belek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
belek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

04 Haziran 2009

TALHA GÖRGÜLÜ




Antalya turizm sektöründe önemli bir yeri olan Kayı Şirketler Grubunun Yönetim Kurulu Başkanı Talha Görgülü...En büyük rakibi olarak sadece kendini gören Talha Görgülü her zaman kendine hedef belirleyerek ilerlediği iş hayatında genç yaşına rağmen çok başarılı bir işadamı... İş hayatında "haklısınız" deyip iş yapmayan elemanlara tahammülü olmayan Talha Görgülü'nün asla affetmeyeceği şey yalan söylenmesi...Turizm sektörü için çizilen pembe tablonun aslında göründüğü gibi olmadığını anlatan Görgülü bizi yolunacak kaz gibi görüyorlar derken iddialı göndermeler de yaptı.Antalya'da turizm sektörünün renkli siması ve sivri dilli işadamı Talha Görgülü bize turizm sektörünün sorunları ve geleceği ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda TURSAB’ın ikinci başkanıyım. bulundu.İş hayatında risk almayı seven Görgülü zaman zaman aldığı risklerin sıkıntılarını da yaşasa tecrübeleri ve sabrıyla bu problemleri de aşmayı başarmış bir isim... Geçtiğimiz yıllarda hakkında çıkan dedikodulara içtenlikle yanıt veren Talha Görgülü yatırımlarının bazı çevreler tarafından çekilemediğini ve bir dönem yaşadığı kırgınlıklarını bizimle paylaştı.


Belek'teki Adam&Eve Otel'in kral dairesinde bizi ağırlayan Talha Görgülü ile samimi bir sohbetimiz oldu.Son derece alçakgönüllü ve mütevazi kişiliğiyle de başarısının sırlarını bizimle paylaşan Talha Görgülü Antalya'daki turizm zincirinin belki de en cesur halkası...



-Çok kısa bir sürede sadece kendi imkanlarınızla çok başarılı bir işadamı oldunuz.Bu başarının sırrı nedir?


Birincisi ben çocukken başladım çalışmaya..O zaman iyi yaşayan insanları gözlemledim bunlar nasıl böyle yaşıyorlar diye...Hep onların yaşamını hayal ettim...Zenginlerin sanki babadan çocuğa geçen bir imkanları oluyordu ama bunun yanında Sabancı gibi Koç ailesi gibi kendi çabalarıyla zengin olanları kendime örnek aldım.Girişimcilikle bir yere gelebiliyorsunuz.Çocukken ben iyi yaşamak istiyordum ailem gibi fakir ve zorluklarla dolu bir hayatım olsun istemiyordum.Olabildiğince okulda başarılı oldum.11 yaşımdan beri hem okudum hem çalıştım.Okulu bitirdiğimde klasik devlet memuru olursam istediğim hayata ulaşamayacaktım.Satış elemanı olarak başladığım iş hayatımda çok kısa zamanda yükseldim ve kendime hep hedef belirledim.Hayatım boyunca kendimle yarıştım.


-Antalya’ya ilk gelişiniz nasıl oldu?


Antalya’ya büro makineleri satışı için geldim ama baktım ki turizm sektörü burada gelişiyor ve ben bu işi yapmalıyım dedim.Kardeşimi bu işle ilgili eğitim alması için yurtdışına gönderdim.Kendim bu sektörün içindeki insanlardan bir şeyler öğrenmeye başladım.Hayata başarılı insanların gözüyle bakmayı öğrendim.


-İş hayatının sizce mihenk taşı nedir?


Risk almalısınız.En önemli şey risk almak zorundasınız.Risk almazsanız dünyanın en önemli insanı da olsanız en zengin insanı da olsanız iki günde batarsınız.Çalışarak,takip ederek,hedef koyarak ve rekabet koşullarını araştırarak risk alırsanız başarılı oluyorsunuz.


-Peki iş hayatınız boyunca sizin aldığınız en büyük risk nedir?


Adam&Eve Oteli benim aldığım en büyük risk oldu. Burayı yaparken çok büyük bir risk aldım. Benim geçmişime bakarsanız hep kendi imkanlarıyla büyüyen bir şirketiz.Hedefi büyük tuttum.Bu otelin yapılış aşamasında proje henüz bitmemişti.İnşaat ve proje aynı zamanda ilerledi.60 milyon euro planladığımız otel inşaatı bize 120 milyon euroya mal oldu.Otelin ilk senesi bu yüzden çok zor geçti.


- İş hayatında asla neyi affetmezsiniz?


Ben yalan söylenmesini asla affetmiyorum.İşi yapıyormuş gibi görünmeyi affetmiyorum.Bir de en sevmediğim kelime "haklısınız" denmesi ama işin yapılmaması..."Haklısınız" dendiğinde tüylerim diken diken oluyor.Ben haklı olmak istemiyorum işin yapılmasını istiyorum.


-İş hayatınızda markalaşma yolunda ciddi çalışmalarınız var.Bu bilinçli yapılan bir çalışma mıydı?


Elbette GTI tur operatörlüğünü kurduğumuzda da 2000 yılında otel sektörüne girdiğimizde de ciddi bir marka yarattık.Riva Otelleri kısa bir sürede marka oldu. O zamanlar kimse marka için uğraşmıyordu.Sonra yeni bir otel yapma ihtiyacı duydum.Bu oteli yaparken 5 yıldızlı bir otel yapıp diğerleriyle rekabet etmenin bir anlamı yok diye düşündüm ve farklı bir konsept yarattık.


-Adam&Eve otelinde çok iddialı bir konsept seçtiniz ve büyük bir risk aldınız.Seçtiğiniz konsept başarılı oldu mu?


Zor bir yıl atlattık ama bu sene her şey yolunda..Konsept çok başarılı oldu.Şu anda otelin mayıs ayı doluluk oranı yüzde 65. Mübalağa etmeden söylüyorum halen günde 600 -700 kişi sadece oteli gezmek için geliyor.


- Bu oteli yaparken farklı bir konsept seçtiğiniz için bu fikre karşı çıkanlar da oldu mu?


Bu otel Antalya'yı yukarıya çekti.İlk başlarda bu sektörden insanlar çok garipsediler , olmayacağını söylediler.Fiyatı da çok yüksek buldular.Bu otel bir hayal bir ütopya dediler ama öyle olmadı.Halen Antalya'nın en pahalı oteli burası...Böyle bir yatırım yapılır mı, delisin sen, dediler.Bir buçuk sene uğraştık bizi çok yordu ama şu an bu sabrımızın karşılığını alıyoruz.


-Adam & Eve hakkında bir çok dedikodu da dilden dile yayıldı.Oteli satacağınız ve başarılı olamadığınız söylendi.Bütün bunlar doğru mu?


Bu söylentiler beni zaman zaman üzmekle beraber çoğu zamanda mutlu ediyor.Çünkü herkes herkes hakkında konuşmaz.Tabi ki bu arada ticaret almak ve satmak üzerine kuruludur.Değerini bulursa ,uzun zamanda kazanacağını bir seferde kazanacaksa niye satmasın?Bu herkes için her şey için geçerli...Bu söylentiler doğru değildi.Konsept tuttu ,tam tersine bazı otelciler bizden konsept çalıyorlar şu an..Kendi otellerinde uygulamaya çalışıyorlar ama olmuyor.Dolayısıyla gecekonduya altın varaklı koltuk koymakla olmuyor.Yada bir villaya iskandinav koltuk koyunca sırıtması gibi onların yaptıkları otelde sırıtıyor.Başarısız oldu diyorlar ama beni örnek alıyorlar.Meyve veren ağaç taşlanır misali...


-Peki yine de çok iyi bir teklif alsanız Adam& Eve 'i satmayı düşünür müsünüz?


Düşünürüm tabi..Kim düşünmez ki?Yani bugün Koçlar Migros'u sattı.Paraya sıkıştılar da mı sattılar.Bu iş ticarettir her şey olabilir.


-Bu otelle ilgili Guinness Rekorları için başvurmuşsunuz hangi konularda başvurdunuz?


Dört konuda başvurduk.Dünyanın en büyük yüzme havuzu,en uzun barı,en çok ayna kullanılan oteli ve en büyük suit odası kategorilerinde başvurumuz var.Adam&Eve'in suit odası 1000 metrekarelik bir oda...


-Rekorlar kitabına girecek bir otel yaptınız ama bu arada Riva Otellerinden birini de sattınız.Çok iyi bir teklif mi almıştınız?


Şimdi biraz önce söyledim.Bu hızlı büyüme aşamasında tüm iş kollarında aynı anda büyümek mümkün değil.Biz bu oteli yaptıktan sonra otelciliğe bakış açımda değişti.Daha da doğrusu havayolu ve tur operatörlüğünde büyümeye karar verdim.Oteli sattım ama havayoluna 5 tane daha uçak aldık.Uçak sayımızı 12 ye çıkardık.Ekonomik krizimiz olmadı ama çok doğal bu kadar yatırım yapan firmaların da zaman zaman finansal sorunları olabilir.Ama onlardan kaynaklanan bir şey olmadı şu an yaklaşık 3500 personel çalıştırıyorum.


-Kıskanılan bir işadamı olduğunuzu düşünüyor musunuz?


Bilmiyorum, ben öyle olmadığımı düşünüyorum.Çünkü ben sektörde daima herkese çok açık davrandım.Başka bir şey düşünüp başka bir şey yapmadım.İnsanlar küçük şeyleri bile çok büyütüyorlar.Mesela şu an duyuyorum isim vermeyeceğim çok iyi üç tane grup geçtiğimiz üç ayın maaşlarını ödememişler.Onlar hiç konuşulmuyor mesela...Ama biz küçük bir hareket yaptığımızda Kayı Grup çok konuşuluyor.


-Antalya dan dünya markası firmalar çıkardınız...


Evet bugün bir GTI ,Sky Havayolları ve bu otel bir dünya markası...Antalya'dan kazandım Antalya'ya yatırım yaptım. Ben başkaları gibi şirket merkezimi başka yere kurup Antalya'dan para kazanmıyorum.


-Ama bir dönem yatırımlarınızı yurtdışına kaydıracağınızı söylediniz.Sektöre bir kırgınlığınız mı olmuştu?


Evet vardı.Bütün bu dedikodulardan üzüldüm açıkçası..Ben bunları hak etmiyorum diye düşündüm.Ne arkamda birileri var ne başka bir şey..Hiç kimsenin parasını aklamıyorum.Bu dedikoduları çıkaranlar bir kaç kişiydi ve bunu Antalya'ya mal etmenin yanlış olduğuna karar verdim.Kırgınlığım geçti zamanla..Şu anda yine yatırım yapacak olsam Antalya'ya yaparım.


-Tur operatörlüğü,otelcilik ve havayolu taşımacılığı sektörlerindesiniz.En çok kazandığınız sektör hangisi?


Şimdi birisi yıllık işletme olarak,birisi yatırım olarak diğeri de sizi sürükleyendir.GTI tüm grubun sürükleyeni nakit akışını sağlayan o, ama birim birim net kazanç olarak baktığımda havayolu daha çok kazandırıyor gibi...


-Otelcilik para kazandırmıyor mu?


Otelcilikte özellikle son üç yılda kimse para kazanmadı.Ekonomi iyi gidiyor denirken Türkiye'deki turizm sektörü geçmiş ekonomiye göre yapılandırmıştı kendini.Enflasyon kur üzerine yapılanmıştı para kazanıyordu o zamanlar...Ama son üç yılda maliyetler yüzde 40 civarında arttı ve otelciler çok sıkıntılı yıllar geçirdi.Biz turizm sektörünün dört bacağında da yer aldığımız için birbiriyle kompanse edebiliyoruz.


-Her sene sezon bitiminde turizm sektörü ile ilgili pembe bir tablo çiziliyor bu tablo gerçek mi?


Şimdi asıl çok kilit soru bu.Tabi ki her geçen gün turist sayısında bir artış oluyor.Ancak birincisi Antalya'nın büyüyen nüfusuna oranladığınızda ikincisi yatak kapasitesine oranladığınızda aynı derece de yoğun değil...Dolayısıyla Antalya ya yetmiyor.Yatırım sayısı çok hızlı arttı gelen turist bunun çok altında..Mayıs başından itibaren en iyilerden biriyim yüzde 65 doluluk oranım.Halbuki dolup taşmış olması gerekiyordu.


-Sezonu belirlemede yüksek sezon dediğimiz Temmuz -Ağustos aylarımı kriter alınıyor?


Temmuz -Ağustos ayları zaten dolu geçer .Önemli olan bunu öncesine ve sonrasına yaymak...Yılın tüm aylarında doluluğu arttırabilirsek hem Antalya'da yaşayanlara hem de yatırımcılara etkisi çok daha iyi olur.Kışın bir çok otel kapanıyor eleman çıkarmak orunda kalıyor.Şu anda hala açılmamış oteller var.


-Antalya il merkezinde turist görünmediğinden şikayetçi olanlar var:Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Antalya neticede sadece Antalya'da yaşayan insanların barındıkları bir yer.Gelen turiste gösterebileceğimiz cazip merkezlerimiz hala yok.Antalya'nın içi daha yeni yeni düzelmeye başladı.Zaman zaman basında anlaşmazlıkları duysak da Büyükşehir Belediyesi ve alt belediyeler son zamanlarda iyi şeyler yapmaya başladılar.Yeni projeleri falanda kısmen biliyorum.O projeler hayata geçtiğinde Antalya'nın içi turistlerin gezip görebileceği bir hale getirilirse o zaman Antalya'da turist görmek mümkün olur.Şu an bir şey yok ki...İki- üç tane eskiden bildiğimiz restoran,bir tek bir müze var başka da bir şey yok.Ne çok şık alışveriş merkezlerimiz var ne marka restoranlarımız var turist niye gitsin merkezde gezmeye..Markalarla bir araya geldiğiniz zaman marka oluyorsunuz.Tek başınıza marka olamazsınız.Bir yerde çamur varsa siz ne kadar orada temiz durmaya çalışsanız da duramazsınız.


-Antalya'nın ciddi bir yapılanmaya ihtiyacı olduğunu mu söylüyorsunuz?


Evet Antalya'nın ciddi bir yapılanmaya ihtiyacı var ki şehir içine turist gelsin.Biz bile daha doğru dürüst Kaleiçi'ne giremiyoruz.İnşallah çok daha iyi olacak Kaleiçi...Şehir merkezine de turist getiriliyor ama yarım saat eski valiliğin oradan bakıp ayrılıyorlar.Antalya'nın merkezinde konaklama yok zaten..Mesela bakın bu çok önemli hala Kundu bölgesindeki otellerden şehir merkezine gelişlerde sorunlar yaşanıyor.Otobüs seferleri çok sınırlı..Turist ya taksiyle yada turun otobüsüyle şehre inmek zorunda kalıyor.Antalya'nın etrafında turist var.30 km dışında başlıyor konaklama, turistlerin ulaşımının kolaylaştırılması lazım...Yoksa öbür türlü insanların başarısızlıklarına kılıf aradıkları bir yer olur Antalya..Acenteler oraya buraya götürüyor deniyor.Tabi götürecek hiç kimse babasının hayrına bir iş yapmaz.Her ay maaş ödüyoruz.Bir yerden kazanıp da ödeyeceğiz yoksa nasıl olsun.Yoksa herkes aşağı doğru inerse bu sefer herkes devletten bir şey beklemeye başlayacak ve bu bizi daha da geriye çekecek.Geri kalmışlığımız devam edecek daha geri kalmış ülkelerin konumuna düşeceğiz...


-İş hayatının bu yoğun temposundan ve riskli yatırımlarınız yüzünden bazen yorulduğunuzu hissediyor musunuz?


Yüksek risk bazen yorucu olabiliyor ama yaptığınız bir işte başarınızı gördükçe yorgunluğu unutuyorsunuz.Bu anlamda Antalya için tek bir çivi çakan herkesi destekledim ve onların hep yanında yer aldım.Zaman zaman zorlandığımda hiç pişman olmadım ama keşke bu kadar büyük bir yatırım yerine daha küçük bir yatırım yapsaydım dediğim oldu.Çünkü tek başınıza mücadele ediyorsunuz.Devletten zaten bir şey yok..Bu otelle ilgili konuşurken insanları inandırmakta güçlük çektim.Otelcilik literatüründe böyle bir maliyet yok çünkü...


-Kayı Grup yöneticileri olarak bir ailesiniz aynı zamanda kurumsal bir firma olduğunuzu söyleyebilir miyiz?


Elbette biz kurumsal bir firmayız.Bu kadar işin kurumsal olmayan bir firmada yürümesi mümkün değil.Biz bir aile şirketiyiz ama yanımızda son derece değerli danışmanlarımız ve yöneticilerimiz var.Biz sadece yönetim kuruluyuz.


-Turizmin her dalında başarılı bir işadamı olarak turizmin geleceği ile ilgili öngörüleriniz neler?


Antalya turizminin bundan sonra geriye gitmesi söz konusu olacağını düşünmüyorum.Antalya dünya turizminde kendini ispat etmiş bir yer.Tabi ki çok eksiklerimiz var ama yavaş yavaş bir şekilde giderilmeye çalışılıyor.Yerel yöneticiler bu konuda çok önemli ayrıca kamuoyu turizm sektörünü çok iyi anladı.Bir sıkıntı var bu sezonluk kısmın 10 aya homojen bir şekilde yayılabilmesi lazım.Bu bir devlet politikası haline gelip o yönde çalışma yapılması lazım.O zaman Antalya uçar Türkiye’yi de uçurur.Geçtiğimiz aylarda turizmci arkadaşların demeçlerini gördüm.Kışın Rusya'daki turizm fuarına katılacağız Antalya'yı ön plana çıkaracağız, diyorlar.Şimdiye kadar aklınız nerdeydi?Ben bunu Rusya'ya girdiğim ilk yıldan itibaren yapıyorum.Kışın ben Rusya'ya sefer koyduğumda bana gülmüşlerdi Antalya'da olmaz bu iş diye..Bir defa önce insanın kendine inanması lazım.Kışın Dubai,Mısır niye oluyorsa Antalya'da bunun için olur.


-Reklam ve tanıtımında doğru yapılması gerekiyor bu konuda değil mi?


Mısır 45 derece ama boş oda bulamıyorsunuz.Tanıtım çok önemli.Mesela Dubai de bu kadar fazla otel yok ama tanıtım çok kuvvetli..Dubai'nin bin kat fazlası var Antalya'da..Sadece Belek bölgesindeki oteller 50 tane Dubai eder.Ama buna önce insanların inanması lazım...


-Antalya’da hizmet kalitesinin artması da gerekli o zaman…


Evet oteller kışın kapanmazsa elemanlarda devamlı çalışacaklar ve hizmet kalitesi artacak.Çevrede çok önemli bu arada...Bu kadar büyük yatırımların yapıldığı bir yerde aynı mantıkla düşünülüp çevre bilincinin de kazanılması lazım.Çevreyi yönetenlerin ,yerel yöneticilerinde siyasete yönelik değil de turizmcilerle ortak hareket edip çalışması lazım.


-Peki şu anki yerel yönetimi nasıl değerlendiriyorsunuz?


Çok iyi değerlendirmiyorum.Şimdiki belediye başkanı ya da meclis üyelerinin kabahati olarak söylemiyorum.Türkiye’deki siyasi yerel yöneticilerin ortak sorunu bu..Halk sizi seçiyor koltuğa oturuyorsunuz ama turizm bölgelerinde ayrıcalık yapılması lazım.Turizm altyapı birlikleri falan kuruldu ama bence kuruluş yapısı da çok doğru değil onun.Yine orada başkanlar,belediye başkanları,devlet yine orada..Yerel yöneticilerin bir turizmcinin vizyonuna sahip olması lazım o vizyona sahip olmadıktan sonra rantı düşünerek,bir daha ki seçimleri düşünerek çalışmalar yapılıyor o zamanda turizmciyle karşı karşıya geliyorsunuz.Turizm ayrı bir yönetim ister.


- Dünyadan bir örnek verir misiniz bu konuda?


Mesela Singapur'a indiğiniz zaman havaalanı 5 yıldızlı otel temizliğinde...Ben uçaktan ilk indiğimde ayakkabılarımı çıkarmak geçti aklımdan...Sizi orkidelerle karşılıyorlar.Havaalanından çıktığınızda her yer orkide bahçesi...Dünya nereye gidiyor bunu görmeden başarıyı elde etmemiz mümkün değil...Toplam kalite lazım,otellerimiz 5 yıldız çevremiz 1 yıldızdan çıkmamız lazım...


-Yatırımcının en büyük sorunu sizce nedir?


Turist sayısı arttıkça başta yerel yöneticiler olmak üzere devletinde üst düzey yöneticileri turizmcilerin çok para kazandığını düşünüyorlar.Bunun neresinden ne koparırızın derdindeler.Halbuki bir inceleseler çoğu kredi ile yapmıştır bu tesisleri.Kazanacağınızı düşünerek borçlanıyorsunuz.Bir kaç tesis hariç öyle çok paralar kazanıldığı da yok.Herkes bir şekilde gününü kurtarmaya çalışıyor.Gününü kurtarmaya çalıştıkça ne olacak,biz neyle övünüyoruz en iyi tesisler bizde.Ama son yıllarda oteller eskidikçe yatırım yapılamıyor.Yunanistan gibi olacağız.İnsanlar tadilat yapamıyorlar,belediye oradan geliyor bir şey istiyor,şunu yaptım diyor para istiyor bunu yaptım diyor para istiyor.Ben mesela iki tane otelimi bıraktım.İşletmelik otelimi bıraktım.Bırakma sebebimin yüzde yetmişi Kemer'deki yerel yöneticilerdir.Yerel yöneticilerden bıktığım için malesef ikisini de bıraktım.


-Yerel yönetimlerin ne gibi istekleri oluyor sizlerden?


Ekmeğini benim belediye meclis üyemin fırınından alacaksın,tüpünü benim belediye meclis üyemin dükkanından alacaksın,etini bilmem ne...Bırakın kendi aldıklarını zaten devletten ,Özel İdareden pay alıyorlar bir de bunların dışında adı konmamış bir çok şeyden para istiyorlar.Bıktırıyorlar bir süre sonra...Dolayısıyla sektörün bunlardan arınması lazım.hangi otelciye giderseniz gidin bundan şikayetçilerdir.Gelir Dairesi eski başkanlarından biriyle bu konuda tartışmıştım.3 gün seminer yaptılar maliyenin bütün yöneticileriyle,turist sayılarını fiyatları incelediler ve kendisinin direk sözü şudur."Biz kantarın topuzunu fazla kaçırmışız.Ama ne yapalım yukarıdakiler bizden para istiyor bizde işler iyi gidiyor denilince oradan buradan pay almaya çalışıyoruz"


-Türkiye'de ve özellikle Antalya'da "Her Şey Dahil" sisteme geçilmesini eleştirenler var.Sizin fikriniz nedir?


Ben onaylıyorum aksine turist sayısını yukarı çıkaran en önemli faktörlerden biri..Üstelik en kalitelisi Türkiye'de yapılıyor.Tabi her tesiste yapılması ne kadar doğru ne kadar yanlış o tartışılabilir ama bir ÖTV koydular dünyada rekabet ettiğimiz hiç bir ülkede böyle bir vergi yok.Gelen turistin fiyatını arttıramıyorsunuz bu hep yatırımcının cebinden çıkıyor.Hazırda bekleyen Akdeniz’e kıyısı olan bir çok ülke var fiyatları yükseltmeniz mümkün değil...


Havaalanı vergisi mesela dilimizde tüy bitti bunu düşürün diye ama daha da yükseldi.Rekabet edilen ülkelerde bu vergi o kadar az ki...Özelleştirilme adına ciddi tekelleştirildi.


-Peki iyi yapılan hiç bir şey yok mu?


Bir tek şey yapıldı.Maliye Bakanı ve bürokratlara teşekkür etmek lazım bu konuda,KDV dünya standartlarına getirildi.Bu sektöre biraz rant kazandırdı.Ama bir yerden de konaklama vergisi çıkartmaya çalışıyorlar.O zaman bütün sektör bırakır bu işi...Cirodan % 3 vergi istiyorlar.Dünyanın hiç bir yerinde yok böyle bir şey...Böyle bir şey olabilir mi?Belediyelerin inanılmaz bir açlığı var.Burada iş yapanlardan sürekli bir şey istemek, bir şey kapmak,bu yatırımcılar olmasa bu oteller olmasa belediyeler niye olsun?İnsan olmaz burada dolayısıyla belediye de olmaz muhtarlık olur.Köy olur bu turizm merkezleri...Belediyeler yatırımcıları yolunacak kaz gibi görüyorlar.Bu insanlar buralara bu kadar yatırım yaptılar diye sanki kıskanıyormuş gibi,domuzdan bir kıl koparmak kardır mantığı ile yaklaşmak özellikle dışarıya açılacaksa yabancıyı ürkütüyor.


-Yabancı yatırımcılarda azalma var mı?


Bu kadar tesis var yabancı yatırımcı var mı?Geldiler bir kaç kez kaçtılar.Onlar bir de daha çok kağıt,kural,kanun üzerine yaşarlar.Bakıyor adam bir,iki,üç derken bırakıp gidiyor.Ben burada yapamam diyorlar.Şimdi 1-2 tane ya var ya yok.Beğenmediğimiz Mısıra bir gidin dünyanın bütün markaları orada...Antalya'da uluslararası zincir markalar yok.Biz Türk Türk’e, kendi kendimize uğraşıyoruz.Bunlar önemli,herkesin bildiği ama söylemekten korktuğu şeyler...Türk girişimcileri bile küstürüyoruz bakın Rixos Otelleri bile azalmaya başladı, yurtdışına kaydırıyor yatırımlarını...


-Peki devlet turizmin neresinde olmalı?


Devlet turizmin daha çok tanıtım,lobi ve PR çalışmasında finansal kaynak olarak bulunmalı.Onun dışında devlet turizmin içinde denetmeyle olmalı.Bunu da meslek örgütleriyle yapmalı.Devlet turizmin tam içerisinde olmamalı,hiç olmamalıdır.Proje yönlendirmeyle içinde olabilir.Türkiye'nin siyasi yapısı içerisinde Turizm Bakanlığı'nın olmaması gerektiğine inanıyorum.Bakanlık olduğu zaman ona iş çıkarmak için bir sürü formaliteler çıkartıyorlar.Bu formaliteler meslek örgütlerine devredilebilir.Turizm Bakanlığı adına da müsteşarlığı olmalı ve direk başbakana bağlı olmalı...


Belli ülkelerde belli billboardlara reklam vermekle reklam yapılmaz ,ciddi bir PR çalışması yapılmalı...


-Antalya için bundan sonrasında yatırım planlarınız var mı?


Ben bu otel işine girmeseydim ya da planladığım rakamlarda bitirebilseydim Antalya merkeze yakın çok güzel bir eğlence merkezi yapmak isterdim.Hala en büyük eksiğimiz bu...Antalya'ya gelen turistin çoğu tekrar müşterisi..Bir hafta sonra okuldan sıkılıyorlar.Eğlence merkezi olsa farklı olur.Mesela ben bir köyü ele alıp orayı turistlik bir köy yapmak isterdim.Köy hayatı hala yabancıların çok dikkatini çeken bir şey...Bir de bir projem vardı gerçekleştiremedim ama onu da mutlaka yapacağım.Zihinsel Engelliler için okul yapmak istiyordum.İlerleyen zamanlarda mutlaka yapmak istediğim bir şey....


-Gelecek seçimlerde tekrar aday olmayı düşünüyor musunuz?


Zaten şu an aktif olarak siyasetin içerisindeyim.Ama seçimlerde zaman ne gösterir bilemem.Her şey olabilir.


-Peki seçilmiş olsaydınız bugün Antalya'da ne değişmiş olacaktı?


Şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanı benim projelerimin çoğunu yapıyor.Oldukça iyi gidiyor.O zaman seçilmiş olsaydım bunların çoğu bugün yapılmış olurdu.Ciddi bir beş yıl kaybetti Antalya.Şu an yeni şeyler yapılıyor olacaktı.O dönem hiç bir şey yapılmadı Antalya'da keşke beş yıl kaybetmeseydik.


-Siz tatil yapmak için nereleri tercih ediyorsunuz?


Fırsat bulduğumda ailemle birlikte tekne ile açılıp Göcek taraflarına gitmeyi tercih ediyorum.İşim gereği zaten dinlenme fırsatı buluyorum ama tatilse tekneyle tatilden daha çok keyif alıyorum.Otellerden bıkmış olabilirim biraz ...Ayrıca kategorize yaşamayı sevmiyorum ben...Dinamik olmalı yarın ne olacağı belli olmamalı...


-Talha Görgülü çok başarılı ve tanınan bir iş adamı çapkın bir işadamı mı aynı zamanda?


Yok canım çapkın değilimdir.Çapkınlık yapacağım zamanım yok ki..


-Zamanınız olsaydı...


Tehlikeli sorular bunlar...


-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?


Antalya'da olmaktan bu yatırımları yapmaktan son derece mutluyum.Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ama Antalya' lı bizi kovmadı aksine sahip çıktı.O yüzden Antalya' lı oldum diyebiliyorum.Ayrıca Türkiye'nin cari açığında turizmin çok önemli bir yeri var.Milyonlarca kişi bu sektörden ekmek yiyor.Turizm kolay krize girer ama krizden de en çabuk çıkan yine turizmdir.Geçtiğimiz yıllarda bunun örneklerini gördük.Türkiye'nin petrolü turizm.




Talha Görgülü Kimdir?


18.10.1959 Ankara doğumlu.Ankara Gazi Lisesi mezunu.Zonguldak Ereğli Yabancı Diller Yüksekokulunu bitirdi.1980 yılında büro makineleri satış elemanı ardından İstanbul ve Ankara Bölge Satış Müdürü oldu.1984’te Antalya’ya yerleşti ve 1988’de Kayı Tur’u kurdu. 1994 ‘te Almanya GTI,2000 ‘de Polonya GTI,2001’de Hollanda GTI ve 2003’te Rusya GTI’ı kurdu.2000 yılında başladığı otelcilik ve havayolu sektöründe Riva Otelleri, Adam&Eve Oteli ve Sky Havayollarının sahibi oldu.Kayı Gruba ait 12 şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olan Görgülü ayrıca TURSAB’ın ikinci başkanıdır. Evli ve iki çocuk babası.

NURİ ÖZALTIN


Yeşilin tüm renkleriyle minik beyaz bir topun dansı... Çimler üzerinde müthiş bir konsantrasyon, disiplin ve vuruş... Yapısı itibariyle doğayla bütünleşik bir spor olan “golf ” daha çok şehrin uzak vadilerinde ya da özel kulüplerinde oynanır ve “golf ” sporunun en iyi bedensel rahatlama yöntemlerinden biri olduğu söylenir. Gloria Golf Resort muhteşem Akdeniz iklimiyle golf tutkunlarına inanılmaz saatler yaşatıyor. Yeşilin her tonunu görebildiğiniz 2200 dönüm arazi üzerine kurulu olan Gloria Otelleri, Ortadoğu’nun en büyük golf sahasına sahip… Özaltın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Özaltın, 1997 yılında başladığı otelcilik ve golf sahası yatırımını yıllar içerisinde büyüterek Belek bölgesinin en büyük kompleksinin sahibi oldu. Özaltın, turizm, enerji, tarım ve inşaat sektörlerinde Türkiye’deki ilkleri gerçekleştirerek her zaman fark yaratan yatırımlarıyla tanınmakta…
Türkiye’nin sayılı işadamlarından biri olan Nuri Özaltın’ın kararlılığı ve yenilikçi yapısı Özaltın A.Ş.’yi kısa zamanda zirveye taşımış.
Ortadoğu’nun en büyük Spa Merkezi’ nin de olduğu oteldeki dekorasyonun farklılığı ve uyumu, en ince ayrıntının bile düşünüldüğü konseptiyle fark yaratan Gloria Otelleri çok özverili bir çalışmanın sonucu ortaya çıkmış. En önemli desteği eşi Sebahat Özaltın’dan aldığını söyleyen Nuri Özaltın’ın “Eşim işimde en büyük yardımcımdır” derken yaşadığı mutluluk ve gurur gözlerinden okunuyordu.
Kısa zamanda yakaladığı başarının kaynağında “Tepenin arkasını görmeyi bilmek gerekir” diyen Nuri Özaltın, liderliğin bir yetenek olduğunu, bilgi ve tecrübenin de bu başarının mihenk taşı olduğu anlatırken, gençlere de iş hayatı hakkında tavsiyelerde bulundu.
İşine tutkuyla bağlı olan Nuri Özaltın’la, hedeflerini ve yeni döneme yönelik planlarını konuştuk. Mütevazi tarzı ve güler yüzlü anlatımıyla, tecrübelerini de bizlerle paylaşan Özaltın, Belek bölgesinde inşaatına başlanan ve kongre turizmi açısından son derece önemli olan yatırımlarından bahsederken son derece heyecanlıydı.
Yılların yorgunluğu gözlerine yansımasına rağmen işine olan saygısı ve bağlılığı Nuri Özaltın’ın ruhunun genç kalmasını sağlamış ve genç yöneticilere olan inancı onu hep zirveye taşımış. Yöneticilerini kendi yetiştiren ve enerjisini onlara da yansıtan Özaltın gerçek bir başarı öyküsünün kahramanı…

-Golf oteli fikri nasıl oluştu?
Biz bu otelin önce tahsisini almaya karar verdik. Yanındaki bitişik araziyi de Turizm Bakanlığı golf tahsisine çıkarmıştı. Her ikisini de alalım dedik. O zamanlar ‘golf’ ü bilmiyorduk aslında… Fakat bunla ilgili yatırım yapmadan önce yakın çevrem “Bilmediğiniz bir konu, bu işe girmeyin” diye uyarılarda bulundu. Bizde bu konuyu öğrenmeye karar verdik ve Avrupa seyahatine çıktık. İspanya, İtalya ve Portekiz’i dolaştık. Portekiz’de bize 50 tane top ve golf sopalarını verdiler ve bizi acemilerin kullandığı mini sahaya aldılar. Yarım saatlik bir oyunun ardından o kadar tatlı bir yorgunluğum oldu ki o gece sabaha kadar uyudum. Bütün eklemlerimin çalıştığını hissederek, golf sporunu ben o gün sevdim ve bu işe girmeye karar verdim.
-Golf oynamanın belli bir yaşı var mı?
Her yaşta yapılabilecek bir spor… 10 yaşından 80 yaşına kadar herkesin oynayabileceği bir spor olması zaten işin güzel yanı… Ciddi bir efor sarfedilen golf sporunda 18 delikli bir sahaya çıktığınızda yaklaşık 4 saatlik bir oynarsınız. Bu sürede 8 km yol yürüyorsunuz ama oyundan sonra zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Konsantrasyon gerektirdiği içinde 4 saat boyunca başka hiçbir şey düşünmüyorsunuz. Bu spor tüm eklemlerinizin çalıştığı güzel bir rahatlama yöntemi…
-Uzun yıllardır golf sporunun içindesiniz. Türklerin ‘golf’e ilgisi nasıl?
Bizim misafirlerimizin yüzde 98’ini yabancılar oluşturuyor. Bizim kültürümüze yabancı bir spor bu… Türklerin ilgisi de bu yüzden çok az… Ama özelikle İstanbul’dan ve Ankara’dan golf oynamaya gelen işadamları ve bürokratlar da var. Golf oynamaya alıştığınızda bırakamıyorsunuz. Bağımlılık yapan bir spor…
-Golf sporuna ilginin az olmasının sebebi zengin sporu olarak tanınması olabilir mi?
Golf malzemesi olarak bakarsak, golf sopaları yaklaşık 2000 dolarla 4000 dolar arasındadır. Ama kiralayabilirsinizde… 4 saatlik bir oyununda bedeli yaklaşık 80 dolar civarındadır. Sanılanın aksine çok pahalı olmasa da golf oynanacak yerlerin sınırlı olması da bu sporun tanınmamasında en büyük etkenlerden biri…
-Gloria Otellerindeki golf sahaları ödüllü sahalar değil mi?
Evet Gloria’ ların golf sahaları Ortadoğu’nun en büyük sahası. Dünyada birkaç tane olan 45 delikli sahada sadece bizde var. 45 delikli golf sahamız Avrupa’nın ikinci büyük sahası… Bununla ilgilide Eylül ayında bir ödül töreni düzenlenecek. Bir Türk işletmeci olarak orada bulunmak ve bu ödülü almak benim için çok gurur verici olacak.
-Kısa zamandaki bu başarınızın sırrı nedir?
Markayı yaratmak kolay bir iş değil. Bu bir gerçek… Hangi sektörde iş yaparsam yapayım mutlaka marka olurum. Otel dizayndan ve altyapısından başlar. İşletmesiyle birlikte markalaşır. Biz yeşilin her tonunu kullandık. Oteldeki tüm bitkiler canlı… Eşim Sebahat Özaltın otellerdeki tüm peyzajın mimarı… Birçok yerini kendi elleriyle düzenlemiştir. Bu işteki en büyük yardımcım ve desteğim eşim… Bizim turizme adım atmamızın bir nedeni de birikimimiz olmasıydı. Bu birikimi kendi memleketimizde kullanacaktık elbette ki… Hedeflere varmak için yola çıkmıştık. Hala da hedeflerimiz var. Ama Türkiye’deki gelmiş geçmiş hükümetler pek oturmuş değil, maddi yönden olmasa da moral açısından bu çalkantılar bizi etkiliyor. İnsanların birbirini sevmesi, daha anlayışlı ve hoşgörülü olmaları gerekir.
-Genç yatırımcılara tavsiyeleriniz neler?
Liderlik konusu apayrı bir olaydır. Bu herkeste olmaz. Bu doğuştan gelen bir yetenektir. Bu noktaya gelebilmek tesadüfen ya da ezbere olacak bir çalışma değil. Her şey bilgi çerçevesinde, bilinçli yapılmıştır. Hangi iş olursa olsun başaramayacağım iş yoktur. Yeniliklere açık biriyimdir ve son derece kararlıyımdır. Girdiğim her işte mutlaka bilgi donanımım tamdır ve çalışacağım insanları bilgileri ile değerlendiririm. Gençlere şans vermekten yanayım. Yöneticilerimin hepsi benim yanımda yetişmiştir. Konusuna hakim, bilgi sahibi insanları kendim test ederim ve kişisel donanımına inanırsam yönetici olarak çalışmasını isterim. Gençler başarılı olmak istiyorlarsa yeniliklere açık ve kendilerini iyi yetiştirmiş olmaları gerekir.
-Tarım sektöründe farklı bir sera yatırımınız var. Bu fikir nasıl oluştu?
Arazimiz zaten vardı. Damadım Ali Talip Özdemir bu fikri verdi. Bende başarılı olacağına inandım ve oldu da… Tarım ülkesiyiz ama hala çok eksiğimiz var. Bu seraları yaparken örnek teşkil etsin diye yola çıktım. Öyle de oldu. Özaltın Sera Tesisleri de bir markadır. Seramız, gelişmiş teknolojisi ile 200 bin metrekare toplam alana sahip. Şimdilik bu alanın 100 bin metrekaresini kapalı alan, 45 bin metrekaresini ise ek rezerv alanı olarak kullanıyoruz. Bu konumuyla Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük serasını yarattık. Seramızda dünyanın en iyisi olan Hollanda teknolojisini kullandık. Üretimimizde kesinlikle hormon kullanılmıyor. İçinde yemekhanesi ve lojmanları olan örnek bir tesis olsun istedik.
-Kaç personeliniz var?
Dönemsel değişiklikler yaşasak da yaklaşık 5000 personelim var. Zaman zaman bu rakam 3000 kişiye kadar düşer. Mevsimlik işçi çalıştırdığım inşaat projelerim oluyor. Bu da personel sayısını etkiliyor. Sadece otellerde 1200 elemanım var ve 3000 yatak kapasitesine hizmet veriliyor.
- İş hayatının size göre altın kuralları nelerdir?
İşte bilgisiz olursan boğulursun. Üç tane mesleklerinin uzmanı çocuk yetiştirdim ve onlar yükümün çoğunu alıyorlar. Bilgice hareket edersen sıkıntıların olmaz. “Tepenin arkasını görebilmek çok önemli” Tepenin arkasında ne var? Bilen var mı? Yok. Ama tepenin arkasını görebiliyorsanız başarılı oluyorsunuz. Bunu sera tesislerimizle örnekleyeyim. Tesisin başına bir Ziraat Mühendisi koyacaksam, onun bilgi çapını ölçebilen biriyim. İş hayatımda hiç yanılmadım. Hedefleri elbette ki ben belirlerim ama kapasitenin de olması lazım. Yoksa işvereni yorar. İş hayatında yapılan en büyük hata kapasitesi olmayan yöneticilere sorumluluk verilmesi ve onlardan başarı beklenmesi. Karşıma kim gelirse gelsin 1 saatlik sohbet sonunda ne kadar bilgisi olduğunu bilirim. Bunu yapabilmek kolay değil. İşte bu bir yetenektir. Çünkü şu ana kadar hiç yanılmadım. Mesela birçok taşeron firmadan bana teklif gelir. Araya hatırlı kişileri sokarlar ama ben kararımı vermişsem ve o kişiyi seçmişsem kimse engel olamaz ve kararımı değiştirtemez.
-İş hayatınızda öncelikleriniz nelerdir?
Gloria Verde Otelini yaparken bir proje müdürüm vardı. Başka birine benden bahsederken demiş ki “Bizim patronu, teşkilat tam olarak tanımıyor. Ama ben şöyle tanıyorum onu. Nuri Özaltın nerelerde iş varsa oradadır. Ankara’dadır, Burdur’dadır, Elazığ’dadır, İstanbul’dadır, Belek’tedir ama hepsinde aynı anda oradadır. Bizim patron her yerdedir. Buradaysanız, buradasınızdır. Burdur’da gözükme ihtimaliniz yoktur. Ama Nuri Bey her yerdedir.”
Bu söz çok hoşuma gitmişti. Gerçektende böyledir. Nerede iş varsa ben oradayımdır. Nerede ne yapılacağını bilirim. Gözüm arkada asla kalmaz. Projede mühendislerin gözünden kaçan bir hatayı ya da bir sözleşmede hukuk danışmanlarının fark edemediği eksiklikleri yakalayabilecek kadar da bilgiye sahibimdir. Disiplin iş hayatımın temel taşıdır.
-Belek’de yeni bir yatırım düşünüyor musunuz?
Kongre Merkezi yapmaya karar verdim. Otellerin kendilerine ait toplantı salonları var ama yeterli olmuyor. Belek’i kongre turizmi açısından canlandırmak için yaklaşık 7000 kişilik bir kongre merkezi çalışmam devam ediyor. 2009 yılı içinde faaliyete geçmiş olacak. Belek otellerine ivme kazandıracak olan bu çalışma kış turizmini de canlandırma amaçlı… Bu kongre merkezi asgari 5000 kişilik olacak. Bu merkezi spor kompleksi ile birlikte düşünüyoruz. Sergi, konser, fuar, tanıtım, toplantı ve kongreler yapılacak bu alanda alışveriş ve spor yapma imkanı da olacak. Spor kompleksinde bir kapalı spor salonu, bir kısa kulvar kapalı yüzme havuzu, iki futbol sahası, bir açık olimpik yüzme havuzu, atletizm pistleriyle, biri ana kort olmak üzere 12 tenis kortu olacak.
-İnşaat sektöründeki çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Avrupalının Türkler bu işi yapamaz düşüncesi vardı. Ben bu önyargıyı sildim. İsrailli işadamlarından tebrikler alıyorum. Bu benim için gerçekten çok gurur verici. Belarus’da ve Hindistan’da anlaşmak üzere olduğum inşaat çalışmalarım var. İstanbul’da da çevre yolu tünellerine başladık. Bundan sonrası için Libya ve Suudi Arabistan’dan gelen inşaat teklifleri var. Onları değerlendirebilirim.
-Yurtdışı seyahatleri yoğun bir iş adamısınız. Gözlemlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Özellikle sosyal sorumluluk projelerinde eğitim ve sağlık bu ülkede önem verilmesi gereken iki konu… Ben Beyaz Rusya’da hayran kaldım. Minsk’te hem eğitimi halletmişler hem de sağlığı çözmüşler. Okumamış insana rastlamak zor Minsk’te… Bu ülkede kazanıyorsak bu projelerde sorumluluklarımız iki kat artıyor. Herkesin bu konuda hassas olması lazım… Siyasetçilerin kendisinden sonra gelecek birini yetiştirmesi lazım ama yetiştirmiyorlar. Herkes kendi imkanlarıyla bir yerlere gelmeye çalışıyor. Bu eksiklikte siyasette yol alamamamızı sağlıyor. Medya takip ediyor, muhalefet takip ediyor. Gelen liderde yetiştireceği kişi için vakit bulamıyor.
-1965’den beri iş hayatındasınız. Sizi çok etkileyen bir talihsizlik yaşadınız mı?
1967 senesinde Urfa’nın Viranşehir kazasında içme suyu inşaatını yaptım. 2,5 kilometre uzunluğunda enerji yüksek hattını yaptım. Suyun alınacağı boru hattını döşedik. 500 tonluk ve 40 metre yüksekliğinde ayaklı su deposu yaptık. Çok büyük bir inşaattı. İnşaatı tamamladık. Açılış günü geldi. Düğmeye bastık. Her şey çalışıyor ama su basmıyor. Kasaba ayaklandı böyle olunca. Şalterden diye düşündük şalteri değiştirdik gene olmadı. Şalteri söktük bir taksi tuttuk Gaziantep’e firmaya gittik. Kontrol ettirdik. Döndük tekrar çalıştırdık gene çalışmıyor. Tüm mühendisler bakıyor ama işin içinden çıkamıyoruz. Ben Ankara’ya döndüm projeyi önüme açtım. İncelerken gördüm ki bizden önce takılan bir jeneratör var. Hemen bir yazı yazdım bu jeneratör yükü kaldırmıyor değişmesi lazım dedim. Jeneratörü değiştirdik düğmeye bastık tesis çalıştı. Kimsenin çözemediği bir sorunda dediğim gibi “Tepenin arkasını görmek” benim önümü açtı. Tesis çalışmaya başladı. Ankara’ya dönüyoruz. Birde arabanın lastiği patladı. Lastiği değiştirirken krikoyu ayağıma düşürdüm. Ankara’ya geldim ayağım bir şişti, direk Hacettepe Hastanesine, meğerse damarım çatlamış. Doktor alçıya almam lazım 20 gün yatacaksınız, dedi. Benim işlerimin en yoğun zamanı, işten uzak kalmam mümkün değil… 20 gün ayağım havada yattım. Alçıdan sonra kontrole gittim, doktor, bu seferde gezmek için alçıya alacağız diyince bende “ben yeter ki geziyim de siz ne isterseniz yapın” dedim. Bir ayda gezme alçısıyla dolaştım. Bir araba lastiği beni iki ay ayağım alçıda gezdirdi. Bu olayı hiç unutmadım.

Nuri Özaltın Kimdir?
1939 yılında Artvin’in Arhavi ilçesinde doğdu. 1960'lı yıllardan itibaren inşaat sektörüne giren Nuri Özaltın, 1965 yılında Nuri Özaltın kişisel teşebbüs olarak ilk firmasını kurdu. 1971’de “Özaltın İnşaat ve Ticaret Kolektif Şirketi - Nuri Özaltın ve Ortakları” kuruldu. İşlerin büyümesiyle birlikte şirket, “Özaltın İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş.” haline geldi. Özaltın’ın baraj ve hidroelektrik santralleri alanındaki ilk deneyimi olan Koçköprü Barajı Haziran 1992’de açıldı.1997’de Özaltın’ın turizm sektöründeki dev yatırımı Gloria Golf Resort faaliyete geçti ve 9 delikli akademi sahası ile Kasım 2005’te 18 delikli ikinci bir şampiyona sahasının daha eklenmesiyle, Gloria Golf Sahası günümüzdeki halini aldı. Ardından Özaltın Sera Tesisleri kuruldu. Halen Özaltın Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Nuri Özaltın Sebahat Özaltın’la evli, Hayrettin, Nurettin ve Öznur isminde 3 çocuğu var.