14 Haziran 2010

MAHMUT ALPAGOT



‘Bunun da reçeli olur mu’ demeyin

Antalya ve reçel dendiğinde akla ilk gelen patlıcan ve turunç reçeli... Beni tanıyanlar Antalyalı olmadığımı bilir, bilmeyenler için belirtmeliyim ki Ankaralıyım. Haliyle şehrin göbeğinde geçen çocukluğumdan, hafızamda kalan meyveler arasında “turunç” kelimesi hiç geçmedi. Bizler portakal, mandalina ve greyfurdu da sadece manav tezgâhlarında görerek büyüdük. Antalya’ya ilk geldiğimde bahar mevsimiydi. Her köşe başında, sokak aralarında yemyeşil meyve ağaçları, üzerlerinde kocaman portakallar… “Antalyalılar bu portakalları neden yemiyor acaba, başka şehirde olsa ağaçta bir tane meyve kalmazdı” diye aklımdan geçirmiştim ki sonradan bu ağaçların turunç ağaçları üzerlerindekinin de portakal olmadığını öğrendim. Ankara şehir hayatının yaşamımızdan eksilttiği tatların arasına turunç meyvesi de böylelikle eklenmiş oldu. Sanırım bugün bile dışarıdan gelen çoğu kimse benim gibi düşünüyordur.
Dönem itibarıyla kaydı bulunamasa da 1842 yılında kurulan ve 1914 yılında kayıtlara geçen Yenigün Reçelleri’nin üçüncü kuşak temsilcisi Mahmut Alpagot, çeşit çeşit reçelleriyle Antalya’nın “şeker kralı”…
Mahmut Bey’in odasındaki 60’lı yılların Antalya manzarası fotoğrafı yaşanan değişimin en çarpıcı örneğiydi. 60’lı yılların fotoğrafına zaman zaman gözü takılan Mahmut Bey’in, meyve bahçelerinden bahsederken kullandığı “Eskiden sokaklar türül türül portakal çiçeği kokardı” cümlesi, bizi eskilere, mendillerin içinde sakladığımız akide şekerli yıllara götürdü.
96 yıllık reçelci Yenigün, 'Bundan reçel mi olur' önyargısını kamkat, bergamut, patlıcan gibi 43 çeşitle yıktı.
Yaklaşık bir asırdır lokum, pekmez, şeker, reçel üreten ve milyon dolarlık ihracat yapan Yenigün Reçelleri, küresel krizde araştırma ve geliştirme çalışmalarına ağırlık vererek, diabetik reçelden sonra organik reçel üretimine de başlama kararı almış. Yenigün Reçelleri Limited Şirketi Sahibi Mahmut Ruhi Alpagot, 96 yıldır, reçel ve pekmezle şekerleme çeşitleri üretimi yaptıklarını, son yıllarda yaptıkları araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla, Türk halkında ‘Bundan da reçel mi olur’ ön yargısını yıktıklarını söyledi. Patlıcan, karpuz, bergamutun da aralarında yer aldığı turunçgillerden reçel üreterek, Türk damak tadına yeni ürünler kattıklarını anlatan Alpagot, “Bergamut reçelleriyle Antalya markası yarattık. Turunçgillerden kamkat, nar, patlıcan, karpuz, ceviz içli patlıcan reçeli, bal kabağı, yeşil ceviz reçeli başta olmak üzere 43 çeşit reçel üretiyoruz. Beş kıtaya yılda 1 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz” dedi.
Tamamen otomasyon üzerine kurulu fabrikada bütün ürünler el değmeden hazırlanıyor. Aile mesleği babadan oğula geçtiği gibi isimler de baban oğula geçmiş. Mahmut Bey’in oğlu Necmi Alpagot işin pazarlama ve ihracat kısmıyla ilgileniyor. Lokumdan, şekerlemeye, reçelden, turşuya sayamayacağımız kadar çok çeşit ürün mevcut…
Yıllar önce ürünlerine turşuyu da eklemeleri konusundaki ısrarları “Şekerciden turşucu olur mu?” diyerek esprili bir cevapla yanıtlayan Mahmut Bey’in, turşularını tattıktan sonra gördük ki şekercinin elinden turşucu çok da güzel oluyormuş.
Yenigün Reçelleri’nin başlangıç hikayesini bu hafta bizlere Mahmut Bey’i babası Necmi Alpagot anlattı. Konyaaltı’daki evlerinde bizleri ağırlayan Mürvet ve Necmi Alpagot çiftinden kahvelerimizi yudumlarken, muhteşem Antalya manzarası eşliğinde Yenigün’ün doğuş hikayesini dinledik. Cumhuriyetle yaşıt bir baba Necmi Alpagot. Yıllarını şekerciliğe veren Necmi Bey o günleri şimdilerde özlemle anıyor.
Bu haftaki söyleşimizi gerçek anlamıyla tatlı yiyerek ve tatlı konuşarak geçirdik. Benim en favori reçelim elbette ki ceviz reçeli… Türkiye’nin en az bilinen ama bilenin de vazgeçemediği, henüz olgunlaşmamış yeşil cevizlerin çok emek verilerek işlenmesinden elde edilen ve yüksek oranda enerji deposu olan ceviz reçelini günün her anında tüketebilirsiniz. Yaz mevsiminin habercisi olan karpuz meyvesinin reçeli insanı şaşırtan bir lezzet. Karpuz kabuğunun bir seri işlemden geçirilerek ve çok düşük ısıda kaynatılmasından elde edilen reçel ile yazlık anılarınızı hep taze tutun. Denemediyseniz mutlaka denemenizi önererek, sözü ‘Şeker Kralı’ Alpagot ailesine bırakıyorum.

- Bu kadar yüksek üretim kapasitesi için hammadde ihtiyacını nereden karşılıyorsunuz?
Hammaddelerimizin büyük çoğunluğunu Antalya bölgesinden ve nerdeyse tamamını yurt içi kaynaklardan elde etmekteyiz. Dolayısıyla bölgemiz tarımsal üreticilerine de ciddi ekonomik katkı sağlamaktayız. Üretimimizin yaklaşık yüzde 36’sını ihraç etmekteyiz. Son iki yıldır döviz kurunun düşük olması nedeniyle ihracatımızı yüzde 17’lere kadar düşürdük. Bu yıl ihracatımızı tekrar eski düzeyine getirmek için çalışmalarımızı hızlandırdık. Başta Almanya, Fransa, Hollanda gibi Avrupa ülkeleri olmak üzere, İsrail, Sudan, Malta, Avustralya, Amerika gibi dünyanın çok geniş coğrafyasında ürünlerimizle karşılaşmanız mümkündür.
- Uzun yıllardır bu meslektesiniz, hayatınızın en özel günü hangisiydi diye sorsam…
1986 yılında ailemle birlikte İstanbul’a arabayla yolculuk yapıyorum. Çocuklar kola isteyince bir benzinlikte durdum. Tam elimi rafa götürürken bizim patlıcan reçelinin etiketini gördüm. Şok oldum bir anda, çok şaşırdım ama “Bu reçeli nerden buldunuz” diye de sordum. İstasyon sahibi “Biz Antalya’ya her yıl tatile geliyoruz. Dönüşte de bu firmaya uğrayıp reçel alıyoruz. Burada bu reçeli beğenenler özellikle sipariş edenler var” deyince, ilk defa Antalya dışında kendi ürünümü görmüş oldum. “Ben bu firmanın sahibiyim, inanın çok şaşırdım ve mutlu oldum” derken kartımı uzattım. “Antalya’ya gelirseniz mutlaka ziyaretime de gelin” diyerek ayrıldım. Bu günü hayatım boyunca unutmam mümkün değil. Buna benzer bir de yurtdışı anım var. İlk defa Paris’te ürünümü gördüğümde de çok şaşırmıştım. Raftan ürünü almış dakikalarca incelemişim. O anki gururumu ve heyecanımı anlatamam.
- Şekerlemelere olan ilgi zamanla azalıyor mu ?
O yıllarda helva, akide şekeri, tahin imalatı yapılarak işe başlanmıştı. Bugünkü Mevlana şekeri olarak anılan kaba şeker imalatı da vardı. Tabi ki üretim tekniği o zamanın koşullarına göreydi ve gelenekseldi. Zamanla üretimdeki ürün çeşitleri değişti. Ama akide şekerinden asla vazgeçmedik. 1998 yılından bu yana, 9 bin 500 metrekare kapalı alana sahip, modern teknolojinin ve çağımız üretim tekniklerinin kullanıldığı Antalya Havaalanı karşısındaki fabrikamızda üretime devam etmekteyiz.
- Yabancıların ürünlerinize ilgisi nasıl? En çok hangi ürünü talep ediyorlar?
Yurt dışından en çok narenciye reçeli, harnup pekmezi, hıyar ve acı biber turşusu talep ediliyor. İngilizlerin tatlı biber turşusunu, İsraillilerin ise silor cinsi tohumdan yapılan çubuk (hıyar) turşusunu sevdiğini söyleyebilirim. Amerika'ya her tür narenciye ve meyve reçelinin yanı sıra, çubuk hıyar turşusu gönderiyoruz. Şeker hastaları için özel olarak ürettiğimiz 'diabetik' turunç ve bergamot reçeli de büyük ilgi görüyor.
- Neler üretiliyor?
Reçel olarak; turunç, bergamut, patlıcan, incir, karpuz, vişne, çilek, kayısı, gül, greyfurt, limon çiçeği, hurma, ahududu, böğürtlen, kabak, şatok, portakal, kuşburnu. Marmelat olarak; turunç, bergamut, patlıcan, incir, karpuz, vişne, çilek, kayısı, greyfurt, limon, ceviz, şeftali. Lokum olarak; sade, güllü, muz, limon, portakal, damla, kaymak, kakao, antep fıstıklı, cevizli, fındıfındıklı,fındıklı, yer fıstıklı, meyveli, damla sakızlı, pekmezli cevizli, kakaolu cevizli, pralinli kaymaklı, susamlı beleme, buzlu meyveli, meyve granürlü, cezerye, cevizli sucuk.
Turşu olarak; biberiye, kornişon, karışık, sivri biber. İçecek olarak da elma, vişne, portakal, limon ve tarçın çayları üretiyoruz.
- Yenigün reçelleri üretimine nerede başlandı?
Mürvet Alpagot: Kalekapısı’nda babamın yeri vardı. Üzeri evimizdi, alt katta da üretim yapılıyordu. Çocukluğuma dair en özel anılarım şekerci ustalarımızın sıcak akide şekerinden benim için yaptıkları horozlar, sepetler, hayvan figürlerinden oluşan şekerlemelerdi. Akide şekerinden sepetler yaparlardı benim için ve o sepetlerin görüntüsü hala gözümün önünden gitmez.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder