26 Haziran 2009

KENYALI AKROBATLAR


Falcılar, akrobatlar, yılan oynatıcıları, kınadan dövme yapanlar, ateş yutanlar, trapezciler ve müzisyenler Kenya’nın bir diğer yüzü…

Kenya, dünyada en iyi ve en ünlü safari yeri olarak kabul edilmektedir. Safari macerasının yanısıra Kenya'nın zengin kültürü de insanları buraya çeken nedenlerin başında gelmektedir. Kenyalıların yerel müziğine Benga adı verilir. Dans etmeyi çok seven Kenya halkının bu müzik eşliğinde değişik dans figürleri var.
Kenya mutfağına gelecek olursak; yemeklerinde ya çok fazla et sosu ya da çok fazla fasulye kullanmaktadırlar. Nairobililer ilginç yetenekleri olan bir halk… 6 metrelik dev piton yılanını eliyle yakalayanlar, son derece tehlikeli şovlara imza atanlar, adrenalini en yüksek safari turları ‘Nairobi’ denilince akılda kalanlar…

Kenya’nın başkenti Nairobi’de yirminin üzerinde sirk var ve ülkedeki sirk okulları Kenya’nın neşeli yüzünü oluşturuyor.

Akrobatlar, her gün saatlerce tekrar eder numaralarını... Çoluk çocuk ayrı bir dünyadır onların ki... Dayanışmanın, özverinin, birlikte mücadelenin en yoğun yaşandığı hayatlar…

Sadece ekmek parası için asla yapılamayacak işlerin belki de en başında gelir akrobasi sanatları... Her parası olanın yapacağı bir iş ise asla değildir.

Başkent Nairobi’den gelen yaşları 22 ile 30 arasındaki 7 genç Antalya’da nefes kesen şovlarıyla yürek hoplatıyor. Antalyalıların, yerli ve yabancı turistlerin ilgiyle izlediği şovlar muazzam bir görsel şölen ve bir o kadar da tehlikeli…

Egzotik, neşeli ve eğlenceli Afrika müzikleri ile sergilenen akrobasi şovunu izlerken, akrobatlar adeta sahneyi Afrika Ormanlarına çeviriyor.

Kocaman gülümsemeleri ve sempatik tavırlarıyla en zor akrobatik hareketleri, çocuk oyuncağına çeviren Kenyalı akrobatlar bu hafta bizi Afrika’nın bilinmeyenlerine uzanan bir yolculuğa çıkardı.

Sohbete başladığımızda utangaç tavırları ve şaşkınlıkları yüzlerinden okunan Kenya’lı akrobatların yaşadıkları şaşkınlık, sohbet ilerledikçe yerini şen kahkahalara bıraktı.

Antalya bölgesinin ilk animasyon ve organizasyon şirketi olan Seans Organizasyon’un bünyesinde Antalya’ya gelen ekip, izleyenlere utamayacakları bir şov sergiliyor.

Seans Organizasyon bünyesinde, 200 yabancı sanatçı bulunuyor. Her biri özel yeteneklere sahip olan grup da, çocuklardan, Asya’lılara, Shaolin Rahipleri’nden dans şovlarına uzanan zengin bir ürün yelpazesi mevcut…

Eren Güngör ve Halis Altay’ın sahibi oldukları Seans Organizasyon, yıllardır Antalya eğlence hayatının dünyaya açılan penceresi…

Beş yıldır Kenyalı akrobasi gruplarını ağırlayan Seans Organizasyon, “Kenyalılar için hayatlarındaki en önemli şey müzik. Beş yıl içinde farklı farklı gruplar ağırladık ve hepsinin ilk maaşlarıyla aldıkları ilk şey bir müzik seti ve Afrika müziklerinin olduğu compact disclerdi. Bu grupta ilk maaşlarıyla bir müzik seti ve cd aldılar” dedi.

Kenya’daki işsizlik ve fakirlikten dolayı yaşam standartlarının çok zor olduğunu söyleyen Kenyalı akrobatlar, farklı ülkelerde çalışarak kazandıkları parayı ailelerine göndererek geçimlerini sağlıyor. Yılın yarısından fazlasını ailerinden uzak geçiren akrobasi grubu Antalya’da olmaktan ve Antalyalılardan gördükleri ilgiden hayli memnun…

Türklerin siyahi insanlara karşı bir sempatisi olduğunu ve diğer ülkelerde yaşadıkları zorlukları Antalya’da yaşamadıklarını belirten grup “ Bizlere o kadar iyi davranılıyor ve halk bize o kadar misafirperver yaklaşıyor ki, siz de Nairobi’ye geldiğinizde bizlerde sizleri aynı şekilde ağırlamak isteriz” dedi.

Afrika’dan merhaba anlamına gelen “MAMBO AFRİKA” akrobasi grubu, Ekim ayı sonuna kadar Antalya’da gösterilerine devam edecek.

‘Mambo Afrika’da ekip lideri 29 yaşındaki Samuel Mbuthia ve grubun koreografı 30 yaşındaki George Mbugua.

Grubun en renkli ve güleryüzlü üyesi en genç olan 20 yaşındaki Joseph Njora, birkaç kelime de olsa şimdiden Türkçe öğrenmeye başlamış. 22 yaşındaki James Gathirhba, 23 yaşındaki Steven Thuo, 25 yaşındaki Josphat Otieno ve 28 yaşındaki Wallace Mwaura ise güleryüzlü ve sempatik tavırlarıyla sohbetimize renk kattılar.

Akrobat olabilmek için sirk okulundan mezun olan, Nairobili 7 yetenekli gençle “Mambo Afrika” yı, mesleğin zorluklarını, Nairobi’deki yaşam olanaklarını, özlemlerini ve hayallerini konuştuğumuz keyifli söyleşimizde Afrika’dan Antalya’ya uzanan hayatların egzotik esintilerini bulacaksınız.


-Mambo Afrika olarak şu ana hangi ülkelerde bulundunuz?


Şu ana kadar 3 ülkede bulunduk. Türkiye dördüncü ülkemiz. Bundan önce İsrail, Tayvan ve Amerika’da çalıştık. Her ülkenin kendine göre farklılıkları vardı. İsrail’de havaçok sıcaktı. Orada çalışmak çok zor. Antalya’nın havası Kenya ile aynı ama İsrail Antalya’dan da sıcak. En çok sevdiğimiz yer de Amerika oldu. Hayat çok iyiydi ayrıca kazancımız da çok iyiydi.


-Bu işe nasıl başladınız?


Grup olarak 9 yıl önce bu işe başladık. Hepimiz aynı sirk okulunun ve aynı sınıfın öğrencileriydik. 3 sene bu işin eğitimini alıp mezun olduktan sonra Mambo Afrikayı kurduk.


-Bu izlediğimiz gösterinin provaları ne kadar sürdü?


Antalya’ya gelmeden önce 6 ay boyunca hergün prova yaptık. Okulda bu işin belli kısmını oturtmuştuk. Şimdi ise her sabah prova yapmaya devam ediyoruz. Sahnede izlediğiniz gösteri çok zor ve yorucu bir çalışmanın ardından oluşuyor.


-Antalya hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir çok farklı otelde gösteri yapıyoruz. Her birinden ayrı zevk alıyoruz. Antalya çok güzel bir şehir. Yiyeceklerini, havasını ve denizini çok seviyoruz. Ayrıca burada o kadar iyi davranılıyor ve halk bize o kadar misafirperver yaklaşıyor ki, siz de Nairobi’ye geldiğinizde bizlerde sizleri aynı şekilde ağırlamak isteriz.

-Aranızda evli olanlarda var. Ailelerinizden uzak yaşamak zor olmuyor mu?


Kenya’da çok büyük bir işsizlik var ve fakirlik çok fazla. Yaşayabilmek için bu işi yapmaya mecburuz. Tabiki çok zor ama başka şansımız yok. Burada kazandığımız parayı ailelerimize göndererek geçiniyoruz. Uzun aylar ailemizle sadece internetten mail yoluyla ve telefonla haberleşiyoruz.


-Bu işin zor yanları nelerdir?


İşimiz güce ve dengeye dayanıyor. Zamanlama çok önemli. Gittiğimiz ülkelerde sahneye çıkmadan önce uzun süre çalışıyoruz. İşin tehlikeleri çok fazla. Elimizden geldiğince en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bizim şovumuzda 7 kişilik kulelerden oluşan piramit gösterisi ve çemberden geçme gösterisi yapılması en zor gösteriler. Piramit gösterisi için hepimizin olması gerekiyor. İçimizden biri olmasa o gösteriyi yapamayız. Herkesin ayrı bir görevi ve sorumluluğu var. Bizim gözterimizin en önemli özelliği dayanıklılık. Ne kadar dayanıklıysanız o kadar iyi oluyor. Çember gösterisi içinse esneklik çok önemli her gün fitness yapmamız gerekiyor. Gösteri esnasında da kendi aramızda kullandığımız özel bir dil ile anlaşıyoruz.


-Akrobat olabilmek için hangi özellikler gerekir?


Öncelikle güçlü olmalısınız. Atik ve esnek olmak bu işin en önemli yanı. Hem yetenek hem de eğitim gerekli. Ayrıca yemek yedikten sonra kendinizi kontrol edebilmelisiniz. Mutlaka yemeklerden 2 saat sonra prova yapmaya başlıyoruz. Yemediğimiz her hangi bir yiyecek yok ama önemli olan yemekten hemen sonra hareket yapmamak. Eğer fiziğinizi ve gücünüzü korursanız uzun yıllar bu işi yapabilirsiniz. Ama vücudunuza iyi bakmazsanız bu işi yapamazsınız. İsteyen herkes sirk okuluna gidebilir, zaten bu işi yapıp yapamayacağınız orada belli oluyor.


-Örnek aldığınız bir akrobasi grubu var mı?


Afrika kökenli akrobasi gruplarının hepsi çok başarılı. Asya’dan da Çinlilerin akrobasi gruplarını izliyoruz. Burada bulunduğumuz süre içinde de diğer ülkelerden gelen gruplardan hem biz bir şeyler öğreniyoruz hem de onlara bir şeyler öğretiyoruz. Ama siyah ırk olmamızın avantajları var. Bizler bedenen daha güçlüyüz ve bu işte güç çok önemlidir. Atletik bir yapımız olduğu için Afrikalıların akrobasi de daha yetenekli olduklarını düşünüyoruz. Çinlilerle Afrikalılardan oluşacak karma bir grubun çok başarılı olacağını söyleyebiliriz.


-Türk yemekleriyle aranız nasıl? En çok hangi yemeği sevdiniz?


Türklerin çok zengin bir mutfağı var. Özellikle meyvalarınız çok çeşitli ve çok güzel. En çok kiraz ve kayısıyı sevdik. Yemeklerden de en çok tavuk ve pilavı sevdik.

-Kenya’ya ait özlediğiniz bir yemek var mı?


Bizim ulusal bir yemeğimiz olan Nyama Choma’yı hepimiz özledik. Bu yemek ızgarada keçi eti yemeğidir. Eğer bir gün Kenya’ya yolunuz düşerse mutlaka denemelisiniz. Nairobi size göre farklı yemek kültürü olan bir yerdir. Mangalda antilop, zürafa, timsah ve daha farklı çeşitler bulabilirsiniz.


-Kenya’nın geçim kaynakları nedir?


32 milyon nüfusu olan bir ülkeyiz. İşsizlik çok ciddi bir sorun. Çoğu insanın durumu kötü. Ülkenin çok farklı bir yönetim tarzı var. Safari ülkenin en ünlü özelliği ve geçim kaynağı ama nüfusa oranla etkisi pek yok. "Beş Büyük” olan Aslan, Leopar, Fil, Bufalo, Su aygırı ve nadir bulunan Gergedan (aynı türden hem beyaz hem de siyah), Zebra, Geyik, Ceylan, Öküz başlı Afrika Antilopu, Yaban domuzu, Çita ve Şebek gibi vahşi hayvanları birarada görme olanağı olan tek yer Kenya’dır. Nesli tükenmekte olan beyaz kaplanları da burada görebiliyorsunuz.

Biz de işsizlik sıkıntısı yüzünden akrobat olmaya karar verdik. Sirklerde meslek babadan oğula geçer ama bizde öyle değil. Biz sadece parasızlık yüzünden mecburen akrobat olduk.


-O halde bu işi yapmasaydınız mesleğiniz ne olsun isterdiniz?


Samuel: Ben elektronik eşya satışı yapmak isterdim.

James: Sandalye alım satım işi yapmak isterdim.

Steven: Ben bisiklet işiyle uğraşırdım.

Josphat : Ben gönüllü hizmet veren akrobasi okulu açmak isterdim.

Wallace: Ben club işi yapmak isterdim.

George: Otobüs taşımacılığı yapmak isterdim.

Joseph: Hastane açmak isterdim.


-Peki çok paranız olsa en büyük hayaliniz ne olurdu?


James: Amerika’ya tekrar gidip çok para kazanıp ülkemde iş kurmak isterdim.

Steven: Ben de kazandığım parayla aileme iyi bir gelecek hazırlamak isterdim.

Josphat : Ben ülkemde inşaat işine girmek isterdim.

Wallace: Seyahat acentası sahibi olmak isterdim.

George: İş adamı olmak isterdim.

Joseph: Ticaretle uğraşmak isterdim.


-Kenya’da en çok eksikliği hissedilen şey nedir?


Kenya’nın en çok ihtiyacı olan yapı okul ve hastane. Aslında bizim ülkemizde çok var ama çok pahalı olduğu için halkın geneli faydalanamıyor. Herkesin faydalanacağı okullar ve hastaneler olsun isterdik.


-En çok sevdiğiniz spor nedir?


Futbolu çok seviyoruz. Hem oynamayı hem de izlemeyi seviyoruz. Her birimiz farklı bir takımı tutuyoruz. Manchester, Chelsea, Barcelona, Arsenal ve Liverpool’u destekliyoruz. Dünya kupasında Türkiye’yi de izledik. Çok iyi bir takım ve oyunculukları vardı.


-Antalya’dan ayrıldığınızda en çok neyi özleyeceksiniz?

Türkleri ve lojmandaki arkadaşlarımızı özleyeceğiz. Buranın havasını ve denizi özleyeceğimiz kesin… Ayrıca Türk kızları siyahi erkeklere karşı çok ilgililer. Yabancı dil sorunundan dolayı pek anlaşamıyoruz ama çok güzeller… Özleyeceğimiz kesin…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder