14 Haziran 2010

MEHMET AKKANAT


En zor ve zahmetli mesleklerden biri taksicilik şüphesiz… Özellikle de büyük şehirlerde sabahtan gecenin kör saatlerine kadar direksiyon sallayan taksiciler, maceradan maceraya koşuyorlar adeta. Durum böyle olunca da taksicilerin anlatacak hikayeleri hiç bitmiyor.
Sarı bir hayat geçip giden, defalarca yazılıp çizilmiş, öylece bakakalınmış, hep bir şeyler eksik kalmış. Onlar bir şehrin yükünü gece ve gündüz tek başlarına taşıyorlar. Türkiye'deki meslek dalları arasında en fazla fiili saldırı ve gaspa taksicilerin uğraması can güvenliği konusunun önemini bir kez daha vurguluyor. Cebinde 30 lirası olan, çoğu gün bunu bile bulamayan sarı hayatların emekçileri için, bizlere de yolunuz açık, şansınız bol olsun demekten başka bir şey kalmıyor.
Taksicinin sermayesi aracıdır. Otoların çoğu Şahin markadır. En düşük ikinci el Şahin (1998) 5 bin liradır. Antalya’da taksiciler iyi para kazanamıyor. Antalya’da taksiye binme alışkanlığı yok. Taksi kültürü de yok. Ayrıca taksimetre fiyatları da çok yüksek değil, kısa mesafelerde daha uygun. Antalya’mızda taksiler, toplu taşımada kendine düşen paydan faydalanamıyor ya da bir başka deyişle taksiler haksız uygulamalar karşısında eziliyor. Duraklardaki adaletsizlikler, direklerde birden çok zil uygulaması, esnafımıza müşteri yönlendirecek hiç bir projenin olmaması Antalyalı taksicilerin sorunlarını günden güne arttırıyor.
Korsan taksiler, taksi durakları, indi bindi cep duraklar, akaryakıt ve otomotiv sektörü, yedek parça, sigorta şirketleri, bazı huysuz müşteriler taksicileri canlarından bezdirse de şehrimizin kapılarını ilk önce açan kişiler…
Taksi müşterilerinin taksicileri şikayet edecekleri kurum ve kuruluşlar çok ama, taksicilerin müşterilerini şikayet edecekleri hiçbir kurum ve kuruluş yok. Bir mahallede taksi durağı o mahallenin karakolu. Mahalle sakinleri, arabaları çalınmasın diye arabalarını taksi durağının yanına park ederler, mahallede hasta veya yaşlı varsa taksi durağından yardım isterler. Gerekirse yaşlıların alışverişini dahi taksiciler yapar, okuluna veya işine geç kalan çocuklarımızı o mahallede bulunan taksicilerle göndeririz. Mahallede bilinmeyen adresleri bile taksicilere sorarız.
Hani taksiciden al haberi derler ya. Gerçekten de öyle…
Piyasada işlerin nasıl olduğunu, hangi partinin inişte, hangisinin çıkışta olduğunu, liderlerin performansını, halkın gündemini hangi konuların oluşturduğunu en garantili öğrenebileceğiniz meslek grubu taksiciler…
Taksilere her gün her türlü gelir, meslek ve eğitim grubundan insan bindiği için, taksici esnafı toplumun nabzını en iyi tutan meslek gruplarının başında gelir. Üstelik günün her saatinde her türlü semte girip çıktıklarından, toplumun nabzını onlardan daha iyi tutan meslek erbabı yoktur demek abartı olmaz.
Üstelik taksiciler berber ve kuaför esnafı gibi konuşkandır. Siz konuşmak istemeseniz de bir yolunu bulup lafa tutarlar yolcularını. Kimin nerede oturduğundan, kime takıldığına varıncaya kadar oldukça geniş bir portföyü var taksicilerin… Hal böyle olunca taksicilerin hayatını ve sıkıntılarını 27 yıldır aynı durakta çalışan taksi şoförü Mehmet Akkanat’a sorduk. Mehmet ağabey hoş sohbeti ve kurallarıyla hemen farkını hissettiriyor. Taksicilik mesleğine ömrünü vermiş ve hala da çok severek çalışıyor.
“Ben ilkokul mezunuyum ama insanın kendini yetiştirmesi gerekir, ben kendimi geliştirdim” diyerek söze başlayan Mehmet Ağabey’in dilinden dökülenler, hayat üniversitesinin bir başka mezununu tanımamıza vesile oluyor. Taksici ağabeyimin kendine olan güvenine ve bilgisine hayran olmamak mümkün değildi. İki müşteri arası yaptığımız söyleşimizde ne müşterisini kaybetmek ne de beni ihmal etmek istemedi. Benim için de değişik bir tecrübeydi diyebilirim, her müşteri geldiğinde “Siz beni bekler misiniz ben şu müşteriyi de götürüvereyim” deyince, ben de bu istek karşısında uzun saatlerimi taksi durağında geçirmiş oldum.
“Sarı Hayatlar”ın hikayeleri dinlemekle bitmeyeceği gibi, yazmakla da bitmiyor. 27 yıldır direksiyon başında olan Mehmet Ağabey söze hoş bir taksicilik hikayesiyle başlıyor.
Taksiye binen yaşlı kadının, “Karşı caddeyi göstererek, oğlum beni şu taraftan karşıya götürüver” demesinden sonra, Antalya’nın öbür tarafına yolcu götüreceği düşüncesiyle sevinen taksici, yaşlı kadının “hemen şuracıktan dönüver oğlum” demesiyle birlikte bir “U” dönüşü yaparak yolun karşısına geçer. Hemen ardından da kadının, “ben burada inivereyim oğlum” sesi duyulur. Taksicinin, “Pardon teyze, Konyaaltı’na gitmeyecek miydik” sorusu üzerine, “İşte karşıya geçtik ya evladım” cevabını alır. Taksici, teyzenin Konyaaltı’na değil, yoğun trafik yüzünden bir türlü geçemediği caddenin öbür tarafına geçmek istediğini öğrendiğinde ise artık yapacak bir şey yoktur.

- Taksiciliğe ne zaman başladınız?
Ben aslında lastik tamirciliği yapıyordum, 27 yıl önce taksiciliğe başladım. 27 yıldır da Eski Otogar durağında çalışıyorum. Taksicilik yapacaksanız arabanın arızasından da anlamanızda yarar var. Birinin beceremediği bir iş mi var? Teknik bilgi mi lazım? Bazen dışarıdan arkadaşlar da bana danışır. İşi bilmek için mutfağından başlamak gerekiyor. İlkokul mezunuyum ama kendimi geliştirdim.
- Turizm bölgelerinde taksi şoförlüğü yapan birinin dikkat etmesi gereken kurallar var mı?
Müşteriye karşı kılık kıyafetlerimize dikkat etmeliyiz. Müşteri arabamıza bindiğinde bizi bir televizyon gibi izlediğini düşünmeli ve öyle davranmalıyız. Türkiye’nin en gözde turizm cenneti olan Antalya’ya yakışacak şekilde, arabamızla, şahsımızla örnek birer şoför olmak zorundayız. Ben taksime binen müşterime asla nereye gideceksiniz diye sormam, müşterinin söylemesini beklerim.
- Taksicilik mesleği zamanla gelişme gösterdi mi?
Mesleğe başladığım günden beri devlet desteği gördüğümüzü söyleyemem. Bizlere bir çok konuda kolaylık tanınmıyor. Ticari olmayan araçların fenni muayeneleri iki yıl ve üzeri oluyorken biz her yıl yaptırıyoruz. Camlı kamyonet diye bir sistem çıkardılar ama bu araçlar ticari kullanım için güvenli değiller. Bir kaza olsa toplu kayıplar yaşansa hesabını kim verecek? Müşteri taşınan araçlarda yan ve arka kapıların sac ile kapalı olması gerekiyor. Ama bizde böyle bir uygulama yok. Trafikte küçük araç kullanmak trafiği de rahatlatır ama kimse bunu düşünerek karar almıyor. Araç alırken normal vatandaş aldı mı fiyat farklı, ticari araç olarak biz aldık mı yüksek oluyor. İkinci el araçlarda bile 3 yaşından fazla araçları almak zorunda kalıyoruz. Kredi bile alırken 30 bin liralık plakalarımız olmasına rağmen kredi vermiyorlar. Müşteri memnuniyetinde arabanın temizliği kadar kalitesi de önemlidir. Benim bir hafta öncesine kadar Şahin arabam vardı. Müşteri benim gözümün içine bakar ama binmezdi, 10 metre ilerde daha iyi bir araba varsa ona işaret ederdi. Bu devirde müşterinin bineceği arabanın kaliteli ve özellikli olması önemli.
- Arabanıza binen müşterilerle en çok hangi konuda sohbet ediliyor?
Her kim binerse binsin devlet meseleleri mutlaka konuşulur. Geçim sıkıntısı herkeste var. Arabama binen herkes mutlaka “ne olacak bu memleketin hali” sorusunu sorar. Antalya’ya yapılan yatırımlar konuşulur. Antalya çok güzel yatırımlar almasına rağmen yanlış yerlerde yatırımlar aldı. Alt geçitler yapılırken Falez Kavşağı’nda olduğu gibi 3 katlı sistem olması gerekirdi. Özellikle Meydan, Güllük ve Mevlana kavşaklarında çok sık kazalar yaşanıyor. Araç sayısı arttıkça trafik sıkışıklığı olmaya başladı ve yeni yapılan tramvay hattının güzergahı ana yollardaki yoğunluğu arttırdı. Antalya’nın ekonomik bütçesi yok diyorlar ama tramvay hattı bile çift şerit yapıldı. Festival Çarşısı’ndan Kepez’e kadar olan güzergahta tek şerit yapılsa daha iyi olurdu. Yollar çok daraldı hatta kapatıldı. Antalya plansız bir şehir olduğu için özellikle tramvay hatlarının olduğu yerlerde daha çok zorlanıyoruz.
- Taksiciler için olan yasalar sizce yeterli mi?
Devletimizden esnafa biraz daha kulak vermesini rica ediyoruz. Bizler bu ülkenin esnafı olduğumuz için gurur duyuyoruz. Cumhuriyet demek özgürlük demektir. Özgürlük demekse cebimizdeki kimlik kartımızdır. Halk bir bütündür ve halk olduğu zaman Cumhuriyet olur. Müşteri bindiğinde biz kimseyi ayırmayız, bizim için yerlisi de yabancısı da birdir. Müşteri arabaya bindiğinde eğer yüzü düşerse ben kahroluyorum. Müşteri bizlerin ekmek kapısıdır. Başbakanımız taksicilerin çayını içmek için beş yıl önce bir durağa uğradığında, düşük faizle 3 yıllık kredi verileceğinin müjdesini vermişti ama böyle bir imkan yaratılmadı. Bu sözün unutulmamasını istiyoruz. Çok zor şartlarda, gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bizler de sorunlarımızla ilgilenilmesini, çözüm bulunmasını istiyoruz. Antalya merkezde 3 bin 750 taksici arkadaşımla beraber ekmek parası peşindeyiz. Yönetmeliklerde değişiklik yapılacağında bizlerin de isteklerinin dinlenmesi lazım. Örneğin SSK ve Bağkur emeklilik yaşımızda düzenleme olabilir. Bizler de diğer mesleklerde olduğu gibi yıpranma payı uygulansın istiyoruz. Bizim meslekte yıpranma hiç olmuyor mu zannediliyor?
- Antalya’da taksi kullanma alışkanlığı sizce neden diğer büyük illerdeki gibi yoğun değil?
Antalya’da yeni bir sistem gelişti. Halk otobüslerinin ve dolmuşların kavgaları bitmediği sürece biz taksicilerin dertleri de bitmez. Otobüs ve dolmuş güzergahlarında bizler müşteri bulamıyoruz. Oysa birkaç kişi birleşip taksiye binse, hem daha ekonomik hem de daha hızlı ulaşım imkanı olur. Dolmuş taksi alışkanlığımız olsa artık taksicilikle geçinemeyen meslektaşlarım için ayakta kalmalarını sağlayacak bir uygulama olur.
- Yerel yönetimlerden istekleriniz var mı?
Yeni seçilen başkanların ve sivil toplum örgütlerinin başkanlarının öncelikle esnafı ziyaret etmesini istiyoruz. Makam sahibi kişileri ziyaret ediyorlar ama bizlere uğramıyorlar. Bizlerin bir isteği sıkıntısı var mı sormuyorlar. Esnaf bu ülkenin can damarlarıdır. Öncelikle esnafınla konuşan onu dinleyen, çözüm üreten başkanlar istiyoruz.
- Taksicilik mesleğinde can güvenliği sorunu Antalya’da da çok yaşanıyor mu?
Antalya’da da İstanbul Ankara gibi şehirlerde olduğu kadar sık yaşanmasa da gasp ve cinayet olayları oluyor. Can güvenliğimiz için şüpheli gördüğümüz şahısları hemen emniyete bildiriyoruz. Bizim gelirimiz çok yüksek olmadığı halde maalesef bizler de gaspa uğruyoruz.
- Yabancı turistleri ilk karşılayanlar da sizlersiniz. Türkiye denilince ilk söyledikleri ne oluyor?
“Father (Baba) Mustafa Kemal” diyorlar. “Mustafa Kemal is the world's number one leader (Mustafa Kemal dünyadaki bir numaralı liderdir)” diyorlar. Atatürk'ün Türkiye'de yaptığını hiçbir tarafta hiçbir kimse yapmadı. Yabancılar da bunu biliyor ve biz söylemeden onlar bize anlatıyorlar.

Mehmet Akkanat kimdir?

1966’da Antalya’da doğdu. 1978’ de lastik tamirciliğine başladı. Daha sonra taksicilik mesleğine geçti. 27 yıldır Eski Otogar durağında taksicilik yapan Akkanat, evli ve iki kızı var.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder