24 Ocak 2011

MERT FIRAT



En çok hayal kurduğumuz çocukluk yıllarından, tadı damağımızda kalan lise yıllarının unutulmaz anıları ardından, hayat yolculuğuyla geçen yıllar…
Tüm Türkiye’nin ilgiyle takip ettiği projelerde yer alan Mert Fırat’la, 47. Altın Portakal Film Festivali’nde karşılaştığımızda, on seneden fazla olmuştu yüz yüze görüşmeyeli…
Son yıllarda bir çok ödül alan ve başarı grafiği her geçen gün yükselen yetenekli oyuncu Mert Fırat, sınıf arkadaşımdı bir zamanlar… O ünlü bir oyuncu oldu, ben gazete yazarı… Sevgili lise arkadaşımla röportaj yapmak da böylelikle bana kısmet oldu. Bu arada biz bu röportajı yaptığımızda Altın Portakal ödülleri henüz açıklanmamıştı. Ama siz okuduğunuzda açıklanmış olacak. Umarım, sevgili arkadaşım ve filmi siz bu satırları okurken aldıkları ödüllerin, ben de ödül almış sanatçı ile önceden röportaj yapmanın keyfini çıkarıyor oluruz.
Mert Fırat ve İlksen Başarır ikilisi, 'Başka Dilde Aşk'tan sonra yeni filmleri 'Atlıkarınca' ile de Antalya’ya konuk oldu. 'Atlıkarınca'nın bu yıl 'Altın Portakal'da galası yapıldı. Galanın ardından izleyicilerle söyleşi yapan Mert Fırat’ı, dinlerken gururlandım. Olgun tavrını, mütevazılığını, gülümsemesini ve elbette yakışıklılığını hiç kaybetmemiş olan Mert, lise yıllarında da duygu yüklü ve bir o kadar da esprili kişiliğiyle hepimizin gönlünde iz bırakmış bir arkadaşımızdı. Geçtiğimiz yıl “Başka Dilde Aşk” filmindeki rolüyle Yeşilçam Ödülleri’nde en iyi erkek oyuncu ödülünü alan, okulun tiyatro etkinliklerindeki unutulmaz isim Mert, sahnedeki ışığıyla da bugünlerdeki başarılarının temellerini atıyormuş meğerse…
47. Altın Portakal Film Festivali’nin iddialı
filmlerinden 'Atlıkarınca', bir babanın iki çocuğuna uyguladığı cinsel tacizi konu alıyor. Filmin başrol oyuncusu Mert Fırat, "Ensest tartışması yaratmak, akıllarda soru işareti bırakıp insanlarda bir rahatsızlık oluşturmak için 'Atlıkarınca'yı çektik. Konuyu bir aile üzerinden anlattık. Ensest, toplumda tabu haline getiriliyor ve üzeri kapatılıyor. Konunun kapatılmasından rahatsızım. Bu tavrı, suç ortaklığı olarak görüyorum. Bu yüzden de enseste dikkat çekmeyi planladık" diyor.
BİR AİLE DRAMI
Erdem Yalçın başarılı şiirler yazdığına inanan, çocuklarına çok düşkün bir baba ama bir gün küçük oğlu Edip'e, ardından da kızı Sevgi'ye cinsel taciz uyguluyor. Dışarıdan bakıldığında, "Asla böyle bir şey yapmaz" denilen karakter en ağır suçu, ensesti işliyor. İşte bu kadar bıçak sırtı bir karakteri, geçtiğimiz hafta final yapan "Kapalıçarşı" dizisinin Arda'sı Mert Fırat canlandırıyor. 47. Altın Portakal Film Festivali'nde görücüye çıkan, hem halkın hem de medyanın yoğun ilgi gösterdiği “Atlıkarmca”yı sevgili Mert Fırat'la konuştuk.

- “Atlıkarınca toplumdaki ciddi bir tabuyu, ensesti konu alıyor. Filmin senaryosu da İlksen Başarır'a ve sana ait. Neden bu konuya parmak basmak istediniz?
İlk çekmek istediğimiz film buydu ama bu filmin maddi koşullarını yaratmak için geçtiğimiz yıl 'Başka Dilde Aşk'ı yaptık. İlksen'le tabu diyerek aslında ensesti bir yere indirgediğimizi, daha doğrusu toplum olarak bir yere ötelediğimizi fark ettik. Çünkü bu konuşulamadıkça yapanın yanına hep kâr kalıyor. Biz de bu tartışmayı yaratabilmek, akıllarda soru işareti bırakıp insanlarda bir rahatsızlık oluşturmak için bu filmi çekmeye karar verdik. 'Başka Dilde Aşk'tan sonra Engelsiz TV kuruluyor, işaret dili bazı üniversite ve liselerde ders olarak veriliyor. Filmde hayal ettiğimiz şeyler olmaya başladı. Bu film nasıl bir etki yaratır bilmiyorum.
- Ne hayal ediyorsunuz?
Bu tamamen bir film konusu, sosyal sorumluluk değil. Hayalimiz filmden sonra kapatılmış derneklere yardımcı olmak.
- Ensest ilişkinin nedeni filmde de gerçek hayatta da bilinmiyor, senin düşüncen nedir?
Bu ilişkinin nedeni filmde anlaşılmıyor, gerçekte de algılanamıyor, çünkü bir sebebi yok. Türkiye'de konunun uzmanı olan bir psikologla görüştük. Bize her şeyi anlattı. Herkesin kendine göre sebebi var. Kimi, "Çocuğumu çok seviyorum ve sevgimi daha çok gösteriyorum" diyor. Kimisi aile içindeki iktidar kaybından bunu yapıyor. Karısından intikam almak için yapan bile var. Erkek cephesi için iktidar kurma ve erkekliğini sınama isteği en etken şey.
- Ancak filmde var olan genel sonuç gerçektekiyle aynı. Yine kol kırılıp yen içinde kalıyor. Neden?
Biz bir tokat atmak istedik. Çünkü gösterimden sonra insanlar gerildi, sessizleşti. Biz bu filmin toplum için gırtlağına oturan bir yumru olmasını istedik. Orada takılsın ki başkalarının da derdi olsun.
- Çocuklarına cinsel taciz uygulayan bir babayı oynamak bir oyuncu olarak sizin için risk değil miydi?
Riskli ama ben de bir oyuncuyum. Seyircinin algısının değiştiği bir dönemde yaşıyoruz. Eskiden "Ezel" diye bir dizi yoktu. Flash-back'le izlenen diziyi kimse takip edemiyordu. Seyir algısı değişince insanların bu rollere tavrı da değişecektir. Biz oyuncular olarak böyle rollerden ne kadar kaçarsak, o kadar kendi kuyumuzu kazarız. O zaman, "Bana da hep aynı roller geliyor" demeye hakkımız olmaz. Gelecek tabii, risk almıyorsun ki. Oyunculuk cesaret işi. Cesaret limitini zorladığımızda bir şey oluyor. Yoksa, "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın durumu" oluyor. Ama sanatçı dediğin adam muhaliftir ve hayatta duruşuyla vardır. Eğer hayatta doğru duramıyorsa kameranın önünde de doğru duramaz.
- Kendi filminizi kendiniz çekiyorsunuz. Bütçe konusunu nasıl çözdünüz, zor olmuyor mu?
Atlıkarınca isimli sinema filminin senaryonun üzerine yaklaşık 1.5 yıldır çalıştık ve çok iyi planladık. Filmin çekimleri 14 günde tamamlandı. Eğer iyi organize eder ve planlarsanız çok daha kısa zamanda da film çekilebilir. Önemli olan planlamasını yapmak. Başka Dilde Aşk’tan kazandığımız bütün parayı ve benim tiyatrodan kazandıklarımı bu filme yatırdık. Bu film bizim için çok önemliydi. Tabuların, konuşulmayanların üzerine gitmek istedik. Bir ortamda ensest ilişki konuşulunca insanlar kaşlarını çatar. Ancak korkularla yüzleşmeden bir şey olmaz. Bir meselenin çözümü için önce onun tespit edilmesi lazım.
- Ensest, zor bir konu. İzleyiciden beklediğiniz geri dönüşleri aldınız mı?
Galadan sonra yaptığımız söyleşide gördük ki insanlar, filmin bırakmasını istediğimiz etkisini fark etmişler. Çözüme yaklaşımlarını ve fikirlerini anlatırken yumuşak ifadeler kullandılar. Her şeyin tam dozunda olduğunu gördük. Umarım filmin gişesinde ve sonrasında da bu etki sağlanır. Zaten bizim 1 milyon gişe beklentimiz yok. Ama filmimizin gündem yaratacağını düşünüyoruz. “Başka Dilde Aşk”ın yarattığı beklentiyle, “Atlıkarınca”nın galasında salon dolup taştı. Birçok kişi açıkta kaldı. “Atlıkarınca”nın ister istemez “bu ikilinin filmi” diye etki yaratacağını biliyorum ama sonrasında ne olacağını kestiremiyorum. Bu filmi merak izlettirecek diye düşünüyorum.
- Filmin Altın Portakal Film Festivali’ndeki galasına katılanlar, ailenin yaşadıkları soruna getirdiği çözüme bozuldu. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Bu durumu hukuksal mücadeleye dayandırmak, başka bir filmin konusu olurdu. Bir de film, böyle bittiğinde etkili oluyor. Biz bu filmin insanları rahatsız etmesini istiyorduk, sanırım bunu da başardık.
- Kapalıçarşı dizisi geçtiğimiz hafta final yaptı. Yeni dizi var mı?
Ben çocuklarını taciz eden bir adamı oynuyorum 'Atlıkarınca'da ve bunu yapımcılar biliyor. Buna rağmen dokuz dizi teklifi aldım. Biz cesaretli olursak önyargının aşılacağını düşünüyorum. Mayıs ayında bir film daha çekmeyi planlıyoruz. Ama konusundan bahsetmeyeceğim. Aşk, komedi ve aksiyon olacak. O nedenle bir dizide oynamayabilirim.
- Gelelim aşka… “Aşk” a inancın devam ediyor mu?
Elbette aşka inanıyorum. Çok heyecanlanırım aşık olunca. Gözüm başka hiçbir şeyi görmez
Bazı şeylerin mücadele ile olacağının daha doğru olacağını düşünüyorum. Bir aşk için çaba harcanmalı, mücadele edilmeli. Ama hani gerçekten değen biriyse, değiyorsa mücadele edilmeli diyorum. Zaten mücadele, aşkta da, ilişkide de olması gereken…
Her şeyine ortak olmak, sorunları beraber paylaşabilmek çok önemli. Bu da mücadeleyi gerektiriyor tabii. Ben anlık değil, gerçekçi ve daha uzun vadeli düşünürüm.
- Mert son olarak genç kızların röportajı okumasına değecek bir şey sorayım. Aşk hayatın nasıl gidiyor? (gülüyoruz)
Mesela... Uzun süredir bir ilişkim yok, yani basından falan saklamıyorum. Haftanın altı günü çalışan bir adamın da zor sevgilisi olur.

Mert Fırat kimdir?
Ankara doğumlu olan Fırat, D.T.C.F. Tiyatro Bölümü'nden 2006 yılında mezun oldu. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda Suç ve Ceza (2001-2004), Şeyh Bedrettin (2002-2003), Palyaço Prens (2003-2004), Atları Da Vururlar (2004-2005) adlı oyunlarda oynadı. Televizyon dizilerinde karizmasıyla boy göstermeye başlaması Bora karakteriyle oynadığı Bizim Evin Halleri adlı diziyle başladı.
Dizileri
2002 -Bizim Evin Halleri, 2006 -İşte Benim, 2007 -Yersiz Yurtsuz, 2008 -Binbir Gece, 2009-Kapalıçarşı
Filmleri
Hayattan Korkma - Sacayağı -2007, Başka Dilde Aşk -2009, Atlıkarınca- 2010
Ödülleri
'Sersem Kocanın Kurnaz Karısı', 'Hastalık Hastası' ve 'Hırçın Kız' oyunlarındaki rolleriyle
Arda Kanpolat Oyunculuk Ödülü. 21. Ankara Film Festivali-2010 En İyi Erkek Oyuncu (Başka Dilde Aşk), Umut Veren Yeni Senaryo Yazarı (Başka Dilde Aşk). 15. Sadri Alışık Ödülleri-2010, En İyi Erkek Oyuncu (Başka Dilde Aşk). 3. Yeşilçam Ödülleri-2010 En İyi Erkek Oyuncu (Başka Dilde Aşk). Ukrayna 13. Berdyansk Uluslararası Film Festivali-2010
Genç Yetenek Özel Ödülü (Başka Dilde Aşk)

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder