15 Eylül 2009

ALİ ADNAN KAYA




Geçtiğimiz haftalarda Milliyetçi Hareket Partisi’nin genel kongresinde Antalya İl Başkanlığı için adaylar yarıştı. Adaylar arasından, 240 oyla seçilen Ali Adnan Kaya’yla yerel ve ulusal gündemi değerlendirdik.


Çevresinde efendi kişiliği ve güler yüzüyle tanınan Başkan Kaya’nın bugüne kadar hiç kimseyle bir kırgınlığı olmamış. Ülke ve yerel gündemdeki olaylara sakin ve ılımlı tavrıyla yaklaşması dikkatimizi çeken Başkan Kaya, yapıcı konuşmalarının yanı sıra eleştirel üslubuyla da AKP hükümetini değerlendirdi.


Özellikle Elmalı Belediyesi’nde geçtiğimiz haftalarda yaşanan haciz olayının detaylarını bizlerle paylaşan Kaya, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarının değerlendirilmesi içinde aslında bir yılın dolması gerektiğini belirtti. Adnan Kaya, “ Yine de şu 5 aya ve yapılanlara baktığımızda, bir şikayet sitesi dışında bir şey göremiyoruz” dedi.


Kendileri için dürüstlüğün ve misyonlarının çok önemli olduğunun altını çizen Adnan Kaya “Genel Başkanımız’ın adı bugüne kadar hiçbir yolsuzlukla anılmadı. Kimsenin hakkını yemedi. Kendisi bizim yüzümüzü düşürecek hiçbir şeye imza atmamıştır. Sayın Devlet Bahçeli’nin duruşu ve kimliği bellidir. Kendisini daha iyi tanıtabilmek adına bizler de elimizden geleni yapacağız” dedi.


Yerel seçimlerde merkezde Antalya Büyükşehir Belediyesi ve 5 ilçe belediyesi olmak üzere 6 belediye başkanlığından 1 ilçe belediye başkanlığını, taşrada ise 14 ilçe belediye başkanlığından sadece 4’ünü kazandıklarını, bu sonuçların MHP için, yeterli olmadığını ve MHP’nin daha geniş açılımlar sağlaması, Antalya’nın sözünü söyleyecek parti haline gelmesi, tabandaki ihtiyaçların karşılanması için, MHP Antalya İl Başkanlığı’nın kan değişikliğine ihtiyacı olduğuna değinen MHP Antalya İl Başkanı Adnan Kaya, görevini yeni devralmış olmasına rağmen tüm sorularımızı içtenlikle yanıtladı.



- 29 Mart seçimlerinde MHP’ nin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Daha önceki seçimlere bakarsanız bu seçimlerde MHP başarı yakalamış gibi gözüküyor fakat daha da başarılı olunabileceği kanısındayım. Bizim MHP Antalya İl Başkanlığı’na aday olmamızın bir sebebi de buydu.


-Sizin başarı kriterleriniz nelerdir?


Başarı çok çalışmaktan geçiyor. Geçmiş yönetimlerin yapmış olduğu hataları yapmamaktan geçiyor. Seçimlerde adayların ve listelerin doğruluğu önemlidir. Geçmişte yapılan hataları göz önünde bulundurarak önümüzdeki seçim sürecinde daha dikkatli davranıp,başarıyı yakalayabileceğimiz kanısındayım. Bu dönem öncelikle sosyal çalışmalara ağırlık vereceğiz. Kültürel, sanatsal ve sosyal etkinlikler düzenlemek istiyoruz. Kendimizi daha rahat ifade edebileceğimiz projelerin içinde yer almak düşüncesindeyiz. Bu binayı da bağımsız müstakil bir yere taşımak ilk çalışmalarımız arasında olacak.


-Adaylığınızı açıklamanız planlı bir süreç miydi yoksa ani bir karar mıydı?


Milliyetçi Hareket Partisi’nin içindeki yapılanmada 15 yıldır görev almaktaydım. Bir çok görevde bulunmuştum. Aslında adaylığım çok programlı olmadı. Son bir senedir ara sırada olsa aklımdan geçirir durumdaydım. Genel kongreden bir buçuk ay önce kararımızı açıkladık. Ani verilen bir karardı diyebiliriz.


-Milliyetçi Hareket Partisi’nin Antalya’daki en büyük sıkıntısı nedir?


Milliyetçi Hareket Partisinin şu anda Antalya’daki sıkıntısı küskünlükler, dargınlıklar, birbirini çekememezliklerdir. Biz öncelikle bunu bitirmeye gayret edeceğiz. Bu küskünlüklerin bitmesi durumunda, bizim yüzde 5 ila 10 artımız olur diye düşünüyoruz.


-Peki bahsettiğiniz bu kırgınlıklar kişisel sebeplerden mi oluyordu yoksa partiler arası kırgınlıkları mı kastediyorsunuz?


Partiler arasında çok az olmakla birlikte genelde uzun zamandır teşkilatı aynı kişilerin yönetmesi bu akvaryumun içindeki balıkların nefes almasını engeller duruma gelmişti. Değişiklik bu yüzden gerekliydi ve üyelerde cevabı sandıkta verdiler. Bu değişiklik Antalya’da ciddi bir nefes alma dönemi olarak düşünülebilir. Bu kongreden dolayı bile Milliyetçi Hareket Partisi’nde yüzde on bir artış olduğunu düşünüyoruz.


-Aksu ilçesi yeni yapılanmakta olduğundan bu seçimlerde büyük önem taşıyordu. Antalyalılarda bu yüzden seçim sonrası, bu ilçedeki çalışmaları yakından takip ediyor. Aksu Belediyesi’nin çalışmalarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?


İl Başkanlığı seçimleri 9 Ağustos’ta yapıldı ve yirmi beş günlük bu zaman diliminde henüz kendi içimizdeki görevlendirmelerimizi tamamlayabilmiş değiliz. Bu süre inanın tebrik ve kutlamalarla geçti. Dolayısıyla şuanda İsa Başkanla ve çalışmalarla ilgili bir değerlendirmemiz söz konusu değil. Ramazan’dan sonra gerekli toplantıları yapıp elde edilen bilgileri, başarıları ya da başarısızlıkları sizlerle paylaşacağız. İl Başkalığı’nda bu çalışmalar ve raporlamalarla ilgilenmek üzere bir ARGE birimi kurmayı düşünüyoruz.


-Yeni yapılanmakta olan bir ilçede sizce dikkat edilmesi gereken şey ne olmalıdır?


İmar konusu çok önemli, bunun yanında ulaşımın altyapısı da ilçenin geleceğini belirler. Diğer ilçelerin tecrübelerinden yararlanılarak, başarılı bir yapılanma sağlanır diye düşünüyorum.


-Ulaşım konusunda girmişken Antalya’nın mevcut ulaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Şimdi raylı sistem bu kadar yatırım yapıldıktan sonra değiştirilmesi mümkün olmayan bir yatırımdır. Akaydın Bey’inde bu yatırımı devam ettireceğini düşünüyoruz.


-Raylı sistem toplu ulaşım araçlarını azaltıp trafiği rahatlatmayı amaçlıyordu ama şimdi yeni otobüslerin alımı gündemde, Büyükşehir Belediyesi’nin yeni otobüs alımını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Yeni otobüslerin alım amacının trafiği rahatlatmak için değil, seçimlerden önce verilen sözlerin yerine getirilmesi amacını taşıdığını düşünüyorum.


-Antalya gündeminde olan üç önemli konumuz daha var. Vakıf Çiftliği arazisi, 100.Yıl stadyumunun durumu ve Halkkart ihalesi. Bu konularla ilgili görüşleriniz nelerdir?


Vakıf Çiftliği arazisinin aynı özelliklerle kalması arzusu içerisindeyiz. Bu fikri bizden önceki arkadaşlarımızda sık sık dile getirdi. Vakıf Çiftliği Antalya’nın ciğerleridir ve bu arazinin de aynen olduğu haliyle korunması gerektiğini düşünüyorum. Geçmişte hatırlarsanız, Antkart ihalesine de karşı çıkmıştık.Şimdi bu Halkkartı da desteklememiz mümkün değil. Yanlışın üzerine bir yanlış daha konmak üzere şu anda…100.Yıl’dan stadyumun kalkması kararını doğru bir karar olarak düşünüyoruz. Alışveriş merkezlerine de, “dur ” denilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir şehirde bu kadar çok ve birbirine yakın alışveriş merkezi olmamalıdır. Yerli esnafımız bu konudan çok zarar görüyor ve büyük merkezlerle rekabet edebilecek durumu kalmıyor. Bu alanların sosyal alanlar olarak projelendirilmesinden yanayız.


-Kaleiçi’nin de pasif duruma gelmesinin sebebi bu mu?


Kaleiçi esnafını ve o bölgeyi bitiren şey her şey dahil sistemdir. Hatta Antalya ve çevresini bitiren bu sistemdir. Turistlerin otelden çıkmasına gerek kalmayacak imkanlar sunuluyor. Alışveriş için bile turistlerin tek başlarına dışarı çıkmasını istemeyen acentelerin turistlere uyarılar yaptığı ve tedirgin ettikleri yönünde duyumlar almaktayız. Her şey dahil sistemin uygulanmadığı illerde şehir merkezlerindeki yoğunluk bundan kaynaklanıyor. 1985 yıllarında Antalya’ya 500 bin turist geliyordu ve esnaf kazandığı parayı koyacak yer bulamıyordu. Şimdi 10 milyonu aşan bir turist var ama esnafın hali içler acısıdır. Her şey dahil sisteme bir çözüm bulunması gerekmektedir. 10 milyon kişi geleceğine 80’li yıllarda gelen 500 bin turist gelsin, bizce daha iyi. İlerleyen yıllarda bu bölgenin insanları yabancı otel sahiplerinin yanında çalışarak hayatlarını devam ettirebilecekler. Mal sahibiyken, işçi olacaklar. Otel yatırımlarına da artık “dur” denilmelidir. Bacasız sanayimizi de bitirmek üzereyiz. Kapasiteyi fazlasıyla aştık ve artık yerde kalmadı, ihtiyaç da kalmadı.


-Seçim sonrasında İl Genel Meclisinde CHP ile yapılan bir koalisyon vardı ve alınan kararların çoğu olumluydu. Bu olumlu tablo aynen devam edecek mi?


Koalisyonun devam etmemesi için herhangi bir sebep yok. Ama bizim yönetim anlayışımızda hakkaniyet birinci planda olacaktır. Doğru olabileceğine inandığımız her kararı desteklediğimiz gibi yanlış olduğunu düşündüğümüz kararlarda da red oyu kullanacak kadar cesur davranacağız.


-Ak Parti hükümetinin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Ak Parti çok enteresan bir parti bana göre… Yıllardır “hizmet, hizmet” diyorlar. Belediye Başkanlıklarından örnekler gösteriyorlar. Bu dönem özellikle bir şey gördük bizler. Hizmet adı altında yapmış oldukları projelerde devleti tamamıyla zarara uğratan projeler var. Biz geçen seçimlerde Elmalı Belediyesi’ni 500 bin TL borç ile Ak Parti’ye devretmiştik. Bu seçimlerde ise 12 milyon TL borç ile devraldık. Bizim bırakmış olduğumuz borcun en azından bir karşılığı vardı. O dönemde yapılacak olan bir inşaata alınan demirin borcuydu bizim bıraktığımız. Ak Parti'li belediye SSK, TEDAŞ, Vergi Dairesi gibi kurumlara hiç ödeme yapmamış, bunun dışında 2 milyon lira da esnafa borç yapmışlar. Seçim sürecinin hemen ardından Ak Parti hükümeti borçları işleme koydu ve belediyeye ait itfaiye ve ambulans haciz nedeniyle bağlandı. Ben buradan AK Parti hükümetine soruyorum.Niçin o borçlar bu kadar bekletildi de şimdi işleme konuluyor. Seçimlerden bir yıl bilemediniz iki yıl sonra, bu borçların hesabı sorumalıydı. Üzerinden beş sene geçmiş ve bu 5 sene içinde hiç ödeme yapılmamış. Bunun mantıklı hiçbir açıklaması yoktur. Ak Parti’nin hizmet anlayışı bu mu? Bu iş kesinlikle bilinçli yapılan ve kendilerinden sonra gelen belediyeleri zor durumda bırakmak adına yapılmış bir çalışmadır. Bunlar belediyeleri değil, halkı cezalandırıyorlar. Haczettikleri şeyler belediyenin ambulansı ve itfaiye aracıydı. Haczi çözdürebilmek için bu borçları taksitlendirdik.


-Ak Parti Hükümetinin şuan ki gündemi olan ve “Kürt açılımı” denen, adı daha sonra demokratik açılıma döndürülen açılımlar silsilesini nasıl değerlendiriyorsunuz?


Başbakan, bir zamanlar çıktığı televizyon kanallarında ‘alt kimlik’ ve ‘üst kimlik’ diye bir ayrıma başlamıştı. Hemen arkasından bu söylem Kürt açılımı oldu şimdi de demokratik açılım diyorlar. Üçüncü defadır isim değişiyor. Demokratik hakları kimin fazla, kimin eksik tartışılır. Bu açılım bin yıldır beraber yaşamış bir milleti birbirine düşürme senaryolarından başka bir şey değildir. İç işleri Bakanı Atalay Bey’in konuşmasını herkes dinledi. İçinde hiçbir şey olmayan sadece adı olan bir demokratik açılım. İçi boş. 21 tane dernekle görüşmüş, kim bu dernekler? Ne için isimlerini saymıyorsunuz? Seçme seçilme hakkıysa her iki milletinde eşittir, yargılanmasıysa eşittir, eğitim ve güvenlik eşittir, yatırım hakları eşittir. Onlar dediğimiz insanlar, Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan ve bu kimlikle yaşamaktan mutluluk duyan bir millettir. Yıllardır biz Kürtlerle iç içe yaşadık. Akrabalık bağları, kan bağları oluşturduk. Bu hükümet neyin peşinde? Ak parti bu açılımla birilerine verilmiş sözlerini mi yerine getirmeye çalışıyor yoksa Abdullah Öcalan’ı mı kurtarmaya çalışıyorlar? Çıkıyorlar televizyonlarda ‘Abdullah Öcalan’ı siz getirdiniz, asmadınız’ diyorlar. Böyle bir şey yok. 15 Şubat 1999 tarihinde Ecevit azınlık hükümeti zamanında gelmiştir. 18 Nisan 1999 tarihinde de biz genel seçimlerde 129 milletvekiliyle meclise girmişiz. Arkadaşın bir tanesi gene üç tane imza olan bir fotokopiden bahsetti. O üç imzanın içeriğini tam okuduğunuz zaman ifade edilen gibi bir şeyin olmadığı ortaya çıkıyor. 1 Ağustos 2002 ‘de mecliste yapılan Abdullah Öcalan’ın idamının kaldırılmasına ‘hayır’ oyu veren tek parti biziz. Gerekli mücadeleyi yapmamıza rağmen idam kararı bir hükümet kararı değil, meclis kararıdır. Bu idamın kaldırılması konusunu gündeme getiren ilk kişi Necmettin Erbakan’dır. Gerçeği araştıran insanlar doğruları görecektir.


- Bu açılımlar sizce diğer azınlıkları da etkiler mi?


Bizde Yörük Beyleri olarak azınlığız. O halde biz de haklarımızı istiyoruz. Bizde Konyaaltı caddesine çıkıp elimizde pankartlarla haklarımızı mı isteyeceğiz? Ben bu ülkede vergi ödüyorum. Elektrik, su parası ödüyorum. Bu ödediğim paraların içinde başka bölgelerin ödemedikleri paraların maliyeti de var. Eğer demokratik haksa ben bu güne kadar ödediğim vergi hakkımı geri istiyorum. Devlet bu açılımı demokratik açılım olarak değil de, sosyal açılım olarak projelendirip eşit sosyal imkanları sağlama yolunda çalışmalar yapsaydı bunu anlayabilirdik ama demokratik açıdan zaten bir eşitsizlik söz konusu değil ki… Seçim dönemlerinde dağıttıkları seçim paralarıyla, beyaz eşya paralarıyla, elektriği suyu olmayan yerlere hizmet götürselerdi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu da eğitimi, güvenliği ve istihdamı sağlasalardı çözüm oluşmuş olacaktı. O bölgenin başka bir şeye ihtiyacı yok. Bölge insanlarını “onlar” diye ayırıp iç karışıklık yaratılmak istenmesine inanmamalı, destek vermemeliyiz. 57. hükümet zamanında emniyetin kayıtlarına geçmiş olan bir durum vardır. Terörün ne kadar azaldığı ve sıfır noktasına geldiğini herkes hatırlasın. Niye bunu kaşıdınız arkadaşlar? Sayın Başbakan soruyorum, “Niye bunu kaşıdınız? Ne var bunun arkasında? Kime ne söz verdiniz?”


Büyük Ortadoğu Projesi’nin altyapısı bu açılımdır. Büyük Ortadoğu Projesini kuracaklar. O ya da bu şekilde kuracaklar. Bu geniş coğrafya, dünya enerji kaynaklarının çok büyük bir bölümüne sahiptir. Tüm dünya ülkelerinin gözü bu topraklarda ve yapılan çalışmalarda onların işini daha da kolaylaştıracak nitelikte.



ALİ ADNAN KAYA



29 Ekim 1965 Antalya Finike doğumludur. Aslen Seriklidir. Eğitim sürecini Antalya’da tamamladı. 1988 yılından, 1994 yılına kadar, özel firmalarda pazarlama üzerine ve idari yönetim üzerine çalıştıktan sonra, 1994 yılından bu yana, Antalya ‘da sigorta acenteliği yapmaktadır. Şuan, sigorta acenteliği yanında, müteahhitlik ve ayrıca bir bilgisayar firmasının sermayedarı konumunda. ATSO’da daha önce, 30. Grup Sigortacılık Komitesi’nde üyelik görevinde bulundu. 1994 yılından bu yana, MHP Muratpaşa Belde Yönetim Kurulu Üyeliğinden başlamak üzere, İl Başkan Yardımcılığı’na kadar hemen hemen her organında 15 sene görev aldı. Kaya, 9 Ağustos’daki Genel Kurulun ardından MHP Antalya İl Başkanlığına seçilmiştir.


1 yorum:

  1. Bu, böbrek satmak isteyen herkese açık bir ilan, böbrek nakli ihtiyacı olan hastalarımız var, bu nedenle böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen iowalutheranhospital@gmail.com adresindeki e-posta adresimizden bizimle iletişime geçin.
    Ayrıca +1 515 882 1607 numaralı telefondan whatsapp'ı arayabilir veya bize yazabilirsiniz.

    NOT: Güvenliğiniz garanti altındadır ve hastamız, onları kurtarmak için böbrek bağışı yapmayı kabul eden herkese büyük miktarda para ödemeyi kabul etmiştir. Sizden haber almayı umuyoruz, böylece bir hayat kurtarabilirsiniz.

    YanıtlaSil