30 Ocak 2010

İLKER BALBAY

“Sanus Per Aquam (SPA)” yani “su ile gelen sağlık” ve “sağlıklı olmak” anlamında kullanılan “Wellness” sözcükleri hayatımıza girdiğinden beri güzellik ve sağlık için neler yapabileceğimizi de öğrendik.

Peki, bu “suyla gelen sağlık” nereden geliyor hiç düşündünüz mü? İşte bu hafta bu sorunun yanıtını aradık. Yıllar boyu, doğal kaynak suları pek çok hastalığı iyileştirmek için, dâhili ve harici olarak kullanıldı. Eski çağlarda da şifalı sular mistik yönden büyük anlamlar taşıyor, bu sularla, iyileşme ve rehabilitasyon merkezlerinde, doktor denetiminde hidroterapi yapılıyordu. Bu ortamlar sadece tedavi açışından değil aynı zamanda sosyal birliktelik ve eğlenme açısından da önem taşıyordu.
Mısır, Asur ve Mezopotamya medeniyetlerinde kaynak sularının iyileştirici özelliğinin spritüel yani doğaüstü bir güç olduğuna inanılırdı. Japon, Çin, Yunan ve Roma medeniyetlerinde savaşlardan yorgun ve perişan dönen askerlerin yaralı bedenlerini iyileştirmek için inşa ettirdikleri banyolardaki tedaviye o dönem "Sanus Per Aquam" , ‘sudan gelen sağlık’ adı verilirdi. Sıcak su, yorgunluk gidermek, yaraların daha hızlı iyileşmesi ve enerji kaybının giderilmesi için kullanılıyordu. Hatta bu dönemde aynı sebeple Belçika’da kurulan, 14. yüzyılda meşhur olan ve günümüze dek gelen Spa isimli bir şehir de kurdular.
Sularla tedavide, fiziksel ve zihinsel ilişkinin varlığını kabul eden ilk medeniyet olan Eski Yunanlılar, kaynak sularının çevresine suyla iyileşme ve yenilenme merkezleri kurdular. Romalılarsa zamanla banyo kültürünü geliştirerek tedaviden çok bunu bir yaşam tarzına dönüştürdüler.

Günümüzdeyse Spa merkezlerinde olmak, buralarda çeşitli bakımlar yaptırarak vakit geçirmek çok moda. Son yılların trendi olan Spa & Wellness merkezlerinin en yoğun müşterisi elbette ki kadınlar. Özellikle Rus turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Spa merkezlerini Antalyalıların da günlük yaşantısına dâhil etmek isteyen İlker Balbay, şehir merkezindeki Spa Plaza’nın yapımına başladı. Bahar aylarında faaliyete geçmesi planlanan tesisin Antalyalıların hayatına renk katması planlanıyor.

Spalardaki tedaviler, ıslak terapiler (hidroterapi), kuru terapiler (masajlar, vücudun sarılıp sarmalanması), zindelik terapileri (oksijen teneffüsü) ve güzellik terapileri olarak sınıflandırılabilir. Bir spa merkezinde genellikle bir sauna, buhar odası ve spa havuzu bulunuyor.

Son yıllarda dergilerin güzellik ve sağlık bölümünde işlenen başlıca konulardan birisi "SPA" ve "SPA Bakımları" oldu. Peki, gerçekten SPA nedir, ne değildir? Bu sorunun yanıtını Balbaylar Spa & Wellness Yönetim Kurulu Başkanı İlker Balbay’a sorduk, tarihçesinden çeşitlerine SPA hakkında bilmek istediğiniz her şeyi derledik.

-Spa & Wellness sektörüyle nasıl tanıştınız?

1990 yılında Türkiye’deki ilk spa merkezi Antalya’da açıldı. O yıllarda Romenlere ait olan Anna Aslan Spa merkezinde terapist olarak çalışmaya başladım. O dönem Antalya’da geriatrik (yaşlılık) tedavi ve Spa terapileri aynı yerde yapılıyordu. Çalışmaya başladıktan sonra bu işin nasıl yapıldığını görmek için Romanya’ya da gittim ve 1992’de Club Salima Beldibi otelde kendi işletmemi açtım. Şu anda Antalya’da 6, Bulgaristan’da da 8 tane Spa işletmemiz bulunuyor.

-Neden başka bir ülke değil de Bulgaristan’ı seçtiniz?

O dönem Bulgaristan’la bağlantı kurduk ve onlarla iş yaptık. Ama Bulgaristan’la iş yapmak çok zor… Bulgaristan’da aslında bizimle beraber böyle bir işletmeyle tanıştı ama işler çok zor ilerlediği için yeni yatırımlarımızı gene kendi ülkemize yapmaya karar verdik.

-Spa & Wellness sektöründe bu işi en iyi yapan ülke neresidir?

Bu sektörün en iyileri Amerika’dadır. Ama Türkiye’de son yıllarda atağa kalktı. Bu işin en önemli boyutu uluslar arası boyutudur. Turizmdeki gelişmeler maalesef bu sene de iyi değil. Avrupa’ya açılmak bizler için kaçınılmaz gibi görünüyor.

-Sektörün en önemli sorunu nedir?

Kalifiye eleman sıkıntımız en ciddi sorunumuz. Milyon dolarlık oteller yapılıyor ama Spa işletmelerinde çalıştıracağımız eleman bulamıyoruz. Elemanlarımızın tamamı sertifikalı olmak zorunda, mutlaka ileri düzeyde yabancı dil bilmeleri gerekiyor. Yabancı uyruklu vatandaşların Türkiye’de devamlı çalışmasında bir sürü sorun var. Bizim kendi vatandaşlarımızın da bu konuyla ilgili yeterli donanımı ve eğitimi yok. Spa merkezlerini dünya’ya açacağız diyoruz ama çalıştıracak eleman yok. Adnan Menderes Üniversite’sinde bulunan iki yıllık Cilt Bakımı ve Kuaförlük M.Y. O’nu Antalya’ya alalım istiyoruz. Bu işin kalbi Antalya’ysa eğitimi de burada verilmelidir.

-Spa sektörüne getirdiğiniz yenilikler nelerdir?

Sektöre yirmi yıldır hizmet vermekteyiz. Bu süre içinde Türk Hamamında, Sultan Masajı, termal çamur ve kil ile yapılan bakımlar, Cleopatra diye adlandırılan stabilize yosun bakımları, çikolata masajı, kahve ile vücut bakımı yine spa bünyemizde ortaya konan ve yine taze çiçek yaprakları kullanılarak hamamda uygulanan bakımlar bunlardan bazılarıdır. Yine Nefertiti diye adlandırılan taze meyveler kullanılarak yapılan özel arındırıcı bakım ve bitki kökleri, taze çiçek yaprakları ile uygulanan masajlarda bizim uyguladığımız farklı masajlardan diyebilirim.

-Spa merkezleri de dünyadaki yenilikleri yakından takip ediyor mu? Son yılların trendi nedir?

1000 yıllık tarihi sağlık kültürü olan, volkanik taşlarla gerçekleştirilen uygulama sistemini Türk hamamının otantik atmosferine taşıdık. Sıcak taşların insan bedenindeki bilinen olumlu etkileri Türk hamamındaki geleneksel uygulamalarda doruğa ulaştı Suyun arındırıcı etkisinin, taşların bio-enerjimizi dengeleyen yapısı ile bütünleşmesi; bedenimizin ruhsal ve fiziksel gelişimindeki rolü büyüktür. Volkanik taşlarla Türk hamamında uygulanan özel bakımlar, yosun, kahve, kil ve Fitoterapinin hamamda uygulanmaktadır. Dünyadaki güzellik ve sağlık trendlerini fuarlarda ve gittiğimiz merkezlerdeki uygulamalarla yakından takip ediyorum. Yurtdışında nasıl hizmet veriliyor? Hangi uygulamanın nasıl yapıldığını öğrenmek için yurtdışı seyahatlerim oluyor.

-Antalya’da yapımına başlanan Spa Plaza’da son durum nedir?

Tüm bakım ve hizmetleri bir araya toplayacağımız toplamda 1300 metrekarelik bir kompleks planladık. Spa cafe, Spa market, Spa merkezi ve Spa Akademisi olacak. Buradaki tek amacımız spa işletmeciliği değil Spa Akademisi’nde gelişmekte olan spa sektörüne danışmanlık ve kalifiye personel kazandırılması konusunda eğitimler de vereceğiz. Satış ve pazarlamanın nasıl yapılması gerekiyor, dünyadaki spa trendleri nelerdir konularının merkezi burası olacak. Günümüzde hala “masöz” kelimesinin beraberinde getirdiği izlenimi silmek için uğraşıyoruz. Masaj alternatif bir tedavi biçimidir, hekim kontrolünde yapılmalıdır ve ciddi bir konudur. Bunun altını çizmek gerekir. Biz bu merkezle Antalya’nın sosyal hayatını bir anda değiştirmek istiyoruz. Yaşam tarzı olarak sağlıklı yaşamı tercih eden birinin ayda en az 12 gün spa merkezine gitmesini tavsiye ediyoruz.

-Merkezinizde tıbbi tedaviler de olacak mı?

Spa ayrı bir sektördür, medikal bakım ayrı bir sektördür. Fizik tedavi ve rehabilitasyonla, spa merkezlerini birbirine karıştırmamak gerekir. Biz tedavi etmiyoruz sadece günlük bakım ve sağlıklı yaşam hizmeti veriyoruz.

-Türk hamamı yurtdışında biliniyor mu?

2001 yılında Bali Adası’ndaki bir gezimde gördüm ki, buhar banyosuna hamam diyorlar. Orada bunun hamam olmadığını anlattım ve bizdeki resimlerini gösterdim. Dünya Türk Hamamı’nı tanımıyor. Hamam uygulamasını bilmedikleri için bizim hizmetlerimiz yoğun ilgiyle karşılanıyor. Türk Hamamı’nın dünyadaki bilinirliğini arttırmamız gerekiyor. Bilinen kese ve köpük masajının yanında, Cleopatra Masajı, Sultan Masajı, Hamamda Paşa Masajı, Geleneksel Roma Masajı ve Bendes Hamam Kürü farklı aromatik yağlar ve masajlar kullanılan hamam paketlerimizdir. Türk Hamamı bize ait olan bir kültür ve bunu yaşatmamız gerekmektedir.

-Geçtiğimiz sezon ekonomik kriz sizin işlerinizi de etkiledi mi?

Geçen sezon çok etkilendik. Yüzde 40 düşüş yaşadık ve bu çok ciddi bir rakamdır. Ben bu yılda sezonun çok farklı olacağını düşünmüyorum. 210 gün olan yaz sezonunu 120 güne düşürdük ve 120 günü de iyi değerlendiremiyoruz. Otel fiyatları ile bizim hizmetlerimizi ayırmak mümkün değildir. Müşteri profili değiştikçe bizim işlerimizde kayba uğruyor. Aslında bu konuda önce kendimizi değerlendirmemiz gerekiyor. Ne yaptık, ne yapmadık öncelikle bunu belirlemeliyiz. Bu düşüşün tek sorumlusu ekonomik kriz değil, bizimde bu konuda eksiklerimiz var.

- Antalya ile ilgili yeni projeleriniz devam edecek mi?

Şehir merkezinde fitness aleti konan parklar var ve o bölgede yaşayanlar onları kullanıyor. Benim en büyük hayalim bu parkların altına fitness salonları ve yüzme havuzları açmak. Bu aletler kullanılıyor ama nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar Yap-işlet- devret modeliyle bu ülkedeki spor akademisi mezunu kişileri istihdam edip, bu aletlerin bilinçli kullanılmasını istiyoruz. Sporu yaparken bilinçli yapmak gerekiyor. Bunun içinde eğitimli kişilerin yönlendirmesine ihtiyaç vardır. Pilot bir bölge belirleyip bu uygulamayı başlatırsak ve başarılı olursak hem sağlıklı bir nesil hem de istihdam sağlamış olacağız.

-Merkezlerinizi en sık hangi ülke vatandaşları kullanıyor?

Ağırlıklı olarak Rusların kullandığını söyleyebilirim. Rusya’da Spa kültürü daha gelişmiş durumda ve kültür olarak güzelliklerine ve sağlıklarına düşkün bir ülke diyebiliriz. Yapılan anketlerde 30 yaş üstü gelen misafirlerin, iyi görünmek ve daha iyi hissetmek, yaşlanmanın etkilerini azaltma, diyet ve zayıflama ve stresi kontrol altına alma konusunda spaları tercih ettikleri belirlendi. Kendine ve topluma saygısı olan kişiler günlük bakımlarına dikkat eden kişilerdir. Ben bunu böyle değerlendiriyorum. Çok bilinçli bir müşteri portföyümüz var bu yüzden de kendimizi sürekli geliştirmek zorundayız.

-Mevcut yasal düzenlemeleri yeterli buluyor musunuz?

Bu konuyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Belirlenen kriterler yeterli değil ve bunların daha keskin hatlarla belirlenmesi gerekiyor. Suistimali önlemek için ve insan sağlığını ilgilendiren bir konuda ciddi kurallar olması gerekmektedir. Mevcut düzenlemenin yeniden yapılandırılması için çalışmalarımız devam etmektedir. Yasayı koymak maalesef tek başına yeterli değil ayrıca denetlemek de gerekiyor. Denetim mekanizmasını da iyi oluşturmak gerekiyor. Bu sektörü akademik bir altyapıya oturtup, yasal düzenlemeyi yapmak Avrupalıların da istediği bir kriter. Bunun içinde beş yıldır çalışmalarımız devam etmektedir.

Biz şu anda okyanustaki bir damla gibiyiz.

-Antalya’daki Spa işletmecilerini göz önüne alırsak, aranızda sektörel rekabet mi var, sektörel dayanışmamı mı var?

Bu ilginç bir soru. Örgütlenmeyi göz önüne alırsak Spa işletmecileri olarak biz bunu henüz başaramadık. Henüz bir yere gelemedik. Kişisel rekabet dayanışmanın önüne geçmiş durumda. Problemleri konuşamıyoruz. Çözüm üretmek için öncelikle problemleri konuşmak gerekiyor. İki yıl önce Türkiye’de ilk Spa & Wellness fuarını biz açtık. O fuar çok etkili oldu. Spa merkezlerinin bilinirliğini ve ne iş yaptıklarını anlatma fırsatımız oldu. Artık kişisel rekabeti bir yana bırakıp sektörel dayanışma içine girmeliyiz. Sektörel dayanışma içine girmezsek ilerde çok ciddi sıkıntı yaşarız.

İlker Balbay Kimdir?

Burdur Yeşilova doğumlu olan İlker Balbay, Türkiye'nin ilk profesyonel Spa merkezi olan 1990 yılında Antalya’da Romenlere ait Anna Aslan Spa’da iş hayatına Terapist olarak başladı. İlk Spa İşletmeciliğine 1992-1994 yılları arasında Club Salima / Beldibi otelde başlamıştır. Şu anda Balbaylar Spa & Wellness işletmelerinin Yönetim Kurulu Başkanı olan İlker Balbay, Antalya ve çevresinde 1 adet 7 yıldızlı, 6 adet 5 yıldızlı otel ve tatil köylerinde hizmet vermekte olup ayrıca, Bulgaristan’da Burgaz ve Plovdiv şehirlerinde 5 adet 5 yıldızlı, 3 adet 4 yıldızlı otellerde hizmet vermektedir.


2 yorum:

  1. evet zamanında kötü şartlarda çalıştırdığı bir çok elemanının hakkını emeğinin karşılığı ücretini vermeden beton üzerinde yatırarak bu noktalara gelmesi doğaldır... YA DİĞER DÜNYA DA NEREDE OTURUCAN İLKER BALBAY

    YanıtlaSil
  2. Instructive and cool. You understand a good deal. Sauna time? saunajournal.com

    YanıtlaSil