Antalya’da ilk defa bir süper market ve gazete arasında yapılan bir anlaşmayla da okumaya yönelik bir çalışma başlıyor. “Her Sabah, Bir Sabah” kampanyasıyla, Antalya’daki her taksiye her sabah, bir Sabah Gazetesi konulması için 1e1 marketleriyle anlaşma sağlayan Sabah Akdeniz Gazetesi, bundan böyle her sabah, bütün taksilerin içinde de okuyucularını bekliyor olacak.
1e1 Marketleri Genel Müdürü Altan Vural, Antalya’da bulunmaktan mutluluk duyduğunu, 22 yıla dayanan perakendecilik deneyimini Antalya’da 1e1 marketlerine taşımak istediğini söyledi. Profesyonel mağazacılık anlayışı ve “Antalya’nın marketi” sloganıyla yola çıktıklarını belirten Vural, “Biz çocuklarımıza yedirmeyeceğimiz hiç bir ürünü raflarımıza koymayız” dedi.
Bir mağazanız olduğunu düşünelim. Mutlaka tüketicinin alışkanlıklarını yaşayabileceği ufak öğeler yerleştirmeniz gerekir. Tüketici bir noktada tatmin olacak, daha farklı bir arayışa girecektir. Şimdiden bunun kurgusunun iyi yapılması gerekir. Kendimi nasıl konumlandıracağım, tüketiciyle nasıl bir iletişime geçeceğim, nasıl farklılaşacağım?
Tüm bu soruların yanıtlarını 22 yıldır perakende sektöründe çalışan 1e1 Marketleri Genel Müdürü Altan Vural ile konuştuk. Renkli kişiliği, hoş sohbeti ve sektör bilgisiyle keyifle sohbet ettiğimiz Vural, “1e1” markasının farklarını ve projelerini sizler için anlattı.
1e1 Marketleri pek çok kampanyası ve 24 mağazası ile Antalya’lılara hizmet veriyor ve bu yılı 28 şubeyle kapatmayı hedefliyor. Bugün başlayan kampanyasının çok iddialı olduğunu belirten Vural, “Bu kampanyayı yapmak herkese nasip olmaz. Bu kez çok iddialıyız” diye konuştu.
-“1e1” markası nasıl ortaya çıktı?
1 e1’in temel felsefesi müşteriye birebir hizmet eden, müşterilerine gönülden bağlı olan bir marka olmasıdır. 1e1 Marketleri tamamen Antalya’nın bir markası. Girişimcilerinin hepsi Antalya’nın önde gelen sektör liderleri, kazandıklarını yine Antalya’ya yatıran ve vergilerini Antalya’ya ödeyen kurumlar… Antalya’nın ihtiyaçlarını çok iyi bilen ve hepsi Antalya’da ikamet eden işletmecilerden oluşan bir grup… Bu faktörler bir şehir için son derece önemlidir. O şehirde yaşıyorsunuz, o şehirde kazanıyorsunuz ve yine o şehre yatırım yapıyorsunuz.
-Ulusal ya da yabancı market markalarıyla da aynı pastayı paylaşıyorsunuz. Bu rekabet sizi nasıl etkiliyor?
Biz de Antalya’ya ciddi yatırımlar yapıyoruz. Antalya’dan kazandığımızı yine Antalya’ya yatırıyoruz. Ulusal ve uluslar arası marketlerin üst yöneticileri Türk olsa da girişimciler yabancı olduğu için algıda bir takım farklılıklar meydana geliyor. Türkiye’nin en büyük perakende gruplarından bir tanesi İngilizler, bir diğeri Almanlar, bir diğeri Fransızlar tarafından yönetiliyor. Dolayısıyla ana merkezler Londra Paris ya da Münih olduğu için ister istemez farklılıklar oluyor. Burada sizinle aynı havayı soluyan, Akdeniz gazetelerini ve yerel gazeteleri takip eden, sizin gibi düşünen ve aynı olaya tepki verenlerden oluşmuş bir grubun farklılığı çok önemli elbette… İstanbul’dan, Münih’ten ya da Londra’dan Antalya’yı yaşamanız pek mümkün değil… Müşterinizi daha yakından tanıyorsunuz, ne istediğini ve neye tepki verdiğini biliyorsunuz.
-Antalya bölgesinde en çok hangi ürünler tüketiliyor? Ürün tüketimi neye bağlı değişiyor?
Antalya mevsim olarak çok uzun aylar sıcak olduğu için alkollü ve alkolsüz her türlü içecek en çok tüketilen ürünümüz diyebilirim. Her durumda ve her mevsimde en çok tüketilen içecek grubumuz. Bunun yanında hazır yiyecekler en çok tüketilen ikinci grubumuz. Antalya’da tek başına yaşayan ve çalışan kişi sayısı diğer illerden çok daha yüksek olduğu için patrik ve hazır yiyecekler ile dondurulmuş gıdalar en çok tüketilen ürünlerimiz. Ürün tüketiminde süt ve süt ürünleri her mevsim en çok tüketilen gıda diyebilirim. Özellikle yerel markaların damak tadına uygunluğu tüketimi direk etkiliyor. Bunun yanında elbette pastırma ve kırmızı et satışları oldukça durgun. Fiyatlar tüketiciyi direk etkiliyor. Alışveriş ortalamaları diğer şehirlerin altında ama kişi sayısı diğer şehirlere göre daha yüksek.
-Hizmet içi eğitim politikanızı bizimle paylaşır mısınız?
Hizmet sektörü en çok eleman değişiminin olduğu sektördür. Yetişmiş iş gücüne olan ihtiyacımız yıllardır devam ediyor. Sektörün içinden eleman yetişmiyor. Bu yüzden de hizmet içi eğitimleri çok sık ve sıkı tutuyoruz. Müşteriyle birebir iletişim kuran her personelimiz mutlaka zorunlu hizmet içi eğitimlerini alıyor. Bu konudaki akademik alanın eksikliği sektörde çok ciddi hissediliyor.
-Süper marketlerin açılması küçük esnafı nasıl etkiledi?
Bizler yeniliklere çok açık ve çok hızlı adapte olabilen bir toplumuz. Türkiye’de süpermarketlerin gelişimi 1954 yılında başladı. Organize perakendeciliğin başlaması bir geçiş aşamasıydı. 1989’a kadar bakkallar ve toptancılar hizmet vermeye devam etti. 90’lı yıllarla birlikte süpermarket ve hipermarket kavramları hayatımıza girdi. 1983’de İstanbul’daki Galeria AVM ile büyük merkezlerin başlangıcı yapıldı. Ama bizler aslında tarihin en eski alışveriş merkezinin de öncüsü olan bir toplumuz. İstanbul Kapalıçarşı’yı kuranların torunlarıyız. Son dönemlerde hipermarketlerin yerini yine süpermarketler almaya başladı. 300-400 m2 lik alanlarda 13-15 bin parça ürün bulunan marketler şehir hayatının vazgeçilmezi oldu. Küçük esnafa bir etkimiz olduğunu sanmıyorum. Çizgisini bozmayan ve fark yaratan bakkallar hala çok iyi iş yapıyor.
-X bir markete girdiğinizde ilk nelere dikkat edersiniz?
Benim ilk önemsediğim mağazaların dış cepheleridir. İlk imaj çok önemlidir. Bu yüzden de ilk dikkat ettiğim dış cephenin nasıl olduğudur. Mağaza içinde mağazanın düzeni, temizliği, ürünlerin yerleşim şekli ve müşteriyle olan ilişkiye çok dikkat ederim. Personelin üniforması da çok önemlidir. Bizim 1e1 ismini kullanma amacımız müşteriyle birebir ilgilenme isteğimizden kaynaklanıyor. Prensip olarak “kendimizin yiyemeyeceği hiçbir ürünü rafa koymuyoruz.”
- Bilinçli olarak mı orta büyüklükte marketleri işletmeye açıyorsunuz yoksa yüksek m2 yer bulmak mı zor?
Biz yakınlık ve kolaylık kavramının ülkede yeni bir trend olduğunu düşünüyoruz. Aradığınız ürün çeşitliliğinin standardını “birebir” marketlerde bulabilirsiniz. 15 bin çeşit üründe olsa, 40 bin çeşit üründe olsa marketin cirosunun yüzde 50 sini 15 bin üründe 200 ürün – 30 bin üründe 400 ürün belirler. Bu resmi bir istatistik çalışmadır. O yüzden marketlerin yeri, otopark kolaylığı ve ürün yerleştirmesi çok önemli faktörlerdir. Bir ekmek, bir yoğurt almak için hipermarketi tercih eden müşteri sayısı çok çok azdır.
-Marketlerin şube olarak bir anda artması daha sonradan ortadan kaybolmalarına zemin hazırladı gibi görünüyor. Sektörde uzun yıllar kalmanın sırrı nedir?
Perakende sektöründe kar marjları son derece düşük. Rekabet had safhada yoğun, çok düşük maaşlarla ayakta kalabilmek için mücadele ediliyor. Maliyetlerinizi düşürerek yolunuza devam etmeniz gerekiyor. Eğer bilimi kullanmıyorsanız ve bilime inanmıyorsanız, aldığınız fiyat sattığınız fiyattan yüksekse ayakta kalma şansınız olmuyor. Ben mağaza açayım da bir şekilde bu işi yürüteyim diye yola çıkarsanız ayakta kalmanız mümkün olmaz. Yatırım ve işletme maliyetlerinin çok detaylı incelenmesi gerekiyor. Büyümek şişmanlamak demek olmamalıdır. Şişmanlamadan doğru büyümek son derece önemlidir.
-Serbest piyasa ekonomisindeki dalgalanmalar ve fiyatlar sizi nasıl etkiliyor?
Türkiye’de uzun zamandır konuşulan ve bir türlü çıkamayan bir Perakende Yasası’nın çıkması lazım. Ülkenin ticari geleceği için bu yasanın mutlaka çıkması gerekli. Sektördeki belirsizlik insanların bir kısmını geri dönüşü olmayan yollara sokuyor. Bir işletmeyi açtığınızda genel giderleriniz o andan itibaren işlemeye başlıyor. Eğer 10 liraya aldığınız bir ürünü sadece ciro yapayım diye 9 liraya satarsanız üzerine de işletme giderleri eklendiğinde inanılmaz zarar edersiniz. Bu da şirketin hayat ömrünü kısaltıyor. Buna hiç kimsenin dayanma imkanı yok. Böyle satışta yapılmamalıdır ve zaten buna hibe demek gerekir. 1 e 1 marketleri olarak tüketiciye en ucuz, en kaliteli ve en iyisini yapmaya mecburuz. Bunu yaparken cüzi de olsa bir karla yapmak zorundayız. Bugün 450 aile bu çatı altında ekmek yiyor, yarın bin aile olur.
-1e1 Marketleri’nin geleceğe yönelik planları neler?
Bizim en büyük hayalimiz ilerleyen dönemde franchising sistemini getirmeyi planlıyoruz. Bu sistemde genelde merkez büyük şehirlerdir. Antalya Türkiye’nin önemli şehirlerinden biri ve Antalya İstanbul’daki bir şubesini yönetebilir. Ankara’daki bir şubesini yönetebilir. Bunun içinde Antalya’da bu işi yapabilecek bu işe gönül vermiş dostlarımızı da bizim Antalya’daki franchising olmaya davet ediyorum. Bu gelişmeyi de ilk defa sizinle paylaşıyorum.
Altan Vural kimdir?
1966 İstanbul doğumlu. Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde işletme yüksek lisansı yaptı. 7-Eleven’ın Türkiye’ye ilk geldiği 1998 yılındı ki ekipte yer alarak başlayan perakende yöneticiliğime daha sonra sektörün bir okulu olan Migros’ta devam etti. Bölge Satış Müdürü iken 2001 yılında 7-Eleven’ın Türkiye lisansını Opet Petrolcülük’ün alması ile gelen teklifle 7-Eleven Türkiye Genel Müdürü oldu. 2006 yılında Opet’in çoğunluk hisselerinin Koç Holding tarafından alınması ile sektörde ki profesyonel hayatıma ara verdi. 2006-2007 yıllarında serbest ticaret ile uğraştıktan sonra Barem Genel Koordinatörü olarak geri döndü. 4 ay önce “1e1 Marketleri” nin Genel Müdürü olarak göreve başladı.