İkinci kez Kemer Belediye Başkanı seçildikten sonra ilçenin çehresini değiştirme iddiasında olan Mustafa Gül, projelerini, özel hayatını ve çocukluğunun nasıl geçtiğini içtenlikle anlattı.
Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül, 1999 yılında bıraktığı koltuğuna 10 yıl sonra geri döndüğünde, talihsizliklerde peşinden geldi. Üst üste gazetelere yansıyan haberler Kemer ilçesinin tanıtımında büyük rol oynasa da özellikle özel hayatıyla ilgili yazılanlar kafaları karıştırdı.
“Aşk Yağmuru” heykelinin yerinin değiştirilmesiyle başlayan haberler Başkan Gül’ün özel hayatını da gündeme taşıdı.
6 ay önce seçilmiş olmasına rağmen hem belediyenin işleri hem de kendisiyle ilgili haberlerden dolayı hayli yorulmuş görünen Başkan Gül, tüm sorularımızı samimiyetle yanıtladı. Özel hayatıyla ilgili sorularımıza verdiği yanıtlar ortaya bambaşka bir tablo çıkardı.
Çocukluğundan itibaren girişken ve hoş sohbet biri olduğunu anlatırken eski anılarını da hatırlayan Başkan, çocukluk günlerini özlemle anarken bizlerle de unutulmayan günlerini paylaştı.
Turizmden projelerine, Kemer’de yaşanan sorunlardan aile hayatına kadar birçok konuya değinen Başkan Gül, son günlerde kendisini hedef alan eleştirilere de sert yanıt verdi.
“Seçimi partiler değil, projeler kazandı. Biz de bu projelerimizin arkasındayız. Yoksa kimin Belediye Başkanı olduğu o kadar da önemli değil. Önemli olan hizmet etmektir. Koltuklar geçer gider, geriye dostluklar kalır” diyen Mustafa Gül için öncelikli olan hizmet ve memnuniyet…
Sıcakkanlı ve samimi üslubuyla bizlere kapılarını açan Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül’le tadına doyamayacağınız bir sohbetimiz oldu.
- 2009 yaz sezonunu nasıl geçirdiniz?
Geçen sene turizm sezonu zaten sıkıntılı geçti. Bu sene de ekonomik krizden dolayı daha kötü geçeceğini biliyorduk. Bu yıldan çok da umutlu değildik. Seçim öncesinde belediye, hiçbir fuara ve tanıtıma katılmadı. Sezon başında bir de talihsizlik oldu. 3 Alman genç Kemer’de vefat etti. Bu olay Avrupalı turist sayısını çok düşürdü, kötü bir imaj oldu Kemer için. Sadece Rus turistlere kaldığımız bir sezondu. Ama tüm bunlara rağmen doluluk oranları iyiydi. Özellikle yerli turist sayısında önemli ölçüde artış oldu. Eğer bu heykel kaldırmayı ve festivali yapmasaydık, yerli turistler de gelmeyeceklerdi. Seçimlerin ardından ulusal basın da Kemer’e tekrar gelmeye başladı. Seneye yerli ve Avrupalı turistlerde daha fazla bir artış olacağına inanıyorum. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağız. Elimizden geldiği kadar esnafımıza da yardımcı olacağız.
- Bu yıl seçim sonrasında “borçsuz belediye” hiç görmedik. Siz de durum nasıl?
Maalesef biz de belediyeyi aldığımızda, belediyenin içi tamamen boştu. Belediye Başkanının aylık gideri 180 bin TL olarak harcanmış. Belediyeyi 11 milyon TL borçla aldık. Çalışan personel bile çalışma isteğini yitirmişti. Belediyenin bütün arsaları satılmış. Kira geliri getiren yerler yıkılmış. Meydandaki saat kulesinin bile hala 2 bin lira borcu vardı. Bizde yatırım yok ama borç var. Bu saatten sonra ağlamanın gereği yok. İlk aldığımız tedbirlerle ayda 450 bin TL tasarruf yaptık ve şu ana kadar 4 milyon TL borç ödedik. Başkanlık giderini 180 bin TL den 20 bin TL ye indirdik. Sadece başkanın değişmesi 160 bin TL aylık tasarruf sağladı.
Seçimden sonra önemli bir gerçek daha ortaya çıktı. Kemer’de yaşayan insanların yüzde 95’i Kemer Belediye Başkanı’nın makamını bilmiyormuş. Bu insanlar makama giremiyordu. Şimdi ise her şey değişti. Kemer Belediyesi’ne girdiğiniz zaman, benim odam da dahil bütün kapılar açıktır.
- “Aşk Yağmuru” heykeli de sizin için küçük bir fırtına yarattı. Nedir bu işin aslı?
Netice de ben sanata da sanatçıya da saygılıyımdır. Ben 1994 yılında Kemer’de kilise yaptıracağım dediğim zaman Türkiye ayağa kalkmıştı. O zamanlar babamı bile arıyorlardı. ‘Oğlunuza sahip çıkın, başını derde sokacak’ diyorlardı. 4 yıl bu kilise için izin almakla uğraştık. İzinler hazır olduğunda da seçim oldu ve yeni gelen başkan bu projeyi bitirmedi.
Bu fikri ortaya atan birinin heykele karşı olması mümkün değildir. Aslında heykel konusunda aldığımız olumlu tepkiler daha fazlaydı. Göreve geldiğimizde ilk işimiz heykeli Çınarlı kavşağından kaldırmak oldu. Heykelin olduğu cadde Atatürk Bulvarı ve bizce uygun değildi. Atatürk Bulvarı’nda konuyla alakalı bir heykel daha şık olur diye düşündük ve bu heykel olayı medyatik bir hal aldı. Aslında fena da olmadı. Biz de bunu kullanarak Kemer’in reklamını yaptık. Ayrıca benim MHP’li oluşumun da etkisi oldu. Bunlar bir araya gelince Kemer’in çok iyi reklamını yaptığımızı düşünüyorum. Bu nedenle yapılan tüm eleştiriler için teşekkür ediyorum. Bugün bütün otellerde yüzde 60’a varan yerli turist doluluğu yaşanıyorsa, heykelin bize çok faydası olduğunu söyleyebiliriz. O dönemde haber değeri olması için “müstehcen” gibi kelimeler basının daha çok ilgisini çekti ve bizim heykel medyatik oldu.
İnsanlar merak ettiler ve geldiler. Bunun yanı sıra Kemer’de yaşayıp da bu heykelin kaldırılmasını istemeyen kimseye rastlamadım. Kemer’in göbeğinde böyle bir heykelin işi yok. Bu yüzden heykeli plaja yakın bir noktaya aldık. Çünkü orada insanlar zaten plaja giriyor, üstsüz de güneşlenebiliyorlar. Ama eski yeri çarşının içiydi ve bu heykel oraya uygun değildi. Kemer’in girişindeki tarihi kemeri ben yaptırmıştım. Üzerinde de Yunan tanrıçaları vardır. Gerici bir insan olsam onu da yaptırmazdım.
- Önümüzdeki dönemde Kemer’de neler değişecek? Ne gibi projeler var?
Kemer için çok çeşitli projelerimiz var. Kemer’in gidiş geliş yolunu ayırıyoruz. Otellerin üstünden, yeni açılan yerden geliş yolu, şu an otellerin arasından giden yolu da gidiş yolu olacak. 15 metre genişliğinde yaya yolları, bisiklet yolları yapıyoruz. Aslanbucak ve Kuzdere’de halkımızın gidebileceği, zaman geçirebileceği mekânlar oluşturacağız. Kemer’e portakal, nar ve çınar ağaçları dikeceğiz. Kemer’in parke taşlarını da komple değiştireceğiz. Futbol sahası, tenis sahaları gibi projelerimiz var. Ben de tenis oynuyorum ve tenis şampiyonalarını Kemer’e çekmek için 12 tane tenis kortu yapacağız. Turizmi 12 aya yaymak için ne gerekiyorsa yapacağız. Hala benim yaptırdığım yollar ve kaldırımlar duruyor. Kemer’in çehresini tamamen değiştireceğiz. Benim dönemimde yol yapımı öncesinde tüm resmi kurumlara yazı gönderdim. “Şu tarihte şu yolu yapıyorum. Altyapınızı ya bitirin ya da ben asfalt dökdükten sonra tekrar kazarsanız parasını biriminizden tahsil ederim” demiştim. Belediye binasının önü makam aracı dolmuştu. Bunun tarihte örneği yoktur. Biz genelde yol bitince gider kazar, alttan kablo geçiririz.
- Paşa lakabınız nerden geliyor?
Dedem çok koyu İsmet İnönü hayranıydı. Eğitimli biriydi. İnönü Cumhurbaşkanlığından sonra siyasete dönünce dedem çok kızmış. “Cumhurbaşkanlığından sonra siyasete girilmez” derdi. O dönem İnönü’ye o kadar kızmış ki “İnönü’den siyasete oldu maşa, benim oğlum oldu paşa” demiş. O günden sonra adım “Paşa” kaldı. Ama dedemin hayranlığını anlatamam. O yıllarda sadece radyo var tabiî ki. Radyoda İnönü’nün konuşmalarını dinler. Eğer kızmışsa resmini ters çevirirdi. Eğer çok kızmışsa sandığa kaldırırdı. Bir başka konuşmasını beğendiğinde hemen resmi sandıktan çıkarır yerine koyardı. O yıllarda İsmet İnönü sanki bizim evin bir başka üyesiydi. Beni herkes Paşa diye tanırdı. Başkanlık seçimlerinde bana gelip, “Biz sana oy vereceğiz ama senin resminin altında “Paşa” yazmıyor, Mustafa Gül yazıyor” diyenler oldu. O yüzden afişlere parantez içinde “Paşa” diye yazmıştık.
ÖZEL HAYATIM 18 YILLIK KONU
- Bir başka gündem maddesi de sizin özel hayatınızdı. Yazılanları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu işin aslı 18 yıl öncesine dayanıyor. Biz Neşe Hanım’la 1991 yılında tanıştık. Ben o zamanlar otelcilik yapıyordum. 1995 yılında Kemer’e yerleşti ve aynı evi paylaşmaya başladık. 1998 yılında eşimle olan evimi ayırdım. İsteyerek ve bilerek Neşe Hanım’la bir oğlumuz oldu. Ben belediye başkanıyken Neşe hanım benim yanımdaydı. Bütün her yere beraber katılırdık. Onun da soyadını değiştirdik. Gül yaptım. Oğluma babamın ismini verdim. 2004 seçimlerinde biz sokak sokak Neşe Hanım’la beraber oy istedik. Bunlar gizli şeyler değildir. Resmi olarak boşanma davam uzun yıllardır devam ediyor şu an Yargıtay’da. Kızlarımla da aram çok iyidir. Oğlumla onların da arası son derece iyidir.
- Peki açık açık sormak gerekirse, aynı anda iki eşiniz mi var?
İlk eşimle 11 yıl önce evlerimizi ayırdık. Neşe Hanım’la beraber yaşıyorum. Bu olayın tekrar yeniymiş gibi yazılması bir gazetecinin önceki başkanla dostluğundan yola çıkarak, sözde benim siyasi hayatımı bitirmeye yönelik yapılan bir saldırıdan başka bir şey değildir. 1999 yılından itibaren 6 ayda bir bu konu yazıldı. 2004 seçimlerinde benim oy alamayacağımı düşündüler ama seçimi zor kurtardılar. Benim hikayemi annem de babam da kızlarım da bütün Kemer halkı da bilir. Bütün her yere biz Neşe Hanım’la beraber gidiyoruz. Saklı gizli bir şey yok ki. Oğlum 11 yaşına geldi. Ama o gazete hala 3 yaşındaki fotoğrafını kullanıyor. Bu olayı yeniymiş gibi yazıyorlar. Ben başkanlıktan sonra ya da bir sene önce bu ilişkiyi yaşamadım. 18 sene oldu ve bunu bilmeyen kalmadı. Kültürsüz insanlar böyle haberlerle bir şey olacak sanıyorlar. Seçimden önce siz hakkımda yazılanları okusaydınız. O yazılanlar gerçek olsa muhtar azası bile seçilemezdim. Ama Kemerliler en güzel cevabı oylarıyla verdi. Ben aile kavramını bilen biriyim. Beni de bilen bilir. Bu gazetelerin bizden maddi talepleri oldu. Biz karşılamayınca da bu haberler yazıldı. Yorumu size bırakıyorum.
- Bu olaylar 10 yıl önce yazıldığında çocuklarınız küçüktü. Bu haberi şimdi nasıl karşıladılar?
Lise son sınıfa giden kızımla, oğlum çok etkilendiler. Bu haberde en büyük zararı sadece çocuklarım gördü. Kızım ve oğlum okul değiştirmek istedi. Üç gün boyunca ikisi de okullarına gitmek istemedi. Kızımın bu yazıları okuya okuya üzüntüden saçları döküldü. (Uzun bir sessizlik…) Şimdi burada söylüyorum. İnşallah benim çocuklarımın çektiğinden daha fazlasını o haberi yazanın çocukları çeksin. Benim çocuklarıma yazık değil mi? Onları üzmeye ne hakları var? On senedir bıkmadan yazıyorlar. Ben hiç kimseden bir şey saklamadım. Kızıma “Bu haberler on yıl önce de yazıldı. Sen o zaman yedi yaşındaydın” kimsenin bir şey sakladığı yok dediğimde “Baba okulumu değiştirir misin?” diye sordu. Bu yaşımdayım, burada dağlarda büyüdüm ama şimdi tenis oynamaya gidiyorum. Böyle bir güzellik var mı? Ertesi gün başlık atıyorlar. “Çapkın Başkan tenis oynuyor” diye, böyle bir terbiyesizlik olur mu? Ben çapkın bir insansam niye kimseyle görüntülenmedim.
YEMEK YAPMAKTAN VAZGEÇMEM
- Hayatta vazgeçemeyeceğiniz hobileriniz var mı?
Benim hayatta vazgeçemeyeceğim iki şey vardır. Biri araba kullanmak diğeri yemek yapmaktır. Keşke fırsatım olsa da her akşam yemek yapsam. Ama bir yıldır fırsat bulamadım. Yemek yapmayı da severim iyi de yemek yaparım. Benim annemde çok güzel yemek yapardı. Çocukluğumda Kemer’e deniz yoluyla gelenler hava bozardı gidemezlerdi. Otel, lokanta falan olmadığı için bizde kalırlardı. Ben çocukluğumda kardeşlerimle birlikte yüklükte uyuduğumu çok bilirim. Bizim evden misafir hiç eksik olmazdı. Tencere sürekli kaynardı.
- Nasıl bir çocukluğunuz oldu?
Ben Kemer’de İsmail Ağa’nın oğlu olarak doğdum ama çok girişken bir çocuktum. 7 yaşımdayken boyacı sandığım vardı. 8 yaşımda salatalık soyup satıyordum. 10 yaşındayken plajları temizliyordum. Kemer’de ilk ‘rent a car’ı ben açtım. 1978’de Kemer’in ilk barmeni benim, ilk butiği ben açtım. Kemer’de memurların haricinde ilk kravat takan genç bendim. Hep girişken bir çocuktum. Büyüdüğümde de değişmedim. Ben 11-12 yaşlarındayken üniversiteli çocuklar çadır kurmaya gelirlerdi. Kamp yaparlardı burada. Bizim de keçi sürümüz vardı. Dedemden bir tane keçi isterdim. Bir kasa da şarap alır gençlerin yanına giderdim. Bütün gece onları gözlemlerdim. Ne konuşuyorlar, ne yapıyorlar diye… Sonra o gençlerle çok iyi dost olduk tabi. Onların içinden milletvekili, doktor, avukat, bakan çıktı. Onlar da üniversite yıllarında kamplarına keçi getiren çocuğu hiç unutmadılar. Hayatım hep insanları gözlemlemekle geçti. Dostlukların tek anahtarı vardır o da değer vermektir.
Mustafa Gül Kimdir?
1961 yılında Kemer'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kemer'de, lise öğrenimini Antalya’da tamamladı. İş hayatına turizm işletmeciliği ile başladı ve halen devam ediyor. 1994-1999 döneminde CHP'den aday olup Kemer Belediye Başkanlığı görevini yaptı. 1995-1998 arası Güreş Federasyonu As Başkanlığı yaptı. Sivil toplum örgütlerinde kurucu başkanlık ve yöneticilik yaptı. Evli ve 3 çocuk babası. MHP Kemer Belediye Başkanı adayı olarak girdiği seçimi kazanarak tekrar Belediye Başkanı oldu.
“Aşk Yağmuru” heykelinin yerinin değiştirilmesiyle başlayan haberler Başkan Gül’ün özel hayatını da gündeme taşıdı.
6 ay önce seçilmiş olmasına rağmen hem belediyenin işleri hem de kendisiyle ilgili haberlerden dolayı hayli yorulmuş görünen Başkan Gül, tüm sorularımızı samimiyetle yanıtladı. Özel hayatıyla ilgili sorularımıza verdiği yanıtlar ortaya bambaşka bir tablo çıkardı.
Çocukluğundan itibaren girişken ve hoş sohbet biri olduğunu anlatırken eski anılarını da hatırlayan Başkan, çocukluk günlerini özlemle anarken bizlerle de unutulmayan günlerini paylaştı.
Turizmden projelerine, Kemer’de yaşanan sorunlardan aile hayatına kadar birçok konuya değinen Başkan Gül, son günlerde kendisini hedef alan eleştirilere de sert yanıt verdi.
“Seçimi partiler değil, projeler kazandı. Biz de bu projelerimizin arkasındayız. Yoksa kimin Belediye Başkanı olduğu o kadar da önemli değil. Önemli olan hizmet etmektir. Koltuklar geçer gider, geriye dostluklar kalır” diyen Mustafa Gül için öncelikli olan hizmet ve memnuniyet…
Sıcakkanlı ve samimi üslubuyla bizlere kapılarını açan Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül’le tadına doyamayacağınız bir sohbetimiz oldu.
- 2009 yaz sezonunu nasıl geçirdiniz?
Geçen sene turizm sezonu zaten sıkıntılı geçti. Bu sene de ekonomik krizden dolayı daha kötü geçeceğini biliyorduk. Bu yıldan çok da umutlu değildik. Seçim öncesinde belediye, hiçbir fuara ve tanıtıma katılmadı. Sezon başında bir de talihsizlik oldu. 3 Alman genç Kemer’de vefat etti. Bu olay Avrupalı turist sayısını çok düşürdü, kötü bir imaj oldu Kemer için. Sadece Rus turistlere kaldığımız bir sezondu. Ama tüm bunlara rağmen doluluk oranları iyiydi. Özellikle yerli turist sayısında önemli ölçüde artış oldu. Eğer bu heykel kaldırmayı ve festivali yapmasaydık, yerli turistler de gelmeyeceklerdi. Seçimlerin ardından ulusal basın da Kemer’e tekrar gelmeye başladı. Seneye yerli ve Avrupalı turistlerde daha fazla bir artış olacağına inanıyorum. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağız. Elimizden geldiği kadar esnafımıza da yardımcı olacağız.
- Bu yıl seçim sonrasında “borçsuz belediye” hiç görmedik. Siz de durum nasıl?
Maalesef biz de belediyeyi aldığımızda, belediyenin içi tamamen boştu. Belediye Başkanının aylık gideri 180 bin TL olarak harcanmış. Belediyeyi 11 milyon TL borçla aldık. Çalışan personel bile çalışma isteğini yitirmişti. Belediyenin bütün arsaları satılmış. Kira geliri getiren yerler yıkılmış. Meydandaki saat kulesinin bile hala 2 bin lira borcu vardı. Bizde yatırım yok ama borç var. Bu saatten sonra ağlamanın gereği yok. İlk aldığımız tedbirlerle ayda 450 bin TL tasarruf yaptık ve şu ana kadar 4 milyon TL borç ödedik. Başkanlık giderini 180 bin TL den 20 bin TL ye indirdik. Sadece başkanın değişmesi 160 bin TL aylık tasarruf sağladı.
Seçimden sonra önemli bir gerçek daha ortaya çıktı. Kemer’de yaşayan insanların yüzde 95’i Kemer Belediye Başkanı’nın makamını bilmiyormuş. Bu insanlar makama giremiyordu. Şimdi ise her şey değişti. Kemer Belediyesi’ne girdiğiniz zaman, benim odam da dahil bütün kapılar açıktır.
- “Aşk Yağmuru” heykeli de sizin için küçük bir fırtına yarattı. Nedir bu işin aslı?
Netice de ben sanata da sanatçıya da saygılıyımdır. Ben 1994 yılında Kemer’de kilise yaptıracağım dediğim zaman Türkiye ayağa kalkmıştı. O zamanlar babamı bile arıyorlardı. ‘Oğlunuza sahip çıkın, başını derde sokacak’ diyorlardı. 4 yıl bu kilise için izin almakla uğraştık. İzinler hazır olduğunda da seçim oldu ve yeni gelen başkan bu projeyi bitirmedi.
Bu fikri ortaya atan birinin heykele karşı olması mümkün değildir. Aslında heykel konusunda aldığımız olumlu tepkiler daha fazlaydı. Göreve geldiğimizde ilk işimiz heykeli Çınarlı kavşağından kaldırmak oldu. Heykelin olduğu cadde Atatürk Bulvarı ve bizce uygun değildi. Atatürk Bulvarı’nda konuyla alakalı bir heykel daha şık olur diye düşündük ve bu heykel olayı medyatik bir hal aldı. Aslında fena da olmadı. Biz de bunu kullanarak Kemer’in reklamını yaptık. Ayrıca benim MHP’li oluşumun da etkisi oldu. Bunlar bir araya gelince Kemer’in çok iyi reklamını yaptığımızı düşünüyorum. Bu nedenle yapılan tüm eleştiriler için teşekkür ediyorum. Bugün bütün otellerde yüzde 60’a varan yerli turist doluluğu yaşanıyorsa, heykelin bize çok faydası olduğunu söyleyebiliriz. O dönemde haber değeri olması için “müstehcen” gibi kelimeler basının daha çok ilgisini çekti ve bizim heykel medyatik oldu.
İnsanlar merak ettiler ve geldiler. Bunun yanı sıra Kemer’de yaşayıp da bu heykelin kaldırılmasını istemeyen kimseye rastlamadım. Kemer’in göbeğinde böyle bir heykelin işi yok. Bu yüzden heykeli plaja yakın bir noktaya aldık. Çünkü orada insanlar zaten plaja giriyor, üstsüz de güneşlenebiliyorlar. Ama eski yeri çarşının içiydi ve bu heykel oraya uygun değildi. Kemer’in girişindeki tarihi kemeri ben yaptırmıştım. Üzerinde de Yunan tanrıçaları vardır. Gerici bir insan olsam onu da yaptırmazdım.
- Önümüzdeki dönemde Kemer’de neler değişecek? Ne gibi projeler var?
Kemer için çok çeşitli projelerimiz var. Kemer’in gidiş geliş yolunu ayırıyoruz. Otellerin üstünden, yeni açılan yerden geliş yolu, şu an otellerin arasından giden yolu da gidiş yolu olacak. 15 metre genişliğinde yaya yolları, bisiklet yolları yapıyoruz. Aslanbucak ve Kuzdere’de halkımızın gidebileceği, zaman geçirebileceği mekânlar oluşturacağız. Kemer’e portakal, nar ve çınar ağaçları dikeceğiz. Kemer’in parke taşlarını da komple değiştireceğiz. Futbol sahası, tenis sahaları gibi projelerimiz var. Ben de tenis oynuyorum ve tenis şampiyonalarını Kemer’e çekmek için 12 tane tenis kortu yapacağız. Turizmi 12 aya yaymak için ne gerekiyorsa yapacağız. Hala benim yaptırdığım yollar ve kaldırımlar duruyor. Kemer’in çehresini tamamen değiştireceğiz. Benim dönemimde yol yapımı öncesinde tüm resmi kurumlara yazı gönderdim. “Şu tarihte şu yolu yapıyorum. Altyapınızı ya bitirin ya da ben asfalt dökdükten sonra tekrar kazarsanız parasını biriminizden tahsil ederim” demiştim. Belediye binasının önü makam aracı dolmuştu. Bunun tarihte örneği yoktur. Biz genelde yol bitince gider kazar, alttan kablo geçiririz.
- Paşa lakabınız nerden geliyor?
Dedem çok koyu İsmet İnönü hayranıydı. Eğitimli biriydi. İnönü Cumhurbaşkanlığından sonra siyasete dönünce dedem çok kızmış. “Cumhurbaşkanlığından sonra siyasete girilmez” derdi. O dönem İnönü’ye o kadar kızmış ki “İnönü’den siyasete oldu maşa, benim oğlum oldu paşa” demiş. O günden sonra adım “Paşa” kaldı. Ama dedemin hayranlığını anlatamam. O yıllarda sadece radyo var tabiî ki. Radyoda İnönü’nün konuşmalarını dinler. Eğer kızmışsa resmini ters çevirirdi. Eğer çok kızmışsa sandığa kaldırırdı. Bir başka konuşmasını beğendiğinde hemen resmi sandıktan çıkarır yerine koyardı. O yıllarda İsmet İnönü sanki bizim evin bir başka üyesiydi. Beni herkes Paşa diye tanırdı. Başkanlık seçimlerinde bana gelip, “Biz sana oy vereceğiz ama senin resminin altında “Paşa” yazmıyor, Mustafa Gül yazıyor” diyenler oldu. O yüzden afişlere parantez içinde “Paşa” diye yazmıştık.
ÖZEL HAYATIM 18 YILLIK KONU
- Bir başka gündem maddesi de sizin özel hayatınızdı. Yazılanları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu işin aslı 18 yıl öncesine dayanıyor. Biz Neşe Hanım’la 1991 yılında tanıştık. Ben o zamanlar otelcilik yapıyordum. 1995 yılında Kemer’e yerleşti ve aynı evi paylaşmaya başladık. 1998 yılında eşimle olan evimi ayırdım. İsteyerek ve bilerek Neşe Hanım’la bir oğlumuz oldu. Ben belediye başkanıyken Neşe hanım benim yanımdaydı. Bütün her yere beraber katılırdık. Onun da soyadını değiştirdik. Gül yaptım. Oğluma babamın ismini verdim. 2004 seçimlerinde biz sokak sokak Neşe Hanım’la beraber oy istedik. Bunlar gizli şeyler değildir. Resmi olarak boşanma davam uzun yıllardır devam ediyor şu an Yargıtay’da. Kızlarımla da aram çok iyidir. Oğlumla onların da arası son derece iyidir.
- Peki açık açık sormak gerekirse, aynı anda iki eşiniz mi var?
İlk eşimle 11 yıl önce evlerimizi ayırdık. Neşe Hanım’la beraber yaşıyorum. Bu olayın tekrar yeniymiş gibi yazılması bir gazetecinin önceki başkanla dostluğundan yola çıkarak, sözde benim siyasi hayatımı bitirmeye yönelik yapılan bir saldırıdan başka bir şey değildir. 1999 yılından itibaren 6 ayda bir bu konu yazıldı. 2004 seçimlerinde benim oy alamayacağımı düşündüler ama seçimi zor kurtardılar. Benim hikayemi annem de babam da kızlarım da bütün Kemer halkı da bilir. Bütün her yere biz Neşe Hanım’la beraber gidiyoruz. Saklı gizli bir şey yok ki. Oğlum 11 yaşına geldi. Ama o gazete hala 3 yaşındaki fotoğrafını kullanıyor. Bu olayı yeniymiş gibi yazıyorlar. Ben başkanlıktan sonra ya da bir sene önce bu ilişkiyi yaşamadım. 18 sene oldu ve bunu bilmeyen kalmadı. Kültürsüz insanlar böyle haberlerle bir şey olacak sanıyorlar. Seçimden önce siz hakkımda yazılanları okusaydınız. O yazılanlar gerçek olsa muhtar azası bile seçilemezdim. Ama Kemerliler en güzel cevabı oylarıyla verdi. Ben aile kavramını bilen biriyim. Beni de bilen bilir. Bu gazetelerin bizden maddi talepleri oldu. Biz karşılamayınca da bu haberler yazıldı. Yorumu size bırakıyorum.
- Bu olaylar 10 yıl önce yazıldığında çocuklarınız küçüktü. Bu haberi şimdi nasıl karşıladılar?
Lise son sınıfa giden kızımla, oğlum çok etkilendiler. Bu haberde en büyük zararı sadece çocuklarım gördü. Kızım ve oğlum okul değiştirmek istedi. Üç gün boyunca ikisi de okullarına gitmek istemedi. Kızımın bu yazıları okuya okuya üzüntüden saçları döküldü. (Uzun bir sessizlik…) Şimdi burada söylüyorum. İnşallah benim çocuklarımın çektiğinden daha fazlasını o haberi yazanın çocukları çeksin. Benim çocuklarıma yazık değil mi? Onları üzmeye ne hakları var? On senedir bıkmadan yazıyorlar. Ben hiç kimseden bir şey saklamadım. Kızıma “Bu haberler on yıl önce de yazıldı. Sen o zaman yedi yaşındaydın” kimsenin bir şey sakladığı yok dediğimde “Baba okulumu değiştirir misin?” diye sordu. Bu yaşımdayım, burada dağlarda büyüdüm ama şimdi tenis oynamaya gidiyorum. Böyle bir güzellik var mı? Ertesi gün başlık atıyorlar. “Çapkın Başkan tenis oynuyor” diye, böyle bir terbiyesizlik olur mu? Ben çapkın bir insansam niye kimseyle görüntülenmedim.
YEMEK YAPMAKTAN VAZGEÇMEM
- Hayatta vazgeçemeyeceğiniz hobileriniz var mı?
Benim hayatta vazgeçemeyeceğim iki şey vardır. Biri araba kullanmak diğeri yemek yapmaktır. Keşke fırsatım olsa da her akşam yemek yapsam. Ama bir yıldır fırsat bulamadım. Yemek yapmayı da severim iyi de yemek yaparım. Benim annemde çok güzel yemek yapardı. Çocukluğumda Kemer’e deniz yoluyla gelenler hava bozardı gidemezlerdi. Otel, lokanta falan olmadığı için bizde kalırlardı. Ben çocukluğumda kardeşlerimle birlikte yüklükte uyuduğumu çok bilirim. Bizim evden misafir hiç eksik olmazdı. Tencere sürekli kaynardı.
- Nasıl bir çocukluğunuz oldu?
Ben Kemer’de İsmail Ağa’nın oğlu olarak doğdum ama çok girişken bir çocuktum. 7 yaşımdayken boyacı sandığım vardı. 8 yaşımda salatalık soyup satıyordum. 10 yaşındayken plajları temizliyordum. Kemer’de ilk ‘rent a car’ı ben açtım. 1978’de Kemer’in ilk barmeni benim, ilk butiği ben açtım. Kemer’de memurların haricinde ilk kravat takan genç bendim. Hep girişken bir çocuktum. Büyüdüğümde de değişmedim. Ben 11-12 yaşlarındayken üniversiteli çocuklar çadır kurmaya gelirlerdi. Kamp yaparlardı burada. Bizim de keçi sürümüz vardı. Dedemden bir tane keçi isterdim. Bir kasa da şarap alır gençlerin yanına giderdim. Bütün gece onları gözlemlerdim. Ne konuşuyorlar, ne yapıyorlar diye… Sonra o gençlerle çok iyi dost olduk tabi. Onların içinden milletvekili, doktor, avukat, bakan çıktı. Onlar da üniversite yıllarında kamplarına keçi getiren çocuğu hiç unutmadılar. Hayatım hep insanları gözlemlemekle geçti. Dostlukların tek anahtarı vardır o da değer vermektir.
Mustafa Gül Kimdir?
1961 yılında Kemer'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kemer'de, lise öğrenimini Antalya’da tamamladı. İş hayatına turizm işletmeciliği ile başladı ve halen devam ediyor. 1994-1999 döneminde CHP'den aday olup Kemer Belediye Başkanlığı görevini yaptı. 1995-1998 arası Güreş Federasyonu As Başkanlığı yaptı. Sivil toplum örgütlerinde kurucu başkanlık ve yöneticilik yaptı. Evli ve 3 çocuk babası. MHP Kemer Belediye Başkanı adayı olarak girdiği seçimi kazanarak tekrar Belediye Başkanı oldu.