15 Eylül 2009

ROSA VINTER




5 yaşında cimnastiğe başlayan ve bir daha da vazgeçemeyen Rosa Vinter 22 yıldır cimnastik antrenörlüğü yapıyor.


Yarışma için tesadüfen geldiği Antalya’ya aşık olan ve on sene önce Antalya’ya yerleşen Vinter bir çok sporcu yetiştirmiş.


Kendisini disiplinli ve tatlı sert olarak tanımlayan Rosa Vinter’e göre bu sporda başarılı olmak için düzenli ve çok çalışmak şart. Ara verildiğinde tekrar devam edilemeyen bir spor olan ‘ritmik cimnastik’de yaz tatili sadece 20 gün veriliyor.


Çok uzun yıllar çalışmayı gerektiren ritmik cimnastik’de Avrupa Şampiyonasıyla adını duyuran Pınar Akılveren, bu spora olan ilginin de artmasını sağlamış. Çok uzun yıllardır günde 5 saat antreman yaparak yarışmalara hazırlanan Pınar, Türkiye’de cimnastik dalındaki on sporcudan biri…


Atatürk Kapalı Spor Salonu’nun cimnastik salonunda çalışan öğrencilerinden geleceğin yıldızlarının çıkacağına inandığını ve birkaç sporcuyla özel olarak ilgilendiklerini belirten Roba Vinter “Pınarın kardeşi Pelin de bizim sporcumuz, ondan da derece bekliyoruz” dedi.


Özellikle gençlerdeki fast food yiyecek alışkanlığının ve hamur işlerine olan düşkünlüğün gençleri çok olumsuz etkilediğinin önemle altını çizen Rus Antrenör, Antalya’daki yeşil sebze imkanının çok geniş olduğunu ve çocukları sağlıklı beslenmeye özendirmek gerektiğini vurguladı.


Dışarıdan bakıldığında lastik kızların o hareketleri nasıl yaptığına inanamıyorsunuz. Vücutlarını her şekle sokabilen ve akılalmaz hareketler yapan minikleri izlediğinizde şaşırmamak elde değil… Kullanılan malzemelerinde çok pahalı olduğu bu sporda sponsor bulamakdıkları için çok zorlandıklarını belirten Rosa Vinter, her yere kendi imkanlarıyla gittiklerini ama bunun da çok zorlayıcı olduğunu belirtti.


Bundan on sene öncesinde Türkiye’nin Cimnastik dalında Dünya Şampiyonalarına katılması fikrinin bile hayal olduğunu söyleyen Vinter, “Şimdi takımlarımız ve milli sporcularımız var Türkiye’nin adını dünyaya duyuruyorlar. Bu gençleri desteklememiz gerekmektedir. Antalyalılardan bu konuda destek bekliyoruz” dedi.


Pınar Akılveren’in en büyük hayalinin olimpiyatlarda yarışmak olduğunu belirten antrenörü, kendisinin olimpiyatlarda yarışacak kapasiteye sahip olduğunu ve Pınar gibi sporcuların kırkyılda bir geldiğinin de önemle altını çizdi. “Pınar çok özel bir yetenekdir. Onun gibi bir sporcu kolay kolay yetişmez” derken, kendisinin niçin yarışmada Pınar’ın yanında olmadığını sorduğumuzda bambaşka bir gerçeği öğrendik.


Pınar Akılveren’in Rus Antrenörü Rosa Vinter, kendisini en çok üzen şeyin on senedir Antalya’da çalışmasına rağmen halen vatandaşlık alamamış olması olduğunu söyledi. Sürekli yarışmalara katılmak için yurtdışına giriş çıkış yapması onun yasal süreye bir türlü ulaşamamasını sağlamış. Türkiye adına on yıldır sporcu yetiştiren ve vatandaşlık alamadığı için Dünya şampiyonalarına katılamayan Vinter’ın yaşadığı üzüntü her halinden anlaşılıyordu. Rosa Vinter, “Dünya Şampiyonasına Pınar’ı İzmir takımıyla beraber gönderdik. Çocuğumun yanında olmayı çok isterdim. Bu soruna umarım yetkililer bir çözüm bulurlar. Beni en çok üzen, Pınar’ın yanında olamamam” dedi.


Yeni kayıt dönemine de başladıklarını belirten Vinter, bu yıl ayrıca kadınlar içinde aerobik kursu açtıklarını söyledi. Kurslara katılmak isteyenlerin Atatürk Kapalı Spor Salonu’na müracat etmesi gerektiğini söyleyen Vinter, “Her yıl yeni “Pınar”lar yetiştirmek için çalışıyoruz. Türkiye Cimnastik dalında hak ettiği yere çok kısa zamanda gelecektir” dedi.


Jimnastik yapan minikleri izlediğimizde bile ne kadar zor olduğunu anlayabildiğimiz bu spor dalına ait bilinmeyenleri deneyimli antrenör Rosa Vinter’la konuştuk.


Henüz yirmi yıldır Türkiye’de Cimnastik dalına ait çalışmalar yapılıyor olmasına rağmen dünya çapında bir milli sporcumuzun olması aslında ne kadar şanslı bir millet olduğumuzun da bir göstergesidir. Umarız Pınar Akılveren, nice Pınarları da peşinden sürükler ve gururumuz olmaya devam eder.


-Ritmik cimnastikte belirlenen yaş sınırı ne olmalıdır?


Aslında 3 yaşından itibaren gelenler oluyor. Ama en ideali 5 yaştır. Beş yaşında jimnastiğe başlayan biri bu işi en fazla 25 yaşına kadar yapabilir. Onda da vücuduna çok iyi baktığı takdirde. 25 yaşından sonra devam etmek isteyenler antrenörlüğe geçiyor. Çünkü yarışmalarda büyükler kategorisinde 16-17 yaşındaki sporcularla yarışıyorsunuz ve onlar daha esnek ve daha estetik oluyorlar. Özellikle Rusya’da bu spor bir ekoldür. Beş yaşına gelen her kız çocuğu direk jimnastik kurslarına yazdırılır. İlerleyen yıllarda da yeteneğine göre devam da edebilir başka bir branşa geçedebilir. Ritmik cimnastikten sonra baleye, atletizme veya artistik cimnastiğe geçişlerde olabiliyor.


- Şu ana kadar en uzun bu spora devam eden sporcu kimdir?


25 yaşına kadar devam eden bir kişi biliyorum. Sadece İspanya’da bir sporcu 25 yaşına kadar devam etti. Aslında cimnastik kolay bir spor değildir. Esnemeler ve sıçramalar yaş ilerledikçe daha da zorlaşıyor. Balerinlerin 30 yaşında emekliye ayrılması gibi bizlerde genelde 20 yaş civarında emekliye ayrılıyor artık sporcu yetiştirmeye başlıyoruz.


- Yarışmaya katılan sporcuların günde kaç saat çalışması gerekiyor?


Haftada altı gün geliyorlar. Günde en az 5 saat çalışıyorlar. Ama aslında daha fazla çalışmaları gerekir. Fakat okul zamanı hem dersler hemde antreman çok yorucu oluyor. Okuldan çıktıktan sonra geliyorlar ama dersler ağırlaştıkça daha çok zorlanıyorlar. Yarışmaya gittikleri zaman okulda devamsızlık sorunları oluşuyor. O yüzden hem okulu hem de sporu bir arada götürmek çok büyük özveri gerektiriyor.


- Okula giden çocukların başka aktivitelerle ilgilenmesi derslerini etkiler diye bir inanış vardır. Siz buna katılıyor musunuz?


Ritmik jimnastikle ilgilenen sporcuların öncelikle çok zeki olmaları gerekiyor. Çünkü zor bir spor ve akıl çok önemli. Seriler bir buçuk dakikadan oluşuyor ve dört seri var. Bir buçuk dakikada ne hareketler yapıyorlar. Çalışırken de bir seferde anlayan çocuk çok başarılı oluyor ve zaten bu çocuklar okullarında da çok başarılı öğrencilerdir. Bu yüzden çok zorlanıyorlar. Okulda da çok başarılılar, sporda da… Türkiye’de okul hayatı çok önemli olduğu için derslerinde düşüş olan sporcuları uyarırız ve takip ederiz. Eğer buraya devam etmek istiyorsa derslerinin de iyi olması öncelikli şartımızdır. Bazen çok güzel ve vücudu müsait olsada sağını solunu öğrenemeyen çocuklar oluyor. Onlarla yarışmaya hazırlanmak mümkün değildir. Bu çok zor bir spor ve zeka çok çok önemli…


-Cimnastik yapacak bir çocuğun bedenen uygunluğu ne olmalıdır?


Aslında biz çocukları kreş ve anaokullarından seçiyoruz. Yada dışarda gördüğümüz bir çocuğun çok uygun olduğunu düşünürsek yanına gidip aileye kendimizi tanıtıp, çocuklarını cimnastik kursuna vermek isteyip, istemediklerini soruyoruz. 4- 5 yaşlarında bir çocuğu gördüğümüzde anlayabiliyoruz. Bacak yapısı ve zayıflığı bize geleceğine dair bilgi veriyor. Aileside uzun boyluysa genelde çocukda uzun boylu oluyor. Bizim yarışmalara yetiştirdiğimiz çocuklar zaten birkaç sene içinde kendilerini belli ediyorlar. Eğer yarışma için uygunluğu yoksa bile spor yapmaya alışması ve sporu sevmesi bile bizler için çok önemlidir. Günümüzde fast food beslenme çok yaygın olduğu için çocuklar özellikle 11-12 yaşlarında çok kilo alıyorlar. Bunu engellemek için bile cimnastik sporu çok etkilidir.


-Sporculara fast food yiyecekler kesinlikle yasak gibi görünüyor. Peki ne yer, ne içerler?


Sebze ve yeşillik ağırlıklı beslenmeleri gereklidir. Bazen buradan çıkıp karşıdaki fast food’da yemek yiyenleri yakalıyorum ve ertesi gün çok kızıyorum. Akşamları saat 18.00’den sonra yemek yememeliler sadece bir meyva yenebilir. Akşam yemeklerini salata ile geçirmek en iyisi ama Türk adetlerinde salata yemekten sayılmadığı için özellikle ilerleyen yaşlarda kilo sorunuyla başetmekde zorlanıyoruz. Antalyalılar aslında bu konuda çok şanslılar, burada her mevsim taze yeşillik ve domates bulmak mümkün o yüzden de sağlıklı beslenebilirler. Ama hamurişine olan düşkünlük sağlıklı beslenmeyi de engelliyor. Herşeyden yenmeli ama porsiyonları mutlaka az olmalıdır.


-Peki cimnastiğe yazılan bir çocuğa bir yılın sonunda “sen bu sporu yapamıyorsun en iyisi bırak” dediğinizde oluyor mu?


Aslında demek istiyoruz ama bu durum biraz karışık. Bazen çocuğun vücudu müsait olmuyor ama çocuk çok istekli olduğu için “sen gelme” diyemiyoruz. Aslında bir çocuğa da sen gelme demeye hakkım yoktur. Ben de anneyim ve benim kızımda uzun yıllar cimnastik yaptı, dereceler aldı ama Türk vatandaşı olmadığı için yarışmaya gönderemedik. Bunları yaşadığım için çocuklara gelme diyemeyiz ama hobi olarak devam edenlerde zaten bir süre sonra kendini belli ediyorlar. Velilere de burada çok iş düşüyor. Her gün çocuklarını getirip dışarda bekliyorlar. Onlarda kendi hayatlarından fedakarlık yapıyorlar. Bu yüzden her bakımdan emek verilen bir spor…


-On senedir Antalya’dasınız. Neden vatandaşlık almadınız?


Aslında vatandaşlık almayı çok istiyorum. İki kez de başvurdum ama antrenör olduğum için yasalara uyamadım. Beş seneden sonra vatandaşlık için başvurduğumda belli bir süre bu ülkeden hiç çıkış yapmamış olmanız gerekiyor. Ama ben yurtdışı kamplara yada yarışmalara sporcu götürdüğümden, pasaportuma vurulan her damga verilen süreyi bozuyor. Aslında ben bu ülkeyi temsil etmek adına yurtdışına çıkış yapıyorum. Bunun için ayrıca bir düzenleme olması gerekmez mi? Mesela ben vatandaşlık alabilmiş olsaydım kızım seve seve ve isteyerek bu ülkeyi milli sporcu olarak temsil ederdi. Kızım da çok yetenekli bir çocuktu ve Türkiye adına yarışmayı çok istedi ama şartlar izin vermedi. Benim gibi özel durumu olan yabancı antrenörler için bir düzenleme belki yaparlar. Mesela şu anda Pınar Japonya’da Dünya Şampiyonasında Türkiye’yi temsil ediyor ama ben Türk vatandaşı olmadığım için onun antrenörü olarak yanında gidemedim. Sürekli de işim gereği sporcularla yurtdışına kampa gitmem gerekecek ve bu süreyi tamamlamam çok zor görünüyor. Bu konuda bir düzenleme olursa Pınar’la birlikte Türkiye’nin adını daha üst seviyelere taşıyacağımıza eminim.


-Senede kaç öğrenciniz oluyor?


Biz burada üç antrenörüz. Her birimizin 15 öğrencisi oluyor. En yoğun olan yaş grubu minikler, zaten Türkiye’de büyükler kategorisinde toplam 10 sporcu var. Bunlarında bir kısmı İzmir’de bir kısmı da Antalya’dadır. Yani en iyi takımlar bu iki şehirde var. Bizdeki Pınar Akılveren aynı zamanda milli sporcudur. Pınar çok başarılı bir sporcu, hem esnek hem de hırslıdır. Pınar’ın girdiği her yarışmadan dereceyle döneceğine inanıyorum.


-Eski öğrencilerinizle görüşüyor musunuz?


Elbette görüşürüz. Benim ilk yetiştirdiğim sporcum 1979 doğumluydu. Şimdi onunda kızı olmuş ve o da cimnastiğe başladı. Kendimi anneanne gibi hissettim. Hem annesini hem kızını yetiştirmek çok garip bir duygu… 22 yıldır antrenörlük yapıyorum ve sadece bu branşta değil daha sonradan atletizme ya da başka dallara geçen sporcularda derece aldıklarında ziyaretime mutlaka gelirler. Onları gördükçe de çok mutlu oluyorum.


-Türkiye’de eğitim sistemindeki spora ayrılan zamanı nasıl değerlendiriyorsunuz?


Ben Türkiye’deki bir çok okulda beden eğitimi derslerini izledim. Okullarda spor salonları yok. Bahçede betonun üzerinde top oynuyorlar. Cimnastik ya da atletizme yönelik çalışma hiç yapılmıyor. Buraya 7 -8 yaşında çocuklar geliyor. Takla atın diyoruz. Takla ne demek diyorlar. Bu yüzden okullardaki spor derslerinin imkanları biraz daha geliştirilmeli diye düşünüyorum.


-Sponsor bulmakta zorlanıyor musunuz?


Şimdiye kadar hiç bulamadık. Türkiye’de daha çok futbola ve basketbola yatırım yapılıyor. Pınar Balkanlar’da ve Türkiye’de şampiyon olunca İstanbul’daki firmalardan teklifler aldı. Hem maaş verelim, hem okula yazdıralım. İstanbul’da yaşasın diyen firmalar oldu ama o zaman İstanbul adına yarışacaktı. Hem kendisi hem bizler bunu istemedik. Yıllardır Antalya’da hazırlanan ve Antalya adına yarışan Pınar’ı sponsor bulamadığımız için başka illere kaptırmak istemiyoruz. Pınar’ın kardeşi Pelin’de cimnastikçi ve aile ikisine birden bütçe ayırmakda zorlanıyor. Anne ve babaları devlet memuru olduğu için durumları belli ve yarışmaya katılan sporcuların masrafları çok yüksek oluyor. Yarışmada giyilen mayolar 300 Avro, kullanılan toplar 130 avro, kurdelalar 100 avro olunca her yarışma içinde bunlardan almak gerekiyor. Vize masrafı, yol masrafı da eklenince Dünya Şampiyonalarına katılmak için her seferinde 6- 7 bin TL gerekiyor. Bu kadar yetenekli bir sporcunun sadece imkanlar kısıtlı olduğu için yarışmalara gidememesi inanın en çok bizleri üzüyor. Ben Antalya’da antrenörlüğe on sene önce başladım. O yıllarda Türkiye’nin Dünya Şampiyonasını katılması hayal bile değildi. Çünkü bu yarışmalara katılan ülkeler bellidir. Yıllarca emek verildi ve şimdi Türkiye’yi temsil eden bir sporcu yetiştirildi. Ama sponsor olmadığı için katılamıyor. Antalya gibi bir şehirde inanın bu çok acı bir tablodur.



Rosa Vinter kimdir?


Rusya’nın Kazan şehrinde doğan Vinter, 5 yaşında cimnastiğe başladı ve 17 yaşına kadar devam etti. Üniversiteden sonra antrenörlüğe başlayan ve 1987 yılından beri antrenör olarak çalışan Rosa Vinter, on yıldır da Antalya Ritmik Cimnastik Gençlik Spor Kulübü’nde antrenörlük yapmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder