08 Kasım 2009

HÜSEYİN ŞANLI

Avrupa ve Asya’nın en köklü film festivallerinden biri olan “Antalya Altın Portakal Film Festivali” başarısını uluslararası platformda da kanıtlamış olan ülkemizin en eski sinema etkinliği.
1995 yılında Altın Portakal Film Festivali’ne kurumsal bir kimlik kazandırmak amacıyla kurulan Antalya Kültür Sanat Vakfı’nda (AKSAV) işler planlandığı gibi gitmedi. Antalya’nın iş, politika, medya ve siyaset dinamiklerinden oluşan 109 kişilik kurucu üye grubu olmasına rağmen bütçesi belediyelere bağımlı olan AKSAV, her seçim sonrası farklı bir kriz yaşadı. Hem ulusal hem de uluslararası platformda rüştünü seneler önce ispat etmiş olan festival öncesinde, her yıl hep aynı konular gündeme taşındı.
14 yıl önce kurumsallaşmaya karar veren vakfa ait haberler bu yıl da festival öncesinde moralleri bozmaya devam etti. 45 yıldır devam eden festival bu yıl adeta direkten döndü.
Festival hazırlıklarının bitmiş olması gereken zamanda yapılan yönetim kurulu seçimleri hazırlıkların festivale 4.5 ay kala başlamasına yol açtı. Kısa sürede yapılan bu büyük organizasyonun öncesinde yaşananlar hatırlanırsa, emeği geçenleri gerçekten tebrik etmek gerekiyor.
Altın Portakal Film Festivali’nden kimler geldi kimler geçti. 1964 yılından itibaren yerli ve yabancı sanatçılar ve sinema otoritelerine ev sahipliği yapan Antalya’da festival öncesinde yaşananlar, festivalin ardından yaşanan coşkuyla unutulup gitti.
Muratpaşa ve Büyükşehir Belediyesi eski Meclis Üyesi ve Başkan Vekili Hüseyin Şanlı,
bu yıl festivalin ardından ilk olarak 14 yıl önce alınan kurumsallaşma kararının uygulanması için çalışmalara başladı. Festival öncesinde yaşanan sıkıntıların bir daha yaşanmamasını isteyen Şanlı, festivalin devamlılığının garanti altına alınması gerektiğine inanıyor. 1989 yılında başladığı vakıf yönetimindeki çalışmalarına bir süre ara veren Şanlı, bu yıl tekrar görevdeydi.
Altın Portakal Film Festivali’nin yaşadığı sıkıntılara birçok kez şahit olan Hüseyin Şanlı’dan, festivalin kimi zaman hüzünlü kimi zaman keyifli hikâyesini dinlerken, yaşananlar hafızalarımızda tekrar canlandı.
Altın Portakal Film Festivali'ni belediye mi yürütmeli yoksa AKSAV mı tartışmalarına son noktayı AKSAV Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Şanlı koydu.


- Bu yılki festivalin sizin açınızdan değerlendirmesi nedir?
Bu yıl gazetelerde çıkan haberleri de göz önüne alarak, halkın da katılımıyla olumlu bir festival yapıldığı kanaatindeyim. Dar bir bütçeyle kısa bir süre içerisinde yapılabileceğin en iyisini yapmaya çalıştık. Burada benim söylemek istediğim, festivalin güzel olduğu değil, imajı nedir? Bu bence daha önemli. Yani bir vakıf olarak ortaya çıkıyorsunuz. Çeşitli kişilerin eleştirileri başlıyor ve konu borçlara geliyor. “Üzerindeki borçlardan dolayı bu vakıf festivali yapamaz” deniyordu. Arkasından bu festival kendiliğinden oluşuyor ve yapılıyor. Antalya Kültür Sanat Vakfı’nda 109 tane kurucu üye bulunuyorsa, Antalya’daki bütün belediyeler de bu vakfın üyesiyse bu vakfın borç ayıbı belediyelere ve bu şehre aittir. Böyle bir şey olamaz. Hem bir şeyler yapmak için ortaya çıkacaksınız hem de bu vakıf aciz bir vakıf diyeceksiniz. Bu mümkün müdür? Bu festivali AKSAV’ın yapmaması lazım diyenlerin fikrini vakıf yönetim kurulu üyesi olarak kabul etmiyorum.
- Kaç yıldır bu organizasyonun içindesiniz?
1989 yılından 1994 yılına kadar Altın Portakal Film Festivali’ni yürütme kurulu adı altında yaptık. Bu kurul 28 kişiydi. 1995 yılında Atatürk Kültür Merkezi’nin de inşaatı bitince o zamanki Belediye Başkanımız Hasan Subaşı gerçekten tarihi bir karar aldı ve bu festivalin belediye ve partilerin üstüne çıkması için kurumsallaşması gerektiğini vurguladı. İstanbul Film Festivali’ndeki şimdiki sistemi kurmak için biz 14 yıl önce karar aldık. Vakıf tüzüğünün 4. maddesindeki “Altın Portakal Film Festivali’ni bu vakıf yapar” hükmünü etkinleştirmek için Hasan Subaşı elindeki bütün yetkilerini vakfa devretti. Kurumsallaştırmak için de belediye imkânlarında ne varsa kullanmaya çalıştı. Ondan sonraki dönemde vakıf siyasetin üstüne çıktı ve siyasetten bağımsız bir kimlik kazandı. Antalya iş, medya, siyaset ve politika dünyasından 109 kişilik grup oluşturuldu. AKSAV’ı ekonomik yönden de güçlendirmek için atılan bu tarihi adım Hasan Bey’in seçimi kaybetmesiyle birlikte kesildi. Yeni seçilen belediye başkanının da bu kararı devam ettirmesi gerekirken yapılan çalışmalar bir anda durdu.
- Bu yıl festivale merkez ilçe belediyelerininde katkısı oldu mu?
Antalya şu anda 5 ilçesi olan bir Büyükşehir ve durumunun güncellenmesi gerekiyor. Tek belediye olduğu zamanlarda alınan kararlar tekrar güncellenmelidir. Benim bu yılki gözlemim, diğer belediyelerin bu olayın dışında kaldığıdır. Bu kadar da açık söylüyorum. Bunun sebebi belki de kendileriyle geniş anlamda bir toplantı yapılmaması veya kendilerinden ne alıp ne verileceğinin konuşulmamasıdır. Antalya tek belediyeden altı belediyeye çıkmışsa farklı düşünceden ve partilerden belediye başkanları elbette ki olacaktır. Biz siyasi bir düşüncenin festivalini yapmıyoruz. Biz “Antalya’nın festivali”ni yapıyoruz.
- 45 yılda kaç belediye başkanıyla çalışıldı?
Bugüne kadar 11 belediye başkanı değişti. Adalet Parti’sinden başlayan bu süreç, CHP, Anavatan, DYP ve AKP gibi farklı düşüncelere sahip siyasi çeşitliliğin denendiği bir süreçtir. Demek ki Türkiye’de ne kadar fikir yelpazesi varsa en azından bir kere Antalya’nın yönetiminde bulunmuştur. Altın Portakal Film Festivali artık markasını tescillemiş Avrupa’ya adım atmış bir festivaldir. Bu festivali belediye boyutlarından çıkarıp, belediye damgalı değil, şehir damgalı bir sürece sokmamız gerekmektedir. 14 yıl önce alınan bu karar uygulamaya konulabilseydi bu yıl festival öncesi yaşananların hiç biri olmayacaktı. Bunu yapamazsak sponsorluk anlaşmalarında ve organizasyonda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır ve yaşanacaktır. Bu yıl festivalin kapanışına her şart altında Meclis Başkanı’nın ve Kültür Bakanı’nın katılımını bekledik. Mustafa Akaydın’ın davetiyeleri eliyle teslim etmesine rağmen katılım olmadı. Bu festivali siyasi bir kısır döngüde bırakırsak zarar gören Antalya olacaktır. Bu festival siyasi bir görüşün değil, Antalya’nın festivalidir. Her düşünceden insanın bu festivale yardımcı olması Antalya adına yapılan bir yatırımdır.
- Festival organizasyonu’nun kurumsallaşması siyasetten uzak yapılabilecek mi?
Biz kurumsallaşmayı iktidar değişikliğinde kendi düşüncemizdeki adamları bir yerlere getirme olarak görüyoruz. İşin ehline verilmesi gerekmektedir. Festivalin “ bu benim adamım” düşüncesinden uzaklaşması gerekmektedir. Festival kendi ayakları üzerinde basmadığı için her seçim sonrasında gelen yeni belediyenin manevi baskısı oluyor. Bu yıllardır yaşanan bir gerçektir. Bu baskının kalkması gerekmektedir. Festival davetiyeleri dağıtılırken Antalya Film Festivali’nin davetiyeleri diyebilmeliyiz. Bu bir eksikliktir. Bir takım gizli çekişmeler bu festivalin siyasallaştığını gösteriyor. Biz bu vakfı güçlendirip kendi ayakları üzerinde durmasını istiyoruz. Kültürel ve sanatsal faaliyetlerin siyasi düşüncesi olmaz.
- AKSAV’ın görev alanında sadece bu festival mi var?
Aslında Antalya’daki tüm kültürel faaliyetlerin tek çatısı olması için başlayan bir çalışmaydı. Ama bakıyoruz ki bir yere çarşı kuruluyor o çarşının geliriyle bir takım sanatçılar geliyor ya da başka belediyeler şölenler yapıyor. Bu etkinlikler tek çatıda toplanıp güç birliği haline gelirse o şehir kültürel olarak ayakta kalır. Bütün belediyeler vakfın üyesidir ve bu etkinlikler vakıftan bağımsız olmamalıdır.
- AKSAV’ın yeni kimliğinde belediye başkanları devre dışı mı kalacaklar?
Hayır, yönetim anlayışındaki çeşitlilik devam edecektir. Herkesin kendine ait bir siyasi görüşü vardır ama bu organizasyonlara gölge düşürmemelidir. Hangi belediye olursa olsun parasal olarak bağımlı olmazsak yapılan her etkinlik zirveye ulaşır. Bu vakıf şu anda babasından harçlık alan bir çocuğun durumundadır. Harçlık kesilmesin diye babası ne derse kabul eden çocuk olmaktan çıkıp, bu vakfın kendi ayakları üzerine basacağını iddia ediyorum. Bu vakıf siyasetin üzerine çekilmelidir. Bunları söylerken belediye başkanlarını hedef almıyorum. Belediye Başkanı Mustafa Akaydın saygın ve akademisyen bir başkan ve benim söylediklerimi belki de en iyi algılayabilecek insanlardan biridir. Benim söylediğim Hasan Subaşı’nın başlattığı bu tarafsızlık çalışmasını sürdürmesini istediğimizidir. Bu vakfı kurumsallaştırmasını istiyoruz kendisinden.
- AKSAV’ın üyeleri bu yıl organizasyonun hangi aşamasında görev aldılar?
Bizim üyelerimizin hepsi kendi branşların da lider isimlerdir. Birçoğu kendilerini geri çekti. Seçimden seçime geliyorlar, oy kullanıp gidiyorlar. Hatta çoğu gelmiyor vekâlet veriyor. Ne zaman ki etkili bir durum oldu o zaman hepsi ortaya çıkıyor. Her parti değişiminde insanları küstürürseniz vakıf vakıflıktan çıkar. Ben isterdim ki önceki dönemlerde de yönetimde bulunanlarla bir araya gelinsin bir birlik ve beraberlik altında ilerlensin. Bu yıl bu festivale yıllarca emek verenleri darılttık. Bunlar bireysel hatadır belki ama zararı vakıf ve Antalya görmektedir. Eğer bu festivali siyasetten bağımsız hale getirirsek, heykelini de kimse değiştiremez. Bir başka parti gelip, bir başka figür istiyor diye yönetim kuruluna kabul ettirse onu mu koyacağız? Bazı kurallar vardır ve değiştirilmemelidir. Sempati kazanmak adına bu kurallarla oynanamaz. Biz Altın Portakal’ın heykellerini çöplükte bulduk. Depolara atılıp, üzerlerine de çöp atılmıştı. 13 tanesini bulabildik, gerisini bulamadık zaten. 40 yıl uzun bir süre ve bu festival bu heykelle tanınmış. Bir takım insanlara sempatik görünmek için gelenekleri bozarsanız, etki tepkiyi doğurur. Bir kendini bilmez de gider heykeli yakar. Bu dışardan bakıldığında hoş bir şey mi? Biz öyle kurallar koymalıyız ki kim gelirse gelsin değişmemeli. Festival aynı sürecinde devam etmeli.
- Festivalin ardından AKSAV’ın son mali durumu nedir?
O açıdan bakarsanız belediye de borçlu. Belediyenin şirketleri de borçludur. Türkiye’de zaten alacaklı hiçbir belediye yok. AKSAV’ın borcu o kadar büyütüldü ve göz önüne serildi ki bu süreci şaşkınlıkla izledim. AKSAV tüzel kişiliği olan ve bu festivali yapan bir kuruluş ve bu kurumu borçlu olarak lanse ediyorsunuz. Bu festivali yapamayacağını söylüyorsunuz. Bu kendi kendinizi yok etmektir. İdarelerde temel bir esas vardır. Nerden aldıysanız oradan devam etmektir. İkincisi de benim en nefret ettiğim sözdür. “Enkaz devraldık” cümlesi olamaz. O zaman devralınmasın, başka biri çıkar talip olur. Önemli olan enkaz devraldıysanız o enkazı ayağa kaldırma sanatını kullanmaktır. İşin aslı bu değil midir? Enkazın üzerine enkaz yapmak marifet değildir. Biz Sayın Hasan Subaşı’yla bu işi aldığımızda 28 kişilik bir yürütme kuruluyla yapıyorduk bu işi. O zamanlar resmi de değildi. Kendi arasında oluşmuş bir gruptu ama işler yürüyordu.
- Önümüzdeki sene de sizi bu festivalin içinde görecek miyiz?
Biz 47. Altın Portakal Film Festivali’ni vakıf olarak yapacağız. Bunun için de bir yönetim kurulu kararı aldık. Sponsorluk çalışmaları için de bir ekip oluşturduk ve haftaya görüşmelere başlayacağız. En büyük hata festivale 4 ay kala çalışılmaya başlanmasıdır. Belediye Başkanı da elbette işin içinde olacaktır ama işin içine girmeyen insanları da önümüzdeki yıl işin içinde görmek istiyoruz.
- Bu yıl yaşanan aksaklılar sizin açınızdan nelerdi?
Kol kırılır, yen içinde kalır. Bizler yaşanan en küçük şeylerin de farkındayız. Ama yazılan güzel yazıları bunların gölgesinde bırakmak istemiyoruz. Bizim hedefimiz zaten bunları da seneye yok etmek. Önümüzdeki senenin yapılanması 10 gün içinde şekillenecek ve halkımızla paylaşılacaktır.
- Bu yıl yeni başlayan Halkın Portakalı devam edecek mi?
O bir imaj meselesidir. Belediye Başkanı’nın çok hoşuna giden bir projeydi. Devam edip etmeyeceği de insanların düşüncelerine bağlıdır. Eğer bu projeden hoşlandılarsa ve devamını istiyorlarsa devam eder. Ama bana göre ödül töreni Altın Portakal ödül töreni gecesinden ayrı bir gecede yapılması lazımdı. Filmler zaten 10’ar dakikalık olduğu için üçünün de gösterileceği ayrı bir gece düzenlenip, yirmi kişiyi aynı anda sahneye çıkarıp ödüllerini verip göndermek amaç olmamalıydı. O filmler halka gösterilip ayrı bir ödül töreni olabilirdi. Bu yıl çok hızlı organize olunduğu için bu yapılamadı ama seneye kendi özel programı içerisinde mutlaka değerlendirilecektir.

Hüseyin Şanlı Kimdir?

1949 yılında Antalya’da doğdu. Antalya Lisesi’nin ardından Ankara Üniversitesi İktisat Akademisi’nden mezun oldu. Muratpaşa ve Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi ve Başkan vekilliği, Kepez Elektrik Santrali Yönetim Kurulu Üyeliği, Antalyaspor’da 4 yıl Mali Asbaşkanlık, Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkanlığı, Antbirlik Genel Sekreterliği ve ATSO Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1989 yılında Altın Portakal Film Festivali Başkan Vekilliği ile başlayan Şanlı bu yıl AKSAV Yönetim Kurulu Üyesi ve Danışma Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütüyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder