaman bilindiğini ve gereken değerin verildiğini düşünüyor musunuz?
Evet düşünüyorum. Kabinede iki bakanımız kadın. Bir dahaki dönem bu sayı inşallah daha da artacak. Bu bir toplumsal süreç. Biz, muhafazakar-demokrat bir parti olarak zihinlerdeki bu dönüşümü gerçekleştirmek için mücadele veriyoruz. 8 yıllık ve genç sayılabilecek bir partiyiz. Bugüne kadar, Atatürk’ün 1934 yılında yansıttığı o ilerici iradenin üstüne, Ak Parti dışında diğer partiler ne koymuşlar ki? Mesele; Ak Parti meselesi değil. Türkiye meselesi..


Gökcen Özdoğan Enç kimdir?

1976 yılında doğdu. İlk ve ortaokulu Serik’te, liseyi Çağlayan Lisesi’nde tamamladı. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nü 1998 yılında bitirdi.1999 yılında Antbel Otel’de Satış-Halkla İlişkiler bölümünde iş hayatına adım atan Enç, daha sonra Kepez Belediyesi’nde Halkla İlişkiler Müdürlüğü görevini, ardından Venexia Ege Bölge Distibütörlüğü ve Koordinatörü görevini yürüttü. Aktif iş hayatına kızının dünyaya gelişi nedeniyle ara verdi. 2004 yılında Ak Parti İl Kadın Kolları kongresi ile yönetime girdi. Sırasıyla Tanıtım ve Medya Başkanlığı sonrasında Teşkilat Başkanlığı görevlerini yaptı. Bu arada çalışma hayatına eşi ile birlikte kurdukları inşaat şirketinde devam etti. 2008 yılında Ak Parti Antalya Kadın Kolları İl Başkanlığı görevine getirildi. Bu görev nedeniyle aktif çalışma hayatını bıraktı. Kimse Yok Mu Derneği üyesi, evli ve bir kız çocuğu annesi.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder