Rusya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rusya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

05 Haziran 2009

HÜSEYİN ACARLIOĞLU


Dünyadaki deri mağazalarının en büyüğü olan Antalya’daki ‘Mondial’ mağazası, 20 bin çeşit ürünüyle yarım asır önce girdiği deri sektöründe yıllık 400 bin ton deri işleme kapasitesine ulaştı. Rusya’da deri sektörün ilk Türk işletmelerinden olan Mondial Group, 14 yıldır Rusya Federasyonu’nda, 50 yıldır da Antalya’da hizmet veriyor.


Yabancı turistler için hazırlanan “shopping center”lar tüm dünyada olduğu gibi Antalya’da da hızla gelişen bir yatırım sektörü olmaya devam ediyor.


Kırcalar-Mondial Deri Tekstil Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Acarlıoğlu, başarılı bir iş adamı olmasının yanında yürüttüğü sosyal görevlerle de Antalya’daki özel isimlerden biri… Tam bir motorsiklet tutkunu olan Acaroğlu, squash oynamayı seviyor ve motorsiklet turlarından vazgeçemeyeceğini söylüyor. Güleryüzlü ve içten anlatımıyla bizlerle keyifli bir söyleşi gerçekleştiren Hüseyin Acaroğlu aynı zamanda Kazakistan Fahri Konsolosluğu göreviyle de Kazaklarla aramızdaki ticari köprünün mimarı…


Antalya merkezli markasıyla dünya çapında adından söz ettiren Mondial Group, yatırımlarını Antalya’ya yapmaya devam ediyor. Antalya turizmi ile ilgili değerlendirmesine içtenlikle kendisini de dahil eden Acarlıoğlu, Antalya turizm ataklarında yol alınamamasının en büyük nedeninin iş adamlarının egolarının yüksek olması ve çözüm önerilerine kişisel yaklaşılması olduğunu önemle vurguladı. Antalyalı yatırımcıların dikkatini çekecek bir özeleştiri de bulunan Hüseyin Acarlıoğlu, turizmde ilerleme kaydedilmediğini aksine mevcut durumu koruma yoluna gidildiğini üzelerek belirtti.


Bünyesinde binlerce metrekarelik 7 salon bulunan alışveriş merkezinin her salonu temsil ettiği ülkenin minyatürünü andırıyor. Kurumsal bir yapılanma uygulanan Mondial Group, yarattığı kolleksiyonlarla Avrupa’da da adından söz ettiren örnek bir Türk firması…


2009 yaz sezonunun başlamasıyla hareketlenen turizm piyasasını, Antalya’nın turizm ataklarını ve sektörel yatırımlarını bizlerle paylaşan Hüseyin Acarlıoğlu ile yarattığı markayı ve gelecek yatırımlarını konuştuğumuz keyifli bir söyleşimiz oldu.



-Antalya’nın kış sezonu sıkıntılıydı, yaz sezonundan umutlu musunuz?


Kış sezonu istediğimiz gibi yaşanmadı. Yaz sezonunu irdelemek gerekirse başlangıç, beklediğimiz gibi çok iyi olmadı. Yaşanan küresel mali kriz elbette bizleri de etkiledi. İnsanların realitenin dışında yaşadıkları psikolojik bir durumda var. Turistlerin bölgemize gelişlerinde sıkıntılar var. Geçmiş senelere göre daha tedbirli davranıyorlar. Fiyatlar anlamında da paket satış fiyatlarının ciddi anlamda düştüğünü görebiliyoruz. Bölgeye gelen müşteri kalitesine de yansıyor. Temmuz ve Ağustos aylarının acentalardan gelen duyumlara göre daha iyi geçmesi bekleniyor ve biz de çalışmalarımızı ona göre yapıyoruz. Shoopping Center’lar için biraz sıkıntılı bir süreç yaşanacak gibi görülüyor. Otelciler ve acentalar için bir şey diyemem ama bizler için bir sıkıntı yaşanacağını hissediyorum. Sektörel sıkıntının yaşanacağı bir başka önemli durumda turizm sektörününe tüketim malzemesi sağlayan esnaf ve çiftçi için söz konusu olabilir. Nasıl olsa turist geliyor durumu artık ortadan kalktı. Şimdi iyiyseniz turist geliyor. Şu ana kadar hep hazır olandan faydalanıldı ama bundan sonrasında durum böyle olmayacak. Şehrin imajından başlayarak en alt noktaya kadar olan bu tanıtım zincirinin bir halkasında yaşanacak olan yetersizlik bütün sektörü etkilemeye başladı.


-Ürünlerinizde binlerce çeşit ve model var. Ürün yelpazeniz turistlerin bölgelerine göre farklılıklar gösteriyor mu?


Bu işin en ince ayrıntısı buradadır. Bu bina 15 bin metrekare üzerine kurulu ve 7 farklı salonumuz var. Batıdan gelen müşterilerimiz var. Fransa ve İsviçre gibi ülkelerden gelenlerin ürün profilleri çok farklı, Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi ülkelrin ürün profili yine farklı ayrıca doğu ve balkan ülkelerinden gelen müşteriler yine farklı bir profil gösteriyor. Rusça konuşan ülkelerin müşterileri bile kendi içlerinde farklılık gösteriyor. Renk zevkleri, materyal ve aksesuar zevkleri bile farklı… Sadece bu binada 220 personel hizmet veriyor. Antalya genelinde ise 367 personelimiz var.


-Antalya’ya fakir turist geliyor, şikayetine katılıyor musunuz?


Her ülkenin harcama profili farklı… Batı ülkeleri turistleri alışveriş için 100 dolar ayırırken Doğu ve Balkan ülkelerinde bu rakam 200 euroyu bulabiliyor. Fakir turist geliyor denen durum bu aslında… Birde çok azınlık olmakala birlikte kaymak tabaka dediğimiz bir grup var. Onlar milyar dolarlık iş adamları ama onlarda çoğu zaman alışveriş yapmadan ülkelerine dönüyor. Asıl önemli olan bu kişileri alışveriş merkezlerine çekebilmek…


-Küresel mali kriz için özellikle yurtdışı şubelerinizde uygulanacak bir kriz paketi olacak mı?


Bizim özellikle Rusya’da yirminin üzerinde şehirde şubelerimiz var. Şubelerimizin olduğu yerlerde mağazalarımız ve markamız Türkiye’deki Beymen ve Vakkorama’lar gibi prestij kaynağı olarak algılanıyor. Bu dönemle ilgili olmak üzere sıkıntılar yaşayacağız gibi görülüyor. Geçtiğimiz dönem de ciddi sıkıntılar yaşadık. Planlarımızda ciddi şaşmalar oldu. Tüketime dönük kampanyalar oluşturmaya ve tasarruf tedbirleri alma yoluna bizde gittik. Mevcut kaliteyi koruyarak daha ekonomik bir koleksiyon üzerinde çalışmalar başlattık. Önümüzdeki dönem kış sezonu için daha ekonomik ürünler koymaya çalışacağız. Yurtdışı reklam çalışmalarına biraz daha ağırlık verdik. Soğuk ülkelerde kürk ve derinin çok önemli bir yeri var. Mali durumu çok iyi olan Rusya Federasyonu ülkelerinin insanları bu parayı bir şekilde harcıyor. Bize çok garip gelecek harcamalarda yapıyorlar. Mesela geçen hafta Antalya’ya gelen Kazakistanlı bir iş adamı ailesiyle birlikte kullanmak için bizden 40-50 metre büyüklüğünde bir yat ve akşam konser vermek içinde popüler bir sanatçı istediklerini söyledi. Biz bu hizmetin bedelini söylediğimizde kendisi için önemli olmadığını söyledi. Bizler için çok garip harcamalar bunlar ama onlar için son derece normal… Kriz döneminde bunlar yaşanıyor üstelik, bizde bu tarz insanların yaşadığı ülkelerde işler yapıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda hem eşine hem sevgilisine binlerce dolarlık kürkler alan yabancı iş adamları vardı. Bakalım bu kış aynı bonkörlükleri devam edecek mi?


-Yurt dışı şubelerinizi yönetmek zor olmuyor mu? Denetimi ve istikrarı nasıl sağlıyorsunuz?


Yurtdışındaki işlerimizle kardeşlerimden biri ilgileniyor. Senenin büyük kısmını orada geçiriyor. Orada seçtiğimiz bir şehirde de 4 kişilik bir yönetim merkezi var. İcra takibi ve denetimler o merkezden yapılıyor. Diğer şehirlerdeki mağaza müdürlerini sık sık bu merkezde topluyoruz. Haftalık raporlar titizlikle inceleniyor ve bu yönetimdeki 4 kişi sürekli mağazaları denetliyor. Elbette başka bir ülkede işi yönetmek zor ama yurtdışında kanunlar daha sert olduğundan çalışanlarda bunun bilincinde hareket ediyor. Her mağaza kendi denetimini kendi içinde kurmuş durumda.. Böyle olunca yurt dışında iş yapmak sanılanın aksine daha istikrarlı oluyor. Tabiki ufak tefek şeyler yaşanıyor ama zaten bu risk her işletmede vardır.


-Türkiye deri sektöründe İtalya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Bu rekabet sektörünüze nasıl yansıyor?


Türkiye dünya genelinde deri sektöründe ilk sıraya oturmayı hedefleyen bir konuma geldi. Bazen düşmeler ya da yükselmeler yaşansa da genel anlamda baktığınız zaman sektör gerçekten çok başarılı… Moda rüsgarlarının estiği bir çok dünya ülkesinde Türk firmaları hep ön sıralarda, kullandığı materyallarle, oluşturdukları kolleksiyonlarla ve kalitesiyle gerçekten fark yaratmış durumdayız. Avrupa ülkeleriyle kıyasladığımızda maliyetlerden kaynaklanan fark bize avantaj sağlıyor. Türkiye’de işçilik ve hammadde fiyatları daha düşük olduğundan bir adım daha öndeyiz. Bu ülkeler bizlerle yarışmakta zorlandıkları için ürün konseptlerini değiştirmeye başladılar. Yine de bizle rekabet etmeleri mümkün değil… Bizim de en büyük sıkıntımız Uzakdoğu ile kıyasladığımızda ortaya çıkıyor. Kaliteli değil ama ucuz ürünler yaptıkları için pazar payımızı Uzakdoğu’ya kaptırmaya başladık. Türkiye’de ürettiğimiz özel ürünleri Uzakdoğu’da üretemiyorlar. Orada sadece tüketime yönelik ürün üretimi var. Bu da bizim özel müşteri profilimize zaten hitap etmiyor.


-ALTINSİAD’ın Altınova bölgesiyle ilgili çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Altınova Sanayici ve İşadamları (ALTINSİAD) , yaklaşık 100 kişilik bir ekip… Hazine'den Kepez İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne tahsis edilen arazi üzerine yaptırılacak Altınova Polis Merkezi inşaatı bizim ilk çalışmamız olacak. 3 bin 700 metrekare arazi üzerine yapılacak üç katlı polis merkezini Eylül ayında bitirmeyi hedefledik. Özellikle trafik işlemlerininde buradan yapılacak olması bölge esnafı için çok önemli bir kolaylık sağlayacak. Yatırımcı iş adamları olarak öncelikle kendi bölgemizi ele almalıyız. Bir hayırsever ile yapıtığımız bir meslek lisemiz var. Her şeyi devletten beklemek son derece yanlış bir düşünce eğer bu bölgeden kazanıyorsak gene bu bölgeye yardımcı olmak hepimizin vicdani sorumluluğu olmalıdır. Bundan sonrasında ise gene Altınova bölgesine donanımlı bir sağlık merkezi yapılması için öncülük etmeyi planlıyoruz. İmece usülü yapılan bu kurumlar hem bölge insanını hem de bizlerin işlerini çok daha rahat yürütmesini de sağlayacak.


-Kazakistan dünyadaki ilk Fahri Konsolosluğu’nu size verdi. Bu durum Kazakistan’la ticari ilişkilerimizde bir avantaj yarattı mı?


Yaklaşık 8 yıl önce başlayan bu çalışma bana verilen bir görevdi. Diplomatlık görevi beraberinde ciddi bir sorumluluk da getirdi. İki ülkenin karşıklı ziyaterlerini sağlamak ve iş adamlarının arasında köprü olma görevini yürütmek gerçekten büyük bir sorumluluk… Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev, son yıllarda tatil için Antalya’yı tercih etmeye başladı. Kazakistan’la Türkiye arasında her yıl ikiye katlanan bir turizm trafiği oluştu. Kazakistan o bölgede çok önemli bir ülke ve yüz ölçümü olarak bir çok ülkeden büyük ve 16 milyon nüfusu var. Petrol rezervi bakımından dünyada ikinci sırada, çıkarttığı petrol bakımından dokuzuncu sırada… Kazakistan ekonomisi çok iyi durumda ve yeni baştan yapılmış modern kentlere ve zenginliğe sahip bir ülke üstelik 2454 çeşit elementin çıktığı dünyadaki tek ülke… Dünyada bir çok ülke insanının iş yaptığı bir ülke olan Kazakistan’da Türk müteahitlerinde çok başarılı projeri yapılmakta, şu anadaki durum son derece iyi ve bizim adımıza mutluluk verici gelişmeler yaşanmaktadır.


-Antalya’da her yıl konuşulan ama çözüm aşamasında ilerlenemeyen turizm sorunlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Aslında çok söylenen klişe bir cümle var bu konuda, “Türkiye’nin turizm politikası yok” denir ve gerçekten de hala yok. Antalya’da da durum bundan farklı değil, Antalya’nında şehre özel bir turizm politikası yok. Antalya’da yaşayan bir milyon insanın hepsi direk ya da dolaylı yoldan turizme bağlı çalışıyor ya da yaşıyor. Bu yüzden çoğu zaman şehrin tamamına yönelik bir eğitim çalışması yapılmalı diye düşünmüşümdür. Hala Antalya olarak özellikle şehir merkezinde turist ağırlama ve farklı mekan konusunda yetersizlikliklerimiz malesef devam etmektedir. Yoğun göç alan bir il olması şehrin profilinde çok önemli değişiklikler yaratmaktadır. Sayın valimizin de en sık dile getirdiği soru “Antalya olarak turisti karşılamaya ne kadar hazırız” sorusudur. Gerçekten hazır değiliz. Bununla ilgili çok ciddi bir faaliyet başlatmak lazım ve bu programın içinde herkes olmalıdır.


-Antalya’daki özellikle dünya ülkeleriyle bağlantılı iş adamlarının deneyimleri ve vizyonları niçin ortak bir çözümde birleşemiyor?


Bence tespitiniz son derece doğru. Bir araya geliyoruz ve konuşuyoruz. Bazen galiba egoları aşamıyoruz. O beraberlikte birisi çok güzel bir öneri ortaya attıysa bir diğeri hemen antitezini üretiyor. Bir diğeri farklı bir şey söylüyor. O an belirtilmeyen fikirler, dışarı çıkılır çıkılmaz eleştiriliyor, önü kesiliyor. Bu beraberinde çözüm üretmek isteyenlerinde şevkini kıran bir süreci getiriyor. Bir de hepimizde farklı bir umutsuzluk var. “Biz yapacağımızı yaptık, daha ne yapalım?” diyenlerin sayısı hayli fazla… Sorunları ve çözümlerini kişiselleştirdiğimiz için üzerine bir de egolar eklenince kısır bir döngü yıllardır aşılamıyor. Antalyalılar olarak hem ortak bir çalışma yapmıyoruz, hem de her fırsatta şikayet ediyoruz. Biri öncülük edip “Bundan sonra böyle olacak” diyerek işi sahiplenmezse bundan fazla yol alabileceğimizi sanmıyorum. Çözüm üretenleri desteklemek lazım, fikirleri icraata dökmek lazım. Devletin imkanları ortada, biz niye bu işi önemsemiyoruz bilemiyorum. Turizmcilerin ve diğer sektörler olarak hadiseye sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Cebimizden bir şeyler çıkacaksa hep birlikte fedakarlık yapıp ortaya koymalıyız. Herkes üstüne düşen sorumluluğu almak zorundadır. Ben burada konuşurken kendimide aynı ölçüde suçlayarak, kendimide bu işin içinde görerek konuşuyorum. Sporsal faaliyetler ya da kültürel faaliyetlerde bile yeterli değiliz. Antalya gibi bir kentin futbol takımında ligden düşecek mi, kalacak mı diye uğraşıyoruz. Oysaki şampiyonluğu hedefleyen takımlar yaratılmalı, yelken takımı, yüzme takımı, basketbol takımı şampiyonluğa ilerleyen takımlar olmalıdır. Yatırımı herkes kendi için yapıyor, bunun dışında ne yapılıyor peki? Sadece yatırım yapmak hiçbir sorunu çözmediği gibi mevcut sorunları da arttırıyor.


-Yoğun ve stresli bir iş hayatına sahipsiniz. Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?


Kendimi bildim bileli motorsiklet tutkum vardır. İstanbulda’ki Harley Davidson'a gö­nül verenlerin kurduğu dernek H.O.G'un (Harley Ovvners Group - Harley Sahipleri Der­neği)


üyesiyim. Bütün üyeler 30 yaş üstü ve iş dünyasından isimler…Adrenalin vazgeçilmesi zor bir duygu… Özgürlük, macera, dostluk ve sevgi gibi öğelere tutkun bir yaşam tarzını benimseyenleri buluşturan bu spor aynı zamanda benim en önemli dinlenme aracım. Belli aralıklarla toplanıp, turlar düzenliyoruz. En son Marmaris’te toplandık ve çok keyifli bir tur geçirdik. Planlarım arasında da derneğin düzenlediği yurtdışı turlara katılmak var. Özellikle Afrika’ya ve Orta Asya’ya gitmek yakın dönem planlarım içerisinde. Bunun dışında ikinci dinlenme tercihim de squach oynamak. Hareketli, mücadele dolu ve stratejiye dayalı bir spor squash. Bu nedenle de hep yöneticiler tarafından tercih edilmesinin bir tesadüf olmadığını düşünüyorum.



Hüseyin Acarlıoğlu kimdir?



1960 yılında Burdur'da doğan Hüseyin Acarlıoğlu, ilk, orta ve lise tahsilini Burdur'un Bucak ilçesinde tamamladıktan sonra, 1981 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik Bölümü'nden mezun oldu. 1982 yılında 9 Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni kazanan Acarlıoğlu, 2. lisans eğitimini kendi işini kurması nedeniyle son sınıfta bırakmak zorunda kaldı. 1982-1984 yılları arasında Amasya'da matematik öğretmenliği yapan Acarlıoğlu, 1959'da Burdur'un Bucak ilçesinde kurulan "Acarlıoğlu Tekstil"in başına geçti. 1984 yılından bugüne yönetim kurulu başkanlığını yapan Hüseyin Acarlıoğlu, halen Türkiye ve Rusya'da hizmet veren imalat, toptan ve perakende, ticari hareket noktalarını yönetiyor. Mondial Group, 1997 yılından itibaren Rusya'da yaklaşık 20 merkezde deri ve mücevherat üzerine mağazalar zinciri oluşturdu. Grubun, Antalya içi ve civarındaki çeşitli otellerde deri ve mücevherat üzerine 30 satış noktası bulunuyor. 2003 yılında Kazakistan Cumhuriyeti Antalya Fahri Konsolosu olan Hüseyin Acarlıoğlu 2005'te kurulan Altınova Sanayici ve İşadamları Derneği'nin de başkanı.

11 Mayıs 2009

ADNAN ŞEKER


Kemer turizminin, eğlence sektöründe en çarpıcı ismi Adnan Şeker… Yaz sezonuna, Miss Kemer Güzellik Yarışması ile giriş yapan ve yaz boyu iki yanında iki sarışın güzelle görmeye alıştığımız Adnan Şeker sayesinde, “Kemer Aura Club” hem Türkiye’de hem de Rusya’da gece hayatının vazgeçilmezleri arasına girdi. Kemer güzelleri yarışmasının hemen ardından sadece Rusya ve Ukrayna’daki yarışmaların birincilerinden oluşan, birbirinden güzel 15 kızı ağırlayan Adnan Şeker, 'Aura Cristal Crown 2008' güzellik yarışmasıyla da hem organizatör hem işletmeci kimliğini birleştirerek bölge tanıtımına ciddi katkılar sağlamakta…
İlk amacı Kemer Aura Club’ı tanıtmak olsa da yaz sezonunu birbirinden güzel yarışmacı kızlarla geçiren Adnan Şeker, Antalya’nın en kıskanılan işletmecisi unvanını da 2002 yılından beri koruyor.
Gece kulübünün reklamını yapmak için girdiği ilk güzellik yarışması organizasyonunun çok ses getirdiğini söyleyen Şeker, bu yarışmaları gelenekselleştirerek tanıtım ve reklamın en ucuz ve keyifli yolunu bulduğunu söyledi.
Yarışmacı kızlarla birebir kendi ilgilenen Şeker aynı zamanda yarışmacı seçimini ve final gecesi koreografisini de kendi yapıyor. Eğlenceli olduğu kadar zor yanlarının da olduğunu belirten Adnan Şeker, 20 tane güzel kızın sorumluluğunu almanın büyük özveri gerektirdiğinin de altını çizdi. Yarışma süresince vaktinin çoğunluğunu yarışmacı kızlarla ve onların menajerleriyle beraber geçiren Şeker, Türkiye’deki yarışma organizatörlerinin arasına ismini yazdırmak üzere…
Kış aylarında eğlenmek için çok az dışarı çıktığını ve genellikle vaktini evde geçirmekten hoşlandığını söyleyen Adnan Şeker, fırsat buldukça eğlenmek için Mısır’a ve Rusya’ya gitmeyi tercih ediyor.
Düzenlediği güzellik yarışmalarıyla bu yıl 26 ülkede Kemer’in adını duyuran Adnan Şeker, yıllardır sürdürdüğü bu başarısının sırrının güven ve istikrar olduğunun da altını çizdi.
Antalya yaz gecelerinin eğlence mekânı denilince ilk akla gelen yeri Kemer Aura Club işletmecisi Adnan Şeker’le Mısır ve Antalya’da düzenlediği 15 güzellik yarışmasıyla yakaladığı başarıyı ve Antalya gece hayatının nabzını tuttuğumuz sohbetimizde 2008 yazının değerlendirmesini yaptık ve 2009 yazı için planlarını konuştuk…

—Güzellik yarışması düzenlemek fikri nasıl ortaya çıktı?
Aslında benim amacım yarışma değildi. Ben Rusya’dan on tane manken getirip, defile yapmak istiyordum. Rusya’da bir gece kulübünde yapılan Türk mankenlerin olduğu
defileyi izledikten sonra baktım ki o kadar emek yarım saat sonra bitiyor. Basın fotoğraf çekmek istiyor ama defileden bir kişi bile yok yanınızda… Bu yarışmaların oluşması böylelikle başladı. Güzellik yarışmasında iki hafta kamp yapan güzeller hem basına bol bol fotoğraf veriyor hem de mekânın ve bölgenin en etkili tanıtımını yapıyorlar.
—Bu kadar güzel kızla bir arada olmak, özel hayatınızda zor beğenen biri olmanıza neden oldu mu?
Zor beğenen değil de, çabuk sıkılan biri oldum sanırım. Daha doğrusu hemen sevebilen biri oldum diyebilirim. Bu da dezavantajı olmuş olabilir bu işin… Yanımda bir sürü güzel kız görünüyor, bundan dolayı yanımda olmak isteyenlerinde sayısı artıyor. Eskiye göre daha çabuk sevebildiğimi söyleyebilirim. Ama aynı oranda da daha çabuk vazgeçildiği de bir gerçek… Bu güne kadar 15 yarışmada 300 güzel seçtim. Onların yatış saati, kalkış saati, sağa bakma, sola bakma yasakları tamamen benden geçiyor. Bu kadar güzel kızı kontrol altında tutmak hiçte kolay değil… Beni 20 tane yarışmacıyla bir arada gören arkadaşlarım “Evlenirsen bu işleri gizli yapmak zorunda kalacaksın” dediklerinde gülüyorum, çünkü 20 tane birbirinden güzel kızla nasıl saklanabilirim ki… Bazen kulüpte yalnız oturuyorum. Beni görenler önce bir şaşırıp “Niye yalnızsın?” diye soruyorlar.
—Bu yazın kapanış partisi için özel bir sürpriz düşünüyor musunuz?
200 kişi Rusya’dan gelecek ön rezervasyonum var. Bunların sadece 70 tanesi manken olacak. Herkesin elini ayağını çektiği bir dönemde bir mekâna girdiğinizi düşünün ve içerde 70 tane manken, 10 tane DJ olacak. İşte bu farklar Kemer Aura Club’ı farklı kılıyor. Reklam amaçlı başladığımız bu güzellik yarışması organizasyonu uluslararası bir boyut kazandı. Bu yıl 26 ülkenin güzelini ağırladık. Farklı projeler başarabilirseniz başarı da geliyor.
— Yarışmacıları seçerken neye dikkat ediyorsunuz?
Geldiği ülkeyle turizm bağlantılarımızın olması benim için ilk öncelik… Direk uçak seferlerinin olduğu ülkelerin kızlarını çağırıyorum ki ülkelerine döndüklerinde bizimde reklamımızı yapsınlar. Kalitesinden ödün vermeden ülkemizin tanıtımı için yapmış olduğumuz organizasyonumuz artık her kıtadan güzele ev sahipliği yapmaktadır. Bu yıl yarışmamıza katılan konuklarımız arasında Güney Afrika’dan, Brezilya’ya, Tanzanya’dan Sibirya’ya kadar uzanmaktadır. Bugün itibariyle 2 haftalık yarışma kampına giren güzellerimize ülkemizin ve bölgemizin tarihi ve turistik yerlerini gezilerle tanıtacağız
—Bu öncelikli kararınız yarışma sonucunu da etkiliyor mu? Daha çok iş yaptığımız ülkelerin kızlarının dereceye girmesi için müdahaleniz oluyor mu?
Bu güzel bir soru ama bu konuda hiç müdahale etmiyorum. Bu senenin Miss Kemer Güzellik Yarışması birincisi Brezilyalı bir kız oldu. İkincisi de Türk kızıydı. Bu kararı tamamen jüriye bırakıyorum. Ama Rus yâda Türk güzeli çıktığında daha çok alkış alıyor ve motivasyon açısından daha güçlü oluyor. Basından arkadaşlardan, sponsor firmalardan ve ülke menajerlerinden oluşan bir jürimiz oluyor ve karar onlara ait… Final gecesi gördüklerine dair seçim yapıyorlar. Basından arkadaşlar ilk günden itibaren işin içinde oluyorlar, bu organizasyonun asıl emekçisi onlar ve kızları daha yakından tanıyorlar. İşin açıkçası basını yanımıza almak bize reklam açısından da çok iyi getiriyor sağlıyor.
—Asıl amacınızın reklam yapmak olduğu söylediniz. Amacınıza ulaştınız mı?
Elbette, Özellikle Moskova’da ki sosyetenin durağı haline geldi Kemer. Oradaki ünlü kulüplerde tanıtımımız yapılıyor. Rusya’nın en ünlü gece kulübünde iki aydır tanıtım kliplerimiz gösteriliyor. Afişlerimiz asılı… Bu reklamı para verip yaptırmaya kalksanız çok büyük paralar harcamanız gerekli… Ama onlarla karşılıklı düzenlediğimiz partilerle bir nevi çözüm ortaklığı içindeyiz ve binlerce dolar değerindeki reklamımızı hiç para vermeden yaptırıyoruz. Sonuç olarak maliyetsiz reklam yapıyor olmak benim için yeterli…
—Güzellik yarışması organizasyonlarının size maddi bir getirisi oldu mu?
Şu ana kadar olması lazımdı ama olmadı. Son iki senedir sponsorluk anlaşmalarımız daha da büyüdü ve kolaylaştı. Ama bundan sonraki yıllarda maddi bir getiride bekliyorum açıkçası… Bu yıla kadar bizde firma olarak sponsor oluyorduk ama bu yıl bize gerek kalmadı. Sonuçta böyle bir organizasyonun yaklaşık bedeli 100 bin dolar civarında…
—Kemer Aura Club bu sene kaç kişiyi ağırladı?
Gecede 1000 kişinin geldiği bir kulüp ve yaklaşık olarak bu yıl 120 bin kişi eğlenmek için bizi tercih etti. Bu rakam 4 ay sezonu olan bir mekân için gerçekten çok başarılı bir rakam… Toplam 10 barımız var ve 130 kişilik bir personel hizmet veriyor. Bizim müşterilerimizin çoğunu yabancılar oluşturuyor ve onların da tek bir amacı var kaliteli ve güvenli bir mekânda eğlenmek…
—Yabancı ve yerli turistlerin eğlence anlayışı çok farklı mı?
Maalesef farklı… Yabancıların tek bir isteği var eğlenmek… Ama yerli misafirlerimiz için durum böyle değil… Ya gösteriş yapmak için ya da birileri ile bakışıp tanışarak yeni arkadaşlar edinmek için kulüpleri tercih ediyorlar. Sonuçta biz eğlencenin son durağıyız. Alkol duvarı belli bir saatten sonra aşılmış oluyor. Yabancı bir misafiri güvenlik dışarı çıkardığında sorun olmuyor ama yerli misafire aynı şey yapıldığında hem olay çıkaran hem telefon açıp birilerini aracı yapmak isteyen çok oluyor.
—Beldibi Aura da size ait bir mekân mı?
Kesinlikle hayır. Benim tek sahibi olduğum mekân Kemer Aura Club… Hatta Beldibi Aura’nın sahipleriyle isim hakkından dolayı davamız var ve halen devam ediyor. Hatta Kuşadası’nda bile Aura var. Bunlar bizim taklitlerimiz… Korsan Aura’lar da diyebiliriz. Tamamen emek hırsızlığıdır bu… Mekânın ismini buralara getirmek için yıllardır emek veriyorum. Tamamen gasp olayıdır bu yaşananlar…
—Yarışmacıları seçmek için çalıştığınız bir ajans var mı?
Miss Kemer International yarışmasının her şeyiyle ben ilgileniyorum. Kızları da ben seçiyorum. Bana gönderilen fotoğraflardan yaptığım seçimlerde bazen hiç fotoğrafına benzemeyen biri de gelebiliyor. O zaman o kızımızı yarışmaya alamayacağımı kendisine ya da ajansına söylüyorum. Ben bir çizgi oluşturdum ve bundan taviz vermeye de niyetim yok. Eğer profesyonel birini bulamazsam, koreografisini de ben çalıştırıyorum. Benim için yaş, kilo, boy, kızı gönderen ajansın referansları öncelikli belirleyici kriterler… Her yıl 5-6 yarışmacımız kendi ülkelerinin birinci seçilen kızları oluyor. Diğer yapılan birçok yarışmayla kıyaslarsak, bizim yarışmacı profilimiz bence oldukça yüksek. 25 ülkenin güzellerini iki hafta boyunca Kemer’de gezdiriyoruz. Bölge tanıtımında ciddi faydasını gördüğümüz bir çalışma…
-Kemer turizminin sizin gözlemlediğiniz en büyük sorunu nedir?
Ben bunu iki başlıkta söyleyebilirim. Öncelikle sahil şeridinde küçük küçük bir sürü otel var. Bunları birleştirip büyük birkaç otel yapsaydık daha iyi olacaktı. Birleşip başka yedi yıldızlı oteller yapmak yerine, küçük olsun benim olsun mantığıyla ilerlendiğinde gelen misafir kalitesini de etkiliyor. Bir diğeri Antalya’nın ortak sorunu olan sezonu uzatamamak ve kış turizmine geçememek… Bunun için zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Sezonu Nisan ayında başlatıp Aralık ayına kadar sürdürebilsek birçok işletme kapanmayacak. Kış geldiğinde işletmeciler zarar etmemek için otelleri, eğlence merkezlerini kapatıyor hâlbuki iklim müsait… Ekim ayı geldiğinde sezonu kapatıyoruz ve ciddi bir potansiyelimizi Mısır’a kaptırıyoruz.
—Gece hayatının sayılı işletmecilerindensiniz. Bu başarının sırrı nedir?
Ben 20 senedir bu işin içindeyim. Bu işin sırrı doğru ekiple doğru projeler yapmak. Mekânın mimari çalışması, ekip arkadaşlarınız, yapılan organizasyonlar, getirilen DJ’ler çok iyi seçilmeli. Havayı iyi koklamalı doğru kararlar vermelisiniz. İstikrarlı ve güven veren bir işletme yaratabilirseniz başarılı oluyorsunuz. Ben hep farklı çalışmalara imza atmak için uğraşıyorum. İnsanların istekleri ve beklentileri her yıl değişiyor. Bu işte çok paralar kazanabileceğiniz gibi tam tersi çok ciddi kayıplarda yaşayabiliyorsunuz. Ben bunların her ikisini de yaşadım.
—Rusya ve Ukrayna’yı seçmenizin güzel kızları dışında özel bir sebebi var mı?
Rusya bizim için çok ciddi bir pazar ve Rus turistler Avrupalı turistlerden daha çok para bırakıyor. Zengin bir devlet var ve Rusya’daki eğlence anlayışı gerçekten çok kaliteli ve üst düzey… Eğer Rusya sosyetesine ulaşabilirseniz ki ben bunu başardım, çok ciddi fark yaratıyorsunuz. Şu an dünyada sivrilen ekonomi Rus ekonomisi… Maden ve petrol kaynaklarının yarattığı ekonomik gelir Amerika’yı bile ikinci sıraya atacak gibi gözüküyor. Eğlenmek için sadece Nice’e, Cannes’ a, Saint Tropez’e ve Kemer Aura’ya gelen bir potansiyel var, Rusya ve Ukrayna’da… Bu kişilere ulaşmamdaki en büyük aracı da “Cristal Crown Güzellik Yarışması” oldu. Hem Türkiye’de hem Mısır’da bu yarışmayı organize eden benim… Bir de Türkiye’de yaşanan olumsuzluklarda Avrupalı turistler hemen bavulunu alıp kaçıyor ama Ruslar öyle değil. Olaylara karşı soğukkanlı olup tatillerine devam ediyorlar. Avrupa’ya göre daha az etkileniyorlar. İletişim çağı öyle bir hale gelmiş ki bazı haberleri bizden önce Rusya’dan öğrendiğim oldu. Rusların kendi aralarında çok sıkı bir iletişim ağı mevcut…
—Eğlence sektörünü bu yaz sekteye uğratan ses desibeli sorunundan sizde etkilendiniz mi?
Sesi içeride tutan özel malzemeler kullanıyorduk zaten. Ayrıca ses ayarına da dikkat ettik. Açıkçası disko olan bir mekânda sesi kısmak zorunda olmak hiç kolay bir şey değil. Köpük partilerinin yasaklanması bizi kar partilerine yönlendirdi ama uçuşan karlar ortalığı çok kirlettiği için iptal ettik. Umarım önümüzdeki yaz öncesi bir komisyon olur ve işletmelerdeki ekipmanlara bir standart getirilir ve ne ses ne de köpük yüzünden sorun yaşanmaz. Biz bu yıl dekorasyonu tamamen değiştireceğiz. Seneye Aura’nın altın yılı olacak. Dekorasyon’da altının elegant görüntüsünü ve farklı havasını kullanacağımız Kemer Aura Club seneye yaza sürpriz bir giriş yapacak.

ADNAN ŞEKER KİMDİR?
1965 yılında Kemer doğumlu. İlköğrenimini Kemer’de, lise öğrenimini Antalya’da tamamlayan Adnan Şeker, yüksek öğrenimini İzmir’de Ziraat Mühendisi olarak tamamladı. 1987 yılında Kemer’de Şeker Otel ile turizm sektörüne giren başarılı işletmeci, 1989’da Kemer Flamingo Bar ile eğlence sektörüne geçiş yaptı. 1991 yılında Flamingo Beach Club ile gece hayatına farklılıklar getirmeye başlayan Şeker, 2002 yılında Kemer Aura Club’ı açtı. Düzenlediği 15 güzellik yarışmasıyla Antalya’nın en tanınan kulüp işletmecisi olan Adnan Şeker “Miss Kemer International” yarışmasının yaratıcısı ve organizatörü.